YEREL HABERLER - 25 Ocak 2016 Pazartesi 14:16

Mersin'deki Kamu Hastaneleri Yılda 7 Milyon Hastaya Bakıyor

A
A
A
Mersin'deki Kamu Hastaneleri Yılda 7 Milyon Hastaya Bakıyor

Mersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzman Dr. Memnune Çamsarı, 745 uzman hekim, 184 pratisyen hekim, 147 diş hekimi, ve bin 968 hemşire ile Mersin genelinde bir yılda muayene edilen 13 milyon hastadan yaklaşık 7 milyonuna hizmet verdiklerini belirterek, “Anamur, Mut ve Gülnar dışında hemşire ve doktor eksiğimiz yok” dedi.
Genel Sekreter Memnune Çamsarı, bir basın toplantısı düzenleyerek, Mersin genelinde hizmet veren kamuya bağlı sağlık kuruluşları ile 2015 yılında verilen hizmetler, 2016 yılında hizmete girecek yatırımlar ve planlanan yatırımlar hakkında bilgi verdi. Suphi Öner Öğretmenevi’nde düzenlenen toplantıya Genel Sekreterlik yöneticileriyle birlikte gelen Çamsarı, Genel Sekreterliğin, sağlık sektöründe hizmet veren hastanelerle Mersin’i kaliteli, güvenilebilir, ulaşılabilir, güler yüzlü sağlık hizmetiyle buluşturmak amacında olduğunu kaydetti.
“BİR YILDA MUAYENE EDİLEN 13 MİLYON HASTADAN 7 MİLYONUNA BİZ HİZMET VERİYORUZ”
Mersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı 2’si Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olmak üzere merkez ve ilçelerde toplam 13 sağlık tesisi bulunduğu bilgisini veren Çamsarı, bu sağlık tesislerinde Mersin genelinde tedavi ve muayene edilen hastaların yüzde 50’sine baktıklarını dile getirdi. Çamsarı, “Mersin genelinde bir yılda muayene edilen 13 milyon hastanın yaklaşık 7 milyonuna yakını Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğimize bağlı sağlık tesislerimizde hizmet almakta. 150 bin civarında da yatan hastamız var. Yeterli uzman hekime sahibiz. Anamur, Mut ve Gülnar dışında hemşire ve doktor eksiğimiz yok” diye konuştu.
Mersin Devlet, Toros, Tarsus, Erdemli, Silifke, Anamur, Mut, Gülnar, Bozyazı ve Aydıncık’ta toplam 2 bin 180 yatak sayısının yanı sıra, Mersin Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde 75 ünit, Tarsus Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde de 28 ünitle hizmet verdiklerini dile getiren Çamsarı, bu sağlık kuruluşlarında 745 uzman hekim, 184 pratisyen hekim, 147 diş hekimi, 40 eczacı, bin 968 hemşire, 951 ebe, bin 88 sağlık memuru, 245 sağlık teknikeri ve 143 biyolog, sosyal çalışmacı ve diyetisyen olmak üzere toplam 5 bin 511 personel çalıştığı bilgisini verdi.
2015 yılında faaliyete geçirdikleri hizmetleri de anlatan Çamsarı, bu kapsamda, Toros Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi’nin 6 yataklı kapasitesiyle Ocak ayında hizmete başladığını, böylece Mersin genelinde 96 olan diyaliz ünitesi sayının 104’e çıktığını, toplam takip ettikleri yaklaşık 400 diyaliz hastası olduğunu ifade etti. Ayrıca, Mersin Devlet Hastanesi’nde Serebral Anjiyogram (DSA) beyin anjiyosu çalışmaları başlatılarak inme hastalarının tanı ve tedavisinde önemli bir ilerleme kaydedildiğini vurgulayan Çamsarı, yine Mersin Devlet Hastanesi’nde bir ilk olarak PET-CT ünitesinin hizmete açıldığını belirtti.
“PALYATİF BAKIM MERKEZLERİYLE SON DÖNEM HASTALARIN YAŞAM KALİTELERİNİ ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Tarsus Devlet Hastanesi bünyesinde Palyatif Bakım Merkezi 17 yatak kapasitesiyle Mayıs ayı itibariyle hizmet vermeye başladığını aktaran Çamsarı, bu hizmetin, sağlık hizmeti sunumunun farklı bir boyutu olduğuna dikkat çekti. Çamsarı, “Özellikle hastalığı tedavi edici yaklaşımların tükendiği son dönem hastalara yönelik bir uygulama. Yaşam süresini uzatmaktan çok, son dönem hastalarda yaşamın kalitesini artırıcı çalışmaların yapıldığı bir sağlık hizmeti. Özellikle bu dönemdeki son dönem hastaları, kanser hastalarının, yoğun bakım ihtiyaçları ve tedavileri tamamlanmış hastaların palyatif bakımlarının, ağrı, buna benzer semptomlar, hastalığın getirdiği gerek manevi gerek maddi yıkımların en aza indirilmeye çalışıldığı bir sağlık hizmeti sunumu. Özellikle hastalara tıbbi, psikolojik, sosyal ve manevi destek vermek, hasta yakınlarının ve hastaların yaşam kalitelerini artırmanın hedeflendiği bir sağlık hizmeti. Erdemli Devlet Hastanesi bünyesinde de Palyatif Bakım Merkezi 12 yatak kapasitesiyle 15 Ocak 2015 tarihi itibariyle hizmet vermeye başladı” ifadelerini kullandı.
Tüm sağlık tesislerinde, Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği kapsamında ihtiyaç sahibi hastalara pijama, terlik, diş fırçası ve diş macunu verildiğinin de altını çizen Çamsarı, Erdemli, Silifke ve Mut Devlet Hastaneleri’nde ‘Anne Oteli’ uygulaması yaptıklarını söyleyerek, şöyle devam etti: “Özellikle çocukların tedavisi sırasında çocuklarına refakat eden annelerin ve diğer kardeşlerin hastanedeki ikametleri sırasında hastane içerisinde kalabilmelerine olanak sağlayan bir uygulama. Bu kapsamda, 159 yataklı Erdemli Devlet Hastanesi’nin 6 yatağı, 142 yataklı Silifke Devlet Hastanesi’nin 5 yatağı ve 54 yataklı Mut Devlet Hastanesi’nin 2 yatağı ‘Anne Oteli’ kapsamında hizmet vermektedir.”
Tarsus Devlet Hastanesi’nde Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu bünyesinde ayaktan AMATEM’lerin ikincisi, ayaktan ÇEMATEM’lerin ilki olma özelliği taşıyan merkezlerin 28 Aralık 2015 tarihinden itibaren hizmet vermeye başladığını kaydeden Çamsarı, bu merkezlerin Mersin ve çevresine çok büyük katkılar sağlayacağına vurgu yaptı. Çamsarı, Mersin merkezde Yenişehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan AMATEM binasının da 55 yatak kapasitesiyle 2016’nın ilk aylarında hizmet vermeye başlayacağını bildirdi.
Öte yandan, 75 yataklı Mut Devlet Hastanesi’nin 17 milyon 400 bin TL yatırım bedeli ile 30 yataklı Gülnar Devlet Hastanesi’nin de 10 milyon 593 bin TL yatırım bedeli ile tamamlandığını ve her iki hastanenin önümüzdeki günlerde hizmete gireceğini belirten Çamsarı, yapımı devam eden yatırımlar hakkında da bilgi verdi.
“MERSİN ŞEHİR HASTANESİ’NİN YÜZDE 72’Sİ TAMAMLANDI”
Merkez Toroslar ilçesi Korukent Mahallesi’nde inşasına başlanan bin 250 yataklı Mersin Toroslar Entegre Sağlık Kampüsü’nün yapımının devam ettiğini dile getiren Çamsarı, 650 milyon TL yatırım bedeli olan şehir hastanesinin yüzde 72’sinin tamamlandığını söyledi. Hastanede 544 tek kişilik, 252 çift kişilik oda bulunduğunu ifade eden Çamsarı, “Bunların 16’sı palyatif oda olacak. Hastanede 53 ameliyathane, 30 diyaliz ünitesi, 10 yanık merkezi ve oldukça fazla yoğun bakım ünitesi yer alacak. Hastanemiz bir ana bina ile 450 yataklı Onkoloji, 450 yataklı KVC artı Psikiyatri ve 350 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olmak üzere 3 ek binadan oluşuyor. Şu anda hastane inşaatında 4 bin 500 işçi çalışıyor” şeklinde konuştu.
150 Yataklı Anamur Devlet Hastanesi’nin de 33 milyon 200 bin TL yatırım bedeli ile yapımının devam ettiğini anlatan Çamsarı, Erdemli Devlet Hastanesi Acil Servisi’nin tadilat projesi ile Tarsus Devlet Hastanesi genel iklimlendirme projesinin ise tamamlanarak ihale sürecinin başladığını bildirdi.
“MEZİTLİ DEVLET HASTANESİ İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”
Önümüzdeki süreçte yapımı planlanan yatırımlar hakkında da bilgi veren Çamsarı, bunlar arasında yer alan 150 Yataklı Mezitli Devlet Hastanesi için yeni arsa tahsisinin yapıldığını ve kamulaştırma çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Ayrıca, aynı arsa üzerine 50 Ünitlik Ağız Diş Sağlığı Merkezi yapılması için de karar alındığını kaydeden Çamsarı, Mersin Devlet Hastanesi’nin şehir hastanesinin tamamlanmasının ardından buraya taşınacağını, hastanenin mevcut arsası üzerine ise 300 yataklı revize ek blok olarak yeni bir hastane yapılmasının planlandığını dile getirdi. Çamsarı, Tarsus’a da 600 yataklı yeni bir devlet hastanesi yapılacağını, arsasının hazır olduğunu ve ihale sürecinin devam ettiğini sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur" İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, "Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Ankara’nın Keçiören ilçesinde gerçekleştirilen iftar programına katıldı. Burada konuşan Akşener, her dönemde zorbalığa ve zorbalara karşı durduklarını belirterek, “Milletimizin istikbaline kastedenler mücadele etmek için her türlü fedakarlığı yapanlar olduk. Bir yerde haksızlık gördüğümüz vakit kim olduğuna bakmaksızın hakkı savunanlar, haksızlığa uğrayanların yanında kaya gibi duranlar olduk. 2019 yılında Ankara büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, istifayı bastığı CHP’den yeniden aday olması engellendiğinde yanında biz vardı. 2020 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ayağını kaydırmak isteyenlerin karşısında bir tek biz vardık. 2022 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası haberini aldığımda Saraçhane’ye koşan bir tek biz vardık. Ama heyhat, bugün geldiğimiz noktada aldığımız karara saygı göstermek yerine hepsinin teker teker hainlik ettiği de biz olduk, İYİ Parti oldu” ifadelerini kullandı. “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” Seçimlere hür girme kararı aldıklarından beri Antalya’daki ve İstanbul’daki meclis üyelerinin CHP’den liste garantisiyle istifa ettirildiğini ifade eden Akşener, “Pazarlıkların en çirkini burada Ankara’da oldu. Hatta ABB Başkanı Mansur Yavaş, geçenlerde çıktığı televizyon programında kendi ağzıyla olanı biteni itiraf etti. Partimizden istifa ettirdiği il, ilçe başkanlarının, Ankara teşkilat mensuplarımızın şu anda kendisiyle çalıştığını söyledi. Biz bunları zaten biliyorduk. Bunu alenen televizyonda itiraf etmesine, bu pişkinliğe şaşırdım. Böyle bir ahlaksızlıkla böbürlenen bu şuursuzluğa şaşırdım. Bundan daha 12 ay önce görmek isteyipte maalesef göremediğimiz bu cesarete de ayrıca şaşırdım. Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” açıklamasında bulundu. “Bana abla demeyin, istemiyorum” "İşi düşen hemen abla edebiyatına başlıyor” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti: “Ben artık CHP yöneticilerinin yüzüne ‘abla, abla’ deyip sonra yoldaş medyalarında bana ve partime küfür kıyamet sövdürmelerinden gerçekten sıkıldım. İYİ Partililere CHP’ye kazandırdığı sürece iyi insanlar deyip kendi yolumuzda yürüdüğümüzde ‘bunlar AKP’li, faşist ve sağcı’ diye saldırmalarından artık bıktım. Beni, partimi ve bizi destekleyen vatandaşlarımızı sürekli CHP’ye bir şeyler kazandırmak zorunda olan paryalar olarak görme şımarıklığından da artık usandım. Bana abla demeyin, istemiyorum. Çünkü sizin bana vıcık vıcık riyakarlıkla abla demeniz beni samimiyetle ablası, kardeşi ve annesi gören milletimize yapılmış koca bir hakarettir.”
İstanbul Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu: "Kilyos Tüneli, 2026 yılı sonunda hizmete açılacak" Kilyos Tüneli şantiyesinde incelemelerde bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "İnşallah projemizi 2026 yılının sonuna doğru bitirerek hizmete açacağız. Sarıyer-Kilyos Tüneli ile vatandaşlarımız Avrupa Yakasını neredeyse bir boydan bir boya geçebilecek" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kilyos Tüneli şantiyesinde incelemelerde bulundu. Uraloğlu, incelemenin ardından yaptığı İncelemenin ardından açıklama yaptı. Uraloğlu, Bakanlık olarak İstanbul’da yaptıkları yatırımlar ile İstanbul’un trafiğine önemli ölçüde nefes aldırdıklarını belirterek, “15 Temmuz Şehitler Köprüsünden günde yaklaşık 200 bin civarında araç, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden 250 bin, Avrasya Tüneli’nden 80 bin civarı, Marmaray’da günde yapılan 300 sefer ile günde yaklaşık 650 bin insanımızı taşıyoruz. Kuzey Marmara Otoyolu’nda, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden günde yaklaşık 150 bine yakın bir araç geçişi oluyor ve bunun önemli bir bölümü de ağır taşıt trafiği. Bir yandan da bu yapılan yatırımların yapılmadığını düşünelim, bırakın İstanbul’u tüm Türkiye’yi etkilemiş olurdu. Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu hep beraber yaşayarak görüyoruz” diye konuştu. “Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu yaşayarak görüyoruz” Avrasya Tüp Tüneli, Marmaray, Kuzey Marmara Otoyolu başta olmak üzere çok büyük projeleri hayata geçirdiklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, "Bugün baktığımızda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden günde yaklaşık 180-200 bin civarında araç geçişi oluyor. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden yaklaşık 250 bin araç geçiyor. Avrasya Tüneli’nden 80 bin civarında araç geçiyor. Marmaray’da 300 sefer yapılıyor günde ve orada yaklaşık 650 bin insanımızı taşıyoruz. Kuzey Marmara Otoyolu’nda Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde günde yaklaşık 150 bine yakın araç geçişi oluyor ve bunun önemli bir bölümü de araç taşıt trafiği. Bunların bir an olmadığını düşünelim. Bütün Türkiye’yi etkilemiş olurdu. Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu yaşayarak görüyoruz. Ancak bir ihtiyaçtan öte sadece bir siyasi duruş ile bu projeyi eleştirdiler. Projemiz bugün Avrupa’nın birincisi, dünyanın altıncı büyük havalimanlarından. Geçen yıl 78 milyon kişi seyahat ettirmişiz. Hedefimiz 200 milyon ve ona yönelik yeni terminal binası ve pistlerin yapımına devam ediyoruz” dedi. “Bugünü, yarını değil, ileriki yüzyıllar planlıyoruz” Bakan Uraloğlu, İstanbul ile ilgili bir deprem riskinin bulunduğuna da işaret ederek, “İstanbul depremine yönelik ulaştırma yapılarıyla ilgili bütün önlemlerimizi aldık. Eski yapılmış olanları güçlendirdik. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün tabliyesini askıya aldık yeniden yaptık. Gece çalıştık, İstanbullu vatandaşlarımızın fark etmemesini sağladık. Bütün viyadüklerdeki deprem takozlarından tutun güçlendirilmesine kadar bütün çalışmalarımızı yaptık. Normal kullanımda ne lazımsa bunu planlarken bir taraftan da deprem durumunda İstanbul’un, öncelikle İstanbul’a acil yardım ekiplerinin ve malzemelerinin nasıl gireceği ve vatandaşların ulaşımı için projeler yapıyoruz. Bugünü, yarını değil, ileriki yüzyıllar planlıyoruz” diye konuştu. Sarıyer-Kilyos Tüneli hakkında bilgi veren Bakan Uraloğlu, ”Projemiz Kilyos’tan başlayıp Karadeniz’den İstanbul’un kuzey noktalarından başlayıp Sarıyer’e oradan Çayırbaşı Tüneli devamında da Beşiktaş’a kadar uzanacak. O güzergahtaki bütün yerleşime hizmet edebilecek. Avrupa Yakasını neredeyse bir boydan bir boya geçebilecek olan ve Murat Kurum Başkanımızın de bahsettiği ‘İki Yakaya İki Tünel’ projesinden bir tanesidir. İlk etapta burayı bitirdiğimizde ciddi bir hizmet görecektir. Devamında Beşiktaş’a kadar uzatılması gündemimizde olan işlerden bir tanesi” ifadelerini kullandı. “Zamandan 30 dakika tasarruf sağlayacağız” Bu projeyle ilgili sahilden başlayarak yaklaşık 8 bin 200 metrelik bir güzergahta yapılan 7 bin metrelik tünelin yaklaşık yüzde 30’unu bitirdiklerini açıklayan Uraloğlu, iki tüpte toplam 3 bin 850 metrelik kazı gerçekleştirdiklerini bildirdi. Çalışmaların 7 gün 24 saat devam ettiğini de belirten Uraloğlu şöyle konuştu: “İnşallah projemizi 2026 yılının sonuna doğru bitirerek hizmete açacağız. Bir kısmını tünel delme makinesi TBM ile bir kısmını ise normal aç kapa yöntemi ile yapacağız. TBM ile yüzde 60’ını geçiyoruz. Onun da imalatı yapılarak Çin’den geldi ve kurulumunu yapacağız. 110 civarında makine ve 550 kadar çalışanımızı 24 saat çalışıyor. Tüneli bitirdiğimiz de 350 bin nüfusa hizmet edecek. Devamını Beşiktaş’a kadar düşündüğümüzde İstanbul’un sahil şeridinin tamamına, Avrupa tarafının tamamına hizmet etmiş olacak. Tamamlandığında Sarıyer’den 35 dakika süren seyahat süresi sadece 5 dakikaya düşecek. Bunu Kilyos’tan Kuzey Marmara Otoyolu’na bağlayacağız. İsterseniz doğu istikametine ister batı istikametine gidin. İstanbul’un kuzeyindeki, Zekeriyaköy, Uskumruköy gibi yerleşimlere bağlantısı kolaylıkla sağlanmış olacak. En kıymetlimiz zamandan 30 dakika tasarruf sağlayacağız. Yakıttan ve karbon emisyonundan da önemli tasarruf sağlayacağız.” “1 Nisan’dan Sonra Daha Verimli Çalışmalara İmza Atacağız” Bakan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak İstanbul’da hiçbir yatırıma ara vermediklerini ve çalışmalar devam ettiklerini söyledi. Uraloğlu, “Bildiğiniz gibi İstanbul’da tüm çalışmalarımızı yapıyoruz. Ancak daha iyi hizmet edebilmemiz için tüm belediye başkanlarımızla birlikte çalışabilmek önemli. Bizim için onlarla yapacağımız birliktelik çok kıymetlidir. Bu nedenle biz Cumhur İttifakı olarak gerek Sarıyer’de gerek İstanbul’un tamamında, inşallah 1 Nisan’dan itibaren de daha verimli daha iyi çalışmalara beraberce imza atmış olacağız” dedi. Öte yandan Kilyos Tüneli’ni ziyaretin ardından Bakan Uraloğlu, Sarıyer Merkez Mahallesi’nde esnaf ziyaretinde bulunarak Sarıyerliler ile bir araya geldi.
Mardin Uzmanından "1 milyon varil petrol" iddiası Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye’de 2 sene içinde günlük 1 milyon varil petrol üretimine ulaşılacağını iddia etti. Jeolojik konumuna bakıldığında Türkiye’yi kalkındıracak en büyük projenin petrol olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, "Güneydoğu bölgemizde ve Türkiye’nin bazı noktalarında yaptığım araştırmalar sonucunda güzel veriler elde ettim. Türkiye’de yaklaşık 80 bin varil petrol üretimi yapılıyor. Geçen haftalarda Cumhurbaşkanı konuşmalarında Şırnak’ta günlük 100 bin varil çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye yaklaşık olarak kendi ihtiyacını yüzde 10 ve yüzde 15 oranında karşılayabiliyor. Mardin, Batman ve Hakkari bölgelerinde yaptığımız araştırmalar sonucunda 2 sene içinde günde 1 milyon varil petrol çıkabilecek kapasite keşfettik. 4 sene sonra da günlük 1 milyon 500 bin varil petrol üretimi gerçekleşecek imkan var. Bu gerçekleştiği taktirde 1 milyonu ülke için kullanılsa, kalan 500 bin varil de dış ülkelere satılır" dedi. Türkiye’nin en büyük sorununun petrol ve doğalgaz çıkarılmaması olduğunu dile getiren Çelik, ülkenin çok zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğunu söyledi. Çelik, "Sondaj kuyuları açılmalı ve petrol noktalarında jeoloji mühendislerinin araştırması ile iyi şekilde çalışmalar yapılarak petrolün hangi formasyonda olduğu belirlenmelidir. Yer altı zenginliklerimizi kullanabilirsek Türk parası değer kazanacaktır" diye konuştu.
Ankara Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım’dan, ABB Başkan Adayı Turgut Altınok’a destek Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, ülkücü hareketin Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkan adayının Turgut Altınok olduğunu ifade etti. Genel Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 31 Mart Pazar günü yapılacak olan seçimlerin Türkiye’nin istikbali için hayati önemde, stratejik bir seçim olduğunun altını çizdi. Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye’nin bölgesinde etken bir ülke olduğunu kaydetti. Yıldırım, Türkiye’nin Cumhur İttifakı ile siyasette yakaladığı güçlü liderlik ve istikrar ile Türk Devleti’ni çağın şartlarına hazır hale getirerek, dosta güven düşmana verir bir yapıya kavuşturduğunu söyledi. “Devlet düşmanlarının ‘kent uzlaşısı’ adı altında kanser hücresi gibi belediyelerimize sızmaya çalıştıklarını görmekteyiz” Türk ve Türkiye düşmanlarının yer aldığını ve adına ‘kent uzlaşı’ denilen oluşumun belediyelere sızma girişimine şahit olduklarını belirten Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve milletinizin helal hazinesini; terör örgütü PKK’ya aktaran siyasetçi görünümlü bölücü teröristlerin; vatan, millet, din ve devlet düşmanlarının ‘kent uzlaşısı’ adı altında kanser hücresi gibi belediyelerimize sızmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Bu bağlamda kendisini; milliyetçi, vatan sevdalısı gibi pazarlayarak bölücülerin kullanışlı bir aparatı olmuş, ihanetin değirmenine su taşıyan ‘Kent Uzlaşısı’ ürünü olan bu kişilerin kutsal davamızla, ülkümüzle ve Türk milliyetçiliğiyle zerre kadar alakası yoktur, olamaz” ifadelerine yer verdi. Yıldırım açıklamalarının devamında şunları kaydetti: "‘40 yıllık geçmişimi geride bıraktım’ diyerek kendini Kandil’in uzlaşıcısı pozisyonuna düşürmüş, CHP’ye pazarlayan, DEM’cilerle omuz omuza yürüyen, bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan’dan ’Apo Bey’ diye bahseden, maneviyatsız kişilik Mansur Yavaş ve onun beslemelerinden de asla ’Türk Milliyetçisi’ olmaz olamaz. Bölücülerin oylarıyla seçildikten sonra Ankara’daki 5 yılını hizmetsiz, projesiz tamamlayan Mansur Yavaş olsa olsa Birleşik Krallığın dostu ‘Yoldaş Mansur’ olur. Ankara’da avukat kimliği altında akçeli işler kovalayan, sahte senet, vergi kaçırma, kaset satma, tehdit, şantaj işlerine adı karışan, belediye başkanlığı döneminde adı rüşvet skandalıyla anılan Mansur Yavaş’ın Londra’da görüştüğü siyasilerin genelde terör örgütü PKK’ya destek veren Unmesh Desai, Jeremy Corbyn gibi kişiler olması ve Chatham House’da kurgulanması aslında onun küresel çetenin bir uşağı ve piyonu olduğunun en büyük kanıtıdır ve göstergesidir." Yıldırım, "‘Yerel özerklik şartını getireceğim’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından terör örgütü PKK’nın en büyük talebi olan ‘Belediyelerde mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz’ diyen Mansur Yavaş’tan başkası değildir. Mansur Yavaş, Ankara’ya hiçbir hizmeti ve hayrı dokunmayan, terör örgütlerinin elinde oyuncak olmuş, iradesini bölücü oylar için ipotek vermiş, çapsız, siyasi mankurttan başka biri değildir. Hal böyle iken Mansur Yavaş gibi birine milliyetçi ve vatanperver yakıştırması yapmak, Türk milleti ve devletine hakarettir” dedi. Ahmet Yiğit Yıldırım, Cumhur İttifakı’nın ABB Adayı Turgut Altınok’a desteklerini yineleyerek şunları söyledi: “Milliyetçi Ülkücü Hareketin Ankara’daki adayı bellidir; çalışkan, üretken ve saygın bir kişi olan Cumhur İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Turgut Altınok’tur. Liderine, davasına ve teşkilatına bağlı Ankaralı her bir ülküdaşımın gönlü de, duası da, oyu da Cumhur İttifakı’nın kıymetli adayı Sayın Turgut Altınok’tan yanadır. İnanıyorum ki; 31 Mart seçimleri Cumhuriyetimizin Başkenti Ankara’mızda, terör örgütleriyle kol kola girmiş, ’Kent Uzlaşısı’ adı altında DEM’lenenlerin değil, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefine inanmış, üretken belediyecilik anlayışına sahip Cumhur’un zaferiyle sonuçlanacaktır."