YEREL HABERLER - 06 Aralık 2016 Salı 13:11

Yoksulluğun ve mücadelenin öyküsü; ‘Mor Binlik’

A
A
A
Yoksulluğun ve mücadelenin öyküsü; ‘Mor Binlik’

Mersinli genç bankacı Hakan Acer, annesini, yoksulluğu ve yoksulluğa karşı verilen mücadeleyi anlattığı ilk kitabı ‘Mor Binlik’ ile edebiyat dünyasına adım attı. Siyah Beyaz Yayınları’ndan çıkan kitabını 2. Mersin Kitap Fuarı’nda kitapseverler için imzalayan Acer, “Mor Binlik, darbe kokulu yılların, yoksulluğun, vefalı insanların, fakirliğe karşı verilen mücadelenin öyküsü, annemin öyküsü” dedi.
Özel bir bankanın Mersin’in Mut ilçe şubesinde çalışan 38 yaşındaki Hakan Acer, yoğun banka işlemleri arasına sıkıştırdığı zamanlarda kalemi eline alıp, annesinin hikayesini yazmaya başlayan ve böylece yazın dünyasına ilk adımını atan Mersin’in çiçeği burnunda yazar adaylarından. Annesi Gülcan Acer’i anlatırken, annesinin ilk gençlik yıllarında Türkiye’nin, dolayısıyla Mersin’in içinde bulunduğu koşulları da kaleme alan Hakan Acer, Mor Binlik kitabını, bu yıl ikincisi düzenlenen Mersin CNR Kitap Fuarı’nda kitapseverlerin beğenisine sundu.
Kitabını Siyah Beyaz Yayınevi standında imzalayan Acer, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Tarsus ilçesinde başlayan ve Mersin merkezde devam eden annesinin yaşam öyküsünden yola çıkarak, okurları yoksulluğun ve mücadelenin 1980’li yıllardaki kısa tarihine bir yolculuğa çıkarmak istediğini söyledi. Acer, “Mor Binlik, darbe kokulu yılların, yoksulluğun, vefalı insanların, fakirliğe karşı verilen mücadelenin öyküsü. Tüp gaz ve yağ kuyruklarının, kıyıda köşede kalmış insanların, umutsuzluğun içinde umut kırıntısı arayanların hikayesi. Mor Binlik, annemin hikayesi. Kitapta aynı zamanda başlık parası saçmalığını, kızlarımızın okuması gerekliliğini ve bu arada organ naklinin de aslında çok önemli bir olay olduğunu vurgulamak istedim” dedi.
Sıkı bir Sunay Akın hayranı olduğunu vurgulayan Acer, “Ayrıca Zülfü Livaneli’nin dili de beni her zaman etkilemiştir. Kahperengi’nin yazarı Hande Altaylı, sevdiğim yazarlardan. Bana göre çok iyi bir yazar olan Ferhan Şensoy’un da tiyatro oyunlarını beğenerek izliyorum. Ayrıca, Khaled Hosseini, Paulo Coelho ve Sarah Jio’yu da severek okuyorum” diye konuştu.
Kitabına neden “Mor Binlik” ismini seçtiğini, okurların kitabı okuduklarında anlayacaklarını da belirten Acer, kitabı yazarken yaşadığı duyguyu da şu cümlelerle ifade etti: “İlçemizin değerli yazarlarından Nihat Mustul, bir kitabının önsözünde ve hatta imza gününde bir konuşmasında yazarın bir kitabı doğurmasından bahsetmişti. Kitap yazmayı bir annenin çocuğunu doğurmasına benzeterek bir metafor yapmıştı. Gerçekten ne kadar haklı olduğunu çok iyi anladım. O sancı dolu süreci bir daha yaşamak ister miyim, bilmiyorum. Bu zorlu süreçte işleri benim adıma kolaylaştıran ve bana ışık tutan değerli insanlar tanıdım. Bu süreçte beni cesaretlendiren değerli yazar İlker Günaçgün’e, kitabımla ilgili editöryel anlamda bana desteğini esirgemeyen değerli yazar Sayın Buket Tahmaz Savaş’a ve Siyah Beyaz Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Murat Kaplan’a çok teşekkür ederim.”
Evli ve iki çocuk babası olan Haken Acer, sancılı bir süreçle ortaya çıkan Mor Binlik kitabını okurlara sunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu da sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Şanlıurfa’da kaybolan anne ve kızı aranıyor Şanlıurfa’da evden çıktıktan sonra bir daha haber alınamayan anne ve kızı her yerde aranıyor. Eyyübiye ilçesinin Mance Mahallesinde yaşayan Güler Durmaz (32), iddiaya göre dün eşini arayarak Balıklıgöl’e gitmek istediğini söyledi. Eşinin izni üzerine 10 yaşındaki kızı Hülya Durmaz ile dışarı çıkan kadın ve kızından iki gündür haber alınamıyor. Eşinin ağır psikiyatri ilaçları kullandığını ifade eden baba Mehmet Durmaz, bu yüzden can güvenliğinden endişe ettiğini söyledi. Durmaz, yetkililerden eşinin ve kızının bulunması için yardım istedi. Her yerde çocuklarını aradığını fakat bir ize rastlamadığını aktaran Durmaz, "Öncelikle tüm Şanlıurfalı kardeşlerimden bir ricam var. Dünden beri eşim ve kızım kayıp. Kayıp olmasının nedeni de eşim psikiyatri hastasıdır, ruhsal problemleri bulunmaktadır. En son görüştüğümüzde Balıklıgöl’e gideceğini söyledi. Ben de izin verdim. En son oğlumla görüşmüş, Balıklıgöl’de olduğunu söylemiş, ondan sonra telefonu kapalı bir daha haber alamadık. Burada tüm Şanlıurfalı hemşerilerimizden, valimizden, emniyet müdürümüzden rica ediyorum, bir an önce kızımı ve eşimi bulsunlar, bize teslim etsinler. Çünkü eşimin sağlık sorunları var. Ağır psikiyatri ilaçları kullanıyor. Akli melekeleri yerinde değil. Eşimin ve kızımın hayatta olup olmadığını bilmiyorum. Çok endişe içerisindeyiz. Bize yardımcı olun" ifadelerini kullandı.
Bursa Adalet Bakanı Yardımcısı Can: "Tutuklular, mahkumlar cezasını çekerken aynı zamanda da topluma kazandırılması lazım" Bursa Osmangazi Meydanı’nda Ürün ve El Sanatları Fuarı Adalet Bakanı Yardımcısı Razaman Can’ın katılımıyla açıldı. Adalet Bakanı Yardımcısı Ramazan Can yaptığı konuşmada, "Tutuklular, mahkumlar cezasını çekerken aynı zamanda da topluma kazandırılması lazım" dedi. Adalet Bakanlığı’na bağlı İşyurtları Kurumu tarafından Osmangazi Meydanı’nda hükümlü ve tutuklulara yönelik eğitim ve iyileştirme faaliyetleri çerçevesinde mahkumlar tarafından üretilen gıda, tekstil ve hediyelik eşya satıldığı fuarın açılış töreni gerçekleştirildi. Törene, Adalet Bakanı Yardımcısı Razaman Can, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, İş Yurtları Daire Başkanı Hüsnü Gezginci, Bursa Vali Vekili Hamdi Bolat, İl Emniyet Müdürü Dr. Sabit Akın Zaimoğlu, İl Jandarma Komutanı Tekin Aktemur ve vatandaşlar katıldı. Osmangazi Meydanı’nda açılan fuarda, işyurtları müdürlüğündeki hükümlü ve tutuklular tarafından üretilen gıdadan tekstile, gümüşten hediyelik eşyaya kadar çok sayıda ürün yer alıyor. Adalet Bakanı Yardımcısı Ramazan Can açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Şeyh Edebali diyor ki, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" demiştir. Mevlana’ya Celalettin Rumi ne olursan ol, yine gel demiştir. Ceza hukukçusu profesör Faruk Erem suçluyu kazırsan altından ressam çıkar demiştir. Hata yapmayan hiçbir insan yoktur. Bizim modern ceza infaz rejimimiz Cezaevleri ve Tutukluluk Evleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını Türkiye’de uluslararası insan hakları anlamında model infaz rejiminin en üst seviyede hizmetini vermektedir. Bu manada ülkemizle gurur duyabiliriz. Tabii ki hata yapan hatasını bedel ödeyecektir. Bizim modern infaz rejiminde ki temel düsturumuz insan. İnsan odaklı olması lazım. Temel hak ve hürriyetlere halel getirmemesi lazım. İnfaz rejiminde cezasını almış bir hükümlü ya da tutuklu cezaevinde modern anlayışla insan haklarına, insan haysiyetine ve onuruna yaraşır bir şekilde bu ifayı mükelleftir. Eziyet etmenin anlamı yoktur. Zaten cezasını çekecektir. Cezasını çekerken de aynı zamanda topluma kazandırmamız lazım. Bu bir infaz rejiminin temel amaçlarından biri olmakla birlikte aynı zamanda insanidir. Hem dışarıdaki insanların güvenliği açısından hem de mahkumu ve tutuklunun kendi güvenliği açısından, kendi menfaati açısından topluma kazandırılması şarttır. Suça meyilli olan kişilerin Ceza İnfaz Kurumundan çıktıktan sonra o suça devam etmesinin de bir anlamı yoktur. Onu suça iten nedenleri araştırmakla birlikte topluma kazandırmak da şarttır. Bizim ceza infazda temel ilkemiz budur. İşyurtları çok önemli bir kurum. İşyurtları infaz ve hükmüne tabi olan tutuklunun ve hükümlünün meslek edindirmede eğitimine ve ıslahına yönelik hizmet vermektedir. Buradan çıkan hükümlü ve tutuklu yeni bir başlangıç yapmakta. Hayata taze bir başlangıç yapmakta. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhurbaşkanımı Recep Tayyip Erdoğan riyasetinde modern bir infaz rejiminin teminatı olma anlamında ciddi mesafeler kat etti. Yeterli bulmuyoruz daha da ileriye gideceğiz" ifadelerini kullandı. Ürün ve El Sanatları Fuarı’nın açılış kurdelesi Bakan Yardımcısı Ramazan Can, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz ve diğer katılımcılar tarafından kesildi. Açılışın ardından stantları tek tek ziyaret eden Bakan Yardımcısı Ramazan Can ve beraberindekiler satılan ürünleri inceledi. Fuar, 24 Nisan Çarşamba gününe kadar 11.00-20.30 saatlerinde ziyarete açık olacak.