GENEL - 14 Aralık 2017 Perşembe 13:24

FAO’dan, Mersin’de Suriyelilerin istihdamını artıracak proje

A
A
A
FAO’dan, Mersin’de Suriyelilerin istihdamını artıracak proje

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), Mersin’deki Suriyelilere iş olanağı sağlamak amacıyla 87’si Suriyeli 126 kursiyere narenciye ve paketleme eğitimi verildi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), Mersin’deki Suriyelilere iş olanağı sağlamak amacıyla 87’si Suriyeli 126 kursiyere narenciye ve paketleme eğitimi verildi. Eğitimlerini tamamlayan kursiyerlerin, narenciye sektörü işverenleriyle bir araya getirilerek istihdam edilmeleri sağlanacak.


Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), Akdeniz Yaş Meyve Sebze İşletmecileri Derneği (AYMED) ve Mersin Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü işbirliğinde, ‘Suriyeli Mülteciler ve Ev Sabisi Toplulukların Dayanıklılıklarının Ekonomik Fırsatların Artırılması Yoluyla Desteklenmesi Projesi’, Mersin, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa ve Isparta’da hayata geçirildi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından finanse edilen projenin Mersin ayağı, büyük çoğunluğunu Suriyeli mültecilerin oluşturduğu 126 kişiye, narenciye sektöründe 3 ay boyunca teorik ve pratik eğitimlerin verilmesiyle tamamlandı. Suriyeliler, eğitimlerin iki ayını Mersin’deki 6 paketleme fabrikasında ve bahçelerde kesimde yaptı. Eğitim görenlerin yüzde 30’unun işe yerleşmesinin hedeflendiği proje sonunda, Divan Otel’de İstihdam Fuarı düzenlendi. Suriyeli mültecilerle işverenleri bir araya getirerek, iş olanaklarının oluşturulması amaçlanan fuar öncesinde, FAO tarafından Mersin’de narenciye sektöründe faaliyet yürüten işverenlere yönelik bir de seminer verildi.



“Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin 188 bini Mersin’de ikamet ediyor”


Seminerin açılışında konuşan FAO Program Sorumlusu Sheikh Ahaduzzaman, Suriye’deki iç savaşın 2018’de 7’inci yılına gireceğini anımsattı. Kasım ayında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından verilen rakamlara göre, Türkiye’de halen 3,3 milyondan fazla mülteci bulunduğunu belirten Ahaduzzaman, “Bunların yaklaşık 188 bini Mersin’de ikamet etmektedir. Türkiye’nin, mültecilere uyguladığı açık kapı politikası ve bu cömertliği takdir edilmektedir. Hem merkez hem de taşra düzeyinde sağlanan Türk hükümetinin cömert gayretlerine rağmen, 3,3 milyondan fazla mültecinin iyi yaşam koşullarının, iş imkanlarının ve korunmasının sağlanmasında uluslararası toplumun desteğinin gerektiğinin farkındayız” dedi.


Bu çerçevede, FAO’nun, Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilerin profilleri hakkında bilgi toplamak amacıyla bunun için de birkaç saha incelemesi yaptığını ifade eden Ahaduzzaman, incelemeler sonucunda Suriyelilerin çoğunluğunun geçmişinin tarıma dayandığını tespit ettiklerini dile getirdi. Türk tarım sektörünün, bu insanları nitelikli tarımsal işgücü olarak içine alma potansiyeli olduğunu vurgulayan Ahaduzzaman, “FAO, tarımda mesleki eğitimler yoluyla Suriyelilerin ve ev sahibi toplulukların kendine güvenini artırmak amacıyla bu projeyi hayata geçirdi. Proje, yerel üreticiler birliği, vakıflar ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iki il müdürlüğü dahil olmak üzere 6 ortak aracılığıyla 5 ilde yürütüldü” diye konuştu.



“Mersin’de 87’si Suriyeli 126 kursiyere, narenciye ve paketleme eğitimi verdik”


Projede, yüzde 70’i Suriyeliler, yüzde 30’u Türk olmak üzere 900 yararlanıcıyı hedefledikleri bilgisini veren Ahaduzzaman, bunların da yüzde 45’ini kadınların oluşturduğunu söyledi. Mersin’de projeyi AYMED ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirten Ahaduzzaman, “FAO, Mersin’de narenciye ve paketlemeyle ilgili her türlü konuda 126 kursiyere eğitim verdi. Bunların 87’sini Suriyeliler, 39’unu Türk vatandaşları oluştururken, 126 kursiyerden 86’sı kadınlardan oluştu. Tüm kursiyerler teknik ve iş başında eğitimlerini tamamladılar. Şimdi, kursiyerlerin istihdam olanaklarını artırmak için 4 ilde istihdam fuarları düzenliyoruz. Fuarın amacı, kursiyerlerle narenciye üretimi konusunda nitelikli tarım işçileri arayan işletmeleri bir araya getirmek. Bu sayede, kursiyerlerimizin Türkiye’de uzun vadeli bir iş bulma şansına sahip olacaklarını umuyoruz” ifadelerini kullandı.


2018’de projeyi büyütmeyi planladıklarını dile getiren Ahaduzzaman, FAO olarak, tüm kırsal kesim için iyi geçim koşullarını sağlamak amacıyla Türk hükümetini desteklemeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.



“Projeyle Suriyeli mültecilerin istihdam sayısı artacak”


Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Arif Abalı ise Türkiye tarımına 7,7 milyar TL tarımsal katkı sağlayan, gayri safi milli hasılanın yüzde 12’sini gerçekleştiren Mersin’in, zengin potansiyeli ile yoğun göç aldığına işaret etti. Suriye’deki savaş nedeniyle Suriyeli mültecilerin de Mersin’e göç ettiklerini belirten Abalı, şöyle devam etti:


“Suriyeli mültecilerimiz tarım sektöründe büyük bir katkı sağlamaktadır. Bu amaçla FAO ile birlikte bir çalışma yürütüldü. Proje kapsamında imzalanan protokol çerçevesinde Tarım Bakanlığı olarak eğiticilerin eğitimini verdik. Turunçgil Hasadı ve Paketleme, Gıda Güvenliği ve Hijyeni, İş Sağlığı ve Güvenliği, İletişim Teknikleri ve Empati ile İş Etiği eğitimleriyle projeye destek sağladık. Bu çalışma sayesinde hem kursa katılanların istihdam sayısı artırılacak hem de 150’ye yakın kişi iş kapasitesini artırmış olacak. Amaç, bunu daha da genişletmek, Mersin geneline yaymak ve benzeri farklı projeler üretmek.”



“Proje hedefine ulaştı”


AYMED Başkanı Kadir İldeniz ise Mersin’de proje öncesinde hiçbir fabrikada Suriyelilerin çalıştırılmak istenmediğini, ancak projeden sonra bakış ve düşüncenin biraz daha değiştiğini söyledi. Projenin başında zorlandıklarını anlatan İldeniz, “Kimse Suriyeli işçi istemedi ve bu projeye talip olmadı fabrikalarda. Görüşmeler sonucunda 6 fabrikamız bu projeye ortak oldu ve bugün kursiyer Suriyeli işçilerimizin hepsi çalışıyor. Suriyeli işçilerden eğitimden sonra çok iyi verim almaya başladık. Bütün fabrikalar da memnun. En önemlisi de bizlere eğitimli işçi lazım olduğunu gördük. Eğitim sonucunda istenen sonuçları aldık. Projenin hedefine ulaştığına inanıyorum, çünkü hiçbirimiz Suriyeli işçi çalıştırmazken, şu anda bütün fabrikalarda Suriyeli çalışıyor ve bunu da herkes kabul etmiş durumda” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.