GENEL - 08 Kasım 2018 Perşembe 14:52

Bölge Müzesi 12 bin yıllık tarihi anlatacak

A
A
A
Bölge Müzesi 12 bin yıllık tarihi anlatacak

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından 17 Milyon TL yatırım ile Menteşe’ye yapılacak olan Bölge Müzesi’nin ödüllü Mimarı Cengiz Bektaş, Bölge Müzesi hakkında bilgiler verdi.

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından 17 Milyon TL yatırım ile Menteşe’ye yapılacak olan Bölge Müzesi’nin ödüllü Mimarı Cengiz Bektaş, Bölge Müzesi hakkında bilgiler verdi. “Uluslararası Mimar Sinan Ödülü” ve “Mimar Sinan Büyük Ödülü” gibi birçok dalda ödül alan Mimar Cengiz Bektaş, yapımı devam eden Muğla Bölge Müzesi’nin Muğlalılara geçmişi, bugünü anlatacağını söyledi.


“Büyükşehir bana 5 yer gösterdi”


Muğla için önemli bir projeye imza atıldığına dikkat çeken Mimar Cengiz Bektaş, “Büyükşehir Belediyesi müzenin yapılacağı yer ile ilgili bana 5 yer sundu. Bende bu 5 yeri inceledim ve bu müzenin olacağı yerle ilgili aklımda belli kriterler oluşturdum. Müze’nin Muğlalılara anlatması için ulaşılabilir bir konumda olması gerekmekteydi. Projeye başlamadan önce benim için müzenin konumu ile ilgili olmazsa olmaz ölçütler vardı. Öncelikle, müze Muğlalılardan uzakta olmamalıydı. Kentte olmalı ve 7’den 70’e bütün Muğlalılar için erişimi kolay olmalıydı. Yürüyerek, bisikletle, otobüsle ya da araçla gidilebilmeliydi. Bir diğer konu üniversite ile kentin etkileşimiydi. Ne yazık ki ülkemizde üniversiteler kentlerden kopuk. Bu birlikte müze, kentlinin üniversiteye uzattığı eli, üniversitenin de kentliye dokunduğu bir konumda olmalıydı. Öyle bir konumda olmalıydı ki kentimizi teğet geçerek Aydın-İzmir, Denizli-Antalya yoluna giden konuklarımızın ilgisini çekebilecek, varlığımızı, ayrımına varacak bir konumda olmalıydı. Bu nedenlerden dolayı büyükşehir tarafından önerilen diğer dört yeri uygun görmedim, şu anda yapımı süren yeri, konumu, bu ilkelerimize uygun görerek karar aldık” dedi.


“Bu müze yabancıların değil Muğlalıların olacak”


Yapımı devam eden ve 2019 yılında Muğlalıların hizmetine sunulacak olan Muğla Bölge Müzesi’nin, yalnızca yabancı turistin gelip görmesi için yapılmadığına dikkat çekerek şunları söyledi,


“Öncelikli sorumuz, bu müze kimin için olacak? Kime ne söyleyecek? 12 bin yıl öncesinden bu güne dek olan süreci Muğlalıya 480 kuşağı anlatacak. Yani Muğlalı olan dedeye, nineye, çocuğa diyecek ki; “Anadolu’nun gerçek sahibi bugünü yaşayan sensin. Bu müze senin” diyecek. Alman gelip görecek diye bir müze yapılır mı? Müze buranın tarihini Alman’a, Fransız’a değil, önce Anadolu’nun insanına anlatacak. Bütün Avrupa müzeleri bizden çalınmış yapıtlarla dolu. Londra’ya gittiğimde bir gün sokakta TV izlencesi için “Neden buradasınız” diye sordular. Ben de, “Anadolu’yu oğluma anlatırken bizim yapıtlarımızın birçoğunun Avrupa’da olmasından ötürü onları göstermek için buraya geldik” diyorum. Bu müze yabancıların değil, Anadolu insanının Muğlalıların müzesi olacak. Hiçbir dönem yabancılaşmayacak.”


“Muğla benim için yaşanası bir kent”


Geçmiş yıllarda insanların nasıl yaşadığını bu müzede anlatılması gerektiğini vurgulayan Mimar Bektaş, “Ben taş devrini anlattığım zaman o insanların o aletlerle neler oluşturduğunu anlatmak zorundayım. O insanın nasıl doyduğunu anlatmalıyım. Toplayıcı olarak mı yaşıyordu yoksa avcı olarak mı yaşıyordu? İnsanların kendi bedenleri, metabolizmaları, hem ot hem et yiyebilecek biçimde değişti. Bugün tıp, buranın yemeklerini en sağlıklı beslenme olarak gösteriyor. Ben çoğu yerde Muğla’daki gibi sağlıklı yemek bulamıyorum. Sağlığımı düşünmek zorundayım. Muğla’da hala bu sağlıklı yaşam sürüyor. Bu yüzden Muğla benim için yaşanası bir kent” ifadelerini kullandı.


“Çağdaş olmayan hiçbir şey “gelenek” olamaz”


1 yüz yılda 4 kuşak olduğunu söyleyen Cengiz Bektaş, kendisinin 8’inci dedesine kadar tanıdığını ancak ondan gerisini bilmediğini belirtti. Bu müzede Muğlalıların 480 kuşak evvelini tanıyabileceklerini belirten Bektaş, şunları söyledi; “Mimar Sinan’dan bu güne kadar üç aşağı beş yukarı 24 kuşak var. Ancak bu müzede biz 480 kuşağı anlatacağız. Ben 480 kuşağın birikimlerine sahip olursam ona bir şey ekleyebilirim. Dikkat edin, oradan bir şey alabilirim demiyorum. Gelenek, bana gelmiş olan bir şeyi sürdürebilmem demektir. Yani “çağdaşlık” demektir. Çağdaş olmayan hiçbir şey gelenek olamaz. İşin doğasına aykırıdır. Ben 480 kuşağı bugün anlatmalıyım ki bugünün insanı nerde durduğunu bilsin” dedi.


“Müzenin içi de dışı da ayrı bir bilgi kaynağı”


Cengiz Bektaş, Bölge Müzesinin içi de dışı da bilgi kaynağı olacak dedi.


İnsanların yıllarla konuştuğunu ancak mimarlar yüz yıllarla konuştuğunu dile getiren Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Burada bütün tarihi izlemek olanaklı olacak. Bu bizim insanımızın anlayacağı Dil’le yapılacak. Öğretmenlerin öğrencilerini götürüp; “2 bin yıl önce bak burada bu hayvan yaşamış” diyebilmesi gerekiyor. Bu her ülkede mümkün değil, ama Muğla’da bu mümkün. İnsanımız genelde kendi ikliminin ağacını da tanımıyor, otunu da börtü böceğini de tanımıyor. Bunları uygulamalı olarak anlatacağız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hutbede yapılan duaya tepki gösteren genç, Atatürk’e hakaretten 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı Gayrettepe’de cuma namazı sırasında Atatürk’e dua edilmesine tepki gösterip Atatürk’e ve imama hakaret eden şahıs, 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı. Gayrettepe’de bulunan bir camide 10 Kasım 2023 günü Mustafa Kemal Atatürk’e ve Atatürk için dua eden imama hakaret eden A.B.’nin yargılanmasına devam edildi. Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık ve taraf avukatları katıldı. "Puşt kelimesini güvenilmez manasında kullandım" Duruşmada esasa ilişkin savunma yapması için söz verilen A.B., “Attığım bir kaç tweet ekran görüntüsü alınmış ama bunların atıldığına dair bir kanıt yok. Hakkımda atmadığım bir çok tweet var. ’Sinkaf ederim’ tweeti atmadığımı belirtmek istiyorum. Puşt kelimesini hakaret etmek amacıyla değil, güvenilmez manasında kullanmıştım. Ceza alacağım bir husus görmüyorum. Video çektim. İslamiyet’e göre inançsız ölen bir kişinin arkasından dua edilmemesi gerekir. Beraatımı talep ediyorum” dedi. “Daha fazla ne ceza verilebilir bilmiyorum” Son sözü sorulan şahıs, “2 ay cezaevinde tek başıma kaldım. Bu eylemim için yeterince ceza aldığımı düşünmekteyim. Daha fazla ne ceza verilebilir bilmiyorum. Beratımı talep ediyorum” dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, A.B.’yi "Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret" suçundan 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı.
Ankara Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan: “Sözler tutulsun, mülakat kaldırılsın” Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, kamuya personel alımlarında mülakat yapılmasına ilişkin, “Sözler tutulsun, mülakat kaldırılsın” dedi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, kaldırılacağı açıklanan ancak uygulanmaya devam edilen sözlü sınavların (mülakat) devlet memuru olacaklar ile mevcut kamu görevlilerinin görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında can yakmaya, emekleri zayi etmeye devam ettiğini söyledi. Yazgan, bir an önce mülakatların kaldırılarak, adayların girdikleri yazılı sınav sonucuna göre atamalarının yapılması gerektiğini dile getirdi. Mülakatın emeklerin zayi olmasına ve idareye karşı güvenin azalmasına sebep olduğunu ifade eden Yazgan, “Ülkemizin kritik bir süreçten geçerken ihtiyaç duyduğu, süreç sonrası uygulamadan kaldırılacağı açıklanarak uygulamaya konulan mülakat sisteminin halen kaldırılmamasının yol açtığı hak kayıpları ve huzursuzluk her geçen gün daha da artıyor. Kamuya atama bekleyen memur adayları ile mevcut kamu görevlileri, bir an önce mülakat sisteminden vazgeçilmesini ve insanların bilgiye dayalı sınavlarda aldıkları puana göre değerlendirmelerin yapılmasını istiyor” ifadelerini kullandı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan görevde yükselme sınavından örnek veren Yazgan, 62 kişinin yazılı sınavda 85 ve üzeri puan almasına karşın mülakatta düşük puan alarak atanamadığını belirtti. Yusuf Yazgan, “Yazılı sınavda 98.72 puan alan adaylar, mülakatta 64, 65, 55 puan verilerek eleniyor ve atanması gerçekleşmiyor. İki sınav arasında bu kadar farkın olması, liyakat beklentisi içindeki insanlarda hayal kırıklığına yol açıyor. Demek ki bu iki sınavdan birisinde sorun var. Bu sorunu, bu şaibeyi kaldırmak için yapılması gereken tek şey mülakatı kaldırmak, bilgiye dayalı yazılı sınav sonucuna göre atamaları gerçekleştirmek” şeklinde konuştu.
Samsun Geleceğin hemşireleri beyaz üniformalarına kavuştu Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünün yeni öğrencileri, düzenlenen 4’üncü Üniforma Giyme Töreni’yle meslekleriyle özdeşleşen beyaz üniformalarını giyerek hemşireliğe ilk adımı attı. Hemşirelik Bölümü Hemşirelik Esasları Ana Bilim Dalı tarafından OMÜ Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 4’üncü Üniforma Giyme Töreni’nde geleceğin hemşirelerinin heyecanına; Rektör Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Terzi, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Afitap Özdelikara, Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlknur Aydın Avcı, Hemşirelik Bölüm Başkan Yardımcıları Doç. Dr. Oya Sevcan Orak ve Dr. Öğr. Üyesi Figen Çavuşoğlu, Hemşirelik Bölümü akademisyenleri ve aileleri tanık oldu. Prof. Dr. Terzi: “öğrencilerimiz, akredite olan bir bölümden mezun oluyorlar” Açılış konuşmalarıyla başlayan törende ilk olarak söz alan OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Terzi, Hemşirelik Bölümünün üniversitede akredite olan sayılı bölümlerden biri olduğunu vurgulayarak, “Bugün üniforma giyecek olan öğrencilerimiz zamanın nasıl geçtiğini anlamadan 4. sınıfa geçecek ve ardından mezuniyetlerinde hep beraber olacağız. 2024 yılı itibarıyla 1. sınıfa başlayan öğrencilerimizin ailelerinde de ayrı bir heyecan var. Göreceksiniz ki öğrencilerimiz, 3 sene sonra hocalarımızın vermiş olduğu bilgiye hâkim, bakım becerileri gelişmiş, hasta ve hasta yakınlarıyla empati kurabilecek düzeyde mezun olacaklar. Hemşirelik Bölümü hocalarımızın ne kadar özverili çalıştıklarına şahidim. Hocalarımız başarılı çalışmalarının yanı sıra, Üniversitemizin akreditasyona ulaşmış nadir bölümlerinden birini inşa etti. Bu başarı, öğrencilerimizin eğitimlerinde de yansımaktadır. OMÜ Hemşirelik Bölümünde öğrenim gören öğrencilerimiz, akredite olan bir bölümden mezun oluyorlar. Bütün hocalarımıza verdikleri emeklerden dolayı teşekkür ediyor ve öğrencilerimize başarılar diliyorum” dedi. Prof. Dr. Avcı: “Öğrencilerimizi en iyi şekilde yetiştirme gayretindeyiz” Hemşireliğin insana dokunan bir meslek olduğunu belirten Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlknur Aydın Avcı, “Üniforma aidiyet ve sahiplenme demektir. Öğrencilerimiz de bugün hemşirelik mesleğinin bir ferdi olmak için ilk üniformalarını giymenin coşkusunu yaşayacaklar. Hemşirelik Bölümümüz, Türkiye’nin en öncü ve kaliteyi yakalamış bölümlerinden biri konumunda. Eğitimdeki kalitemizi tescillendirerek bugün öğrencilerimizi en iyi şekilde yetiştirme gayretindeyiz. Güçlü eğitim kadromuz kendini her gün geliştirmekte ve çağın gerekliliklerine uygun bir şekilde öğrencilerimizi yetiştirmekte. Bununla birlikte Üniversitemizin tüm imkânları öğrencilerimize sunuluyor. Mezunlarımız hem ülkemizde hem de ülkemiz dışındaki birçok alanda iş bulabilme ve en iyi şekilde çalışabilme fırsatlarını yakalamakta. OMÜ Hemşirelik Bölümü Üniforma Giyme Töreni, aynı zamanda öğrencilere verilen değerin bir simgesi olarak Türkiye’deki ilk örneklerdendir. Türkiye’ye örnek olmanın gururunu sizlerle paylaşıyorum” diye konuştu. Hemşire üniformasının yüzyıllar içerisinde bir ikon ve sembole dönüştüğüne işaret eden Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Seval Ağaçdiken Alkan, “Hemşire olmayan birine ‘Hemşireyi tarif et’ dediğinizde ilk tanımlayacağı, doğrudan üniformadır. Aynı şekilde biz bu soruyu birinci sınıflar aramıza katıldığında doğrudan soruyoruz. Onlar, doğrudan üniformayı tarif ederek ve sonrasında rollerinin ve sorumluluklarının bilinciyle aramıza katılıyorlar. Bugün 2024 yılı 1. sınıf öğrencileri için konuşmak gerekirse son 10 aydır yoğun bir emekle üniformalarını bir kimlikle bütünleştirerek aramıza katılmaya hazır şekilde şu anda burada bekliyorlar” şeklinde konuştu. 73 birinci sınıf öğrencisine hemşirelik meşalesi aktarıldı Konuşmalarının ardından törende hazır bulunan Hemşirelik Bölümü 73 birinci sınıf öğrencisine hemşirelik meşalesinin aktarılması ritüeli gerçekleştirildi. Ritüelde geleceğin hemşireleri, modern hemşireliğin dünyadaki ve ülkemizdeki öncüleri olan Florence Nightingale ve Safiye Hüseyin Elbi’yi canlandıran meslektaşlarından mesleğe başlangıç ışığını almak üzere sahneye çıktı. Törenin son bölümünde günün anlamını ifade eden resmî anı olarak üniforma giyiş belgeleri, öğrencilere öğretim elemanları tarafından takdim edildi. Hemşirelik Bölümünün 4’üncü Üniforma Giyme Töreni, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.