EKONOMİ - 15 Ekim 2018 Pazartesi 13:45

Yücelen: "Asla yatırımlarımızdan vazgeçmiyoruz"

A
A
A
Yücelen: "Asla yatırımlarımızdan vazgeçmiyoruz"

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı Ali Yücelen, ekonomide kısa vadede bazı sıkıntıların yaşanabileceğini belirterek, "Bizler asla yatırımlarımızdan ve bu ülkenin geleceğine inanmaktan vazgeçmiyoruz.

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı Ali Yücelen, ekonomide kısa vadede bazı sıkıntıların yaşanabileceğini belirterek, "Bizler asla yatırımlarımızdan ve bu ülkenin geleceğine inanmaktan vazgeçmiyoruz. Yüksek teknolojili yatırımlarımız ve yenilikçi teknolojiler üzerindeki çalışmalarımız gibi bizi geleceğe taşıyan uzun vadeli projelerimizden asla vazgeçmiyoruz" dedi.


Mersin’de, TÜGİAD Çukurova Bölgesi 5. Dönem Genel Kurul Toplantısına katılan Yücelen, Türkiye ekonomisi ve dövizdeki dalgalanmalara ilişkin gazetecilere açıklamada, ülke olarak zor günlerden geçildiğini, ancak bu zor günlerin uzun vadeli hedefleri değiştirmediğini vurguladı. TÜGİAD olarak birbirlerinden güç aldıklarını dile getiren Yücelen, uzun vadeli projeleri bırakmamaya çalıştıklarını kaydetti.



"Üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz"


Türkiye’yi geleceğe taşıyacak olan yüksek teknolojili yatırımlar ve yenilikçi teknolojiler üzerindeki çalışmalardan asla vazgeçmediklerini söyleyen Yücelen, "Tabi ki kısa vadede bazı sıkıntılar olabiliyor, dövizdeki bazı çalkantılar, piyasadaki bazı gelişmeler bizi olumlu ya da olumsuz etkiliyor. Bu anlamda da üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Asla yatırımlarımızdan ve bu ülkenin geleceğine inanmaktan vazgeçmiyoruz" ifadelerini kullandı.



"Finans kurumları doğru sektöre doğru fon aktarımında öncü olmalı"


Herkesi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet ettiklerini belirten Yücelen, "Ekonomi beklentiler üzerine kurulan bir kurum. Eğer beklentiler iyiyse o ülkenin ekonomisi de iyiye gidiyor. Biz o beklentileri iyi tutmak adına üzerimize düşenin ne olduğunu her zaman düşünüyoruz. Ekonomi aktörlerinin konudaki rollerini belirlemeye çalışıyoruz. Özellikle finans kurumlarının böyle durumlarda daha samimi ve daha dikkatli davranmaları gerektiğini her platformda ifade ediyoruz. Bugünler her zamankinden daha önemli. Finans kurumundaki arkadaşlar üzerilerine düşen sorumluluğun farkına varsınlar. Firmalara, ’efendim durum şuan kötü kredi veremiyoruz’ gibi basit çözümler yerine, geleceğimizi ileriye taşıyacak projeleri değerlendirmelerini ve doğru sektörlere doğru fon akıtılmasında öncü olmalarını istiyoruz" şeklinde konuştu.



"Dolar yükseliyor fiyatlar yükseliyor, dolar düşüyor fiyatlar düşmüyor"


Dağıtıcı firmaların Türkiye ekonomisinde büyük pay sahibi olduğunu ve bugünlerde bu dağıtıcıların korunması gerektiğini aktaran Yücelen, "Türkiye’deki ekonomi sistemi bayilik üzerine kurulmuş durumda. Büyük firmaların yapmış olduğu ürünler Anadolu’muza bayiler vasıtasıyla taşınıyor. Özellikle kağıt, çimento, deterjan gibi sektörler o illerdeki dağıtıcılar vasıtasıyla tüketiciyle buluşuyor. Bugün dolardaki artış, üretici firma tarafından kolaylıkla ürüne yansıtılabiliyor. Bu fiyatta yapışkan oluyor. Yani dolar çıktığı zaman fiyatta artış oluyor ama düştüğü zaman fiyatlar düşmüyor. Bu anlamda özellikle piyasadaki rekabet çerçevesinde de bu dağıtıcıların ayakta kalması çok önemli. Eğer bu dağıtıcılar bugün sermayeleriyle birlikte ekonomimizden çekilirlerse bizim kaybımız gelecekte çok daha büyük şekilde çıkar. Dolayısıyla bu dağıtıcıların korunması gerekiyor" diye konuştu.



"Ekonomi teşvik ile yürüyen bir sistem"


Hükümetin son zamanlarda açıkladığı ekonomi teşvikleriyle ilgili de açıklamalarda bulunan Yücelen şunları söyledi: "Ekonomi hem iyi zamanda hem de kötü zamanda ceza ile değil teşvik ile yürüyen bir sistem. Biz bunu geçmişte de gördük. Eğer teşvikler ne kadar iyi düzenlenirse ne kadar amaç odaklı olursa o kadar başarılı olur. Her sektöre özel teşviklerle sektör temsilcilerinin karşısına çıkarsanız, bunun sonuçları çok daha iyi olur. İlla bu vergi teşviki veya fon sağlama teşviki değil. Her sektörün kendine göre ihtiyaçları var."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Elektrik direğinin tepesindeki yuva, leylek ailesine 21 yıldır ev sahipliği yapıyor Baharın müjdecisi kabul edilen leylekler, yuvalarına dönüşleriyle köy ahalisini yeniden sevindirdi. Erzincan’ın Mertekli köyünde 21 yıldır aynı elektrik direğinin üzerine yuva yapan leylek ailesinden anne leylek kuluçkaya yattı. Erzincan’ın Mertekli köyü sakinleri, 21 yıldır aynı elektrik direğine yuva yapıp kuluçkaya yatan leyleklerin gönüllü koruyuculuğunu yapıyor. Gelişleriyle baharı müjdeleyen, gidişleriyle kışın habercisi olan ve atasözlerine, deyimlere dahi konu olan leylekler, şubat ayından itibaren Avrupa’dan yola çıkıp Anadolu topraklarına varıyor. Sürüler halinde göçen leylekler, kendileri için belirledikleri uygun noktalarda, ilkbahar ve yaz aylarında konaklayarak yavruluyor. Mertekli köyünde 21 yıldır aynı yere yuva yapan leylekler, bu yıl da yine eski muhtar Mehmet Fırat’ın evinin önündeki elektrik direğine yuva kurdu. Baharın müjdecisi kabul edilen leylekler, yuvalarına dönüşleriyle köy ahalisini yeniden sevindirdi. Mahallelinin gözü gibi baktığı yuvalarında sırayla kuluçkaya yatan leylekler, zaman zaman Karasu Nehri’nde besin bulmak için kanat çırpıyor. Köy sakinlerinden Songül Aydın, “Yıllardır bu leylekler köyümüzde yaşıyorlar. Kışın gidip baharda geri geliyorlar. Vefalı leyleklerimiz. Bizde onları seviyoruz” dedi. Köylülerden Hüseyin Fırat da eskiden bölgede çok sayıda leyleğin bulunduğunu belirterek, sayılarının azaldığını söyledi. Leylekler köylerine gelmediğinde üzüldüklerini dile getiren Fırat, "Bir yıl maalesef leyleğimizin 4 yavrusu elektrik direğine takılarak ölmüştü ve çok üzülmüştük. Biz onları gerçekten çok seviyoruz. Maalesef leyleklerimizden sadece 1-2 tane kaldı. Bizler elimizden geldiği kadarıyla onlara sahip çıkmaya çalışıyoruz. Ben her sabah kalktığımda onları izliyorum. Leyleklerin yavrularına ve eşlerine karşı olan saygısı ve sadakati çok yüksek. Onlara sahip çıkmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Bursa Çelik masa depremde hayat kurtaracak İzmir’de bu yıl 29’uncusu düzenlenen Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’na; Bursalı girişimci tarafından yapılan depreme dayanıklı çelik masa damga vurdu. Deprem anında çelik gövdesi ile kafes görevi yapacak masa için dünyanın bir çok ülkesinden talep geliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen doğal taş sektörünün küresel buluşması Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 29’uncu kez kapılarını açtı. Tüm dünyadan, doğal taş işleme makine ve teknolojileri bayi ve toptancıları, doğal taş uygulamacıları, inşaat ve taahhüt şirketleri, proje yönetim ve danışmalık şirketleri, madencilik ve doğal taş şirketleri gibi ziyaretçi profilinin bulunduğu fuarda, mermer sektöründen profesyoneller bir araya gelirken; Bursalı Balyoz Madencilik şirketi de yerini aldı. Balyoz Madencilik şirketi, kurdukları stantta mermer sektöründe çeşitli alanlarda kullanılan ürünleri ve ürünleriyle sundukları hizmetleri vatandaşlara tanıttı. Stantta en çok dikkat çeken ürün ise deprem esnasında koruyucu kapan özelliğine sahip çok amaçlı kullanılabilen masa oldu. Fuara katma değerli yaptıkları ürünleri tanıtmak için geldiklerini ve katma değerli ürüne daha fazla öncelik verdiklerini belirten Balyoz Madencilik şirketi sahibi Serdar Özkan, “İzmir Mermer Fuarı, dünyanın 3. büyük mermer fuarı. Çok güzel bir organizasyon, çok değerli katılımcılar ve çok güzel ürünler var. Biz de ışık geçiren mermer olarak bilinen ‘onyx’ mermerin üreticilerinden biriyiz. Biz katılan firmalara da şunu söylüyoruz; sadece blok satma ya da plaka satma değil, katma değerli ürün yani mobilyasından tutun, aydınlatmasına kadar nerede hangi ürünü kullanabiliyorlarsa bunu kullansınlar. Katma değerli ürün ile ülkeye daha faydalı olabileceklerine inanıyorum” diye konuştu. Deprem anında hayat kurtaracak Standın dikkat çeken ürünü depremden koruyucu özelliğe sahip masa oldu. Deprem esnasında koruyucu özelliğe sahip olarak ürettikleri masaya dair bilgiler aktaran Özkan, “Çelikten yapılan bir deprem masasıdır. Komple sökülüp takılabilen özelliğe sahip ve patenti tarafımıza ait. Seri üretime de başladık. Seri üretimde de ilk ihracatı yurt dışına yaptık. İzmir bir deprem bölgesi. Türkiye çapında da biz bu masayı tanıtarak, bir kişinin dahi depremde eğer burnu kanamadan çıkmasına vesile olabilirsek ne mutlu bize diyoruz” diye konuştu. “Saldırılara karşı dizayn edildi” Masanın çeşitli alanlarda da kullanıldığına değinen Özkan, şunları kaydetti: “Masayı ofis masası olarak, yemek ve toplantı masası olarak kullanabiliyorsunuz. Masanın üstü de her türlü aksesuar için müsait. İstediğiniz şekilde mobilyayla donatabiliyorsunuz. Aynı zamanda depremin yanı sıra, kullanılan çelik sebebiyle de saldırılara karşı da dizayn edilmiş bir masadır. Masanın mekanizması mekanik olduğu için kolay kolay bozulma ihtimali yok. İçerisinde aynı zamanda motoru, havalandırması, çelik dolapları var. Gıda ihtiyacından, deprem anında ilaçlar ve zihniyet eşyaları için alanı mevcut. Biz bu masayı biraz daha yaymak istiyoruz.” Masanın seri üretimini ise ilk olarak yurt dışına bir ülkeye ihraç olarak verdiklerini aktaran Özkan, talebin sürdüğünü, Türkiye çapında İzmir, İstanbul başta olmak üzere bayiliklerin verileceğini ve daha çok kişiye ulaşsın diye ticari olarak çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.