GENEL - 24 Temmuz 2017 Pazartesi 10:53

Mülteci çocuklar savaşın izlerini sanatla siliyor

A
A
A
Mülteci çocuklar savaşın izlerini sanatla siliyor

Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye sığınan mülteci çocuklar, Mardin’de Her Yerde Sanat Derneği’nin çalışmaları ile savaşa sanatla meydan okuyor.

Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye sığınan mülteci çocuklar, Mardin’de Her Yerde Sanat Derneği’nin çalışmaları ile savaşa sanatla meydan okuyor.


Suriye’deki savaşta büyük travma yaşayan çocuklar hafızalarındaki savaş manzaralarını Mardin Sirkhane’de geliştirdikleri yetenekleri ile siliyor. Her Yerde Sanat Derneği Sirkhane projesi ile mülteci ve Mardinli çocukların sanatla yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olurken, Suriyeli çocukların özellikle şiddete olan bakış açılarının değiştirilmesinde sanatın önemine değiniliyor. Her Yerde Sanat Derneği kurucularından Pınar Demiral büyük bir travma atlatan çocukların Türkiye’de yeteneklerinin ön plana çıkarılarak hafızalarından savaş izlerinin silinmesi gerektiğini söyledi.


Mardin’de Her Yerde Sanat Derneği Suriyeli ve Mardinli çocukları bir araya getirerek sanatla savaşın izlerini silmeye devam ediyor. 2011 yılında çalışmalara başlayan ve 2012 yılında bir çatı altında çocukları toplayan dernek Mardin merkez, İstasyon ve Nusaybin’de oluşturdukları sınıflar ile mülteci ve Mardinli çocukların yeteneklerini ortaya çıkarıyor. Dernek projesi olarak oluşturdukları “Sirkhane” projesi ile mülteci çocuklarda savaşın izleri çocukların yetenekleri ile silinirken yüzlerce savaşın çocukları hazırladıkları HİP-HOP, top çevirme, resim, dans ile okullarda gerçekleştirdikleri gösteriler ile tüm çocukların hayallerine ortak oluyor. Kursta yer alan çocuklar kameralara yaptıkları açıklamalarda ülkelerine geri dönmek istemediklerini belirterek Türkiye’de mutlu bir şekilde yaşadıklarını dile getiriyor.


Her Yerde Sanat Derneği kurucularından ve hala projeyi yürütenlerden biri olan Pınar Demiral, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) yaptığı açıklamada, derneklerinin 2011 yılında çalışmalara başladığını söyledi. Demiral, "2012 yılında ise derneğe dönüştü, çalışmalarını daha kapsamlı bir hale getirmek için yaklaşık 5-6 yıldır bölgedeki çocuklar ile çalışıyoruz. 2012 yılında Suriye’deki krizin artması ile bölgemize gelen Suriyeli çocukların da sayısı arttı, bizlerin amacı aslında ifade biçimi olarak çocuklara bir alan sağlamak. Çocuklarımızın çoğunun çok yetenekli olduklarını düşünüyoruz. Ekonomik, sosyal, kültürel birçok problemden dolayı kendilerine bir alan oluşturamıyorlar ve kendilerini ifade edemiyorlar, özellikle toplumumuzda çevrede, ailede, okurlarda televizyonlarda gördükleri şiddeti bir ifade biçimi olarak kullanıyorlar. Onlara sanatı, kültürü, sosyalliği bir araç olarak verdiğimiz zaman, çocuk şiddeti değil de önüne sunduğumuz özelikleri seçiyor. Bu sayede hem yeteneği olan hem de yeteneği olmaya potansiyeli olan birçok çocuğa alan sağlayarak onların hayatta uzun vadeli olarak kendilerine yeni öğrenme biçimlerini öğrettiğini görüyoruz” dedi.



“4 yıldır eğitim alan çocuklarımız eğitimci oldu”


Mardin merkez, İstasyon Mahallesi ve Nusaybin’de merkezler olduğunu ve her merkezde 120 çocuğun yer aldığını söyleyen Demiral, “Yerel kurumlarla, uluslararası kurumlarla iş birliği içerisinde çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Uluslararası gönüllü programımız var. Dünyanın bütün ülkelerinden gönüllüler gelip burada bizim çocuklarımız ile çalışıyorlar ve yaklaşık dört yıldır sürekli sirk alanında eğitim alan Suriyeli, Mardinli genç yetenekler burada eğitici oldular ve bunlar artık küçük çocukları eğitiyorlar. Böyle bir sürdürülebilirlik gibi yöntemimiz var. Hem Suriyeli hem de Mardinli öğrencilere açık olan merkezlerimizin her birinde 120 öğrencisi bulunmaktadır. Gençler, çocuklar bütün yıl boyunca haftanın değişik günleri gelip sanat, müzik, resim, dans, yemek pişirme gibi aktivitelere katılıyorlar" diye konuştu.



15 bin öğrenciye gösteri yapılacak


Burada bulunan genç ve çocuklara verilen eğitimler sonrasında yıl içerisinde iki festival yapıldığını söyleyen Demiral, “Geçtiğimiz Mayıs ayında Nusaybin’de 15 okulda Cizre’de ise 12 okulda gösteriler oldu. Yeni gösterilerimiz Eylül ayında okulların açılmasıyla burada bulunan genç ve çocuklarımız kendi öğrendiklerini okul gezerek ya da köy köy gezerek diğer öğrencilere yapacak. Mayıs ayında yaklaşık 9 bin öğrenci izledi. Eylül ayında da yaklaşık 10-15 bin öğrenciye gösteriler yapılacak” dedi.



“Çocuğa şiddet olamaz”


Öncelikle her çocuğa çocuk olarak yaklaşılması gerektiğini söyleyen Demiral, medyada yer alan mülteci çocuklara şiddet haberlerine tepki gösterdi. Demiral, “Suriyeli, Mardinli, Diyarbakırlı, İstanbullu aslında fark yok. Ama dönem dönem Suriyeli çocukların şiddet olayı yükseliyor. Toplumdaki şiddet olaylarının yükselmesinden kaynaklı olan bir ayna gibi farklı kesimde yaş gruplarına yansıyabiliyor. Ülkesinden kaçmak zorunda kalmış tercihen buraya gelmeyi seçmemiş bir çocuğa ve ikincisi mecburen zor durumda bırakılmış bir çocuğa sağlıklı durumda olduğunu iddia eden bir insanın şiddet uygulaması ne vicdana nede akla ne dine nede hiçbir ideolojiye sığmaz. Çocuklar zaten savunmasızdır ve tüm yetişkin bireylerin görevi ise çocukları koruyup kollamaktır. Bizler her yerde sanat derneği ve sirk hane olarak çocuk koruma politikamızda çocukları birey olarak algılıyoruz. Hem sözlü hem de fiziksel olarak bütün şiddet olaylarından kesinlikle onları dışarıda tutmaya çalışıyoruz. Eğer böyle vakalar ile karşı karşıya gelirsek aile ve sosyal politikalar gibi veya bu alanda çalışan çocuk psikologları ile paylaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.