GENEL - 21 Şubat 2018 Çarşamba 16:11

Bodrum Acı Ot Festivali basın toplantısı ile tanıtıldı

A
A
A
Bodrum Acı Ot Festivali basın toplantısı ile tanıtıldı

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Bodrum Belediyesi’nin destekleriyle 24-25 Mart 2018 tarihlerinde Bodrum/Ortakent Yahşi’de düzenlenecek olan Bodrum Acı Ot Festivali’nin basın toplantısına katıldı.

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Bodrum Belediyesi’nin destekleriyle 24-25 Mart 2018 tarihlerinde Bodrum/Ortakent Yahşi’de düzenlenecek olan Bodrum Acı Ot Festivali’nin basın toplantısına katıldı.


Bodrum yarımadasının ve Türkiye’nin en büyük lezzet buluşması olmayı hedefleyen “Bodrum Acı Ot Festivali”; Bodrum Belediyesi, Bodrum Ticaret Odası (BODTO), Bodrum Esnaf ve Sanatkarlar Odası ile İlçe Tarım Müdürlüğü’nün işbirliği ve desteği ile gerçekleşecek. Festival öncesi Ortakent köy içinde bulunan mimar Ali Güncan’a ait tarihi Kule Ev’de, Ortakent manzarasına karşı acı ot, körek mantarı, ev yapımı reçel ve otlu börek gibi Bodrum’un yerel ürünlerinin de sunumu eşliğinde bir basın toplantısı düzenlendi.


Toplantıya Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, OYDER Başkanı Ahmet Aras, Acı Ot Festivali Organizasyon Komitesinden OYDER üyesi Serkan Ceylan, Acı Ot Festivali Organizasyon Komitesi Üyesi Sezer Atlı ile festival komite üyeleri, Bodrum Giritliler Kültür Derneği Başkanı Zehra Denizaslanı, Bodrum Aşçılar ve Servis Çalışanları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Zekeriya Yıldırım ve 85 yaşındaki Müsgebili Zeynep Özbey katıldı.


Toplantının açılışını yapan OYDER üyesi Serkan Ceylan, “Bu güzel bereketli Bodrum gününde, Bodrum’un ve Ortakent’in en güzel mekanlarından olan bu kule evde, Bodrum için çok önemli ve önümüzdeki dönemde uluslararası ve ulusal anlamda tanıtımına çok büyük katkıda bulunacağına inandığımız ilk kez düzenlenen Bodrum Acı Ot Festivali’nin basın toplantısına hepiniz hoş geldiniz. Festivalde Akdeniz Turizm Vakfı’nın katkılarıyla yabancı şeflerin katılacağı yemek şovları da organize edilecek. Dolayısıyla festival, bir anlamda uluslararası kimlik de kazanacak. Festival boyunca Bodrum Aşçılar Derneği başta olmak üzere Bodrum’da yemek ve yemek kültürü ile ilgili Giritliler Derneği gibi Tohum Derneği gibi onlarca sivil toplum kuruluşu festivalde gönüllü olarak sırf Bodrum’un ve Bodrum’daki doğanın yaşaması için gönüllü olarak katkıda bulunacak. Huzurlarınızda onlara da çok teşekkür ediyorum. Bodrum Belediyesi’ne ve çok değerli başkanımıza ve tüm Bodrumlulara da katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. 24-25 Mart hafta sonu, tüm Türkiye’yi tüm yerli yabancı misafirlerimizi, çok keyifli doğa ile iç içe güzel yemeklerle lezzetlerle dolu güzel bir hafta sonu için Bodrum’a davet ediyoruz. ” dedi.


Bodrum’da 24-25 Mart 2018 tarihleri arasında ilk defa ulusal düzeyde bir ot festivali planladıklarını ifade eden OYDER Başkanı Ahmet Aras, “Hamimiz Bodrum Ticaret Odası Başkanımız Sayın Mahmut Kocadon’dur. Destekçilerimiz Bodrum Belediyesi, İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerimiz, sivil toplum kuruluşları, yemek firmalarımız ve tabi ki en büyük destekçilerimiz ise Bodrum’un yerli kadınları, otu bilen ot yemeklerini bilen yöresel ne varsa hepsini içinde barındıran yerli insanlarımızdır. Bizim için onlar bu festivalimizin olmazsa olmalarıdır. Cıngıloğlu süt ürünleri firması, Olivka deniz ürünleri, havaalanlarındaki Tadında Anadolu restoranları sponsorlarımızdandır. Biz OYDER olarak bu işin organizasyonluğunu üstlendik. Festivali tamamen yerel ve yöresel olacak şekilde düzenledik. Bütün Türkiye’den gelen misafirlerimiz Bodrum’un yöresel kültürünü, yöresel yemeklerini, ot kültürünü, zeytin ve türevlerini, yerel halkın ürettiği her şeyi burada bulabilecekler. Hem satın alabilecekler, hem yapılış tarzını öğrenecekler hem de bir kültür turu yapmış olacaklar. Onlara ayrıca Bodrumumuzu gezdireceğiz. Bodrum’un bütün işletmelerini de ekonomik açıdan desteklemiş olacağız. Çok ciddi bir katılım bekliyoruz. Bunun için hepinizin, basın mensuplarının da tabi ki bunda çok ciddi payı olacak özellikle duyuru açısından. Tam bir ayımız var. Bu bir ay zarfında ne kadar duyurabilirsek festivali, Bodrum için tabi ki o kadar iyi olacak. Burada bize evini açan, basın toplantısında bize büyük destek olan Sayın Ali Güncan Bey’e teşekkür ediyorum. Bu kule ev, bizim de çocukluğumuzun büyük hatıralarını barındırır Ortakent’te. Onu bu şekilde koruduğu ve yaşattığı için de kendisine ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.


Yerel değerlerin yaşatılması ve alternatif turizm açısından festivalin önemine vurgu yapan Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, “Değerli basın ve bu güzel festivale gönül veren değerli arkadaşlarım. Özellikle de bugün bizde çok büyük anlam ve önem taşıyan bu evin sahibi Ali Bey’e huzurlarınızda bir defa daha teşekkür ederek hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bir ot festivali yapıyoruz demek çok kolay. Ancak bizim için, Bodrumlular için, özellikle belli bir yaş grubu için ise çok fazla anlam ve önem taşıyor. Çünkü bu otlar, bizim çocukluğumuzda, bizim sofralarımızın ana yemeğiydi şimdi ise sofralarımıza meze olarak geliyor. Aynı zamanda Ege bölgesinin, Bodrum yarımadasının, Bodrum coğrafyasının bir kültürüdür bu otlar. Biz bu otlarla büyüdük ve bugünlere geldik. Şimdi bizden sonraki nesillere bu otları tanıtmak, bu otların güzelliklerini; doğa ile iç içe yaşamanın, doğada insanların ne kadar sağlıklı beslendiğinin göstergesi olduğunu anlatmak istiyoruz.


Tabi bu festivaller aynı zamanda önce belde olan şimdi mahallemiz olan Ortakent’in tanıtımına da büyük katkı sağlıyor. Özellikle sezon başında yapılan festivaller ve bundan önce tekrar başlatılan ot festivali ve onun arkasından diğer festival gerçekten o bölgeye hem ekonomik olarak hem tanıtım olarak müthiş bir katkı sağlıyor. Bu aynı zamanda bu yörede yaşayan esnafımıza da müthiş bir destek ve moral oluyor. Onun için bu güzel festivalin yapımında emeği geçen herkese bir defa daha teşekkür ediyorum. Gönül ister ki diğer mahallelerimizde de bu aktiviteler - festivaller hep olsun. Biz bunlara destek olmaktan son derece mutlu oluyor, gurur duyuyoruz. Çünkü Bodrum’un ismi bir defa daha ulusal basında yerini alıyor ve alternatif turizm dediğimiz turizmin de öncülüğünü yapıyor. Onun için gerçekten de güzel organizasyonlara ev sahipliği yapan, buna destek veren gerek sivil toplum kuruluşlarımız olsun gerek ise sponsorlarımız olsun bir şeyi asla unutmasınlar: Onlar sadece isimlerini yazdırmıyorlar, onlar aslında Bodrum yarımadasına büyük katkı sağlıyorlar; ekonomisinden yaşam tarzına ve insanların moraline Çünkü bugünlerde böyle morallere büyük ihtiyacımız var. Bunu sağladıkları için katkı veren sponsorlarımıza da bir defa daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu güzel festivalin hepimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu.


Toplantının sonunda ise 85 yaşındaki Müsgebili Zeynep Özbey; acı ottan, turptan ve her türlü yerel ottan haşlama kavurma gibi çeşitli türde yemekler ya da börekler yaptıklarını, gerek kendilerinin toplandığını gerekse de bu otları pazardan aldıklarını söyledi. Getirdiği körek mantarı ile Bodrum otlarını da basın mensuplarını tanıttı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Türkiye, 2030’da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir” Türkiye’nin yüzde 55-60 oranında yenilenebilir enerjiye geçtiğini belirten Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bunun kısa sürede yüzde 100’e çıkabileceğini söyledi. Prof. Dr. Uyar, yapılacak çalışmalarla 2030’a kadar ‘yüzde 100 yenilenebilir enerji’ kullanabileceğini ifade etti. IRENEC 2024 14. Uluslararası Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, 17 Nisan’da İstanbul Beykent Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 3 gün sürecek olan konferansta; ulusal ve uluslararası birçok katılımcı yer alırken alanında uzman kişiler ‘yenilenebilir enerji’ hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunuyor. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar da konu hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor İlk olarak yüzde 100 yenilenen enerji hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Fosil yakıtlardan arınmış, sadece doğal olan güneş ışığı, rüzgârın kinetik enerjisi ve suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak bütün enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesidir. 14 yıldır bunu yapıyoruz. Çünkü diğer kullanılan yakıtlar hem atmosferi kirletiyor hem de her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor. Bu sorunları halletmek için bütün dünya ülkeleri; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler 2015’ten beri bu sorunu gündeme aldılar. Dünyada bunun için çalışan alanında uzman hocalarımız ise burada konuşuyor. Fosil yakıtlar, temizmiş gibi her yerde. Üniversitemiz ise dünyada tek olan bu konferansa ev sahipliği yaparak sorunların çözümü için liderlik yapmış oluyor” şeklinde konuştu. Konferansa asıl belediyelerin katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Çünkü bu konuları bilmiyorlarsa enerji ve iklim alanlarında 30-40 yıl geride kalmışlar demektir. Şimdi burada belediyeden yetkililer var. Yenilenebilir enerji için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor” dedi. 1 trilyon euro ayırdılar Dünyada yapılan çalışmalar hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar şunları söyledi: “Avrupa, 2019’da Yeşil Mutabakat ile ‘bütün bu sorunları’ aşalım dedi. 27 ülkenin parlamentolarından gelen, Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki ‘2050 yılında Avrupa’yı iklim nötr ilk kıta yapacağız.’ Bunun için bir trilyon euro ayırdılar. Çalışmaları sürüyor. Avrupa’da yaklaşık 112 şehir seçtiler. 33’ü bu işi yapabileceğini kanıtladı, belge aldılar. Hedeflerine ulaşmak için 5 görev belirlediler. Bunlardan birincisi iklim değişikliğine adaptasyon. İklim değişiyor ama ‘insan ölsün’ diyemeyiz. Sel, yangın gibi durumlara önlem almak gerekir. İkincisi, şehirler bir an önce fosil yakıtsız hale getirilmelidir. Üçüncüsü kanser misyonu, dördüncüsü toprakların korunmasıdır. Beşincisi ise deniz ve suların korunmasıdır. Birleşmiş Milletler de ise yenilenebilir enerji kuruluşu yoktu, kuruldu. O da bütün ülkelere yenilenebilir enerji konusunda nasıl daha çok adım atabileceklerini anlatıyor.” “Yenilenebilir enerjiyi kullanınca savaşmanıza gerek kalmıyor” Türkiye’nin bütün enerjisini rüzgârdan sağlamanın mümkün olduğunu da belirten Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Zaten herkes güneşlenmeye Türkiye’ye geliyor. Ama Almanya’nın bizden 5 misli fazla güneş paneli var. Yani Türkiye’nin bu konuda potansiyeli çok iyi. Yenilenebilir enerjiyi sınırsız, en ucuza, kimseyi öldürmeden kullanabiliyorsunuz. İnsanlar; doğal gaz, petrol, kömürle ilgili savaşıyor. Güneş enerjisini kullanmak için kimseyi öldürmeniz gerekmiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Samsun Tarım ilaçsız çekirdeksiz üzümler geliyor Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köse tarafından yürütülen proje ile hastalıklara dayanıklı, üzerinde tarım ilacı kalıntısı olmayan, çekirdeksiz üzümler geliştirilecek. Karadeniz’e özgü ‘kokulu üzüm’ de çekirdeksiz üzüm haline getirilerek ticarileştirilecek. OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştiriciliği ve Islahı Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köse’den alınan bilgilere göre; ’mildiyö’ ve ’külleme’ bağcılıkta ekonomik kayıplara yol açan en önemli iki hastalık olarak ön plana çıkıyor. Bu hastalıklar Türkiye’nin hemen her bağ bölgesinde sıklıkla görülüyor. Bu hastalıklarla mücadelede en yaygın yöntem ilaçlama olarak gösteriliyor. İlaçlama sıklığının artması beraberinde kalıntı problemlerini ve ilerleyen dönemlerde kanser vakalarında artışı getiriyor. Tarım ilaçlarının kullanımı insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor. İlaç masraflarının yüksek olması, üreticinin maliyet yükünü artıyor. Zaman zaman yurtdışına ihraç edilen tarım ürünlerinde kabul edilebilir seviyenin üzerinde tarımsal ilaç kalıntısı çıkması durumunda Türkiye’nin imajı kötü etkilendiği gibi, o ülke pazarına uzun süre ürün gönderilememe tehlikesi yaşanıyor. Bu tip sorunların yaşanmaması için proje yürüten Doç. Dr. Bülent Köse, TÜBİTAK destekli projesinde hem ilaç kalıntıları olmayan hem de hastalığa dayanıklı çekirdeksiz üzümler geliştirecek. "Çocuklarımızın severek tükettiği bu ürünlerde zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" “Külleme ve Mildiyö Hastalıklarına Dayanıklı, Çekirdeksiz Üzüm Geliştirme Projesi” hakkında bilgi veren Doç. Dr. Bülent Köse, "Projemizin asıl amacı özellikle külleme, mildiyö hastalıklarına dayanıklı ve çekirdeksiz özellikli üzüm çeşitlerinin geliştirme projesidir. Bu bağlamda biz Karadeniz Bölgesinde yetişen ve yöre halkınca sevilen, kokulu üzümlerden daha önceden tescil ettirdiğimiz 2 çeşidi ana ebeveyn olarak kullanıyoruz. Kokulu üzümler yapısı gereği mantari hastalıklara son derece dayanıklı. Bu yüzden Karadeniz Bölgesi sahil kuşağında ilaçlamaya gerek kalmadan rahatça yetişiyor. Ancak sofralık üzümlere göre yeme kalitesi oldukça düşük. Biz bu kokulu üzümleri ülkemizin milli çekirdeksiz çeşidi olan ‘sultani çekirdeksiz’, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilmiş olan ‘Tekirdağ çekirdeksizi’ ve uluslararası kaliteli bir çeşit olan ‘crimson seedless’ çeşitleri ile melezliyoruz. Melezleme ile elde edilen üzüm çekirdekleri çimlendiriliyor. Elde edilen melez bitkilerde daha sonra mantari hastalık gelişimini kontrol ediyoruz. Bitkilere külleme ve mildiyö etmenlerini bulaştırıyoruz. Hastalık gelişmeyen ya da zayıf gelişenleri biz dayanıklı ya da tolerant olarak kabul ediyoruz. Hassas olanları elemine ediyoruz. Hastalıklara dayanıklı olarak tespit edilen genotiplerde DNA izolasyonu yapılarak, biyoteknolojik yöntemlerle markörle tarayarak henüz daha meyvelerini görmeden yaprağından bunların çekirdekli ya da çekirdeksiz olma durumuna belirleyebiliyoruz. Sonraki aşamada da bunların meyve özellikleri incelenecek ve ticari değer taşıyan adaylarda tescil çalışması başlatılacak. Hepimiz malumu üzerine tarım sektöründe tarım ilacı kullanımı çok yaygındır. Kullanmadığımız takdirde ürün alma şansı oldukça zordur. Külleme ve mildiyö hastalığı, bağcılıkta 2 önemli hastalık söz konusudur. Bu hastalıklara karşı biz ilaçlama yapmadığımız takdirde ürün almamız çok zordur. Özellikle gelişim yaşındaki çocuklar ve insan sağlığı yönünden daha az riskli olan ve sağlıklı üzümler elde edebilmek için bu projeyi önerdik” dedi. ‘Kokulu üzüm’ çekirdeksiz olacak Proje kapsamında kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm haline getireceklerini belirten Doç. Dr. Bülent Köse, “Projenin ana ürünü olan ‘kokulu üzüm’ Karadeniz Bölgesi sahil kesiminde yaygın olarak yetişmektedir. Nemli ve yüksek iklim şartlarına bağlı olmasına rağmen bu bölge mantar hastalıklarına karşı oldukça dayanıklıdır. Bu sebeple biz kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm çeşitleriyle melezleyerek daha iyi tüketilebilir, ticari değeri yüksek çeşit elde etmek istiyoruz. Çocuklar çekirdeksiz çeşitleri çok seviyor. Onların severek tükettiği bu ürünlerde biz zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" diye konuştu.
Düzce Sarıışık “Kolay elde edilen bir başarı yok” DÜZCE(İHA) – Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık, turizm mezunlarının tarih, coğrafya, muhasebe, spor ve diğer pek çok konu hakkında bilgi sahibi olmasının önemli olduğunu söyledi. Düzce Üniversitesi Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu tarafından düzenlenen etkinlikte Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık öğrencilerle buluştu. Düzce Üniversitesi Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Muammer Mesci’nin açılış konuşmasıyla başlayan programda Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Turizm Haftası’nı kutlayarak, Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu’nu akreditasyon belgesi almasından dolayı tekrar tebrik etti. Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık, gastronominin gelişimi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Gastronomi öğrencisinin iyi bir aşçı olmasından ziyade çok yönlü bir mutfak yöneticisi olması gerektiğine dikkat çeken Sarıışık, turizm mezunlarının tarih, coğrafya, muhasebe, spor ve diğer pek çok konu hakkında bilgi sahibi olmasının önemine değindi. Gastronomi yazarlarının ağırlıklı olarak Fransızlardan oluştuğunu belirten Sarıışık, ancak Türklerin Osmanlı zamanında Fransızlardan 400-500 sene önce güzel işler çıkardığını sözlerine ekledi. Bugünün öğrencisinin eskiye göre daha şanslı olduğunu fakat bir o kadar da zorlu bir dönem yaşadığını dile getiren Mehmet Sarıışık, öğrencilerin her geçen gün kendilerine bir şeyler kalmaları gerektiğini söyledi. Rakipler karşısında öğrencilerin durmadan çalışmasının bir zorunluluk olduğunu ve kolay elde edilen bir başarının var olmadığını vurgulayan Sarıışık, Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu’nun bu konuda öğrencilere güzel imkanlar sunduğunun altını çizdi. Yüksekokulun tam teşekküllü bir uygulama mutfağı ve donanımlı bir akademik kadrosu olduğunu belirten Sarıışık, bunu öğrenciler tarafından değerlendirilmesi gereken bir fırsat şeklinde nitelendirdi. Programın sonunda Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir tarafından, Prof. Dr. Mehmet Sarıışık’a teşekkür belgesi ve hediye; Üniversite Düzeyi Aşçılar Modern Türk Mutfağı Yarışması Ana Yemek kategorisinde, Altın Madalya kazanan Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 3. sınıf öğrencisi Oğuzhan Çevik’e de teşekkür belgesi takdim edildi.