EĞİTİM - 13 Mart 2018 Salı 10:50

Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu: "Akif bütün topluma mâl olmuştur"

A
A
A
Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu: "Akif bütün topluma mâl olmuştur"

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde “İstiklal Marşı’nın Milli Marş Olarak Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü” konulu panel düzenlendi.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde “İstiklal Marşı’nın Milli Marş Olarak Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü” konulu panel düzenlendi.


Üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi tarafından Kültür ve Kongre Merkezi Damat İbrahim Paşa Salonunda gerçekleştirilen programa Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Vedat Aktepe, akademik ve idari personel, öğrenciler ile davetliler katıldı. Program kapsamında Yrd. Doç. Dr. Hakan Yalap’ın moderetörlüğünü yaptığı, Türk Edebiyat Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bahtiyar Aslan’ın, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Şaban Çobanoğlu ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Ramiz Karabulut’un konuşmacı olarak katıldığı “İstiklal Marşı’nın Milli Marş Olarak Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü” konulu panel düzenlendi.


Panele konuşmacı olarak katılan ve Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’u, sosyal gerçekçi sanat anlayışı ve şiir dünyası üzerinden anlatan Yrd. Doç. Dr. Şaban Çobanoğlu, "Mehmet Akif hem çok şanslı, hem de çok şansız bir değerdir. Bir çok savaşa şahit olan Akif, 65 yıllık ömrünün neredeyse 45 yılını milli mücadele boyunca oradan oraya koşturmakla geçirdi. Zor zamanlar can yakar, fakat aynı zamanda da insanoğlunun direncini arttırır. Akif’in Safahat’ı da bu dar günlere yakılan bir ağıttır, memleketin o günkü acı tablosunu yürekten gelen bir sesle izah eden bir şairimizdir. Akif kadar hayatı şiire, şiiri hayata sokmuş bir şair yoktur. Ölümünün üzerinden 82 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala unutulmamıştır, bugün Türk Edebiyatı’nda şairlerimiz arasında ismi Akif kadar bilinen bir başkası yoktur. Hemen hemen herkes, toplumun tüm kesimleri İstiklal Marşı’nı okur ve bilir. Bu manada Akif bütün topluma mal olmuştur. Kendisinin bir imaj derdi yoktu, sade ve sıradan bir hayatı vardı. Bu hayatı da şiirlerine yansımaktadır. Akif’in sadece şiiri değil, makaleleri, tücrübeleri, mektupları ve bunlar dışında da hizmetleri vardır. Dünyayı yeniden şekillendirmek, yıkılan bir imparatorluğu sağlam temeller üzerinden yeniden kurma çilesini çeken bir şairdir Akif" diye konuştu.


‘Mehmet Akif’te ve Safahat’ta Gelecek Tasavvuru’ üzerine konuşan Doç. Dr. Bahtiyar Aslan, ”İnsanlar aşk acısını dindirmek için şiir yazarlar, bir takım hayaller kurarlar. Biz kendi bireysel yaralarımızı ve acılarımızı ağıt yakarız. Toplumun bu yaralarını ve acılarını tarihsel anlatımla dile getiren bir de şairler vardır. Tarihsel anlatımların da buna benzer işlevleri vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması büyük bir küçülmeyle başlamış ve ulus devlet olmuştur. Bu küçülmenin bizde oluşturduğu olumsuz psikolojiyi atlatabilmek için 1940’lı yıllarda Türkiye’de korkunç bir tarihi roman patlaması yaşanmıştır. Hayali kahramanların çokluğu dikkat çekmektedir” dedi.


‘İstiklal Marşı’nın üzerine notlar’ konusunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Ramiz Karabulut ise, ”Daha küçük yaşta yatsı namazlarını babasıyla birlikte Süleymaniye kubbesi altında kılan, daha ilkokul çağlarında hem Fransızcayı hemde Arapçayı babasından iyi derecede öğrenen, Fransızcanın en zor metinlerini TBMM’nde diplomatik mektupları en iyi şekilde çeviren bir Akif. Atatürk davet ettiğinde teretdüt etmeden Ankara’ya koşan, vaazlar veren Akif’ten söz ediyoruz. İstiklal Marşı kabul edildiğinde Sakarya savaşının arifesindeyiz ve bu çoğaltarak bütün orduya moral olması için dağıtılır. İstiklal Marşı dünyadaki milli marşların çoğunun aksine slogandan ibaret değil, güçlü bir umut ve iman felsefesine dayanan, edebi değeri yüksek bir şiirdir. Akif samimi bir müslüman, ailesine bağlı, islami terbiye içerisinde büyümüş, örnek bir Müslüman, büyük bir sanatkardır. Akif İstiklal Marşı’nda şunları şöyler: İstiklal, hak, iman, vatan ve din. Dünyanın büyük milletlerinin milli marşlarına baktığımızda tamamen kan dökmeye, Hristiyanlık duygularını körüklemeye ve tamamen düşmana hakaretlerle doludur. Bizim marşımız tamamen hasretlerimizi vasıflarımızı göstermektedir” ifadelerini kullandı.


Konuşmaların ardından soru cevap şeklinde devam eden panel, konuşmacılara plaket takdimi ile son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısı AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu ve AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, 31 Mart’ta halka "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısında bulundular. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, seçim sürecinde Kütahya merkezde 58 bin haneye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etti. Önsay, "Artık pazar günü sandığa gidiyoruz. Bir seçim kampanyası sürecinin daha sonuna geldik. Bu süreçte Kütahyalı hemşehrilerimize bizlere kapılarını açtığı için teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir kampanya süreci geçirdik. Tabii AK Parti seçimden seçime kampanya yapan bir parti değil, biz 28 Mayıs günü akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 31 Mart seçimleri için hazırlık yapmaya başladık. Bu süreçte, öncesinde henüz adayımız belli değilken ‘Mahallede gezek var’ programı ile 41 mahallemizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik, taleplerini aldık. Sonraki süreçte 18 Ocak’ta Sayın Kamil Saraçoğlu adayımızın Cumhurbaşkanımız tarafından Kütahya AK Parti belediye başkan adayı gösterilmesinden sonra da yine sahada olmaya gayret ettik. Bu süreçte pek çok faaliyet yürüttük. ‘Mahalle Bizim Kütahya Bizim’ programımızı gerçekleştirdik. Yine 41 mahallemizde, mahallelerimizin sorunlarına hakim olduğumuzu, önceki ziyaretlerimizde o mahalleye dair beklentileri Başkanımız vatandaşlarımıza izah etti, projelerini anlattı. Bütün bu sürecin devamında yine son 10-15 günden beri Ramazan akşamlarını bir fırsat olarak görerek kapıları çalmaya devam ettik. Bütün bu süreçte toplam 58 bin hane ziyareti gerçekleştirdik. Bu tabi Kütahya için önemli bir sayı. 100 bin civarında seçmene ulaşabildiğimiz anlamına geliyor. 100 bin insana ulaşmak 58 bin kapıyı çalmak çok kolay bir süreç değil. Bu süreçte vekalet gösteren kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza Merkez ilçedeki arkadaşlarımıza, ana kademedeki yönetim kurulu arkadaşlarıma, herkese teşekkür ediyorum. Tabi sadece 150 kişilik teşkilatımız değil, bunun dışında gönüllü olarak yine bu faaliyetlerde bize destek olan tüm gönüldaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnşallah hayırlısıyla pazar günü hep beraber sandıklara gidelim, reyimizi ortaya koyalım. Kütahya’mızın bundan sonraki 5 yılda ne olacağına hep birlikte karar verelim. AK Parti belediyecilik anlamında önemli bir marka. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bu hareketi 1994’ten itibaren belediyecilikle başlamış bir hareket ve hakikaten önemli başarılara imza atıldı. Biz son 5 yıldan beri AK Parti olmayan bir belediye ile yaşadık. Bunun neler getirdiğini hep beraber gördük. İnşallah 31 mart günü ben inanıyorum ki Kütahyalılar Sayın Cumhurbaşkanımıza bir vefa göstereceklerdir ve yine Ak Parti’ye Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kamil Saraçoğlu Başkanımıza destek vereceklerdir ve inşallah hep beraber bundan sonraki 2028 seçimlerine kadar Kütahya’da 3 vekilimizle, teşkilatımızla ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu ile beraber şehrimizi büyütmeye ve geliştirmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Kütahyalılar demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip" AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu, 31 Mart’ta Kütahya’nın tekrar AK Belediyecilikle tanışacağını dile getirdi. Saraçoğlu, "Süreç Cumhurbaşkanımızın AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı olarak 18 Ocak’ta bizi ilan etmesiyle başladı. O günden bugüne yaklaşık 70 günlük bir süreyi geride bıraktık. 70 günlük süre boyunca biz hem hemşehrilerimizle bir araya geldik, esnaflarımızla bir araya geldik. Onları tek tek ziyaret ettik. Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik ve bu süre zarfında da biz geçmiş dönemde yaptığımız tüm projeleri halkımızla paylaştık ve yeni dönemde de hangi projeleri hayata geçireceğiz, hangi çalışmaları Kütahya’da yapacağız anlattık. Kütahya’yı daha iyi yerlere götürmenin gayreti içerisinde olacağımızın sözlerini verdik. Tabii ki geçmişte yaptığımız projelerimizi gelecekte yapacağımızın teminatı olarak gösterdik. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ediyoruz. Artık seçim çalışmalarımızı noktalıyoruz. Bundan sonra 31 Mart’ta İnşallah tüm Kütahyalı seçmenlerimiz sandığa gidecek, biz susacağız onlar konuşacaklar ve tercihlerini gerçekleştirecekler. Tabi Kütahya halkı demokrasiye bağlı ve demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip. Geçmiş dönemde de belki Türkiye genelinde en yüksek seçime katılım oranları Kütahya’dadır. Bu dönemde de ben tüm seçmenlerimi özellikle AK Parti seçmenlerini sandığa davet ediyorum. Onlar da vatandaşlık görevlerini yapacak İnşallah 31 Mart’ta da biz tekrar AK Parti belediyeciliğini Kütahya Belediyesi’nde başlatmaya hemşehrilerimizle beraber hazır olduğumuzu dile getirmek istiyorum. Bir fetret dönemi yaşandı. Artık onun sonu geldi. İnşallah 31 Mart’ta sandıklar açılacak ve herkes bu çıkan sonuca razı olacak. Biz de hemşehrilerimizin kullanmış olduğu oyların başımızın üstünde yeri olduğunu beyan etmek istiyorum. İnşallah bu seçimi aldığımız andan itibaren de kollarımızı sıvayarak Kütahya halkına hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Seçimlerin hem Kütahya’mıza, hem ülkemize hem de İslam coğrafyasına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu süre zarfı boyunca, tüm teşkilatımızla beraber il teşkilatımız, Merkez ilçe teşkilatımız, Kadın Kolları, Gençlik Kollarıyla, Belediye Meclis üyelerimizle beraber, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadık ve bu nokta itibarıyla da tüm hemşehrilerimizle kucaklaşma imkanı bulduk. İnşallah seçimler hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı. "31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli" AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, AK Parti’nin 22 yılda yaptıklarının bundan sonra da yapacaklarının teminatı olduğunu belirtti. Kılıç, "Adaylık süreci 2 aya yakın bir süre önce belli oldu. Biz bu adaylık sürecinden beri merkez köylerimizin hemen hemen tamamını gezdik, vatandaşlarımızla hasbihal ettik, taleplerini aldık, beraber istişareler yaptık. Köylerimize yol, su, altyapı hizmetleri konusunda neler yapılabilir, yerinde gördük, gezdik, notlarımızı aldık. Tabi, malum iki gün kaldı seçimlere. 31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli, bu seçimde belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi, muhtar ve ihtiyar heyetini seçeceğiz ama sadece bu şekilde bir seçim olarak görülmemeli. Bu yaşadığımız bölgenin ve Türkiye’mizin önümüzdeki 5 yılını kapsayacak bir geleceğimizin oylamasıdır. Geçen yıl da milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerimizi yaptık. Bu seçim daha da önem arz ediyor çünkü 5 yıl bir seçimsizlik süreci olacak ve AK Parti’mizin 22 yılda yaptığı hizmetlerin artık doruk noktasında yapılabilecek olan hizmetleri yapmamız için vatandaşımızın oylarını daha dikkatli kullanmalarını ve küçük bazı olumsuzluklara bakarak kanmamalarını dolayısıyla AK Parti’yi oylarıyla ve dualarıyla desteklemelerini talep ediyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte yapılması gereken, eksik kalan hizmetleri son derece gayretli bir şekilde yapacağız çünkü AK Parti’nin 22 yılda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır ve bu şekilde bir çalışma gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.