GENEL - 19 Eylül 2017 Salı 13:35

Bilal Erdoğan, Nevşehir’de Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı

A
A
A
Bilal Erdoğan, Nevşehir’de Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı

Etsonospor Konfederasyon Başkanı ve TÜGVA onursal üyesi Bilal Eroğan, Nevşehir’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi ile açılan Fen ve Sosyal Bilimler Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı.

Etsonospor Konfederasyon Başkanı ve TÜGVA onursal üyesi Bilal Eroğan, Nevşehir’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi ile açılan Fen ve Sosyal Bilimler Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı.


Nevşehir Recep Tayyip Erdoğan Fen ve Sosyal Bilimler Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin açılışına Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, Etnospor Konfederasyon Başkanı ve TÜGVA onursal üyesi Bilal Erdoğan, AK Parti Nevşehir milletvekilleri Mustafa Açıkgöz, Murat Göktürk, Ebubekir Gizligider, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, AK Parti İl Başkanı Mehmet Ali Tanrıver, protokol üyeleri, öğrenciler ve öğrenci velileri katıldı.


Açılış programı öncesinde Nevşehir Belediyesi mehter takımı tarafından kahramanlık marşları söylenirken program Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Programda konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Murat Demir Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi hakkında açılış törenine katılanlara bilgiler verdir. Demir, “Nevşehir ilimiz merkezinde dört, ilçelerimizde altı olmak üzere toplam on İmam Hatip Lisemiz mevcuttur. Bu on İmam Hatip Lisemizde 2 bin 492 öğrencimiz eğitim öğretim görmektedir. İlimizde ki tüm liselerde ki öğrenci sayımız 15 bin 210’dur. Nevşehir ilimizde İmam Hatip Liselerimizin okullaşma oranı yüzde 15 olmakla beraber Türkiye genelinde bu oran ise yüzde 12’dir” dedi.


AK Parti Nevşehir milletvekili Ebubekir Gizligider’de konuşmasında, “Değerlerine uygun öğrenci yetiştirmek isteyen bu milletimizin özellikle 28 Şubat’ın ardından baskıların ardından kendilerine arka bahçe edenler meğerse başka başka odaklarla 15 Temmuz’un hazırlığını yapıyorlarmış. 17-25 Aralık ayının hazırlığını yapıyorlarmış. Ama o İmam Hatip nesli o kavgalar boşuna gitmedi. O İmam Hatip nesli İmam Hatipli Başbakanı içime sindiremiyorum diyen zihniyete karşı 15 seçimdir 16 yıldır arda arda zaferler kazandı” diye konuştu.


AK Parti Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk’de konuşmasında kendisinin İmam Hatip Lisesi mezunu olmadığını ancak İmam Hatiplileri çok sevdiğini söyledi. Göktürk, “Ben bir İmam Hatip lisesi mezunu değilim. Ama İmam Hatiplileri çok seviyorum. Ne yaptı size bu İmam Hatipliler. Teröristlik mi yaptılar. Ülkeyi 15 Temmuz’da FETÖ’cü hainlerin yaptığı gibi başkalarına sattılar mı. Peşkeş mi çektiler ne yaptılar. Bu derdiniz ne. Biz buna orada sizin adına TBMM’de oy kullanana kardeşleriniz olarak oy vermek ile gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu.


AK Parti Nevşehir milletvekili Mustafa Açıkgöz’ise konuşmasında yeni bir tarih yazıldığını kaydetti. Açıkgöz, “Allah’ın izniyle burada yetişen gençlerimiz hem bu ümmetin hem de bu ülkenin kaderini değiştirecek ve güzel günlere hep birlikte adım atacağız. Yeni bir tarih yazılıyor. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde yeni bir tarih yazılıyor. Zulme dur diyen, zalime dur diyen ve mazlumun yanında olan gözyaşı döken tüm Müslüman’ın yanında olan yeni bir tarih yazılıyor. Bu tarih yazılırken de bize düşen Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında sımsıkı durmaktır” ifadelerini kullandı.


Erdoğan,”Bu okuldan mezun olan arkadaşlarımız Recep Tayyip Erdoğan gibi dik durmalı”


Etnospor Konfederasyon Başkanı ve TÜGVA onursal üyesi Bilal Erdoğan ise konuşmasında burada okuyan öğrenci kardeşlerimiz Recep Tayyip Erdoğan’ı çok iyi tanımaları lazım dedi. Erdoğan, “İnşallah buradan nice liderler, nice alimler, nice vatanseverler yetişsin. Recep Tayyip Erdoğan’ı bu okulda ki öğrenci kardeşlerimin çok iyi tanıması lazım. Çünkü işte bizim öğrenci olduğumuz dönemde ki Cumhurbaşkanının adı bizim okula konmuştu demekten daha öte bir anlam taşıyacağını düşünüyorum. Bugün dünyada Recep Tayyip Erdoğan elbette konuşuluyor. Bakıyoruz dünyada kimler Recep Tayyip Erdoğan’ı konuşuyor. Egemen güçler. İşte ABD’si Avrupa’sı aleyhinde ciddi bir propaganda çalışması yapıyor. Öbür tarafta dünyanın mazlum milletlerine bakıyorsunuz. Dünyanın Müslümanlarına bakıyorsunuz. Hepsinde ciddi bir muhabbet ciddi bir ideal insan olarak Recep Tayyip Erdoğan var. Ve değerli genç kardeşlerim değerli İmam Hatip nesli arkadaşlar. Sizde çok büyük işler yapacaksınız. Dünyayı çok iyi tanıyacaksınız. Bilimin gittiği yeri çok iyi bileceksiniz. Dünyada ki en son gelişmeleri takip edecek ve muhakkak ana dilinizin yanına İngilizceyi koyacaksınız, Arapçayı koyacaksınız. Daha çok ilginiz varsa başka dilleri de öğreneceksiniz. Ve göreceksiniz b topraklarda yetişen insanlar yüzlerce yıl olduğu gibi yeniden dünyaya huzur dünyaya adalet götürecekler. Çünkü inanın dünya biz olmazsak bir bilinmeze sürüklenmeye devam edecek. Onun için buradan yetişenlerin bu okulun ismiyle birlikte Recep Tayyip Erdoğan gibi dik duruşa sahip olmaları lazım. Cesur olmaları lazım, halkının kalbi ile bir atan bir kalbe sahip olmaları lazım. Ve elbette vatansever, bağımsızlığına aşık Müslümanlar olmaları lazım” şeklinde konuştu.


Nevşehir Valisi İlhami Aktaş ise burada yaptığı konuşmada, “Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesinden mezun olmanın ağır yükü omuzlarınızda devamlı hissetmenin onun durduğu yerde durmanın onun hareket ettiği yerde hareket etmenin onun çizdiği çizgiden yürümelisiniz” dedi.


Konuşmaların ardından Recep Tayyip Erdoğan Fen ve Sosyal Bilimler Proje Anadolu İmam Hatip Lisesinin açılışını Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, Etnospor Konfederasyon Başkanı Bilal Erdoğan, AK Parti Nevşehir milletvekilleri, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver ile birlikte yaptılar.


Okulun açılışının ardından ise Erdoğan sınıfları ziyaret ederek öğrenciler ile bir süre sohbet ederken açılış programı hatıra fotoğrafının çekinmesiyle sona ererken Bilal Erdoğan kendi adına hazırlanan fidanı okul bahçesine dikti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Sinüzitte risk oluşturan faktörler SAMSUN (İHA) – Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, alerji, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara kullanımı, yüzme, dalış ve nazal poliplerin sinüzit için risk faktörü oluşturduğunu söyledi. Çocuklar dahil her yaştan insanı etkileyebilen sinüzit; burun tıkanıklığı ve akıntısı, öksürük ve yüzde baskı hissi gibi semptomlara yol açıyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Opr. Dr. Cemal Ayhan, semptomların kişileri fiziksel, işlevsel ve duygusal olarak olumsuz etkileyebileceğini ifade ederek sinüzitin, genellikle ilaçlar ile tedavi edilse de ilerleyen vakalarda cerrahinin de bir seçenek olduğunu belirti. Sinüslerin bulundukları kemiğe göre sınıflandırıldığını dile getiren Medicana Intarnational Samsun Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüsler, sfenoid, maksiller, frontal ve etmoid sinüs olarak 4’e ayrılır. Sağlıklı sinüsler, sinüslerin ve burun kanallarının içini nemlendiren mukus üretir. Burun çevresinde yer alan sinüsler; kafatası ağırlığının azaltılması, burundaki hızlı sıcaklık dalgalanmalarında hassas yapıların korunması, yüzde meydana gelen travmaların etkilerinin azaltılması, immünolojik savunma gibi farklı görevlere sahiptir. Sinüzit meydana geldiğinde ise şişen ve iltihaplanan mukozal astar, çok daha fazla miktarda iltihaplı mukus üretir. Bu durum; sinüslerde tıkanıklık ve rahatsızlık, burun akıntısı ve tıkanıklığı, koku duyusunun azalması gibi semptomlar ile kendini gösterir. Sinüzitler de akut, kronik ve nazal polipozisli sinüzit olarak 3’e ayrılır. Alerjik rinit veya astımı olan kişilerin kronik sinüzitten muzdarip olma ihtimali yüksektir. Bunun nedeni, bu hastalıkların varlığında solunum yollarının iltihaplanma ihtimalinin daha yüksek olmasıdır” dedi. Sinüzit için risk faktörü oluşturan faktörler Risk faktörlerinden bahseden Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüzit, sıcaklık veya hava basıncındaki değişiklikler ya da sinüse neden olan veya mukus temizliğini engelleyen herhangi bir faktör nedeniyle ortaya çıkabilir. Alerjiler, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara içmek, yüzme, dalış ve nazal polipler sinüzit için risk faktörleri şunları içerebilir. Sinüs içinde virüs, bakteri ya da mantar gelişmesi durumunda sinüzit; sinüs enfeksiyonuna dönüşür. Bu tür enfeksiyonlar, virüsün sinüs astarına saldırarak şişmeye ve daralmaya neden olduğu soğuk algınlığının ardından gelişebilir. Vücudun daha fazla mukus üretme tepkisi, kısıtlı drenajla birleştiğinde bakteri büyümesine neden olan bir ortam oluşturur ve sinüs enfeksiyonuyla sonuçlanır” diye konuştu. Sinüzitin belirtileri ve tedavisi Hastalığın belirti ve tedavisi hakkında da bilgi deren Opr. Dr. Ayhan, şunları söyledi: “Sinüzit belirtileri arasında yüz ağrısı ve basınç, burun tıkanıklığı, burundan nefes almada zorluk, burundan sarı veya yeşil mukus akıntısı, dişlerde ağrı, geceleri öksürük, koku veya tat alma duyusunun kaybı, baş ağrısı, yorgunluk, boğaz ağrısı ve ağız kokusu yer alır. Bu belirtilere ek olarak; ateş, yüz veya gözde ağrı ya da şişlik, yanak veya göz çevresinde kızarıklık, şiddetli baş ağrısı, bilinç bulanıklığı veya boyun tutulması gibi semptomların görülmesi durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna başvurmak gerekir. Sinüzit tedavisinde en sık kullanılan tedaviler, ilaçlar ve sinüs cerrahisidir. Spreyler, antibiyotikler ve steroidler gibi ilaçlar, sinüzit semptomlarını tedavi etmek için öncelikli olarak tercih edilir. Buhar solumak ya da nazal tuzlu su spreylerini veya damlaları kullanmak da sinüs rahatsızlığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu ilaçlar; sinüslerin içindeki şişliği azaltmada, enfeksiyonla mücadelede ve tıkanıklıkları gidermede etkili olabilir. İlaç tedavisinden yanıt alınamadığında sinüs cerrahisi önerilebilir. Cerrahi; fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi olarak bilinen geleneksel yöntem ya da balon sinuplasti ile gerçekleştirilebilir. Balon sinoplasti işlemi, minik balonlar da dahil olmak üzere sinüs boşluklarının açılmasını sağlayan gelişmiş bir prosedürdür. İşlem sırasında endoskopide de kullanılan ince ve esnek tüplerden yararlanılır. Cerrah, bu tüpleri kullanarak tıkalı sinüs geçiş yoluna küçük bir balon yerleştirir. Daha sonra sinüs geçiş yolunun yapılandırılması ve açılması için balon şişirilir. Bu işlem, normal sinüs drenajını ve fonksiyonunu geri kazandırmaya yardımcı olur. Genellikle herhangi bir doku veya kemiğin çıkarılması ihtiyacını ortadan kaldırdığı için geleneksel sinüs cerrahisinden ayrılır. Ameliyatın ardından özellikle kronik sinüzit tekrarlayabilir. Sinüs ameliyatı geçiren hastalar, kronik sinüzitin tekrarlanmaması için devam eden tıbbi tedaviye ihtiyaç duyabilir.”
Van Van’da kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı Van’da havanın geç ısınması nedeniyle kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı. Şehirlerarası yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar için 1 Aralık’ta başlayan kış lastiği takma zorunluluğu, 1 Nisan itibariyle sona erdi. Van’da ise nisan ayında havaların geç ısınması ve yağışların yüksek kesimlerde kar şeklinde düşmesi nedeniyle lastik değişimi yeni yapılmaya başlandı. Yakıttan tasarruf etmek ve muhtemel olumsuzluklara karşı araçlarını korumak isteyen sürücüler, lastiklerini değiştirmek için gittiği oto lastikçilerde yoğunluk oluşturdu. Konuya ilişkin konuşan oto lastik ustası Yusuf Sancak, 1 Nisan itibariyle kış lastiği takma zorunluluğunun sona erdiğini hatırlattı. Çalışmalarının yoğun tempoyla devam ettiğini ifade eden Sancak, “Van’da 4 mevsim birlikte yaşanıyor. Daha önce kar yağardı sonra yağmur yağardı. Ancak son zamanlarda iklim değişikliği yaşanıyor. Halkımız da o yüzden lastik değişiminde biraz tedirgin oluyorlar. Ancak kışlık lastikleri erken değiştirilmeleri daha iyi olur. Bizler de lastik değişimi sırasında sensörlü supaplara çok dikkat ediyoruz. Robotik makinalarda itinayla söküyoruz. Önemli olan iş emniyetidir. Onlara çok dikkat ediyoruz” dedi. “Sıcak havada kışlık lastik araca zarar verir” Sıcak havalarda kışlık lastiklerin aracın performansını düşürdüğünü dile getiren Sancak, “Bu mevsimde kışlık lastik kullanmak araca zarar verir. Araçta ses çıkarır, yakıt tüketimini arttırır ve araçta titreme yapar. Araçlarına yazlık lastik takmalarını öneriyoruz. Lastik değişimlerini de güvenilir ve bilindik ustalardan yaptırmaları çok önemlidir” şeklinde konuştu.
İstanbul Prof. Dr. Adaş’tan ‘kök hücre’ açıklaması: “Türkiye’nin başarısı çok daha artacak” Bu yıl 5’ncisi gerçekleştirilen Ulusal Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Kongresi’nin Başkanlığını yapan Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “Covid’de kullandık, kök hücre ve hücresel tedavilerle yaklaşık 7 tane uluslararası yayın çıktı. Viral akciğer hastalıklarda etkisi ve başarısı büyük oldu. En son, daha önce yapılmamış bir çalışma; DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var, onu da gösterdik. Türkiye tedavide ilk 10’da diyebiliriz, daha planlı giderse Türkiye’nin başarısı da çok daha artacaktır. Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek” dedi. Kişinin kendisinden veya başka bir vericiden (donör) alınan kök hücrelerin hasta kişiye nakledilerek hastanın hasarlanan hücre, doku ve organlarının yenilenmesi için kullanılan bir tedavi olarak belirtilen kök hücre tedavisine yönelik birçok çalışma sürüyor. Kök hücre ve hücresel tedaviler alanındaki son gelişmeler, klinik uygulamalar gibi konular da 19-20 Nisan tarihleri arasında 5’incisi düzenlenen Ulusal Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Kongresi’nde masaya yatırıldı. Kongre Başkanlığını, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş’ın, Kongre Sekreterliğini Prof. Dr. Erdinç Civelek’in yaptığı kongreye Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı Prof. Dr. Serdar Kabataş ile Türkiye ve dünyadan çok sayıda uzman isim katıldı. Osmanlı Arşivi Külliyesi’nde gerçekleştirilen kongrede farklı disiplinlerden araştırmacılar bir araya gelirken iş birliğinin önemine dikkat çekildi. “DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var” Kök hücreye yönelik çalışmaların sürdüğü ilerleyen süreçte çok daha fazla alanda kullanılacağını söyleyen Kongre Başkanı Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “Türkiye ve yurt dışından birçok kişi bu kongremize katılıyor. Birçok bilim adamı da aramızda, kök hücrenin dünyada geldiği yeri ve bugüne kadar yapılmış, bizim yaptığımız ya da yapacağımız çalışmaları ve deneyimleri paylaşacağız. Kök hücrenin onarıcı, tamir edici, yenileyici bütün özelliklerini kozmetik alan bizden daha hızlı alıp kullanıyor, genel cerrahisinden tutun, göğüs hastalıkları, beyin, plastik cerrahi, ortopedi de çalışıyor, kadın doğum bölümü ve üroloji onlar da başladı. Bütün klinikler çalışmalara başlamış durumda ama bunlar süreç alacaktır. Covid’de hastanede kullandık, Kök hücre ve hücresel tedavilerle yaklaşık 7 tane uluslararası yayın çıktı. Biz hem kullandık, faydasını gösterdik hem de kullanırken kök hücrenin hangi alanlara etki ettiğini gösterdik. En son yaptığımız bir çalışmada, daha önce yapılmamış bir çalışma; DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var, onu da gösterdik. Covid insan vücuduna girdikten sonra birçok organı yetmezliğe sokuyor; başta akciğer sonra kalp, karaciğer, pankreas hepsini, bu organları yenileyen, tedavisini düzenleyen ya da immün sistemi düzenleyen bir tedavi sistemi yoktu, kök hücre bunları yapıyor. Virüslere karşı kök hücreler çok dayanıklı, hem interferon üretiyorlar ve ayrıca da verilen kök hücreleri akciğer çok sıkı bir şekilde kapıyor. Bu yüzden viral akciğer hastalıklarda etkisi ve başarısı büyük oldu ve bunlar da yayınlandı” dedi. “Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek" Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketi sonrası hastanelerine getirilen hastalarda kök hücre tedavisini kullandıklarını anlatan Prof. Dr. Adaş, enkaz altında uzun süre kalmaya bağlı birçok problemin meydana gelebildiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Crush sendromu dediğimiz hastalık oluyor, enkaz altından kurtarma uzadığı zaman travmanın etkisi daha da artıyor. Nekroz, damarların tıkanması, bütün bu problemler, dokuların ölmeye başlaması yaşanıyor. Bize de hem kol hem bacaktan bu tip ağır hastalar geldi, Bakanlığa başvurduk. Kök hücre tedavisiyle ilgili izin de aldık, hastalara bu tedavileri yaptık. Cerrahi olarak kesilmeye gitmeden hepsini sapasağlam taburcu ettik. Yanlış anlaşılmasın; kök hücrenin dışında diğer tedavilerin hepsi de yapıldı. Türkiye’ kök hücre tedavisinde ilk 10’da diyebiliriz, eskiden biraz daha konumumuz iyi pozisyondaydı. Bazı ülkeler şu anda çok hızlı bir gelişim içindeler, dünya hücresel tedavilerle ilgili planlamalara çok önem vermeye başladı. Güney Kore ve Çin, komşumuz İran çok hızlı bir şekilde geliyor. ABD’de, Avrupa’da geleceğe yönelik çok büyük yatırımlar yapılıyor. Türkiye daha planlı ve organize giderse kendi coğrafyamızda çok etkin bir konuma gelebilir. Balkanlardan, Orta Doğu’dan gelen hastalar var, savaş öncesi Ukrayna’dan da gelen hasta oluyordu. Planlamaların hepsi düzgün bir şekilde yapılıp devamlılığı gelirse Türkiye’nin başarısı da çok daha fazla artacaktır. Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek” “ABD’den, Avrupa’dan da hastaları tedavi ediyoruz" Kongre farklı disiplinlerden birçok uzmanın bir araya gelerek gelişmeleri birlikte değerlendirmesinin çok önemli olduğunu söyleyen dernek başkanı, Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Kabataş, “2007-2008 yılları arasında Harvad’da omurilik yaralanması konusunda çalıştım. Tedavisi zor olan hastalıklar, ALS, MS bunlarda şu anda Faz-2 çalışma dediğimiz kontrollü çalışma durumundayız. 3-5 sene sonra Faz-3,4 çalışmaları olacaktır. Hepsini de yayınladık, en son serebral palsi konusunda yayın yaptık, Türkiye’de bu noktadaki klinik anlamda, çalışma olarak ilk yayın. O anlamda değerli, literatürde de 8 veya 10’uncu yayın olması gerekiyor. Belli bir zaman sonra zaten bunların standart tedavi olabileceğini düşünüyoruz. Başından beri hep hedeflediğim nokta; nasıl şu an antibiyotik kullanıyorsunuz aynı şekilde yarın öbür gün şu kadar kök hücre verelim veya egzozom (hücrelerin salgıladığı kesecikler) verelim, şu anda revaçta olan şeyler bunlar. ABD’den de Avrupa’dan da bu hastalar tedavi olmak üzere bizleri buluyorlar, onları tedavi ediyoruz. Portakal kök hücreyse bunun suyu egzozom. Sadece tek başına kök hücre vermek sorunu çözmez, altta yatan nedeni araştırmak gerekiyor. Kanser de insandaki kök hücreden kaynaklanıyor, bu sorunun temeline inip çözüldükten sonra da kanser noktasında da hızlıca bir ilerleme olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Muğla Muğla BİLSEM’in 13 araştırma projesi Denizli’de görücüye çıktı Ortaokul Öğrencileri Arası Proje Yarışması Bölge Finali ilk kez İzmir dışında bir kentin ev sahipliğinde Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşiyor. Ege Bölgesi kentlerinden İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Uşak ve Denizli’den yarışmaya katılan okullardan toplam 100 proje yarı finale katıldı. Bu yıl 18.’si Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu tarafından düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışmasında Ege Bölgesindeki okullarda hazırlanan 887 projeden 100’ü jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek, bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Muğla’dan başvurdukları 90 proje arasından 13’ü ile yarışmaya katılan Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, “Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Ortaokul Öğrencileri Arası Proje yarışması bölge finali heyecanını yaşıyoruz. Öğrenciler yıl boyunca hazırladıkları projelerini sundular ve bunlar bir ön elemeden geçti. Davet edilen projeler ise burada 3 gün boyunca sergilenecek. Perşembe günü gerçekleşecek ödül töreninde dereceye giren öğrenciler Türkiye Finallerine gidecek. Biz bugün 13 proje ile buradayız. Şu an burada 100 proje var. Bunun 13’ü bize ait. Ege Bölgesi’ndeki projelerin yüzde 13’ü Muğla Bilim ve Sanat Merkezi’ne ait. Bilim ve teknoloji kuruluna bu yıl 90 proje ile başvuruda bulunduk. Türkiye bazında en çok proje başvurusu yapan ikinci okuluz. Ege Bölgesi’nde birinci sıradayız. Ege bölgesinde böyle bir başarı yok. Okullardan öğrenciler buraya gelerek geziyorlar. Buradaki projeler günlük hayat problemlerinde çıkardığımız tahlillerdir. Patent ve inovasyon değerine sahip projeler yaptılar” dedi.
Diyarbakır Havalar birden ısındı, uzmanından şeker hastalarına ’böbrek yetmezliği’ uyarısı Diyarbakır’da İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Aydın, sıcak havaların artmasıyla birlikte şeker hastalarına sıvı kaybının direkt böbrekleri etkileyeceğini ve böbrek yetmezliğine çok daha hızlı ilerleyebileceği uyarısında bulundu. Sıcak havaların birden artmasıyla birlikte Memorial Hastanesi’nde İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Aydın, uyarılarda bulundu. Şeker hastalığının, vücutta insülin eksikliği ve insüline karşı dirençten oluşan basitçe kandaki şekerin yükseldiği bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Aydın, ’gizli şeker’ denilenin ise gizli olan bir şeyin değil, halk arasında diyabetin başlangıcına veya tıp literatüründe prediyabet denilen diyabet öncesini kapsayan, vücutta henüz bir şeker hastalığı oluşmamış, hastanın şeker hastalığı bulgularının başladığı, gitgide şeker hastalığına doğru ilerlediği durum olduğunu ifade etti. Bundan korunabileceğini veya gizli şeker varsa bunun ilerlemesinin durdurulabileceğini aktaran Dr. Aydın, “Hatta tamamen ortadan kaldırabiliriz. Şeker hastalığı başlangıcı olan hastalar, özellikle diyetlerine, egzersizlerine dikkat ederlerse bu hastalığı önler, durdurur, hatta tamamen yok edebilirler. Evde margarin, iç yağ, kuyruk yağı yerine zeytinyağı kullanırsalar veya günlük en az yarım saat yürüyüş yapsalar, obeziteye yatkın hastalar diyet yapıp kilo verirlerse ve Akdeniz tipi dediğimiz yemekleri, salatayı artırırsalar bunu durdurup önleyebilirler, hatta hastalığı tamamen ortadan kaldırabilirler” dedi. “Yaz aylarında, şu anda hava sıcaklıkları artıyor vücudumuzda kaybettiğimizden çok daha fazla sıvı kaybediyoruz” diyen Dr. Aydın, “Hem şeker hastaları, hem de gizli şeker hastaları normal hastalardan daha fazla su kaybedebilir, böbrekleri normal hastalardan daha hassas olacağından bu sıvıyı yerine koymaları gerekiyor. İçtikleri su miktarlarını artırmaları lazım. Ayrıca protein, yağdan fakir, daha salata ve sebze meyveden zengin bir diyet öneriyoruz. Havalar sıcak olduğu için özelikle 50 yaşın üzerindeki insanlara gündüz güneşin en tepede olduğu saatler 12.00 ile 16.00 arasında dışarıda çok fazla olmamalarını öneriyoruz. Çünkü onların kaybedeceği sıvı direkt böbreklerini etkileyecektir ve böbrek yetmezliğine çok daha hızlı ilerleyeceklerdir” ifadelerine yer verdi.