POLİTİKA
25 Nisan 2024 Perşembe - 15:37 Ermenilerin 1915’te çıkardığı olaylarda Diyarbakır’da 120 civarında yönetici tutuklandı Sözde Ermeni Soykırımı iddialarına açıklık getiren tarihçi Prof. Dr. Oktay Bozan, “24 Nisan tarihinde bir karar alınmış olunuyor. Bu kararda, Ermeni komitelerinin kapatılması, buradaki kişilerin tutuklanması ve bu kişiler hakkında gerekli tahkikatın yapılması istenmiş oluyor. 24 Nisan 1915’teki Osmanlı Devleti’nin aldığı bu karar üzerine Taşnak, Hınçak gibi cemiyetlerin kapatıldığını ve yetkilerinin tutuklandığını görüyoruz. Bu kapsamda Diyarbakır’da da 120 civarında yönetici tutuklanmış” dedi. 24 Nisan 1915 tarihi, bundan 109 yıl önce yaşanmış olan Ermeni tehcir hadisesi, öncesindeki birtakım kararlar, sözde Ermeni Soykırımı olarak adlandırıldığını anlatan Prof. Dr. Oktay Bozan, Osmanlı Devleti’nin bir imparatorluk olduğunu, imparatorluk bünyesinde çok sayıda etnik ve dini unsurların olduğunu dile getirdi. Rumlardan sonra en fazla dini unsurun olduğu kesimin Ermeniler olduğunu aktaran Bozan, Ermeniler ile Müslümanlar arasında ırklarından, dinlerinden veya mezheplerinden dolayı gerek Osmanlı coğrafyasında gerekse Diyarbekir bölgesinde herhangi bir çatışmaya tanık olunmadığını kaydetti. Bunun çok önemli bir şey olduğuna değinen Bozan, şöyle konuştu: “Bu nedenler Avrupalı bazı tarihçiler, Ermenileri Hristiyan Türkler gibi tanımlar. Birçok şeyleri Müslümanlara benzediğinden, sadık olduklarından dolayı böyle ifade eder. Nitekim Osmanlı kayıtlarında Ermeniler için ‘Tebaa-i Sadıka’, sadık topluluk ifadesi kullanılmıştır. 19. yüzyıl büyük gelişmelere sahne oldu. Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçi akımlar, İngiltere, Fransa gibi sömürge yarışına giren devletlerin sömürge arayışları ve bunun yanı sıra milliyetçi akımı sanayi inkılabıyla beraber toplumların gelişmesi, Osmanlı Devleti bünyesindeki toplulukların istismar edilmesi. Akabinde o süreçte Ruslar sıcak denizlere inme, İngiltere’nin ise Uzak Doğu’ya giden yolları güvence atlına alma gibi gerekçelerle Osmanlı ülkesinde yaşayan gayrimüslimleri istismar etmeye başladılar.” “1890’lı yıllarda yaklaşık 40 yerde Ermenilerin isyan ettiğini görüyoruz” Bununda başında Ermenilerin gelmekte olduğunu belirten Bozan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve büyük devletlerin büyük bir payının olduğunu görüyoruz. Bu devletlerin destekledikleri Ermeni komitacıları, aydınları, bu devletlerin sırtını sıvazladıkları buradaki konsolosluklar, politize olan din adamları gibi birçok sosyal sebepten dolayı artık 19 yüzyılın sonlarında iki toplum arasında ciddi problemler yaşanıyor. 1890’lı yıllarda yaklaşık 40 yerde Ermenilerin isyan ettiğini görüyoruz. Diyarbakır’da 1 Kasım 1895 yılında cuma namazı esnasında 8 camiye saldırı düzenlenmiş, saldırının akabinde yangın çıkmış, 878 dükkan, atölye, depo bölge ekonomisinin can damarı olan birimler yanmış, o gün Diyarbakır’da cuma namazı kılınmamış, kanlı bir cuma yaşanmıştır. Dolayısıyla 19 yüzyılda büyük beklenti içerisinde Ermeniler, büyük devletlerin onlara yardım edeceğini ve bu yardımlar neticesinde bir Ermenistan Devleti kurulacağına inanıyorlar. Aslında demografik olarak bakıldığı zaman bu coğrafyada total nüfusun sadece yüzde 20’sini oluşturmaktadır.” Birinci dünya harbi başladığı zaman Osmanlı Devleti, Almanya ve Avusturya-Macaristan’la beraber müttefik olarak bir savaşa girdiğini aktaran Bozan, “Karşıda Ruslar, İngilizler, Fransızlar var. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesini bir fırsata çevirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Nitekim savaşın hemen başında Taşnak Cemiyeti’nin yapmış olduğu bir toplantıda Osmanlı Devleti’nin bu savaşı kaybetmesi için büyük bir çaba harcayacaklarını, Osmanlı ordusunu Ruslarla Ermeni komiteleri arasına, iki ateş arasına bırakacakları ve içeride ihtilal planları yaparak devleti burada çökertmeye ve Ermenistan Devleti’ni kurmaya çalıştıklarını bunu kayıtlarıyla görmek mümkündür. Osmanlı Devleti, birinci dünya savaşına girdiği zaman hele hele Sarıkamış hezimeti yaşandıktan sonra önce Van, Muş, Bitlis gibi yerlerde elden çıkınca Ermenler, bunun vermiş olduğu özgüven ile Rusların destek ve teşvikiyle, İngilizlerin desteğiyle beraber çok pervasız bir şekilde Müslümanlara yönelik baskıya, katliama girişmişlerdir” dedi. "24 Nisan 1915’teki Osmanlı Devleti’nin aldığı karar üzerine Taşnak, Hınçak gibi cemiyetlerin kapatıldığını ve yetkililerinin tutuklandığını görüyoruz" Osmanlı ordusunda Ermenilerin bir kısmı Rusların tarafına geçtiğini, bir kısmı cepheyi terk ederek askeri konvoyları vurmaya başladığını, bir kısmının ise Müslüman köylerini basarak orada katliamlar yapmaya başladığını dile getiren Dr. Bozan, “Dolayısıyla bütün bunlar üzerine 24 Nisan tarihinde bir karar alınmış olunuyor. Bu kararda, Ermeni komitelerinin kapatılması, buradaki kişilerin tutuklanması ve bu kişiler hakkında gerekli tahkikatın yapılması istenmiş oluyor. 24 Nisan 1915’teki Osmanlı Devleti’nin aldığı bu karar üzerine Taşnak, Hınçak gibi cemiyetlerin kapatıldığını ve yetkililerinin tutuklandığını görüyoruz. Bu kapsamda Diyarbakır’da da 120 civarında yönetici tutuklanmış. Bu arada cephede olması gerekirken firar ederek cephe gerisine gelen Ermeni firariler tespit edilmeye çalışılmıştır” diye konuştu. Diyarbakır Sur içerisinde konuşlanmış bin tane firari Ermeni tespit edildiğini belirten Bozan, “Bu bin tane firari Ermeni, Sur içerisinde dam taburu kurmuştur. Bu dam taburu öyle olmuştur ki, Müslümanlar artık sokaklarda gezemez, hale gelmiş, herkese haraç kesen, devlete meydan okuyan bir tehdit unsuru haline geldiğini görüyoruz. Alınmış olan bu karalar, daha sonra tehcirle sonuçlanacaktır. Tehcirinde gayesi şudur; cephe gerisini güvenceye almak. Ermenilerin ihtilal planlarının boşa çıkarılması amacıyla bir tehcir kararı alınmış. O tarihten itibaren Diyarbakır’da yapılan aramalarda çok sayıda patlayıcı, silah, bomba ve yaralayıcı malzemenin bulunduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
25 Nisan 2024 Perşembe - 15:35 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: “Genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyeti kritik önem taşıyor” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye-Avrupa Birliği, Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilik Yüksek Düzeyli Diyalog 2. Toplantısı’nda AB Komiseri Iliana Ivanova ile ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bakan Kacır, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve AB Komiseri Iliana Ivanova bilim, araştırma, teknoloji ve yenilik alanında ikincisi düzenlenen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısında bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen toplantıya Türkiye ve AB tarafından çok sayıda üst düzey temsilci katıldı. Toplantı kapsamında basın açıklamasında bulunan Bakan Kacır, Türk araştırmacıların, mühendislerin ve yenilikçi firmaların diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını kolaylaştırmak adına yapay engellerin kaldırılmasının elzem olduğunu belirterek, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk” AB ile ikili ilişkileri en üst seviyede ele alarak görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Kacır, “Bugün Sayın Ivanova ile birlikte bilim, araştırma, teknoloji ve yenilikçilik alanında Yüksek Düzeyli Diyalog mekanizmasının ikinci toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdik. Yüksek Düzeyli Diyalog, ikili ilişkileri daha odaklı bir şekilde, en üst mercilerden ele almayı amaçlayan bir mekanizma. AB ile ikili ilişkilerimizi en üst seviyede ele alarak önemli ve kapsamlı bir gündem etrafında verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bilim ve teknoloji politikalarından, sanayinin yeşil ve dijital dönüşümüne; ülkemizin AB fonlarından daha etkin yararlanmasından bilim ve Ar-Ge ile ilgili AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk. Ülkemizin Avrupa Araştırma Alanı’na entegrasyonunu arttırabilmek amacıyla önerilerimizi ve iyi uygulama örneklerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarımızdaki önceliklerimizi ortaya koyduk. Yeşil ve dijital dönüşüm alanında son dönemde kaydettiğimiz ilerlemeleri paylaştık. İkiz dönüşümde ortak hedeflerimizin gerçekleştirilmesi için Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa başta olmak üzere Birlik programları ile Katılım Öncesi Yardım Aracı arasındaki sinerjinin arttırılması gerekliliğini ele aldık. Son olarak inovasyon eko-sistemlerimizin entegrasyonunu sağlamak amacıyla teknoloji transferi ve girişimcilik alanında işbirliği fırsatlarını değerlendirdik. Bugün gerçekleştirdiğimiz Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı aynı zamanda ülkemizdeki önemli başarıların ödüllendirilmesine de vesile oldu” ifadelerini kullandı. “2021 yılından bu yana 243,4 milyon avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda, ülkedeki Ar-Ge ve inovasyon altyapısını adım adım güçlendirerek teknolojide öncü Türkiye’yi inşa ettiklerini ifade eden Bakan Kacır, "Bilimde, teknolojide ve inovasyonda uluslararası iş birliklerini bu vizyonun olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu bakış açısıyla; araştırmacılarımıza, girişimcilerimize, sanayicilerimize ve KOBİ’lerimize Avrupalı ortaklarıyla beraber çalışma imkanı sunan AB Programlarına katılımı ve bu programların sunduğu imkanlardan en üst düzeyde yararlanmayı stratejik öncelik olarak belirledik. 2003 yılından bu yana aktif olarak yer aldığımız AB Araştırma ve yenilik Programlarında son yıllarda elde ettiğimiz başarılar, Türkiye’nin Avrupa araştırma ve inovasyon ekosisteminin önde gelen paydaşları arasında olduğunu göstermekte. Türk araştırmacılar ve yenilikçi firmalarımız; bu programlardan etkin faydalanmamızda en fazla katkı sağlayan başat aktörler olarak öne çıkmakta. Araştırma ve inovasyon alanında, Avrupalı ortaklarımızla somut iş birliğimizin örnekleri arasında dünyanın en büyük sivil Ar-Ge programı Ufuk Avrupa’da ülkemizin başarı grafiği yer alıyor. 2021 - 2027 yıllarını kapsayan Ufuk Avrupa Programı’nda; 2021 yılından bu yana bin 107 Türk yürütücünün dahil olduğu 486 proje aracılığıyla; 243,4 Milyon Avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” diye konuştu. “Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta” Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştirdiklerini aktaran Bakan Kacır, “Araştırma ve inovasyon ekosistemi, planlı endüstri alanları, girişimcilik kültürü ve nitelikli insan kaynağıyla küresel bir üretim üssü haline gelen ülkemiz sanayisi, her geçen gün Avrupa değer zincirindeki güçlü rolünü perçinlemeye devam ediyor. Güneş paneli, beyaz eşya, ticari araç, düz cam ve çimento gibi birçok alanda Avrupa’da lider konumda olan sanayimizin rekabetçiliğini korumak ve 2053 net sıfır emisyon hedefimizi hayata geçirebilmek amacıyla ikiz dönüşümü her daim ajandamızın en üst sıralarında tutuyoruz. Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi, nitelikli nüfusu ve yenilikçi girişimcileri ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta. Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştiriyoruz. Bu mekanizmaları ve programları sadece ülkemize kazandırdığımız fon ve finansal imkanlar olarak görmüyoruz. Aynı zamanda Türk ve diğer Avrupalı paydaşları bir araya getiren, birlikte çalışmaları için fırsat sağlayan yapılar olarak görüyoruz. Bu nedenle; Türk araştırmacılarımızın, mühendislerimizin ve yenilikçi firmalarımızın diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını; teknoloji ve Ar-Ge transferlerini kolaylaştırmak adına yapay engelleri kaldırmamız elzem. Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.
Ersoy: "Burada hakkımızı savunduk ve bir oyumuzu da heba ettirmedik, ettirmeyeceğiz"
24 Nisan 2024 Çarşamba - 12:48 Ersoy: "Burada hakkımızı savunduk ve bir oyumuzu da heba ettirmedik, ettirmeyeceğiz" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Baki Ersoy; Pınarbaşı’ndaki seçimin iptal edilmesine yönelik, "Biz normal şartlar altında zaten bu seçimi kazandık ama sanki CHP kazanmışta biz orada kavga ile seçimi iptal ettirmişiz. Her kavgayla seçim iptal olursa herkes bir yerde kavga eder ve herkes seçim kazanır. Kavgayla seçim iptal ettirilmez" dedi. MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy; İl Başkanı Seyit Demirezen ve MHP Pınarbaşı Belediye Başkan Adayı Menduh Uzunluoğlu ile beraber il binasında düzenlediği basın toplantısında iptal edilen ve 2 Haziran’da tekrarlanacak olan Pınarbaşı’ndaki seçime ilişkin konuştu. İlk olarak kendilerinin sözlü ve fiziki saldırıya uğradıklarını kaydeden Ersoy; algı yapıldığını söyleyerek, "Pınarbaşı’nda bize göre önde olduğumuz seçimde gidip bizzat şehir olduğumuz olaylar neticesinde il, ilçe ve yüksek Seçim Kurulunun ortak kararı ile ve 15 hakimin bulunduğu heyetlerde 15 hakiminde lehimize karar vermesiyle partimiz haklı bulundu ve seçimler 2 Haziran’da tekrar yapılacak. Biz isterdik ki kazandığımız seçimi bir daha sandığa taşımayalım ama bu kadar hukuksuzluğun, usulsüzlüğün ve hırsızlığın olduğu yerde bir de suç bastırır gibi, sanki biz suçluymuşuz gibi bir algı operasyonu yapmaya çalıştılar. Bunun adı her şeyden önce ahlaksızlıktır. Benim yapımı herkes bilir. Ben yapmış olduğum bir şeye “yaptım” derim. Orada kurdukları bir yapı var, onu işletiyorlar. Biz oylarımızı birleştirme tutanaklarında başka yerlere kaydırıyorlar. Bunlar tutanaklarda var. Mühürsüz oy çuvalları ortada geziyor. Gece gidip imza attırmaya gayret gösteriyorlar ki değiştirdikleri tutanakları legal hale getirmek için. Biz bunlara “dur” demek için gittiğimizde de hem fiziki olarak saldırıyorlar hem de sözlü olarak saldırıyorlar. Öncelikle kurduğum sinkaflı kelimelerden dolayı bütün milletimizden özür diliyorum. Bizi o hale getirecek kim varsa da onların yapmış oldukları davranışlardan dolayı bugün yine aynı tavrı gösterseler aynı reaksiyonları vereceğimizin de altını çizmek istiyorum. Size fiziki olarak saldıracaklar, bir milletvekiline küfredecekler, “kimsin lan” sen diyecekler ama biz gidip tepki gösterdiğimizde videoya alınan bir yapı var" ifadelerini kullandı. "Biz ’hırsız var’ dedik" Ersoy; "Bunların hepsini kamuoyu izledi. Biz kavga çıkarttığımız için seçimler iptal olmuş gibi algı yapmak isteyenlere şunu söylüyorum. Hırsızlık yaptınız, usulsüzlük yaptınız, algı yaptınız ve buna şahit tuttuğum milletvekili bazında bir kişi de kendi partisinin baskılarıyla farklı şeyler söylüyor. Ben “karakolda doğru söylüyor, mahkemede şaşıyor” diyorum, “benim hayatım boyunca mahkemeyle hiç işim olmadı” diyor. Ben ondan bahsetmiyorum. Herkes oradaydı. Hakim ve savcı odadaydı. Neler söylediğini hepimiz biliyoruz. Kendisinin bu seçimlerin bu şartlarda olmaması gerektiğini, gerekiyorsa yeniden yenilenmesi gerektiğini söyledi. Yalan söylemeyeceğimi de herkes bilir. Şunu yapsa daha etik olur. “Seçimlerde bu atmosferde doğru bir sonucun çıkması mümkün değildi, bende bunu ifade ettim” dese kendisine saygı duyarız" dedi. "Biz normal şartlar altında zaten bu seçimi kazandık ama sanki CHP kazanmışta biz orada kavga ile seçimi iptal ettirmişiz" Biz şeffaf, herkesin demokratik iradesini ortaya koyduğu ve ortaya koyduktan sonra sandıktan çıktığı bir yapı istiyoruz" diyen MHP’li Ersoy; "Bizim istediğimiz bu, başka bir şey istemiyoruz. Biz normal şartlar altında zaten bu seçimi kazandık ama sanki CHP kazanmışta biz orada kavga ile seçimi iptal ettirmişiz. Her kavgayla seçim iptal olursa herkes bir yerde kavga eder ve herkes seçim kazanır. Kavgayla seçim iptal ettirilmez. Biz orada bulunan usulsüzlüklere tepki verdik ama biz “ne oluyor” diye sormaya başladığımızda fiziki saldırı ve küfür CHP’liler tarafından yapıldı. Bu kısmı bizim arkadaşlarımız kayda almadı. Biz tepki vermeye başladıktan sonra ondan sonra kamera görüntüleri çıktı. Siz yaptığınız şeyleri neden söylemiyorsunuz. Orada kabul ettiklerini niye şimdi söylemiyorsunuz. Zaten kamuoyu anlayacağını anladı. Biz hukukla ilerdik. Benim tarafımdan bir hakimin mağdur edildiğini düşünen CHP’li arkadaşlarımız var ama 15 hakimin vermiş olduğu karara bir türlü saygı göstermiyorlar ve “bu siyasi karar” diyorlar. MHP’nin Yüksek Seçim Kurulunda ret aldığı onlarca başvuru var. Bu kararı verenlerde aynı hakimler oldu, ona niye bir şey demiyorsun. Kavgayla bir şey olmaz ama usulsüzlükler tespit edilmiş ve yapan arkadaşlar belirli. Onun için burada hakkımızı savunduk ve bir oyumuzu da heba ettirmedik ve ettirmeyeceğiz. Yarın farklı bir sonuçta çıkabilir. Bu seçimdir. Seçimin garantisi olmaz. Biz bu seçimin sonuçlarına ne çıkarsa çıksın saygı gösteririz ama hukuk çerçevesinde. Milletimizin iradesi bizim başımızın tacı ama MHP’nin oylarını çalmaya çalıştığınızda biz de buna tepki gösteririz" şeklinde konuştu. "CHP’nin riyakârlıkla bezeli siyaseti Pınarbaşı da ayyuka çıkmıştır" MHP İl Başkanı Seyit Demirezen de, "Gerçekleşen yerel seçimlerde aziz milletimizle beraber Kayserili saygıdeğer hemşerilerimiz de demokratik iradelerini göstermiştir. Bununla beraber ne yazık ki Pınarbaşı ilçemizde CHP’li bazı görevlilerin siyasi ahlak ve nezaketle uzlaşmayacak, hukuk dışı eylemleri de tatsız olaylara sebebiyet vermiştir. Bilindiği üzere; CHP’nin Pınarbaşı seçimlerinde yapmış olduğu hukuksuzluklar sebebiyle seçimler iptal edilmiş, CHP’nin riyakârlıkla bezeli siyaseti Pınarbaşı da ayyuka çıkmıştır. Ne yazık ki CHP’li malum görevlilerin usulsüzlükleri, gayri yasal tutumları ve demokratik olmayan yaklaşımları seçimlere şaibe düşürmüştür. Bunun neticesinde ise 2 Haziran’da seçim yenilenme kararı alınmıştır. Pınarbaşılı hemşerilerimiz ve dava arkadaşlarımız müsterih olsunlar, MHP’ye verilen her bir helal oyun takipçisi olduk, olmaya da devam edeceğiz. İnşallah Pınarbaşılı hemşerilerimiz 2 Haziran’da bir ve beraber olarak kenetlenecek, hırsıza, arsıza ve Pınarbaşı’nın huzurunu kaçırmaya çalışan CHP ve anarşist zihniyetine fırsat vermeyecek, iradesiyle MHP ve Cumhur İttifakı’nın yanında yer alarak Sayın Memduh Uzunluoğlu’nu yeniden ve yüksek bir oyla göreve getirecektir" diye konuştu. Milli Yol Partisi seçimde MHP’yi destekleyecek Milli Yol Partisi Pınarbaşı Belediye Başkan Adayı Servet Kantekin de, 2 Haziran’da yapılacak olan seçimde MHP’yi destekleyeceğini belirterek, şunları söyledi: "1 Mart 2024 tarihinde yapılan seçimlerde Pınarbaşı belediye başkanlığına Milli Yol Partisi’nden aday olarak bin 617 oy aldım ve seçimde oy kullanan hemşerilerimizin yüzde 10.59’unun teveccühüne mazhar oldum. Bilindiği üzere tespit edilen usulsüzlükler nedeniyle ilçe seçim kurulu, il seçim kurulu ve yüksek seçim kurulu tarafından iptal edilen Pınarbaşı belediye başkanlığı seçimi 2 Haziran tarihinde yenilenecek. Pınarbaşı’nda belediye başkanlığı yapan dedem rahmetli gibi güzel ilçemizin daha iyi bir geleceğe kavuşması adına belediye başkanlığına aday olduğum seçimlerdeki sonuç ve bugün gelinen noktada Pınarbaşı’mızın geleceği için bir karar almam gerekti. Tekrarlanacak olan seçimde ilçemizin aydınlık geleceğine yol açmam gerektiğine inandığım için. Yarınlarımızın teminatı olan güzel Pınarbaşı’mızın geleceğinin kararmaması için. Dünya görüşümüzü şekillendiren Ülkücü hareketin siyasi temsilcisi olan, gönül dünyamda da kıymetli bir yeri bulunan Milliyetçi Hareket Partisi lehine, MHP Belediye Başkan adayı Menduh Uzunluoğlu’nu desteklemek üzere çekilme kararı aldım. Pınarbaşı ilçemizde birliğin, beraberliğin, huzurun, güvenin sağlanması dışında hiçbir beklentimiz ve talebimiz olmaksızın yapmış olduğumuz birçok istişare sonucunda vermiş olduğumuz bu kararımızın Pınarbaşı ilçemize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" hepinize saygılarımı sunuyorum."
Bakan Tunç: "Millet size oyu terörü destekleyin diye vermiyor"
24 Nisan 2024 Çarşamba - 12:43 Bakan Tunç: "Millet size oyu terörü destekleyin diye vermiyor" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Millet size oy verirken hizmet etsin diye oy veriyor. Terörü desteklesin diye oy vermiyor" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye Yüzyılında Çocuk Hukuku Paneli"nin ardından basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’de teröre ve şiddete geçit olmayacağını söyleyen Bakan Tunç, demokratik hukuk devletlerinde şiddet ve şiddeti teşvikin suç sayıldığını ifade etti. 40 yıla aşkın süredir Türkiye’nin terör belası ile mücadele ettiğini vurgulayan Bakan Tunç, demokratik siyaset yaptıklarını iddia eden partilerin terörle de arasına mesafe koyması gerektiğini kaydetti. "Millet size oyu terörü destekleyin diye vermiyor" Terörle arasına mesafe koyamayan partilerin geçmişte kapatıldığını işaret eden Bakan Tunç, "Böyle bir hukuki süreçle karşı karşıya kalmak istemiyorsanız terörle aranıza mesafe koyun. Terörü ve şiddeti reddedin. Demokratik siyasetinizi yapmak istiyorsanız özgürce siyasetinizi yapın. Millet size oy verirken hizmet etsin diye oy veriyor. Terörü desteklesin diye oy vermiyor" ifadelerini kullandı. "Devlet büyüklerine hakaret edilmesi kabul edilebilir değil" Terörü ve şiddeti destekleyen açıklamalarda bulunan partilere karşı hiçbir hukuk devletinin müsade etmeyeceğini dile getiren Bakan Tunç, "Yetkili makamlar devreye girer. Diyarbakır Sur’da gerçekleşen olay ile ilgili adli soruşturma başlatılmıştı. Devlet büyüklerine hakaret edilmesi kabul edilebilir değil. Soruşturma devam ediyor buna benzer olaylar olmamalı" ifadesini kullandı. "Milletten aldığınız yetkiyi kötüye kullanmayın" Terörle irtibat ve iltisak nedeniyle partilere kapatılma davaları her zaman açılabileceğini belirten Bakan Tunç, "Şuan devam eden davalarda var. Aynı yolu izlerse eğer DEM Parti o zaman da aynı muameleyle de karşılaşır. Demokratik siyaset yapın. Milletten aldığınız yetkiyi kötüye kullanmayın" diye konuştu. DEM Parti’nin 78 belediyesi olduğunu söyleyen Bakan Tunç, teröre destek verilen uygulamalar ile karşılaşması noktasında gerekli soruşturmaların başlatılacağını belirterek, şunları kaydetti: "Eğer bu 78 belediye terörü destekleyen bir uygulama gerçekleştirirse eğer ne olacak? Anayasamızın 127’nci maddesi ile belediyeler kanunun 45’inci maddesini okuduğunuz. Yasal mevzuat içerisinde terörü destekliyorsa belediye yönetimi geçmişteki uygulamaları da gördük. Hiç kimse bir partinin kapatılmasını ister mi? Milletin kaynaklarını, devlet düşmanlarına aktarma gayreti içerisinde olursanız ve geçmişte oldu. Bunların uygulamaları gerçekleşti. Yine bunlar tekrar ederse verilen yetkiler kullanılır."
Başkan Türkel: “Gençlerin projelerini el birliğiyle hayata geçireceğiz”
24 Nisan 2024 Çarşamba - 12:32 Başkan Türkel: “Gençlerin projelerini el birliğiyle hayata geçireceğiz” Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, “Gençler, artık Serhat abiniz var. Lütfen projelerinizle, bırakacağınız izlerle gelin. O projeleri hayata geçirmek için ne gerekiyorsa yapacağım ve el birliğiyle projelerinizi hayata geçireceğiz” dedi. Samsun’un Atakum Belediyesi, TBMM’nin 104. kuruluş yıldönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı özel bir programla kutladı. Müzik dinletisinden dans gösterilerine ve geleneksel oyunlara kadar birbirinden özel etkinliklerle, bayram coşkusu kentin dört bir yanına taşındı. Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, 23 Nisan kutlamaları kapsamında makamını, 9 yaşındaki Ayşe Sultan’a devretti. Öğrencinin taleplerini dinleyen Başkan Türkel, hayata geçireceği projeler hakkında, minik Ayşe’nin fikirlerini aldı. “Projelerinizi hayata geçireceğiz” Atakum Belediyesi, Çakırlar Korusu Tesislerinde kutlama töreni gerçekleştirildi. Törende konuşan Başkan Serhat Türkel, “Çocuklar, Atakum sizinle çok daha güzel. Ben belediye başkanı olarak bu coşkuya ortak olmaktan, ev sahipliği yapmaktan çok mutluyum ve gururluyum. İyi ki varsınız, sizleri çok seviyorum. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, çocuklar. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden, ayak izlerinden hiç ayrılmadım. Sizlere söz veriyorum bundan sonra da hiç ayrılmayacağım. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin evladı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden, devrimlerinden, ayak izinden hiç ayrılmamış bir belediye başkanı olarak; kendi anne, babama ve 7’den 70’e herkese; Türk Bayrağı’nı, Mustafa Kemal Atatürk’ü tanıtan ve sevdiren kıymetli öğretmenlerimize minnettarım. Öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum. Memleketimizi, Atatürk’ü size sevdirdikleri ve onun ilkelerine bağlı çocuklar yetiştirdikleri için, sizlerin de annelerinizin babalarınızın ellerinden öpüyorum. Bayramımız kutlu olsun. Ben de Cumhuriyetin çocuğuydum, Cumhuriyetin genci oldum. Şimdi orta yaşlı yaşlıyım. Gençler, artık Serhat abiniz var. Lütfen projelerinizle, bırakacağınız izlerle gelin. O projeleri hayata geçirmek için ne gerekiyorsa yapacağım ve el birliğiyle projelerinizi hayata geçireceğiz” diye konuştu. Atakum, çocuk sesleriyle şenlendi DJ İnanç Seven’in müzik dinletisi ile başlayan program, Atakum Belediyesi Minikler Halk Oyunları Ekibi’nin gösterisi ile devam etti. Miniklerin yöresel oyunlarının ardından çocukların en büyük eğlencesi, sihirbaz gösterisi sahne aldı. TOG A Ram Sam Sam’ın dans atölyesinde gönüllü gençler, çocuklara eğlenceli dans figürleri öğrettiler. Cumhur Kocaoğlu’nun sunumuyla geçmişten günümüze geleneksel sokak oyunları, miniklerden büyük ilgi gördü. Çocuklar körebe, halat çekme gibi geleneksel oyunlarla günboyu keyifli vakit geçirdi. Samsun Brass Bando Takımı’nın gösterileri, renkli görüntüler sergilerken; Music Art’ın, birbirinden güzel şarkılarını seslendirdiği konser, seyircilerin büyük beğenisini topladı. ATAçocuk’tan özel program Ata Çocuk Gelişim Merkezi, miniklerin bayramına özel olarak hazırlandı. Mevlana 1, Mevlana 2, Demirkent, Atakent ve Yeni Mahalle şubelerinde eş zamanlı gerçekleştirilen etkinliklerde, öğrenciler şiirler okuyup, 23 Nisan şarkıları söylediler. Öğretmenlerinden en sevdikleri masalları dinleyen minikler; günün simgesi renkli balonları gökyüzüne bıraktılar. Eğlenceli oyunlar ve aktivitelerle dolu bir gün geçiren çocuklar; mutluluklarını öğretmenleri ve velileri ile paylaştı. Çakırlar Korusu’nun yanı sıra Buse Aydın Parkı, Doğa Bilimleri Köyü gibi kentin birçok noktasında eş zamanlı kutlamalar gerçekleştirildi. Kent genelindeki etkinliklere katılan Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, miniklerin bayram coşkusunu paylaştı. Şenlikte halaylar çeken vatandaşlar, kortej yürüyüşüne marşlarla eşlik etti. Doğanın Çocukları Akademisi’nin (DOÇAK) düzenlediği kutlama programında, çocuk korosuyla şarkılar söyleyen çocuklar; drama gösterisinde yeteneklerini sergilediler. Minikler, birbirinden özel etkinliklerin yer aldığı atölyelerde; gün boyu keyifli anlar yaşadılar.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Fırat Üniversitesi’nin başarılı bizleri mutlu ediyor”
24 Nisan 2024 Çarşamba - 12:14 KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Fırat Üniversitesi’nin başarılı bizleri mutlu ediyor” Elazığ’ın Kıbrıs Türkü için ayrı bir önemi olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Fırat Üniversitesi’nin başarılı bizleri mutlu ediyor” dedi. Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Uluslararası Final Üniversitesi’yle iş birliği protokolü imzalamak amacıyla gittiği Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı da ziyaret etti. Son yıllarda başarılını artıran Fırat Üniversitesi’yle ilgili övgü dolu sözler söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, Fırat Üniversitesi’nin başarılarının kendisini mutlu ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Elazığ’ın Kıbrıs Türkü için ayrı bir önemi var. Elazığlı olan Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın Kumsal Katliam’ı olarak bilinen olayda eşi Mürüvvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi, Hakan şehit edildi. Elazığ ziyaretinde şehitlerin kabirlerini ziyaret edip, KKTC’den toprak götürdüm. Bu olayı unutmadık ve unutturmayacağız. Bağımsız ve hür bir şekilde devlet çatısı altında yaşamamız şehitler sayesindedir. Türkiye’de ilk 10’a giren Fırat Üniversitesi’nin başarıları elbette bizleri mutlu etmektedir. Elazığ ziyaretimde bana göstermiş olduğunuz yakın ilgi ve alakaya teşekkür ederim. Şahsıma tevdi edilen fahri doktora unvanının benim için çok kıymetli olduğunu bir kez daha paylaşmak isterim” dedi. Rektör Prof. Dr. Göktaş da Elazığlılar için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin oldukça önemli olduğunu belirterek Elazığ’ın selamlarını iletti.