GENEL - 23 Ocak 2018 Salı 12:51

’2018 Yörük Kültür Yılı Olacak’

A
A
A
’2018 Yörük Kültür Yılı Olacak’

Mersin Üniversitesi bünyesinde, Yörük-Türkmen kültürünün her yönüyle kayıt altına alınıp korunması, geliştirilerek yeni nesillere aktarılması amacıyla Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu.

Mersin Üniversitesi bünyesinde, Yörük-Türkmen kültürünün her yönüyle kayıt altına alınıp korunması, geliştirilerek yeni nesillere aktarılması amacıyla Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu.


Kapsamı ve faaliyet alanı bakımından, Türkiye’de bir ilk olma özelliğine sahip olan merkez, Yörük-Türkmen topluluklarının sorunlarını araştırıp, çözüm yolları üreterek Yörük-Türkmen kültürüne katkı sağlamayı hedefliyor.


Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurucu yöneticisi ve yönetim kurulu üyesi olan Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Durmuş Ali Arslan, merkez müdürlüğü görevini yürütüyor.


Merkezin yaklaşık 30 yıllık bir bilgi birikimi üzerine kurulduğunu ve yapılanma sürecinin devam ettiğini söyleyen Arslan, Yörük-Türkmen topluluklarının en yoğun yaşadığı coğrafi bölgelerden biri olan Mersin’de, Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurulmasının hayati derecede önem arz ettiğini belirtti.


Ülkemizde yaşanan hızlı değişim-gelişim sürecinin de tabii bir neticesi olarak Yörük-Türkmen topluluklarının yok olma tehdidi ve baskısı ile karşı karşıya olduğunu kaydeden Arslan, “Yörük-Türkmen topluluklarının sorunları yalnızca göç yolu ve güzergahlarında yaşanan sıkıntılarla sınırlı değil. Bu topluluklar, ekonomik problemlerden aile içi ilişkilere, çocuklarının eğitimine kadar ciddi problemlerle mücadele etmektedir. Öte yandan toplumsal, ekonomik, teknolojik ve diğer alanlarda yaşanan hızlı değişim, milli kültürümüzün en önemli unsurlarından olan Yörük-Türkmen kültürünün, maddi ve manevi boyutları üzerinde önemli bir baskı ve tehdit unsuru oluşturmaktadır. Bu tehditleri, gelişen medya ve bilişim teknolojileri ile küresel kültürel baskılar daha ileri seviyelere taşımaktadır. En kısa sürede kalıcı ve süreklilik arz eden tedbirler alınmazsa, önemli bir kültürel birikimimiz zamanla yok olacaktır” dedi..


Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin genel amaçlarından bahseden Arslan, “Milli kültürün özünü oluşturan Yörük-Türkmen kültürünü, her türlü mülahazanın dışında multidisipliner bakış açısıyla ele alacağız. Bu toplulukların sosyo-ekonomik ve kültürel sorunlarına çözüm yolları üretmeyi, hatta mümkünse fiili olarak uygulamalı projelerle katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Sosyolojik, etnografik, sosyal antropolojik gibi araştırmaların yanı sıra, folklorik derleme çalışmaları da merkezimizin faaliyetleri arasında önemli yer tutacak. Masal, hikaye, kargış, yakarış, ninniler, türküler, maniler, örf ve adetler, gelenek-görenekler gibi manevi kültür unsurlarının yanı sıra, giyim-kuşam, yemek-mutfak adetleri, kullanılan etnografik araç gereçlere kadar her türlü yaşam biçimlerini kayıt altına alıp yaşatmayı planlıyoruz. Tüm bunları çok geniş bir ekiple birlikte, saha araştırması


projeleri ile gerçekleştireceğiz. Çalışmalarımızı her türlü siyasi ve ideolojik mülahazalardan arınmış olarak ve akademik bir bakış açısıyla gerçekleştireceğiz” diye konuştu.


Prof. Dr. Arslan, ayrıca Türk kültürünün bel kemiğini oluşturan Yörük-Türkmen kültürünün yaşatılması, korunması ve Yörük-Türkmen topluluklarının sorunlarının iyileştirilmesinde aktif rol oynamayı merkez olarak misyon edindiklerini vurguladı.


İlk etapta Mersin ve Toros dağlarının eteklerinde çalışmalarını gerçekleştireceklerinin altını çizen Arslan, “Merkezimiz zaman içerisinde Türk izlerinin olduğu, Türkmen toplumlarının yaşadığı, Türkmenistan, Kırgızistan gibi Orta Asya’nın derinliklerinden Balkanlara kadar inceleme yapacak. Onun ötesinde Halep’e, Musul’a kadar uzanan coğrafya içerisindeki Türkmen topluluklarının yaşadığı sorunlar ve kültürel zenginlikleri araştıracağız” ifadelerini kullandı.


Lisans ve yüksek lisans tez çalışmalarıyla Yörük-Türkmen topluluklarının sorunlarının incelenmeye başladığını söyleyen Arslan, Tarsus ilçesi İncirgediği Mahallesi’nde açılan Halil Atılgan Toroslar Yörük Müzesi’ni ziyaret ettiklerini ve Yörük-Türkmen toplulukları ve kültürü ile ilgili yurt içi ve yurt dışındaki kitap, tez, makale ve benzeri şekilde yapılan çalışmaları toplayarak arşiv ve kütüphane oluşturmayı düşündüklerini söyledi. Arslan, ayrıca Yörük-Türkmen hayatına dair her türlü araç, gereç ve materyali toplayıp tasnif ederek geniş kapsamlı bir Yörük-Türkmen müzesi kurmayı, hatta imkânlar dahilinde yaşayan bir Yörük-Türkmen müzesi kurmayı planladıklarını da sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Öğrencisini zorbalık yaptığı gerekçesiyle uyaran öğretmene veliden şiddet: O anlar kamerada Sarıyer’de bir okulda iddiaya göre, yaşıtlarına zorbalık yaptığı gerekçesiyle öğrencisini uyaran öğretmen, öğrencinin babası tarafından okulda şiddete uğradı. Şiddet uygulayan veli polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, şahsın öğretmene yumruk attığı anlar güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Olay, Sarıyer Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, okulda görev alan öğretmen Necla Ö. akran zorbalığı yapan bir öğrencisini uyardı. Uyarı üzerine öğrencinin "Bana nasıl davranacağınızı öğreneceksiniz" diyerek öğretmeni tehdit ettiği öğretmenin ise, "Evladım ben senin öğretmeninim. Bu nasıl bir üslup?" diyerek uyardığı ileri sürüldü. Öğretmen Necla Ö., daha sonra öğrencinin babası Ali Ç.’yi okula çağırdı. Daha önce de okul öğretmenleri ve yöneticileri ile de tartışarak sorun çıkardığı ileri sürülen Ali Ç., okul koridorunda gördüğü öğretmen Nazlı Ö.’yü yumruk atarak yaraladı. Öğretmen aldığı darbe sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılırken iş göremezlik raporu verildiği öğrenildi. Polis ekipleri ise konuya ilişkin çalışma başlatırken veli Ali Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Öte yandan öğrencinin de benzer nedenlerden dolayı ara dönemde bulunduğu okula nakli yapıldığı ileri sürülürken öğretmenin darp edildiği anlar güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.
Bingöl Bingöl’de asayiş şube müdürlüğü nisan ayı faaliyetlerini açıkladı Bingöl’de İl Emniyet Müdürlüğü, asayiş şube ekiplerinin nisan ayı içerisinde yaptığı faaliyetlerini açıkladı. Açıklamada kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahsın tutuklandığı belirtildi. Bingöl İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Son 1 yıl içerisinde silahlı yaralama, silahlı tehdit, oto kurşunlama, yağma, 6136 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme, genel güvenliği kasten güvenliği tehlikeye sokma olaylarına karışan ayrıca birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit, kasten yaralama suçlarından 8 ay 22 gün kesinleşmiş hapis cezası ile ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma suçlarından aranan şüpheli şahıs ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 17 (on yedi) adet fişek ile birlikte yakalanarak adli makamlarca tutuklanmıştır. 9 Nisan 2024 günü ilimiz şehit Mustafa Gündoğdu Mahallesi insaf sokak üzerinde meydana gelen silahla yaralama ve ilimiz Yenimahalle gümüş sokak üzerinde meydana gelen kasten yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar verme, 6136 sayılı kanuna muhalefet olaylarının faili olan şüpheli şahıslar yakalanarak adli tahkikata başlanmıştır. Yine hakkında toplam 22 yıl 5 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olan 1 şahıs yakalanmış, adli işlemlerinin akabinde tutuklanarak cezaevine teslim edilmiştir” denildi.
Karabük Safranbolu’da 200 bin çiçek üretildi Safranbolu Belediyesi tarafından şehirde çevre düzenlemesinde kullanılmak üzere seralarda 200 bin adetten fazla çiçek üretimi gerçekleştirildi. Safranbolu Belediyesinden yapılan açıklamada, Park ve Bahçeler Müdürlüğü bünyesinde yer alan uygulama ve üretim birimlerinin, modern tarım teknikleri ve uzman ekip desteğiyle, çeşitli çiçek türlerinin üretimini başarıyla tamamladığı belirtildi. Üretilen çiçekler arasında kadife çiçeği, gül, çuha, sardunya, petunya ve begonya gibi popüler ve yerel çiçek türleri bulunduğu belirtilen açıklamada, Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse öncülüğünde başlatılan bu büyük çiçek üretim projesinin, Safranbolu’nun sokaklarına, parklarına ve kamusal alanlarına renk kattığı kaydedildi. Aynı zamanda, doğal yaşamın korunması ve şehir estetiğinin artırılması açısından da önemli bir adım olarak değerlendirildiği ifade edilen açıklamada, “Safranbolu’nun tarihi ve kültürel dokusunu koruma gayreti, çiçek üretimiyle sınırlı kalmayıp, şehirdeki peyzaj düzenlemeleri ve yeşil alanların artırılması gibi çalışmalarla da devam ediyor. Bu çabalar, yerel halkın ve ziyaretçilerin daha yaşanabilir bir şehirde vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla gerçekleştiriliyor. Üretilen çiçeklerin bir kısmı şehrin park ve bahçelerinde kullanılacakken, bir kısmı da satışı yapılarak gelir elde ediliyor. Bu şekilde, şehrin her köşesinde doğal güzelliklerin ve renklerin daha fazla hissedilmesi amaçlanırken bölgede önemli bir konuma sahip olundu" denildi.