SAĞLIK - 02 Kasım 2017 Perşembe 16:26

Yazıcıoğlu: “Organa ihtiyaç duyma ihtimaliniz organ bağışı yapma ihtimalinizden çok daha fazladır”

A
A
A
Yazıcıoğlu: “Organa ihtiyaç duyma ihtimaliniz organ bağışı yapma ihtimalinizden çok daha fazladır”

Mersin İl Sağlık Müdür Vekili Dr.

Mersin İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Necmettin Yazıcıoğlu, “Organa ihtiyaç duyma ihtimaliniz organ bağışı yapma ihtimalinizden çok daha fazladır” diyerek, her yıl yaklaşık 4 bin-4 bin 500 kişi organ bekleme listesine eklendiğini belirtip, vatandaşları organ bağışı yapmaya çağırdı.


İl Sağlık Müdür Vekili Yazıcıoğlu, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla yazılı bir açıklama yaparak, organ bağışının önemine dikkat çekti. Organ bağışının, bir kişinin hayattayken olası bir beyin ölümü tanısı konulması durumunda organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesiyle gerçekleştiğine işaret eden Yazıcıoğlu, “Diğer ölüm hallerinde organlar kullanılamaz. Bu durum, herkesin başına gelmeyecek nadir bir durumdur, aslında ölüm şekli olarak bir lütuftur. Şundan emin olun; organa ihtiyaç duyma ihtimaliniz organ bağışı yapma ihtimalinizden çok daha fazladır” dedi.


Türkiye’de 18 yaşını doldurmuş ve akli dengesi yerinde olan herkesin, 2238 sayılı yasaya göre organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabildiğini aktaran Yazıcıoğlu, beyin ölümü gerçekleştiğinde kişinin ailesinden de izin alındığını vurguladı. Yazıcıoğlu, “Bu nedenle lütfen organlarınızı bağışlamak istediğinizi yakınlarınıza da bildiriniz. Organ bağışı yaptıktan sonra fikir değiştirirseniz organ bağış kartını yırtıp atmanız ve bir sağlık kuruluşuna bunu bildirmeniz yeterlidir, tabi yine yakınlarınızı haberdar etmelisiniz” ifadelerini kullandı.


“94 yaşında dahi uygun ise organlar kullanılabilir”


Organ uygunluğuna nakil cerrahlarının karar verdiği bilgisini paylaşan Yazıcıoğlu, 94 yaşında dahi uygun ise organların kullanılabildiğini, kanser, AIDS ve domuz gribi harici diğer hastalıklarda organların kullanıldığını kaydetti. Türkiye’de, maalesef organ vericilerinin yaklaşık yüzde 80’inin canlı, sadece yüzde 20’sinin kadavra kaynaklı olduğunu dile getiren Yazıcıoğlu, şöyle devam etti: “Bu oran böbrek nakillerine göre çıkartılmaktadır. Çünkü karaciğer bekleyen hastaların canlı vericiden organ nakli şansı çok düşük, kalp ve diğer organ bekleyenlerin ise bu şansı hiç yoktur. Bu hastalar kadavradan organ bağışı olmaz ise bekleme listelerine alınmalarını takip eden kısa bir süre içinde kaybedilmektedir.”


Beyin ölümüne ilişkin bilgiler de veren Yazıcıoğlu, “Beyin ölümünde beyin fonksiyonları geri dönüşümü olmaksızın kaybolur, beyne kan gitmez, yani bir nevi kangren olmuştur. Bu durumda sadece yoğun bakım şartlarında solunum ile kalp atımları yapay olarak bir süre devam ettirilebilir. Kişi, ancak beyni öldüğü zaman ölü kabul edilebilir ve her ölüm gerçekte bir beyin ölümüdür. Klasik ölümde kalp kan pompalayamadığı için beyin kansız kalır, bu tariflediğimiz ölümde ise travma sebebiyle beyin kansız kalır ve ölüm gerçekleşir. Beyin ölümü ile koma (bitkisel hayat) sıklıkla aynı şey zannedilmektedir. Oysa ki birbirinden çok farklıdır. Çok basit bir benzetme ile iki çiçekten birini dalından koparıp vazoya koyduğumuzu, diğerinin de dalını kırdığımızı düşünelim. Dalını kırdığımız çiçek ölmemiştir, yanına bir çıta koyup bakımını iyi yaptığımız takdirde tekrar canlanabilir. Buna bitkisel hayat diyoruz. Ancak dalından koparıp vazoya koyduğumuz çiçek istesek de istemesek de bir süre sonra solacak ve kuruyacaktır. Yeniden canlanma ihtimali yoktur. Buna da beyin ölümü diyoruz” dedi.


“Organ alınan kişinin görüntüsü bozulmaz”


Beyin ölümü gerçekleşmeden, iki uzman doktor tarafından onaylanmadan, ölenin yasal varislerinin imzalı izni olmadan organ çıkarım ameliyatı ve hatta doku grup tahlilleri dahi yapılamayacağının altını çizen Yazıcıoğlu, organ alınan kişinin görüntüsünün bozulduğu yönündeki algının da doğru olmadığını kaydetti. Yazıcıoğlu, “Organ alımı ameliyatı, ameliyathane koşullarında titizlikle yapılır, gizli dikiş ile cilt kapatılarak vücut bütünlüğü bozulmadan aileye teslim edilir. O bedenler organların kıymetini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedirler” ifadelerini kullandı.


Organ bağışı yaptığı ve organ bağış kartını taşıdığı takdirde ölüme terk edilebileceğini düşünen vatandaşlar olduğuna da işaret eden Yazıcıoğlu, şunları kaydetti: “Oysa oldukça yanılmaktalar. Ölüm mutlaktır. Geliştikten sonra makineler sayesinde ve çok titiz bir bakım ile organlar bir süre daha canlı tutulmaktadır. Kaldı ki, organların alınabilmesi için kişinin hayattayken bağış yaptığı halde yine de ailenin izninin alınması gerektiği unutulmamalıdır. Bazen tam tersine daha iyi bakıma neden olmaktadır. Mesela bir kaza anında üzerinden organ bağış kartı çıkan bir vatandaş, beyin ölümü tespitinin yapılabildiği en teşekküllü hastanelere taşınmak zorundadır. Beyin ölümü tespiti sadece bunu muayene etmesi gereken uzmanların ve yoğun bakımın bulunduğu hastanelerde yapılabilir. Bu da sizin eksiksiz bir bakım görmeniz demektir.”


Mersin’de bir tane nakil merkezi bulunduğunu belirten Yazıcıoğlu, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Merkezinde, böbrek ve karaciğer naklinin başarıyla yapıldığını ifade etti. İl Sağlık Müdürlüğü, ilçe sağlık müdürlükleri, toplum sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, tüm özel ve kamu hastanelerinden kolaylıkla organ bağış kartı alınabileceğini bildiren Yazıcıoğlu, “Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 6 Mart 1980 tarih 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Aynı kurul organ bağışını, insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlamıştır. Her yıl yaklaşık 4 bin-4 bin 500 kişi organ bekleme listesine eklenmektedir. Biz ya da yakınlarımız her an organ bekleyen bir hasta olabilir. Unutmayın ki, organ bağışı hayat bağışıdır. Bir organ bağış kartı alın. Gelin siz de bir hayat kurtarın” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir