GENEL - 17 Ekim 2017 Salı 14:43

Bozan: “Balık çiftliklerinin Muğla’dan Mersin’e taşınacağı iddiası yalan”

A
A
A
Bozan: “Balık çiftliklerinin Muğla’dan Mersin’e taşınacağı iddiası yalan”

Mersin’de balık çiftlikleri kurmak için yatırım hazırlıkları yapan ve başta çevreciler olmak üzere kent dinamiklerinin tepkisini çeken Kılıç Holding Başkan Vekili İhsan Bozan, iddiaların aksine balık çiftliklerinin kirlilik oluşturmadığını söyledi.

Mersin’de balık çiftlikleri kurmak için yatırım hazırlıkları yapan ve başta çevreciler olmak üzere kent dinamiklerinin tepkisini çeken Kılıç Holding Başkan Vekili İhsan Bozan, iddiaların aksine balık çiftliklerinin kirlilik oluşturmadığını söyledi. Bozan, “Balık çiftliklerinin Muğla’dan Mersin’e taşınacağı iddiası yalan. Ayrıca bu bölgede sit alanı ve turizm alanı söz konusu değil” dedi.


Aynı zamanda Türkiye Su Ürünleri Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkan Yardımcısı olan İhsan Bozan, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısıyla balık çiftliklerini savunarak, bir takım yanlış bilgilerle kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini ileri sürdü. “Amacımız, kimseyi herhangi bir töhmet altında bırakmak değil, tamamen net, belgeli bilgileri aktarmak” diyerek sözlerine başlayan Bozan, Türkiye’nin 2016 verilerine göre, 588 bin ton olan su ürünleri üretiminin 270 bin tonunun akuakültür yoluyla elde edildiğini bildirdi. Türkiye’nin, Avrupa’nın çupra, levrek ve lüfer üretiminde lider ülkesi olduğunu vurgulayan Bozan, akuakültür yoluyla elde edilen ihracat gelirinin de 2016 verilerine göre 800 milyon dolar olduğunu kaydetti.


“Mersin’deki 4 alan 12 kurumun ortak kararıyla belirlendi”


Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2008 yılında çıkarttığı mevzuatla kapalı koy ve açık denizlerde ve hassas alanlarda balık çiftliklerinin kurulabilmesine olanak sağlandığını anımsatan Bozan, bu mevzuata göre kriterler belirlendiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Mevcut yasalara göre, balık çiftlikleri kıyıdan en az 1,1 kilometre mesafede, 30 metreden daha derin alanda ve 0,1 metre/saniye akıntı hızından daha yüksek alanlarda kurulabilmekte. Mersin ili deniz sahası içerisinde 18-20-21 Şubat tarihlerinde, aralarında Çevre Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da olduğu 12 kurum bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun yaptığı incelemelerde 8 deniz sahasında su ürünleri üretiminin yapılabileceği yönünde tespitler yapıldı. Bu tespitler sonucunda da 4 alanda mutabık kalındı. Dana Adası civarında bir, Aydıncık bölgesinde iki, Anamur bölgesinde de bir olmak üzere 4 alanın üretime uygun olduğu, bütün kurumların imzasıyla tespit edildi.”


“Turizm ve balıkçılık, Bodrum bölgesinde birlikte yürüyor”


Çeşitli platformlarda dile getirildiği gibi bu alanların turizm bölgesi ve sit alanları olmadığını iddia eden Bozan, kültür balıkçılığının yüzde 65’inin Muğla sınırları içerisinde gerçekleştirildiğine işaret ederek, “Turizm ve balıkçılık birlikte yürümüş. Özellikle Bodrum, Türk turizminin başkentlerinden biri ve 70 kilometrekare büyüklükteki Güllük Körfezi’nde net 89 bin 180 ton üretim kapasitesi var. Bodrum bölgesindeki balık çiftliklerinin her birinin büyüklük ölçeği ortalama 2 bin ton. Mersin bölgesinde farklı olarak, kıyıya en yakın çiftlik kara da olsa ada da olsa bin 852 metre olarak belirlendi. Yakın zamanda üretime açmayı planladığımız Dana Adası ve Aydıncık bölgesi açık deniz, körfez veya koy değil. Bu alanlardaki üretim planımız 10 bin 200 ton-10 bin 500 ton, her bir bölgede. Yani anlatıldığı gibi çok yoğun üretim olmayacağı gibi açık denizde yapılacak ve Bodrum bölgesine göre, iddia edildiğinden çok daha az kirlilik yaratacaktır” ifadelerini kullandı.


“Balık çiftliklerinin Muğla’dan Mersin’e taşınacağı iddiası yalan”


Turizme zarar verdiği için Muğla bölgesindeki balık çiftliklerinin Mersin’e taşınacağı iddialarını da yalanlayan Bozan, “Bodrum bölgesindeki balık çiftlikleri kapatılmış, turizmle problem yaşanmış, turizmi sıkıntıya soktukları için taşınmalarına karar verilmiş, onlar da Mersin bölgesine gelecekmiş. Bu tabi tamamen yalan. Böyle bir durum olmadığı net şekilde ortada. Türkiye’nin üretmeye ve büyümeye, büyümek için de yeni üretim alanlarına ihtiyacı var. Bu alanlarının belirlenmesi ve üretime açılmasının yegane amacı budur. Bodrum bölgesinden buraya taşınacak herhangi bir çiftlik olmadığı gibi Bodrum’da bugüne kadar çiftliklerin kapatılması veya taşınması yönünde verilmiş herhangi bir karar da yok” şeklinde konuştu.


“Kirlilik değerleri 30 yıldır Trix değerlerinin altında çıkıyor”


Balık çiftliklerinin periyodik olarak denetlendiği bilgisini veren Bozan, balık çiftliklerinden akredite kurum ve üniversiteler aracılığıyla her yıl mayıs ve ağustos aylarında yüzey, orta su ve dipten su ve bentik numunesi alınarak, azot, fosfor ve nitrat gibi kirletici unsurlara ilişkin tahliller yapıldığını söyledi. Bozan, 30 yıldır üretim yapılan Bodrum bölgesinde bugüne kadar yapılan tüm analizlerde kirlilik değerinin belirlenen Trix değerinin altında çıktığını belirtti.


“Keşke, çevreciler ve bazı akademisyenler, kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeseler”


Çevrecilerin ve bazı akademisyenlerin, balık yeminin kirlilik oluşturduğu iddialarını da kabul etmeyen Bozan, akademisyenlerin bilgileri olmadan fikir beyan ettiklerini öne sürerek, “Geçenlerde bir çevre mühendisi balık yemleriyle ilgili beyanatta bulunmuş. Keşke önce bize sorsalar da doğru bilgiler aldıktan sonra paylaşsalar, kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeseler. Balık yemi, balık unu, balık yağı, soya küspesi, buğday unu, mısır gluteni, vitamin ve mineralden oluşur. Bunların hiçbiri kimyasal değildir, vitamin ve mineraller de tamamen organik ürünlerdir” dedi.


Mersin gibi güzel bir bölgede bu güzel ülke için üretmeye, istihdam oluşturmaya ve ihraç ederek döviz getirmeye aday olduklarının altını çizen Bozan, kamuoyunun da üretimi, Türkiye’nin ihtiyaçları ve gelişmesi için mutlak olmazı olarak değerlendireceğini umduklarını söyledi.


“Büyükşehir Belediyesi, bu alanları 1/100.000’lik planlara işaretlemiş”


Soruları da yanıtlayan Bozan, Muğla’daki turizmcilerin balık çiftliklerinden rahatsız olup olmadıklarını sorusu üzerine, balık çiftliklerinin Muğla bölgesinde başladığını ve başlangıçta plansız olarak koylara yapıldığını ifade etti. 2008’deki mevzuat çerçevesinde bu işletmelerin kıyıdan uzaklaştığını belirten Bozan, bu sorunun ortadan kalktığını dile getirdi.


Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin balık çiftliklerine karşı tavrının da sorulduğu Bozan, “Bu alanlar 12 ayrı kurum tarafından belirlenmiş, belirlendikten sonra da Büyükşehir Belediyesi adına maalesef 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı’na potansiyel su ürünleri üretim alanı olarak işaretlenmiş. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Siz bunu belirlemişsiniz, haritaya işaretlemişsiniz, şimdi de çeşitli kamuoyu baskılarından dolayı farklı bir görüş ifade etmek durumundasınız. Büyükşehir Belediyesi’nin tabi ki söz söyleme hakkı var ama denizlerdeki planlama büyükşehirin inisiyatifinde değil. Bu, karışmasın anlamına gelmiyor, özellikle altını çiziyorum. Ayrıca bu bölgede sit alanı ve turizm alanı söz konusu değil. Bu bölgede amfora kalıntıları olduğu belirtiliyor. Biz firma olarak bu sebeple bu bölgede sonarla su altı taraması yaptırdık ve bu raporları Çevre Bakanlığı’na sunduk. Bakanlık, bunun üzerine Selçuk Üniversitesi’nden Hakan Öniz hocamızdan görüş alın dedi. Hocamız da o bölgede herhangi bir kalıntı olmadığını, ancak tonozlama yaptığımız denemde mutlaka kendisinin de dalmak istediğini, onay verdikten sonra sistemin kurulabileceğini söyledi. Biz de taahhüt verdik” diye konuştu.


Bozan, istihdamla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi. “Bizim firmalarımız entegre firmalar. Yumurtadan sofraya kadar hepsini kendisi üretiyor. Biz Mersin’de sadece balık çiftliği kurmayacağız. Silifke Organize Sanayi içinde arazi aldık. Burada paketleme tesisleri, ambalaj fabrikası kurulacak, buz ve yem fabrikaları kurulacak. Muhtemelen yavru balık üretim tesisleri de kurulacak. Biz Mersin’de ilk etapta iki yıl içerisinde 600 personele, 5 yıl içerisinde bin 500 personele çıkmayı planlıyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Dilan ve Engin Polat hakkında ara karar: Tutukluluk devam Sosyal medya fenomeni Banu Parlak’ın güzellik merkezinin kurşunlanmasına ilişkin açılan dava kapsamında mahkeme ara kararını açıkladı. Mahkeme, Dilan Engin ve Sezgin Polat’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dilan Polat kızına “seni çok seviyorum” diyerek ağladı. Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı’nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak’a ait güzellik merkezi 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında Dilan, Engin ve Sezgin Polat’ın ‘azmettirme’ suçundan cezalandırılması istenen davanın görülmesine Küçükçekmece Adliyesi’nde devam edildi. Dilan ve Engin Polat çiftinin ardından savunma yapan Engin Polat’ın babası Sezgin Polat suçlamaları kabul etmeyerek “Banu hanımın iş yerinin kurşunlanmasıyla bir alakam yok” dedi. Banu Parlak’ın iş yerini kurşunlayan sanıklardan biri olan Nizamettin Bilgili ise, “Bu insanları burada ilk defa görüyorum. Olay günü evde alkollüydüm. Yunus Emre geldi. ‘İş yeri kurşunlanacak yapar mısın?’ dedi. Alkolün de etkisiyle çekindiğim için kabul ettim. Konumu alıp gittim. Silah ilkinde tutukluluk yaptı. 4 el ateş ettim” dedi. Tutuklu sanık Yunus Emre Yıldız ise, “Polat ismini sadece televizyondan biliyorum. Banu Parlak’ı da tanımam. Küçük yaşta babamı kaybettim. Evin yükü benim üstümdeydi. Bize hiçbir canlıya zarar gelmeyeceği söylendi. Sadece camların aşağı indirileceği söylendi. Bizim de paraya ihtiyacımız vardı. Bu işi sadece para için yaptık. Onu da elimize yüzümüze bulaştırdık” dedi. İfadelerin alınması sırasında Dilan Polat kızına dönüp “seni çok seviyorum” diyerek ağlamaya başladı. Sanıkların ardından müşteki Banu Parlak beyanda bulundu. Parlak şikayetinin devam ettiğini söyleyerek, dükkanının kurşunlandığı akşam Dilan Polat’ın kendisini aradığını anlattı. Banu Parlak, “Dilan bana, ‘Sıla’yı içeri aldılar. Engin’i ve beni de alacaklar bak yapma’ dedi. O gece benim dükkanım kurşunlandı. Story çekip dükkana gittiğimi söyledim. Tekrar kurşunlandı. Ben bu suçun mala zarar verme olduğunu düşünmüyorum” dedi. Engin Polat’ın kendisini tanımadığına yönelik ifadesine değinen Parlak, “Engin beni tanımadığını söylüyor ama bizim videolarımız var Engin’le birlikte mahkemeye sunabilirim” dedi. Dilan Polat ile 2019 yılına kadar arkadaş olduklarını söyleyen Banu Parlak, “Ben güzellik merkezi açınca bütün olaylar başladı. Bu kurşunlama olayından sonra benim dükkanlarım kapandı. Ben kendimden çok kızımın can güvenliğini düşünüyorum” dedi. Banu Parlak’ın beyanlarına karşı diyeceği sorulan Dilan Polat, “Ben şaşkınlık içerisinde izledim. Tamamen beni hedef gösterip karalama amaçlı böyle bir şey yaptığını düşünüyorum. 130 şube işleten göz önünde bir insanım” dedi. Engin Polat ise, “Benim hayatımın hiçbir zaman kıyısında köşesinde olan biri değil. Kendisi bizi hayatının merkezine koymuş. Ben kendisini tanımıyorum” dedi. Öte yandan müşteki beyanlarının ardından Dilan Polat duruşma salonunda kızına sarılarak ağladı. Duruşma hakimi Polat’a peçete verilmesini istedi. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Barış Boyun, Batın Can Gökdemir ile Beratcan Gökdemir’in yakalama emirlerinin infazının beklenmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Duruşmaya ara karar için ara verildi. Ara kararını açıklayan mahkeme, yakalama kararlarının ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dosyanın İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile birleştirilmesine hükmedilerek duruşma ertelendi. Öte yandan tutukluluk devam kararını duyan Dilan Polat sinir krizi geçirdi. Polat ‘Nida’ diye çığlık atarak duruşma salonundan jandarma ile ayrıldı.
Bursa Yıldırım’da ‘Dönüşüme cam, doğaya can’ projesi hayata geçti Yıldırım Belediyesi, ‘Dönüşüme Cam Doğaya Can Projesi’ çerçevesinde, 7 ayda 90 ton atık cam toplayarak bunları yeniden üretime kazandırdı. Yıldırım Belediyesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayelerinde başlatılan ‘Sıfır Atık Projesi’ne tam destek veriyor.2019 yılından bu yana ilçe geneline yerleştirdiği 208 cam kumbarasından 6 bin ton atık cam toplayan Yıldırım Belediyesi, vatandaşlarda farkındalık oluşturacak bir projeye imza attı. Eylül ayında hayata geçirilen ‘Dönüşüme Cam Doğaya Can Projesi’ çerçevesinde ilçedeki kahvehane, çay ocağı ve kafeteryalarda sıfır atık masaları oluşturuldu. İşletme sahipleri ve vatandaşlar sıfır atık konusunda bilgilendirilirken cam atığı toplayan işletmelere masa örtüsü, çay, kesme şeker, çay bardağı gibi hediyeler veriliyor. İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü ekipleri tarafından belli periyotlarla toplanılan atık camlar geri dönüşüme kazandırılıyor. 90 ton atık cam dönüştürüldü İlçenin dört bir yanına yerleştirilen atık cam kumbaraları ve gerçekleştirilen kampanyalar ile çalışmaların kesintisiz devam ettiğini söyleyen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Atıkları kaynağında ayrıştırma noktasında gerek belediyemizde gerekse düzenlediğimiz kampanyalarla ilçemizde önemli çalışmalar yürütüyoruz. ‘Dönüşüme Cam Doğaya Can’ sloganıyla hayata geçirdiğimiz proje çerçevesinde 240 işletmeye 4 bin 700 masa örtüsü dağıtımı gerçekleştirdik ve hemşehrilerimizi proje ile ilgili bilgilendirdik. İlerleyen süreçte projemizi sitelerimizde de devam ettireceğiz. Cam doğada 4 bin yılda yok olmakta. Gelecek nesillere daha yaşanılır bir kent bırakmak adına hayata geçirdiğimiz projemiz ile 7 ayda 90 ton cam atığını toplayarak geri dönüşümünü sağladık. Gerçekleştirdiğimiz geri dönüşüm çalışmaları sayesinde hem çevremizi koruyor hem de ekonomimize artı değer katıyoruz. Yıldırım Belediyesi olarak, Yıldırım’ı tam anlamıyla çevre dostu bir kent haline getirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
Çorum Taşkından korkan köylülerden ıslah talebi Çorum’un Dodurga ilçesindeki Obruk köyünde yaşayan vatandaşlar, Karadeniz’de son dönemde yaşanan seller sebebiyle korktuklarını belirterek, köy merkezinden geçen derenin ıslah edilmesini talep etti. Çorum’un Dodurga ilçesine bağlı Obruk köyünde yaşayan vatandaşlar, köyden geçen 1,5 kilometrelik dere sebebiyle taşkın korkusu yaşıyor. Karadeniz’de son dönemde yaşanan seller sebebiyle korktuklarını söyleyen vatandaşlar, köylerinden geçen derenin taşkına karşı ıslah edilmesini istedi. ’Karadeniz’de yaşanan sel baskınları korkutuyor’ Sel tehlikesi ile karşı karşıya kalmak istemediklerini belirten Köy Muhtarı Ali Ekber Sever, “Dere yatağı ile ilgili sıkıntılarımız var. Köyümüz büyük tehlike altında. Dere yatağı yok, yağmur yağdığı zaman sel gelecek diye köylü dışarıda bekliyor. Karadeniz’de sellere neden olan ani dere taşkınlarının köyümüzde yaşanmamasını istiyoruz" dedi. "Korkuluk, üzerine de yeni yaya köprülerinin yapılması konusunda yardım istiyoruz" Muhtar azası Mustafa Ertaş ise, köylüler tarafından yapılan geçitlerin de tehlike saçtığını belirterek, “Köyümüzde yaşayan 300 kişi için dere yatağı tehlike arz ediyor. Dere yatağının köyden geçen bölümünün ıslah edilmesini kalan bölümün ise temizlenmesi gerekiyor. Dere üzerinde bulunan yaya geçitleri köy halkımız ve önceki muhtarlar tarafından yapılmış. Ahşap olan köprüler de tehlike arz ediyor. Her an birileri düşebilir. Dere kenarına korkuluk, üzerine de yeni yaya köprülerinin yapılması konusunda yardım istiyoruz. Mevcut araç köprülerinin de dayanıklı olup olmadığını incelemesini, derenin ıslah edilmeyen kısmının üzerine de en az bir köprü daha yapılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. "Ahşap köprüler sağlam değil" Derenin üzerinde bulunan yaya köprülerinin sağlam olmadığını belirten köy sakinlerinden Arif Doğar da, “Dereden sel geldiği zaman mağdur oluyoruz. Çocuklarımız taşımalı olarak servis ile okula gidiyor. Sel geldiği zaman ya yolda kalıyor eve geçemiyor ya da evden okula gönderemiyoruz. Yağmur yağdığında sel gelir diye korkuyor, evde kalamıyoruz. Acil bir durum olsa, hastamız olsa evde kalıyor, dereden atlatamıyoruz. Bu sıkıntıların giderilmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.