EKONOMİ - 24 Ocak 2017 Salı 16:24

Fındıkta verim artışına gidya formülü

A
A
A
Fındıkta verim artışına gidya formülü

Ordu’da fındıkta verimliliği artırmaya yönelik yapılan çalışmalar kapsamında “Fındık Tarımında Yeni Bir Ürün: Gidya” konulu panel düzenlendi.
Ordu Büyükşehir Belediyesi, Ordu Üniversitesi, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ile Ordu İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün düzenlediği panel, Ordu Üniversitesi Cumhuriyet yerleşkesinde bulunan Müzik ve Sahne Sanatları Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Kadir Saltalı, “Gidya ve Tarımda Kullanımı”, Prof. Dr. Faruk Özkutlu, “Fındık Tarımında Beslenme Problemleri” ve Prof. Dr. Kürşat Korkmaz ise “Fındık Tarımında Gidya Uygulamaları” konusunda katılımcılara bilgi verdi.

“Gidya doğal kireçtir”
Gidyanın tarımda kullanımı ile ilgili bilgiler veren Panel Başkanı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Saltalı, şöyle konuştu: ”Karadeniz Bölgesi’nde yağışın fazla olması nedeniyle topraktaki kireç, kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi besin maddeleri yıkanıyor ve toprakta asitleşme görülüyor. Bu asitleşme, özellikle fosforun yarayışlı olmasını önemli ölçüde düşürürken, fındıkta verimi ve kaliteyi de olumsuz yönde etkiliyor. Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde genellikle toprakların ph değeri 5’in altında ve kireç içeriği düşüktür. Ordu ilimizde toprakların yüzde 83’ünün kireç içeriği yüzde 1’in altındadır. Toprakların PH değerini yükseltebilmek için 2-3 yılda bir yaklaşık 300 kg/da kireç (CaCO3) uygulanmaktadır. Uygulanan kireç, fosforu yüksek oranda tutarak bitkilerde fosfor noksanlığına neden olmaktadır. Gidya kireçle karşılaştırıldığında, gerek organik madde içeriği gerekse maliyet açısından değerlendirildiğinde Karadeniz Bölgesi için oldukça faydalı olabilecek bir üründür.”

“Toprağın PH’sını yükseltiyor”
Gidya uygulamalarının fındık verimi ve toprak özellikleri üzerine etkisinden bahseden Prof. Dr. Kürşat Korkmaz, şu bilgileri verdi: “Ülkemiz için fındık tarımsal açıdan stratejik bir üründür. Ülkemizde fındık verimi son beş yılda yüzde 40 oranında azalmıştır. Verimi azaltan faktörlerden birisi doğru ve dengeli bir gübreleme programının yapılamamasıdır. Gidya uygulamasıyla toprağın örtücü yani yarayışsız hale getirici etkileri baskılanabiliyor. Fındık yetiştiriciliğinde gidya, toprağın pH’sını düzenler, besin elementi ve fosfor yarayışlılığını artırır, bitkilerin kök gelişimini, toprağın su tutma kapasitesini artırır. Tarım kirecinin tonu 250-300 TL ve kireç üretimi için kullanılan enerji maliyetleri ve kullanım oranı da dikkate alındığında gidyanın yüksek organik madde içeriği ile fiyat avantajı nedeniyle rahatlıkla asit topraklarda kullanılabileceği çevre ve insan sağlığı açısından da değerlendirildiğinde oldukça yararlı olacağı düşünülmektedir. Azotlu gübrelerin önemli bir çevre kirletici olarak değerlendirildiği günümüzde gidya, bölgemizde fındık tarımının yanı sıra çay ve kivi tarımında da kullanılabilecek organik bir kaynaktır.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Bu köy sadece çocukların İzmit’te hayata geçirilen "Lokomotif Çocuk Köyü"nde yarışmalardan gösterilere kadar birçok etkinlik düzenleniyor. Eğitim atölyelerine de katılan minikler hem doyasıya eğleniyor hem de yeni bilgiler öğreniyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin İzmit Doğu Kışla Gençlik Parkı içinde kurduğu Lokomotif Çocuk Köyünde birçok etkinlik düzenleniyor. Etkinlikte son olarak birbirinden heyecanlı sahne gösterileri, Hacivat ve Karagöz, İbiş ve Meddah ile sihirbaz gösterileri, sahne yarışmaları, tahta bacak ve jonglör yer aldı. Programa katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da, çocuklarla bir araya gelerek, mutluluklarına ortak oldu. Öğretici atölyeler Öte yandan, Lokomotif Çocuk Köyü, çocukların keşif yapma yönünü canlandırmanın yanı sıra, merak duygularının gelişmelerine de katkı sağlayacak. Çocuk köyünde bulunan vagonlar atölyelere dönüştürüldü ve 10 kişilik gruplar halinde 3-6 yaş arası çocuklara göre planlandı. Vagonlarda "minik tasarımcılar", "minik şefler vagonu", "minik çevreciler vagonu", "minik okurlar vagonu", "minik ressamlar vagonu", "minik mucitler vagonu", "minik mimarlar vagonu" ve "minik müzisyenler vagonu" olarak isimlendirildi. Atölyelerde oyun terapisi ile çocukların bilişsel ve sosyal becerilerini, duygu ve düşüncelerini oyun ile ortaya koymaları hedefleniyor. Psikolojik danışmanlık hizmeti verilecek Ebeveynler ve çocuklar için Lokomotif Çocuk Köyü’nde psikolojik danışmanlık hizmeti de verilecek. Çocuğun bireysel gelişiminin 3-6 yaş grubu özelliklerine uygun olarak ilerleyip ilerlemediğinin tespit edilmesi, çocuğun verdiği mesajların doğru algılanması ve oluşabilecek davranışsal veya duygusal sorunların önüne geçilmesi sağlanacak. Ebeveynlere de çocuğun gelişim süreçlerini nasıl izleyecekleri, çocuklarla iletişim kurarken zorlandıkları alanda nasıl davranmaları ve çocuğa hangi alanlarda destek olmaları gerektiği konusunda eğitimler verilmesi de planlandı.
Ankara Derdest ettikleri kuyumcuyu gasp eden silahlı soyguncular kamerada Ankara’da etkisiz hale getirdikleri kuyumcunun dükkanını soyan 2 şahıs ile onlara yardım ettiği belirlenen bir kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soygun anı ise kuyumcu dükkanın güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, 25 Mart sabahı Keçiören’deki bir kuyumcu dükkanında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, yüzleri maskeli iki şahıs, ellerindeki silahlarla birlikte M.Y.’ye ait kuyumcu dükkanına girdi. M.Y.’yi darp eden ve ellerini plastik kelepçeyle bağlayan şahıslar vitrindeki kol saatleri ile gümüş zincirleri çaldıktan sonra geldikleri motosiklet ile dükkandan ayrıldı. M.Y.’nin ihbarı üzerine çalışma başlatan polis ekipleri, yağma olayını gerçekleştiren kişilerin F.Ö. ve K.Y. olduğunu ve İstanbul’a kaçtıklarını tespit etti. Ekipler ayrıca soygunculara yardım eden S.Ç. isimli birinin daha olduğunu belirledi. İstanbul emniyeti ile ortak icra edilen operasyonla yakalanan F.Ö. ile K.Y. yakalanarak Ankara’ya getirildi. Diğer şüpheli S.Ç. ise Ankara’da yakalanarak gözaltına alındı. Soyguncuların adreslerinde yapılan aramalarda ise kuyumcudan gasp ettikleri takılar ile 1 adet silah ve uyuşturucu maddeler ele geçirildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan şahıslar tutuklanarak cezaevine gönderildi. Günlerce keşif yapmışlar Zanlılardan F.Ö. ve K.Y.’nin olaydan 6 gün önce Ankara’ya geldikleri, kuyumcu dükkanı çevresinde sürekli keşifler yaptıkları ve bu süre içerisinde kiralanan bir araçta barındıkları öğrenildi. Soygunun planlayan S.Ç.’nin ise yağmacı F.Ö. ile K.Y.’ye maddi destek sağlayıp yardım ettiği belirtildi.
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."