YEREL HABERLER - 23 Mayıs 2017 Salı 00:59

MSKÜ ilk doktorlarını mezun etti

A
A
A
MSKÜ ilk doktorlarını mezun etti

2008 yılında kurulan, 2011 yılında ilk öğrencilerini kabul eden MSKÜ Tıp Fakültesi 6 yıllık eğitimlerin ardından ilk doktorlarını mezun etti.

2008 yılında kurulan, 2011 yılında ilk öğrencilerini kabul eden MSKÜ Tıp Fakültesi 6 yıllık eğitimlerin ardından ilk doktorlarını mezun etti. Üniversite AKM 15 Temmuz Şehitler Salonunda gerçekleştirilen törene Yunanistan Hipokrat Kurumu Başkanı Anstotalen Patitis de katılırken, yeni mezun doktorlara Hipokrat’ın Türkçe ve Yunanca yemin metnini hediye etti.


Tıp Fakültesinin ilk mezunlarının verildiği törende konuşan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevres Hürriyet Aydoğan, “Bugün tarihi bir gün. Çünkü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi ilk mezunların veriyor. Tıp Fakültesinin doğduğu, Hipokrat’ın yaşadığı ve dünyanın ta öbür ucunda yeminini yapıldığı Hipokrat’ın yaşadığı topraklarda çocuklarımız bu yemini yapacaklar” dedi.


Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Tıp Fakültesi’nin kuruluşundan bu yana kurulsun, kurulmasın tartışmaları, daha sonra yer konusunda çok değişik tartışmaların yaşandığını söyledi. Rektör Harmandar, “Tıp Fakültesinin kurulması için çok emek sarf edildi. Bugün bana halen ‘Niye Tıp Fakültesi açtınız’ diyenler var. Tıp Fakültesi burada açılması gerekiyordu ve açıldı. Bundan kimse rahatsız olmasın. O günkü milletvekilimiz burada. Onun çektiklerini ben biliyorum. Kendisi bizi yalnız bırakmadı. Kendisine verdiği bu emek ve destek nedeniyle teşekkür ediyorum. Bugün bizim için bayram günüdür. Çünkü ilk mezunlarımızı veriyoruz” dedi.


Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, “İlk mezunlar olarak mesleğiniz boyunca, hayatınız boyunca bu hatırlanacak, onun için önemli. Tıp Fakültemiz ve Üniversitemiz için önemli, Rektörümüz samanında kurulan Tıp Fakültemizin ilk mezunlarını veriyoruz. Hikâyesi oldukça önemli. Her güzel bir şey yapıldığında muhalifi hazır. Seyfi Terzibaşıoğlu’nun çok büyük emeği ver. Ben o dönem Belediye Başkanı olarak Tıp Fakültesinin mutlaka kurulması gerektiğini, ama nitelikli bir Tıp Fakültesi ve çok iyi donatılmış bir Tıp Fakültesi’nin oluşturulmasını söylemiştim” dedi.


Muğla Valisi Amir Çiçek, Tıp Fakültesinden mezun olan öğrencilerin diplomasında Muğla ismi taşıyacağını belirtti. Mezun olan öğrencilerin mesleğe ilk defa başlayacaklarını açıklayan Vali Çiçek, “6 yıl az değil. Ömrünüzün en önemli kısmını burada geçirdiniz. Buranın sevgisini, buranın hoşgörüsünü, buranın güzellikleri ile beraber, değerli hocalarımızın sizler verdiği bilgi ve tecrübeleri ile sizi donattılar. Bu donanımlarını inşallah sizler Türkiye’mizin her köşesinde gittiğiniz yerlerde insanlara nakledersiniz. Sizler Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin miladısınız” dedi.


Törende, Yunanistan Hipokrat Kurum Başkanı Anstotalen Patitis mezun öğrencilere Türkçe ve Yunanca Hipokrat resmi ve yemini bulunan belge hediye ederken, “Benim de bir tarafım Milas, Bir tarafım Bodrum, bir tarafım Fethiye. Kendimi burada evimde gibi hissediyorum. Buraya gelirken Hipokrat Kurumu Başkanı olarak Türkçe ve Yunanca Hipokrat’ın resminin bulunduğu yemini de getirdim. Yeni mezun öğrencilerimize bunları dağıtacağım. Ayrıca Büyük bir afişi de Fakülte’de bir yere asmanızı istiyorum” dedi.


Törende Yunanistan’dan gelen Hipokrat Derneği üyesi Minas Chatziantoniou ise antik çağ elbiseleri ile orijinal Hipokrat yeminini canlandırdı. Törende MSKÜ Tıp Fakültesi’nin ilk mezunlarının diplomaları protokol tarafından verildikten sonra Fakülte Dekanı genç doktorlara Türkçe Hipokrat yemini ettirdikten sonra yeni mezun doktorlar kep fırlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Amasya’da hastanelerin temizlik malzemesi kimyacı liselilerden Amasya’da hastanelerin ihtiyacı olan temizlik malzemeleri, kimyacı lise öğrencilerinin üretimiyle karşılanıyor. Şehrin sembolü elmadan esinlenip “elma’s” markasıyla ürettikleri temizlik ile hijyen malzemelerini hastanelere ve fabrikalara satan Merzifon Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu yıl 3 milyon liranın üstünde gelir hedefliyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile protokol yapıldı Kimya teknolojisi eğitimi alan öğrenciler ve öğretmenleri, okulda oluşturulan atölyede dezenfektan, sıvı el sabunu, çamaşır suyu ile kolonya gibi 25 farklı malzemenin üretimi yapıyorlar. Bu ürünlerden 15’i Amasya İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan protokolle ildeki hastanelere gönderiliyor. Bakanlık üretimi destekliyor Amasya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Türkmen, Amasya’daki hastanelerin temizlik ve hijyen malzemelerinin tamamının öğrenciler ile öğretmenlerin emekleriyle hazırlandığını söyledi. Okulun yılsonuna kadar 3 milyon liranın üstünde satış yapmayı hedeflediğini anlatan Mehmet Türkmen, “Okulumuzdaki imalata Milli Eğitim Bakanlığımız gereken desteği sağlıyor. Artacak kapasiteyle birlikte satışların da büyümesini planlıyoruz” dedi. Okul müdürü Sadık Turan ve kimya teknolojisi alanı şefi Fatma Nakır’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan Türkmen, satış sonrası ürünlerden memnun kalınmasının da kaliteli bir iş çıkartıldığının kanıtı olduğunu vurguladı. “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” düşüncesiyle üretimde görev alan öğrencilerden 9. sınıf öğrencisi Hilal Bıcıl, çalışmalarının kozmetik alanında gelişeceğine inandığını anlatırken üniversite eğitimini kimya alanında sürdürmeyi hedeflediğini söyledi. Arkadaşı Mustafa Yusuf Töre de ürettikleri temizlik maddelerinin anneleri tarafından da beğenildiğine işaret etti.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar:" Sera ürünlerinde fiyatlar düşüyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de örtü altı üretimini, sera ürünlerindeki fiyat düşüşlerini ve çiftçilerin belediyelerden beklentileri ile ilgili bir açıklama yaptı. Seracılık dünyada önemli bir sektör hâline geldiğini belirten Bayraktar şunları dedi: “Seracılık ülkemizde de son yıllarda hızla atılım ve gelişme göstermiş olup, dünyada dördüncü, Avrupa’da ise İspanya’nın ardından ikinci sırada yerini aldı. Ülkemizde 73 ilde, toplam 764 bin 207 dekar alanda örtü altı üretim yapılıyor. Örtü altı üretim alanlarının yüzde 40,7’si Antalya’da, yüzde 24,6’sı Mersin’de, yüzde 15,6’sı Adana’da ve yüzde 4,3’ü Muğla’da bulunuyor. 2023 yılında seralarda yapılan toplam üretim 8 milyon 956 bin 951 ton olup bu üretimin yüzde 89’unu sebzeler oluşturuyor. Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor. Bu illerde son 15 günde biber ortalama 45 liradan 15 liraya, salatalık ortalama 17 liradan 3 liraya, domates 21 liradan 15 liraya, patlıcan 27 liradan 6 liralara kadar düştü. Bu fiyatlarla çiftçilerimiz zarar ediyor. Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklığıyla sera üretiminde artan verim ve ürünlerin erken hasat olgunluğuna gelmesiyle arzda artış görülüyor. Arzda yaşanan artışın yanı sıra, bu günlerde ihracata giden ürünün azalması ve özellikle Ramazan Bayramı nedeniyle zincir marketlerin alımlarında görülen azalmayla fiyat düşüşleri yaşanıyor.” “Çiftçinin ürettiği yok pahasına satılmaması için pazarlama sorunu çözülmelidir” “Çiftçimiz her zaman olduğu gibi üreterek ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak adına gereğini yapıyor. Ancak, zaman zaman ürettiği ürün çiftçilerimize sorun oluyor. Özellikle yaş sebze ve meyve çabuk bozulduğu için pazarlama sorunu daha fazla yaşanıyor" diyen Bayraktar şöyle devam etti: "Bu nedenle yaş sebze ve meyve pazarlamasının ayrı bir önemi bulunuyor. Örtü altı üretimin yaygın olduğu illerde yaş sebze ve meyve pazarlanmasına yönelik üretici birlikleri ve kooperatifler mevcut olsa da, bu birliklerin piyasayı etkileyecek ve düzenleyecek gücü bulunmuyor. Hatta kurulan bazı birlikler ne yazık ki varlığını sürdüremeyerek, kapandı. Ürün pazarlamaya yönelik örgütlerin mali ve idari yönden güçlenmesi ve tarımsal pazarlamada etkin olması için mevzuatlarda gereken düzenlemeler yapılmalıdır.” “Semt pazarlarında üreticilere daha fazla yer ayrılmalı, üretici pazarları her ilçede kurulmalıdır” Çabuk bozulabilen sebze ve meyvelerde arzda dönemsel yaşanan yoğunluklarda çiftçilerin zarar etmemesi ve yetiştirilen ürünlerin heba olmaması için, belediye adına alımlar yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar şu değerlendirmeyi yaptı: "Pazar Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde pazar yerlerinin en az yüzde 20’sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılması hükmü bulunuyor. Ürettiği ürünü doğrudan semt pazarında satmak isteyen üreticimize tüm belediyeler yer ayırmalı ve ayrılan alan yüzde 20 ile sınırlandırılmamalıdır. Bu sınırlama özellikle ürün arzındaki artış nedeniyle kendi ürününü pazarda satmak isteyen üreticilerimize engel teşkil ediyor. Yine belediyelerce belirlenecek günlerde sadece üreticilerimizin ürettiği ürünü halka doğrudan sunabileceği üretici pazarlarının her il ve ilçede kurulması sağlanmalıdır. Gıda fiyatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik hareketler konusunda belediyelerde denetimlerini artırmalı, piyasa üzerinde bozucu etkisi olanlara ceza uygulamalıdır.” “Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine destek vermelidir” Yerel seçimler öncesi 6360 Sayılı Kanunla Büyükşehir belediyelerinin tarım sektörüne yönelik sorumluluklarının arttığını, çiftçilerin belediyelerden beklentileri olduğunu dile getirdiklerine dikkat çeken Bayraktar, "Bugün tekrar ifade etmek istiyorum ki Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine her türlü desteğini yapmalıdır” diye konuştu. Bayraktar, çiftçilerin ana başlıklar halinde belediyelerden beklentileri ise şöyle sıraladı: "-Tarım arazileri ve mera alanları korunmalı, her ne gerekçeyle olursa olsun bu alanların imara açılmasına izin verilmemelidir. -Kırsalda genç nüfusu tutabilmek için sosyal alanlar artırılmalıdır. -Belediyeler ve Ziraat Odaları birlikte hareket etmelidir. -Pazarlama kooperatiflerinin kurulmasına destek olmalıdır. -Girdi, tarım alet, fide, fidan vb. destelerini düzenli olarak vermelidir. -Kırsal Alanlara altyapı hizmetleri artırılmalıdır. - Belediyeler, DSİ ile birlikte hareket ederek tarımsal sulama kanallarının bakım ve temizliği konusunda destekte bulunmalıdır. -Tarımsal ürün işleme tesisleri kurulmalıdır. -Yenilenebilir Enerji kaynaklarının kurulmasına destek olmalıdır. -Kırsal Turizm ile kırsalda gelirin artırılması sağlanmalıdır.”
Hakkari Yüksekova’da sürü halindeki yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan ’Yılan Pınarı’ bölgesinde sürü halinde güneşlenen yılanlar, Brezilya’nın Yılan Adası’nı andırıyor. Yüksekova’nın Yürekli ve Karabağ köyleri arasındaki ’Yılan Pınarı’ bölgesinde yılanların sürü halinde görünmesi, görenleri hem korkutuyor hem de şaşırtıyor. Yol boyu sürü halinde bulunan yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor. Sıcak havayla birlikte ortaya çıkmaya başlayan yılan sürüleri, hem korkutuyor hem de görenlerin ilgisini çekiyor. Özellikle insanların olmadığı zamanlarda açık alanlara çıkan ve zehirsiz olduğu bilinen yılanlara zarar verilmemesi noktasında çağrıda bulunan Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Perviz Geçirgen, “Yüksekova`ya bağlı Yürekli köyünde bulunan `Yılan Pınar`ındayız. Her sene nisan ayının ortalarında mayıs ayının başlarında bu zararsız yılanlar ortaya çıkıyor. Burası Brezilya’nın Yılan Adası’na da benziyor. Bu zararsız yılanlar özellikle saat 13.00 ve 14.00 gibi ortaya çıkıp güneşliyorlar. İnsanlar olmadığı zaman hem taşların üzerine hem de yol üzerine geliyorlar. Her sene olduğu gibi onları görmek için tekrar buraya geldik. Aslında burada muazzam bir manzara var. Buraya resim video çekmeye gelenler oluyor. Bu gelenler arasında bazı şahıslar yılanlara zarar veriyorlar. Lütfen fotoğraflarınızı çektiğinizde, yılanlara zarar vermeden yeniden bölgeden ayrılın" dedi.