KÜLTÜR SANAT - 16 Aralık 2017 Cumartesi 13:28

Mersin Kenti Edebiyat Ödülü, Şair, Yazar Haydar Ergülen’e verildi

A
A
A
Mersin Kenti Edebiyat Ödülü, Şair, Yazar Haydar Ergülen’e verildi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde düzenlenen ‘Mersin Kenti Edebiyat Ödülü, bu yıl Şair ve Yazar Haydar Ergülen’e verildi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde düzenlenen ‘Mersin Kenti Edebiyat Ödülü, bu yıl Şair ve Yazar Haydar Ergülen’e verildi. Ergülen, düzenlenen törenle ödülünü aldı.


Türkiye ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere MTSO’nun girişimiyle 2007 yılında başlayan Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün 11’incisi düzenlendi. Ödülün bu yılki sahibi Şair ve Yazar Haydar Ergülen oldu. Ergülen’e ödülü, MTSO’da düzenlenen törenle verildi.


“Sanatçılara kulak verip kendimizi ödüllendiriyoruz”


Ödül töreninde konuşan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün, Mersin’in kültürel anlamda tanıtımının yanı sıra hayatını edebiyata adayanların emeklerine saygı amacıyla başlattıkları bir etkinlik olduğunu söyledi. Amaçlarının, sembolik bir ödül vermek değil, Türk edebiyatının değerli ustalarına, ‘Sizi izliyoruz, okuyor ve söylediklerinize kulak veriyoruz’ mesajı vermek olduğunu belirten Aşut, ustalar için bu mesajın, verilen küçük maddi ödülün çok çok üzerinde bir anlam ifade ettiğine olan inancını vurgulayarak, “Anlaşılmaktan daha büyük bir ödül olmasa gerek. Yaşadığımız dünyayı sanatçılardan daha iyi kimse anlatamaz. Aslında onlara kulak vermekle bir anlamda kendimizi ödüllendiriyoruz” dedi.


“Ödülün Ergülen’e verilme gerekçesi, Türkçemize yaptığı katkıdır”


Ödülün Haydar Ergülen’e verilme gerekçesini de açıklayan Aşut, “Bize göre bu ödülün en önemli gerekçeleri, Haydar Ergülen’in bizi bilgiyle, evrensel değerlerle buluşturmasıdır. Belki de daha önemlisi, varlık sebebimiz olan Türkçemize yaptığı katkıdır. Her millet kendi dil kökleri ile düşünür. Kendi kelimelerinizi geliştirmezseniz düşünce üretemezsiniz. Düşünce üretemezseniz felsefede, sanatta, bilimde, hatta inanç dünyanızda bile gelişme gösteremezsiniz. Bu anlamda önce dilimize, hazinemiz olan kelime köklerimize sahip çıkmalıyız” diye konuştu.


Ödül verilen edebiyatçıların hepsinin ortak yönünün, Türk diline ve dolayısıyla düşünce üretim gücüne yaptığı katkılar olduğunu kaydeden Aşut, “Ülkemizin bu çağda hak ettiği noktada olmamasının nedenini ihracatta, üretimde, teknolojik gelişmede veya ekonomik faaliyetlerde arayanların aslında düşünce üretme becerimizin kaynağı olan dilimize ne kadar sahip çıktığımıza bakmaları gerekir. Kendi dil ağacımıza sahip çıkmak zorundayız. Düşüncelerimizi üretebilmemizin tek yolu budur. Aksi halde yüzlerce yıldır yapıldığı gibi başkalarının kelimeleriyle başkalarının hazır düşünceleriyle bilim yapıyormuş, felsefe yapıyormuş, teknoloji üretiyormuş hatta inanıyormuş gibi yapmaya devam ederiz. İşte bunun içindir ki, ana dil ve edebiyatçılarımızın dilimize yaptığı katkılar çok önemlidir. Mademki dilimiz her şeyimiz, o halde bu dile katkı sunan herkesi, her ustayı, her edebiyatçıyı yüceltmeli ve değer vermeliyiz” ifadelerini kullandı.


“Kent adına verilen dünyadaki 3 ödülden biri”


Ödül Değerlendirme Kurulu Üyesi Celal Soycan da Mersin Kenti Edebiyat Ödül’ünün Türkiye’de kent adına verilen tek edebiyat ödülü, dünyada ise 3 ödülden biri olduğunu söyledi. Mersin’in sanatın her alanıyla, özellikle de edebiyatla yoğrulduğunu vurgulayan Soycan, bunda kentin kuruluş tarihinin önemli rol üstlendiğini dile getirdi. Mersin’in kuruluşunda farklı dinlerden, inançtan, farklı kültürlerden insanların bir araya geldiğini hatırlatan Soycan, “Mersin’in kuruluş hikayesi karmaşıktır ve bu karmaşa çok kıymetlidir. Mersin’e farklı olanların bir araya geldiği bir toplum armağan etmiştir. Bu özellik tam da edebiyatın aradığı bir ortamdır. Kentteki karmaşık yapı bu kentteki farklılıklar manzumesini sürekli yeniden üretir. Bu nedenle Mersin’den çok sayıda şair, yazar, sanatçı çıkmıştır” şeklinde konuştu.


“Kenti temsil eden bir ödül olduğu için kabul ettim”


Haydar Ergülen ise 2008 yılından bu yana ödül almayı bıraktığını, ödül törenlerine katılmadığını belirterek, “Ancak, kenti temsil eden bir ödül olması dolayısıyla bu ödülü mutlulukla kabul ettim” dedi. Kendisi için kentlerin büyük önem taşıdığını, özellikle Eskişehir ve Mersin’in yerinin ayrı olduğunu belirten Ergülen, şunları söyledi: “Bir şehri sevmek en çok şiirle mümkün oluyor diye düşünüyorum. Ben de öyle bir trendden geliyorum ve kentime de aşık birisiyim. Çocukken de öyleydim. Giderek insan şehirlerden uzak kaldıkça, onu daha çok özledikçe ve biraz da yaşlanıp kökenine döndükçe ona aşık oluyor. Öğrencilerime ders veriyorum ve diyorum ki ‘Türkiye Eskişehir olsun’. Eskişehir farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehir. Farklılıklarla bir arada yaşamaya Türkiye’nin ihtiyacı var. Eskişehir, Mersin bu örneklerden biri olduğu için ikisi de sevmeye, aşık olmaya değer kentlerimizden. Mersin’i de bu özelliği nedeniyle hiç görmeden sevdim. Bir kenti hiç görmeyebilirsiniz ama şiirler varsa, edebiyat, sanat varsa o görmediğiniz şey size kendisini sevdirebilir.”


Konuşmaların ardından Ergülen’e ödülü, MTSO Başkanı Aşut ve MTSO Meclis Başkanı Mahmut Arslan tarafından verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu: “Havalimanı-Halkalı metrosunu önümüzdeki sene bugünlere kalmadan açmış olacağız” Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Havalimanı-Halkalı metrosunu önümüzdeki sene bugünlere kalmadan açmış olacağız. Hedefimiz İstanbul’da 10 yılda metronun uzunluğunu 600 kilometreye çıkarmak” diye konuştu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Küçükçekmece’de AK Partinin seçim koordinasyon merkezini ziyaret ederek vatandaşlara hitap etti. Bakan Uraloğlu’na partilerin ilçe başkanları eşlik etti. Bakan Uraloğlu, burada vatandaşların sorduğu sorulara yanıt verdi. Ardından esnaf ziyaretin bulundu. Programda vatandaşlara konuşan Bakan Uraloğlu, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın İstanbul’da birçok devam eden ve yaptığı işler var. İstanbul’da iki tane boğaz köprüsü var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki günlük trafik aşağı yukarı 250 bin civarında. Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde yaklaşık 200 bin, bunlar neredeyse tamamen şehir içerisinde hitap eden. Bakın şurada Avrasya Tüneli var. Aşağı yukarı 80 bin bir trafikte orada var günlük. Yine Marmaray var, aşağı yukarı günde 290-300 sefer yapılıyor orada. Orada da aşağı yukarı 650 bin civarında İstanbullumuza, vatandaşımıza hizmet ediyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde günlük geçen araç miktarı 150 bin değerli kardeşlerim. Yüz elli bin ile büyük bir bölümü ağır taşıt trafiği. Ulaşım adına bizim yaptığımız. İstanbul Havalimanı Avrupa’nın en büyük dünyada da altıncı sırada. Geçen sene oradan sadece taşınan yolcu miktarı 78 milyonu geçti. Neredeyse Türkiye nüfusu kadar oradan yolcu taşıdık” dedi. “Sadece bu sene 4 tane metro açılışı yaptık" İstanbul’da bu yıl içinde 4 tane metro açtıklarını belirten Bakan Uraloğlu, “Sadece bu sene 4 tane metro açılışı yaptık. En sonunda havalimanı Arnavutköy arasındaki metro metroyu 14 kilometre olarak açtık. Geri kalan oradan başlayıp Halkalı’ya kadar inecek olan 17,5 kilometrelik metro inşaatımızla da çalışmalar devam ediyor. O Küçükçekmece’ye İnşallah hizmet etmiş olacak. Ne zaman açacağız? Muhtemelen önümüzdeki senenin bugünlerine kalmadan İnşallah onu da açmış olacağız ve o anlamda da İstanbul’un trafiğine ciddi bir katkı sağlamış olacağız” şeklinde konuştu. "Hedefimiz on yılda İstanbul’a yaklaşık 600 kilometre daha yeni metro yapmak" diyen Uraloğlu şunları kaydetti: “Başkan adayımızı tercih etmedi diye biz İstanbul’u cezalandırabilir miyiz? Asla cezalandıramayız. Öyle de yapmadık. Biz atılmış olan temellerin yerini hafriyatla doldurma merasimleri de yapmadık. Siz şimdi biz beş yılda eğer bu belediye gerçekten AK Parti belediyeciliği, Cumhur İttifakı alışmış olsaydı ya da devam etmiş olsaydı şu metroların büyük bir çoğunluğunu bitirirdik. Onlar bugün tartışılıyor olmazdı. Biz 400 kilometre metro ağını geçmiş olurduk. Şimdi 600-700’lere çok başlamış olurduk. Ha hedefimiz bir miktar zaman kaybettik ama önümüzde fırsatımız var. İnşallah biz beş artı beş, on yılda İstanbul’a yaklaşık 600 kilometre daha yeni metro yapmak. İstanbul’un trafiğini sizin her bireyin ortalama 65 dakika, altmış dört dakika trafikte geçiriyor. Bazılarının bir saat, dört saattir. Bu zamanı inşallah bunları bitirdiğimizde 30 dakikalar, 35 dakikalara en fazla 40 dakikalara düşürmüş olacağız."