YEREL HABERLER - 18 Ekim 2016 Salı 16:56

6. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri Mersin’de başladı

A
A
A
6. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri Mersin’de başladı

Mersin Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü ile German Water Partnership (GWP-Alman Su Ortaklığı) işbirliğinde düzenlenen ‘6. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri’ Mersin’de başladı.
GWP tarafından her yıl Türkiye’nin farklı bir kentinde düzenlenen ‘Türk-Alman Su İşbirliği Günleri’nin 6’ncısına bu yıl MESKİ ev sahipliği yapıyor. Su sektörü, yerel yönetimler ile kamu kurum ve kuruluşlarını buluşturan ve iki gün sürecek olan ‘Türk-Alman Su İşbirliği Günleri’nin açılışı Hilton Otel’de yapıldı. Açılışa, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müsteşarı Gunnar Denecke, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Yönetimi Daire Başkanı Ercan Gülay, GWP Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Ülke Forumu Başkanı Hans-Joachim Werner, MESKİ Genel Müdürü Turgut Aybak ile su sektöründen çok sayıda temsilci katıldı.
Werner: “Su, idare edilmesi ve korunması gereken çok önemli bir değer”
Su İşbirliği Günleri’nin açılış konuşmasını yapan GWP Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Ülke Forumu Başkanı Werner, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ve Konya’nın ardından bu yıl MESKİ işbirliği ile Mersin’de 6’ncı buluşmayı düzenlediklerini söyledi. Suyun tüm dünyada idare edilmesi ve korunması gereken çok önemli bir değer olduğunu vurgulayan Werner, özellikle Türkiye’de son yıllarda bu alanda gerçekleştirilen başarılı çalışmaları, daha da desteklenmesi için ileriye doğru taşımak istediklerini belirtti. GWP’nin, su ekonomisi alanında çalışan 350 şirket, üniversite ve kamu kurumunun temsil edildiği bir kuruluş olduğu bilgisini veren Werner, Mersin’de de iki gün boyunca su ekonomisindeki tüm alanlarda çalıştıylarla görüş alışverişinde bulunulacağını ifade etti.
Aybak: “Su ve kanalizasyon idarelerinin hizmet sınırlarının genişlemesi, bizi kapasite geliştirme ve ileri teknoloji arayışlarına itti”
MESKİ Genel Müdürü Aybak da Büyükşehir Yasası ile su ve kanalizasyon idarelerinin sorumluluk alanlarının il merkezi olmaktan çıkıp tüm il sınırını kapsadığını dile getirdi. Vatandaşa yeterli seviyede ve kesintisiz bir şekilde hizmet sunabilmek için zaten il merkezlerinde ciddi bir yatırım ihtiyacı varken, söz konusu yasa sonrası hizmet alanına bir de ilçeler, beldeler ve köyler eklendiğine işaret eden Aybak, “Bu adeta hormonlu büyüme ile birlikte büyükşehir belediyeleri ile su ve kanalizasyon idareleri çok daha büyük yatırım ve işletme sorunlarıyla yüz yüze kalmıştır. İçine düştüğümüz bu durum, su ve kanalizasyon idareleri olan bizleri içme suyu ve atıksu alanlarında kısa sürede verileri alınabilecek, işletme maliyetleri düşük ve ekonomik çözüm arayışlarına sevk etti. Böyle bir arayışın bizi götürdüğü nokta ise kapasite geliştirme ve ileri teknoloji olmaktadır. Bu bağlamda Türk-Alman Su İşbirliği Günleri’nin bu arayışlara ciddi bir katkı sunacağına inanıyorum” dedi.
Gülay: “Atıksu Eylem Planı çerçevesinde 2023’e kadar yapılacak bin 501 adet atıksu arıtma tesisinden 104’ü işletmeye geçti, 130’unun inşaat çalışmaları devam ediyor”
Su ve Toprak Yönetimi Daire Başkanı Gülay ise son yıllarda önemi giderek artan çevre ve çevre sorunlarının, devletlerin ve hükümetlerin politik karar alma süreçlerini doğrudan etkileyen en önemli unsurlar haline geldiğinin altını çizdi. Tarih boyunca insanoğlunun var oluşunun her zaman su kaynaklarına bağımlı olduğuna dikkat çeken Gülay, su kaynaklarının aynı zamanda ülkelerin ekonomik kalkınmasında da vazgeçilmez bir yeri olduğunu kaydetti. Gülay, “Ancak, canlılar için yaşamsal önem taşıyan ve son derece sınırlı olan temiz ve kullanılabilir su kaynaklarının niteliği ve niceliği ne yazık ki, günden güne azalmakta, sürdürülebilir kalkınmayı tehdit eder boyuta yaklaşmaktadır. Dolayısıyla su zengini olmayan ülkemizde, kısıtlı su kaynaklarımızın akılcı yönetimi için öncelikle atık sularımızın planlı bir şekilde yönetilmesi ve altyapı çalışmalarımızın da bir an önce tamamlanması gerekmektedir” diye konuştu.
Türkiye genelinde bugün itibariyle belediye nüfusunun yüzde 80’inin atıksu arıtma hizmetinden faydalandığını, kanalizasyon hizmetinde ise bu oranın yaklaşık yüzde 90’a ulaştığını bildiren Gülay, “Hedefimiz, Cumhuriyetimizin 100. yılında tüm belediyelerimizin atıksu arıtma hizmetinden faydalanmasını sağlamaktır. Bakanlığımızca belirlenen bu hedeflere ulaşılması amacıyla 2015-2023 yılları arasını kapsayan “Atıksu Eylem Planı’ hazırlanmıştır. 2015’te hazırlanan eylem planına göre, 2023 yılına kadar toplam bin 501 adet atıksu arıtma tesisinin yapılması gerekmektedir. Bugün itibariyle bunun 104 tanesi işletmeye geçmiş, 130 tanesinde inşaat çalışmaları devam etmektedir. 2023’e kadar bu hedeflere ulaşmak için gerek atıksu arıtma tesisi gerekse kanalizasyon sistemleri ilk yatırım ve işletme maliyeti yaklaşık 38 milyar TL’dir. Ayrıca, yapılan arıtma tesislerinin mevzuata uygun olarak işletilmesi için bu tesislerin enerji giderlerinin yüzde 50’si Bakanlığımızca karşılanmaktadır. Bu çerçevede, 2011-2015 yılları arasında atıksu arıtma tesislerine yaklaşık 157 milyon TL’lik ödeme yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
Denecke: “İki ülke arasındaki deneyim alışverişi, hem Almanya’da hem de Türkiye’de su ekonomisini geliştirmeye yarayan bir mekanizmadır”
Almanya Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müsteşarı Denecke de 2006’dan bu yana Türk-Alman Yönetim Kurulu toplantısı düzenlendiğini, iki Bakanlık arasında bir platform olduğunu ve işbirliğinin amaçlandığını söyledi. Denecke, “Hem karşılıklı birbirini tanıma, network oluşturma ve deneyim paylaşımını sağlama amacını taşımaktadır. Deniyim alışverişi konusu önemli bir çalışma, çünkü hem Almanya’da hem de Türkiye’de su ekonomisini geliştirmeye yarayan bir mekanizmadır ve bu amacı taşımaktadır. Bu alandaki modernizasyon hem sanayi alanında hem de toplumun ilerlemesinde giderek daha fazla çevre dostu yatırımların yapılmasını gerekli kılmıştır. Etkin ve sürdürülebir olarak kaynakların kullanılması ve doğanın korunması çok önemli. Böylece bu konulara daha farklı yaklaşım, yeni teknolojilerin kullanılması ve ekonomik, bilimsel, teknolojik işbirliğini de gerekli kılmaktadır. Almanya, teknolojik araştırma, çevre araştırmaları konusunda olsun, yenilenebilir enerjiler alanında olsun, çevre dostu teknolojilerde olsun uluslararası anlamda kabul görmüş bir teknik bilgi birikimine sahiptir. Yenilikçi teknolojik hizmetler dünya genelinde önemli bir yere sahiptir ve takdir toplamaktadır. Buradaki örnek gösterilebilecek iki ülke arasındaki işbirliğimiz, mevcut olan potansiyeli de ortaya koymaktadır. GWP’nin Türkiye’de 6’ncısını gerçekleştirdiği etkinlik, çevre konusundaki ikili işbirliğini geliştirme alanında önemli bir katkı yapmaktadır” şeklinde konuştu.
Kocamaz: “Dünya nüfusunun üçte biri su sıkıntısı çekmekte, 1 milyardan fazla insan ise temiz su temininde güçlükler yaşamaktadır”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz ise Birleşmiş Milletler nüfus projeksiyonuna göre, şu anda dünya nüfusunun 7,5 milyar kişiye yaklaştığını, 2050 yılında bu rakamın 9,7 milyara ulaşacağının öngörüldüğünü söyledi. Küresel ısınma tehdidi altındaki dünyanın doğal ve çevresel kaynaklarındaki bozulmaların bu süreçte en üst düzeye ulaşacağının varsayıldığına işaret eden Kocamaz, şöyle devam etti: “Bugün dünya nüfusunun üçte biri su sıkıntısı çekmekte, 1 milyardan fazla insan ise temiz su temininde güçlükler yaşamaktadır. Aşırı üretim ve aşırı tüketimin doğal bir sonucu olarak karbon ayak izi ve su ayak izi her geçen gün büyüyor. Sadece dünyadaki yoksul bölgeler değil, gelişmiş bölgeler de risk altında bulunmaktadır. Konu o kadar vahim boyutlara ulaşmış durumdadır ki, Birleşmiş Milletler 2010 yılında aldığı bir kararla, ‘temiz içme suyu ve sürdürülebilir hijyen ve sağlık şartlarının oluşturulmasını’ insan hakkı olarak tanıdığını açıklamak durumunda kalmıştır. Bütün bu verilerin ışığında; uluslararası toplumun, sosyal, ekonomik, çevresel ve politik alanda pek çok radikal kararlar alması, küresel düzenlemeler yapması gerekmektedir. İki gün süreyle gerçekleştireceğimiz etkinlik de bu yöndeki gayretlere katkı yapmak amacıyla düzenlenmiştir.”
“Gerçeklerle yüzleşmek zorundayız” diyen Kocamaz, Mersin’e su sağlayan Berdan nehrinin kaliteli bir suya sahip olduğunu ve kısa vadede il merkezi için su sorunu görünmediğini belirterek, “Ancak, ülkemizin genelinde ve Çukurova bölgemizde önümüzdeki yıllarda küresel ısınmaya bağlı içme suyu sıkıntısı riski bulunmaktadır. Dünyada su kütlesi sabitken, her yıl dünya nüfusu sürekli artmakta, kişi başına düşen su miktarı her yıl azalmaktadır. Bugün itibariye Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı ortalama bin 450 metreküp yıldır. Düzensiz kentleşme, aşırı nüfus artışı, sera gazlarındaki artış ve aşırı sanayileşme dünyayı giderek daha ‘susuz’ hale getirmektedir. Bu yüzden dünyada ve ülkemizde suyun önemi her geçen gün artmaktadır. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak su temini ve atıksu bertaraf hizmetlerine büyük önem veriyoruz. Kurumsal mükemmellik anlayışımız gereği, bu alandaki tüm çalışmaları titizlikle denetliyor ve geliştiriyoruz” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli OSB’de ‘Örme teknolojisi ve kumaş hataları’ konusu ele alındı DENİZLİ(İHA) – Denizli Organize Sanayi Bölgesi, Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Denizli Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (OSB), tekstilin başkenti Denizli’de sektör paydaşları, sanayiciler ve personellerine yönelik önemli bir seminere ev sahipliği yaptı. Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tekstil Mühendisliği işbirliğinde, Denizli OSB Konferans Salonu’nda “Örme Teknolojisi ve Kumaş Hataları” konulu seminer gerçekleştirildi. Seminerde Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, Teknik Müdürü Atılım Kasapçopur ve Çorap- Triko ve Raşel Örgü Teknik Müdürü Muhittin Kaya konuşmacı olarak yer alırken, seminerin moderatörlüğünü PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu seminerde katılımcılara bilgi ve deneyimlerini aktaran konuşmacılar merak edilen soruları da yanıtladı. Ev sahipliği için Denizli OSB yönetimine teşekkür Denizli’nin tekstil alanında önemli bir şehir olduğunu vurgulayan Yuvarlak Örgü Satış Müdürü Mehmet Erdem Aktenk, “Denizli’de tekstil sektöründeki paydaşlarımızla birlikte olabilmek, onlara firmamızın son teknolojilerini sunabilmek ve ortak mesleki bir dil oluşturabilmek adına çok güzel bir fırsat oldu. Bizleri burada ağırlayanlara, ev sahipliği için Denizli OSB Yönetimine çok teşekkür ederiz.” diye konuştu. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Ali Serkan Soydan, “Etkinliğimizi Tekstil Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile ortaklaşa düzenledik. Ev sahipliğimizi yapan Denizli OSB Yönetim Kurulumuza çok teşekkür ederiz.” dedi. “Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz” Denizli OSB Yönetim Kurulu Başkanı M. Abdülkadir Uslu ise bölge müdürlüğü olarak ev sahipliği yaptıkları etkinliklere katılım sağlayan herkese teşekkür ederek, “Denizli’deki sivil toplum kuruluşlarımız ve Pamukkale Üniversitesi ile işbirliğinde pek çok etkinliğe imza atıyoruz. Sanayicilerimize yarar sağlayacak, kentimizin gelişiminde taş üstüne bir taş daha koyacak her türlü eğitim, seminer, panel vb. etkinliklerde yer almak ve ev sahipliği yapmak bizim için bir mutluluktur. Düzenlediğimiz etkinliklere hız kesmeden devam edeceğiz.” diye konuştu.
Erzurum Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrenci kongresinin ilki ETÜ’de gerçekleştirildi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ev sahipliğinde I. Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi düzenlendi. Moleküler Biyoloji ve Genetik alanındaki güncel gelişmeleri konuşmak ve Türkiye’nin her bölgesinden akademisyenler ile öğrencileri bir araya getirmek amacıyla birincisi düzenlenen Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin açılışına ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programın açılışında konuşan ETÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Kara, moleküler biyoloji ve genetiğin modern bilimde önemli bir role sahip olduğunu ifade ederek, kongrenin öğrencilerin kariyer gelişimine önemli katkılar sunacağını dile getirdi. Prof. Dr. Kara’nın ardından konuşan Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit İncekara, ETÜ Fen Fakültesinde eğitim kalitesinin ortalamanın oldukça üzerinde olduğuna dikkat çekerek, kısa zamanda önemli bir mesafe kaydettiklerini ve birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçirdiklerini belirtti. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Çakmak ise öğrenci kongrelerini çok önemsediklerini söyleyerek: “Değerli arkadaşlar bu ve benzeri organizasyonlara katılımınız sizlere ilerleyen süreçlerde çok önemli kazanımlar sağlayacaktır. Kongre, sempozyum ve çalıştay gibi programlara katılımınız sizlerin aynı zamanda ortak çalışma kültürünü çok önemsediğiniz anlamına da geliyor. Nitekim iş hayatına adım atarken derslerde elde ettiğiniz başarıların yanı sıra bu ve benzeri programlara katılımınız size referans olacak. Eğitim öğretim hayatınız boyunca kendinizi geliştirmek için neler yaptığınız sorusu her zaman karşınıza çıkacak. ETÜ olarak Ulusal Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kongresi’nin birincisini yaparak bir geleneği başlattık. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu kongrenin devamı da gelecek. Bu vesileyle kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen öğrencilerimize ve hocalarımıza teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum” diye konuştu Türkiye genelinden 13 üniversiteden 400’e yakın öğrencinin katıldığı kongrede çok sayıda poster ve sözlü sunumun yapılırken Bitki ve İnsan Çalışmalarında Bor, Nörodejeneratif Hastalıklar, Protein Mühendisliği ve Kanser Çalışmalarında hedef moleküllerin Tespiti ve Aday İnhibitörlerin Sentezi konuları ele alındı.
Ankara Bakan Uraloğlu: “Turistik Diyarbakır Ekspresi, kültürel değerler ile doğa harikası manzaralarıyla kültürel iletişimi de güçlendirecek" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, seferlerine yeni başlayan Turistik Diyarbakır Ekspresi’ne ilişkin, “Güzergah boyunca buralardaki tarihi ve kültürel değerler ile doğa harikası manzaraları görme imkanı sunarak kültürel iletişimi de güçlendirecek” dedi. Bin 51 kilometre hat uzunluğunda Ankara-Diyarbakır güzergahında işletilecek olan 180 kişi kapasiteli Ankara-Diyarbakır-Ankara Turistik Treni, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun da katıldığı trenle seferine başladı. Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirilen uğurlama töreninde konuşan Uraloğlu, trenin Ankara-Diyarbakır seferinde Malatya’da 3 saat, Diyarbakır-Ankara seferinde ise Elazığ’da 4 saat, Kayseri’de ise 3 saat turizm amaçlı duracağını belirterek, “Hiç şüphesiz Turistik Diyarbakır Ekspresi, uzun süre durarak gezme imkanı sağlayacağı Malatya ve Yolçatı destinasyonları başta olmak üzere bölge ekonomisine de katkıda bulunacak. Güzergah boyunca buralardaki tarihi ve kültürel değerler ile doğa harikası manzaraları görme imkanı sunarak kültürel iletişimi de güçlendirecek. Hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. “Yurt içinde yeni rotalarda işletilebilecek turizm amaçlı trenlerin sefere konulması ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor” Seyahat severler için sadece yurt içinde değil, yurt dışında da tren rotaları olduğunu kaydeden Uraloğlu, “İstanbul-Sofya Treniyle Avrupa’ya ulaşmak da hem ekonomik hem de çok konforlu. Aslında turistik trenler hem vatandaşlarımıza hem de yurt dışından ülkemize gelen konuklarımıza, demiryollarımızın yeni yüzü ve vizyonuyla, dahası Türkiye’nin yeni yüzü ve vizyonuyla örtüşen bir etkinlik sunmaktadır. Ayrıca yurt içinde yeni rotalarda işletilebilecek turizm amaçlı trenlerin sefere konulması ile ilgili başta Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla çalışmalarımız da devam ediyor” diye konuştu. “22 yıl içinde demiryollarına 57 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik” Uraloğlu, 22 yıl içinde demiryollarına 57 milyar dolar yatırım gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti: “Tarihi İpek Yolunun canlandırılmasını amaçlayan ‘Tek Yol Tek Kuşak’ girişiminin en önemli halkasını oluşturan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nı inşa ettik. Bu projeyle birlikte Asya ile Avrupa kıtaları arasında kesintisiz demiryolu ulaşımı mümkün hale getiren Marmaray ile Londra’dan Pekin’e kadar en güvenli, kısa ve ekonomik uluslararası demiryolu koridorunu oluşturduk. 2002’de devraldığımız 10 bin 948 kilometre olan demiryolu uzunluğumuza; 2023 yılı itibarıyla, 2 bin 251 kilometresi YHT ve Hızlı tren hattı olmak üzere yaklaşık 3 bin kilometre demiryolu ekledik. Demiryolu ağımızı 13 bin 919 kilometreye yükselttik. Ülkemizi, Yüksek Hızlı Tren işletmeciliği ile tanıştırdık ve Avrupa’da 6. dünyada 8. hızlı tren işletmecisi yaptık.” Yüksek Hızlı trenler ile bugüne kadar 85 milyon yolcu taşıdıklarını dile getiren Uraloğlu, bu yükselen trendi daha da yukarıya taşıyacaklarını sözlerine ekledi.