SAĞLIK - 08 Aralık 2017 Cuma 10:20

Özel hastanede ihmal iddiası

A
A
A
Özel hastanede ihmal iddiası

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 2 yıl önce özel bir hastanede dünyaya gelen kız çocuklarının ihmal yüzünden engelli kaldığını ileri süren aile, suçluların cezasını çekmesini istedi.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 2 yıl önce özel bir hastanede dünyaya gelen kız çocuklarının ihmal yüzünden engelli kaldığını ileri süren aile, suçluların cezasını çekmesini istedi.


Kızıltepe’de 3 kızı olan Ayşe Galin, 2 yıl önce özel bir hastanede 4’üncü kızını dünyaya getirdi. Ancak doğum sırasında annenin midesine giren bebeğin beyninde soluksuz kaldığı için hasar oluştu. Doğum sırasında annenin rahmi de alındı. Aile, söz konusu durum nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Anne Galin, sancısı nedeniyle hastaneye gittiğini belirterek, “Muayene olduktan sonra bana, 2 santimetrelik açılma olduğunu ve normal doğum yapabileceğimi söylediler. Daha sonra doğumhaneye gönderdiler. Burada serum taktıktan sonra beni müşahede odasına aldılar. Sancılarım sıklaşmaya başladı ancak hemşireler bunun normal olduğunu söyledi. Yürüyüş yapmamı istediler ancak birkaç adımdan sonra tıkandım ve durdum. Sancılarım daha da artmaya başladı. Karnım da kasılmaya başlayınca bebeğimin aniden yukarı çıktığını anladım. Hemşireye de, bebeğimin midemde olduğunu ve nefes alamadığımı söyledim. Dalga geçercesine, ‘Mideye gitmez’ deyip, gitti. Ben tekrar nefes alamaz hale geldim. Oksijen tüpü getirdiler ancak bunun da hortumu çıktı. Daha sonra doktor beni muayene ettiği zaman bebeğin olmadığını söyledi. Hemen NTS’yi alıp, bebeğin kalp atışlarına baktı. O esnada başka bir doktor geldi ve ‘Bırakın bebeği, anneyi kurtarın, çok kanaması var’ dedi. Bebeği aldıkları zaman nefessizdi. Mosmor bir şekilde hiçbir ağlama sesi yoktu. Rahmimi de aldılar bebeği de aldılar. Gözümü açtığımda yoğun bakımdaydım” dedi.



“Cezalarını çekmelerini istiyorum”


Bu olayların kimsenin başına gelmesini istemediğini anlatan Galin, “Ben çocuğuma iki yıldır ne anne sütü verdim ne ağızdan besledim. Kucağıma aldığım zaman ‘Şurasını, burasını acıtırım’ demekten yoruldum. Benim çocuğum iki yıldır bana bakıp gülmüyor. Benim hayatımı yaktılar. Çocuğumun hayatını yaktılar. Çocuğum şuan kendi başına beslenemiyor, gülmüyor, konuşmuyor, oturmuyor, yemiyor, içmiyor, bakmıyor bile. Benimle göz göze bile henüz gelmedi. Onlardan şikayetçi olduk. İhmalden dolayı cezalarını çekmelerini istiyorum” diye konuştu.



“Tanımlanmış bir hastalığı yok”


Baba Mustafa Galin ise, şikayette bulunduklarını ancak kimsenin kendileriyle ilgilenmediğini anlatarak, şunları kaydetti:


“Biz kızımı kendi imkanlarımız doğrultusunda götürebileceğimiz yerlere kadar götürdük. Kızımızın şu ana kadar tanımlanmış bir hastalığı yok. Doğum esnasında yaşamış olduğu sıkıntılardan dolayı beyninde ciddi anlamda bir durum oluştuğunu, bunun da yüzde 96 ağır engelli durumuna yol açtığını bize söylediler. Bu şekilde olmasına sebep olan doktorlar ve hastane şuanda halen de hasta kabul ediyor. Şu anda hala o doktor başka annelerin de doğumuna giriyor. Başka çocukların hayatını karartmaya belki de devam edecek.”


Hastane yetkilileri ise olayın yargıya intikal ettiği gerekçesiyle açıklama yapmak istemediklerini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.