GENEL - 19 Eylül 2018 Çarşamba 15:05

Arslanköy Mahallesi’nde içmesuyu çalışmaları tamamlandı

A
A
A
Arslanköy Mahallesi’nde içmesuyu çalışmaları tamamlandı

Mersin Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü, Toroslar ilçesine bağılı Arslanköy Mahallesi’nin içmesuyu çalışmalarını tamamladı.

Mersin Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü, Toroslar ilçesine bağılı Arslanköy Mahallesi’nin içmesuyu çalışmalarını tamamladı.


MESKİ’den yapılan açıklamaya göre, Toroslar ilçesi Arslanköy Mahallesi’nin içmesuyu ihtiyacı Yedigöz kaynağından terfili ve cazibeli olarak karşılanıyor. Yedigöz kaynağından cazibeli olarak içmesuyu verilemeyen üst kısımlara ise Bozkaya kaynağından cazibeli olarak su veriliyor. Ancak bu kaynak yaz aylarında yetersiz kaldığından Yedigöz kaynağından terfili olarak takviye ediliyordu. Bozkaya kaynağından gelen cazibeli içmesuyu hattı PVC borulardan oluşurken, ekonomik ömrünü doldurduğundan sık sık arıza yapıyordu.


MESKİ Genel Müdürlüğü tarafından sorunun giderilmesi için gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, içmesuyu isale hattı ile Yedigöz kaynağından gelen isale hattının yenilenmeyen kısmı yenilendi. Ayrıca terfi merkezinin biriktirme deposu, çatak su deposu ve yeni 300 metreküplük su deposunun şebeke bağlantıları gerçekleştirildi. MESKİ tarafından muhtelif çaplarda 7 bin 753 metre içmesuyu şebeke hattı döşenen çalışmalarının ardından mahallede yaşanan su kayıplarının önüne geçilerek içmesuyunun düzenli dağılımı sağlandı.


Çalışmalar hakkında bilgi veren Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Burhanettin Kocamaz, “Vatandaşlarımıza kesintisiz ve güvenilir içmesuyu sağlama noktasında var gücümüzle çalışıyoruz. Arslanköy Mahallesi’nde günlük 300 ton içmesuyu ihtiyacının karşılanacağı su deposu ile birlikte isale hattı ve terfi hattı yenileme çalışmalarını tamamladık. İçmesuyu konusunda sorunsuz bir Mersin için çalışmalarımıza tüm hızla devam ediyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kira tespit davalarında dava sayısını ve mağduriyeti azaltacak bir ihtiyati tedbir önerisi Kanun’a göre kira tespit davaları, en erken altıncı kira yılı için açılabilir (TBK 344/3). Bu davayı genellikle kiraya veren taraf kiracıya karşı açar ve davanın konusu, kira bedelinin emsalleri düzeyine yaklaştırılmasıdır. Kiraya verenin tespit davasını kazanacağı neredeyse kesin olmasına rağmen sonuçlanmasının birkaç yıl sürdüğünü belirten Prof. Dr. Umut Yeniocak, emsal kiraya yakın ihtiyati tedbir kararının mağduriyeti azaltacağını açıkladı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Umut Yeniocak, yüksek enflasyon sebebiyle hızla artan kiraların ev sahibi ile kiracıları çok sık karşı karşıya getirdiğini hatırlattı. Prof. Dr. Umut Yeniocak, kiraya verenin açacağı tespit davasını kazanacağı neredeyse kesin olmasına rağmen sonuç alınabilmesinin maalesef birkaç yıl sürebildiğini belirtti. Kiraya verenin davanın sonunu beklemesi hatta geçmişe dönük kira farklarının tahsili talebiyle kararı icraya koyması için de mahkeme kararının kesinleşmesini beklemesi gerektiğini ifade etti. Yeniocak’a göre kiraya veren, yıllar süren davanın sonunu bekleyip geçmişe dönük kira farkını faiziyle talep ettiğinde, kanun gereği kendisine ödenen faiz de enflasyon karşısında oldukça düşük düzeyde olduğundan, bir mağduriyet de bu aşamada yaşanıyor. “Emsal kiraya yakın ihtiyati tedbir kararı, mağduriyeti azaltır” Bu tabloda müdahale edilmesi gereken çok şey olduğuna değinen Yeniocak, “Elbette, enflasyon kalıcı olarak düşürülmedikçe bu sorunun sadece hukuk yoluyla kalıcı olarak çözümü mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Ancak kısa vadede kira tespit davalarında davacı kiraya veren tarafın, davalı kiracının dava süresince emsal kiraya yakın bir kira ödemesi yönünde ihtiyati tedbir talep etmesi ve mahkemenin de dosyada sıra dışı bir durum yoksa özellikle içinde bulunduğumuz yüksek enflasyon şartlarında bu tedbir kararını vermesi gerektiğini vurguladı. Böylece dava boyunca yükseltilmiş kira bedelini tahsil eden ev sahibi için davanın uzun sürmesinin ikinci bir mağduriyet sebebi olmaktan çıkacağını kaydetti. Yeniocak, son olarak mahkemelerin bu yönde tedbir kararı vermeleri hâlinde uyuşmazlıkların arabuluculuk aşamasında anlaşmayla çözülme ihtimali de artacağından dava sayısının azalacağını öne sürdü. Ayrıca bu uygulamanın, taraflar arasındaki menfaat dengesine daha uygun bir çözüm olacağına da dikkat çekti.