SAĞLIK
28 Mart 2024 Perşembe - 18:16 Plastikteki zararlı maddelere karşı yeni önlemler araştırılacak Bartın Üniversitesinin (BARÜ) TÜBİTAK tarafından desteklenen projesiyle plastikler ve kaplama malzemelerinde kullanılan Bisfenol A’ya karşı vanilik asitin koruyucu etkisi incelenecek. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahriye Zemheri Navruz yürütücülüğünde geliştirilen TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek A Proje Çağrısı kapsamındaki proje desteklenmeye hak kazandı. Son yıllarda gıdalara bulaşma hızı artan kimyasal bir birleşik olan Bisfenol A maddesine karşı geliştirilen projede, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan İnce araştırmacı olarak yer alırken BARÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Gamze Ataman ise bursiyer olarak çalışmaya katkı sunacak. Bisfenol A’nın hücresel hasarına karşı vanilik asitin koruyucu etkisi Proje kapsamında 60 yıldır endüstriyel kimyada kullanılan Bisfenol A bileşiğinin neden olduğu obezite, kısırlık, hormonal dengesizlik ve hücresel stres gibi sağlık problemlerine karşı araştırmalar yapılacak. Böylece ev ürünlerinde sıklıkla kullanılan plastikler ile konserve metal kaplarda bulunan Bisfenol A maddesinin neden olduğu hücresel stres ve DNA hasarına karşı vanilik asitin koruyucu etkisi incelenecek ve önleyici süreçler çeşitli parametreler üzerinden değerlendirilecek. “Nitelikli çalışmaları ve araştırmaları bilim dünyasına kazandırıyoruz” Desteklenmeye değer bulunan çalışmanın önemine değinen BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, “Bartın Üniversitesi olarak desteklenen projelerimizin artmasıyla nitelikli çalışmaları ve araştırmaları bilim dünyasına ve ülkemize kazandırmaya devam ediyoruz. Sağlık sorunlarının yaygınlaştığı günümüzde yenilikçi fikirler ile hastalıkların önlenmesine yönelik yapılacak olan bu çalışmayı oldukça önemli buluyorum. Bu doğrultuda Üniversitemizin bilim üretme ekosistemine sundukları katkılar dolayısıyla Doç. Dr. Fahriye Zemheri Navruz, AKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan İnce ile yüksek lisans öğrencimiz Gamze Ataman’ı tebrik ediyorum. Kurumsal ilerleyişimizdeki özverili çalışmaları için Fen Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Bülent Karakaş’a teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlere daha iyiye ulaşma noktasında daima destek veren YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar’a, YÖK üyelerimize ve TÜBİTAK Başkanımız Prof. Dr. Hasan Mandal’a teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
28 Mart 2024 Perşembe - 17:17 Türkiye’de 3’üncü: Bu merkezde bedensel engelli bireyler spor yapacak Kastamonu’da hizmet vermeye başlayan ve Türkiye’de 3’üncü olan merkezde bedensel engelli bireyler spor yapma imkanı bulacak. Merkezin tanıtım programında konuşan Kastamonu Belediye Başkanı Rahmi Galip Vidinlioğlu, “Ciddi bir emek var. Böyle bir merkez bir İstanbul’da var, bir Antep’te var, üçüncüsü de burada var” dedi. Fiziksel Engelliler Vakfı tarafından hayata geçirilen proje çerçevesinde sportif faaliyetler ve koordinasyon merkezinin 3’üncüsü Kastamonu’da kuruldu. Merkezin tanıtımı, Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, Fiziksel Engelliler Vakfı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Tatar ve Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği üyelerinin katılımı ile yapıldı. Programda konuşan Belediye Başkanı Vidinlioğlu, merkez sayesinde engelli bireylerin fiziksel ve zihinsel gelişimine katkı sunulacağını belirtti. “Problemlerin üzerinden gelmek eğitimden geçiyor” Kastamonu Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi’nin hizmete alınması sonrasında ailelerin talepleri ile engelli bireylere daha fazla hizmet edebilmek için gayret gösterdiklerini ifade eden Başkan Galip Vidinlioğlu, “Burada yaklaşık 1 yılın emeği vardı. Engelsiz Yaşam Merkezinin ardından fiziksel engellilerin eğitimiyle, sporuyla, bedensel gelişimiyle ilgili bir eksik vardı. Fiziksel Engelliler Vakfımız devreye girdi, Prof. Dr. Yaşar Tatar ve ekibi, geldi. Dün gece geç saatlere kadar burayı derledi. Böyle bir merkez bir İstanbul’da, bir Antep’te var, 3’üncüsü de burada var. Burada olma sebebiyse 40 yıllık dostum. Konsepte uygun en iyi yer oldu. Sanki burası için planlanmış, organize edilmiş oldu. Niyetle uygulama arasında bir zaman geçiyor. Çok şükür, hazır hale getirdik. Bir kaç eksiğimiz kaldı, kısa sürede tamamlamış olacağız. Fiziksel engelliler için bazı şeyler çok zor. Evde çocuğunuz olur markete ekmek almaya gidemezsiniz, uyuyamazsınız. Olabilecek her türlü problem çok daha büyük problemleri beraberinde getirecektir. Bu problemlerin üzerinden gelmek eğitimden geçiyor. Burada spor yapabilecekler. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Merkezde büyük mutluluk yaşadılar Engelli bireylerin aileleri ise yapılan merkezin kendilerine büyük bir destek sağlayacağını belirterek emeği geçen herkese teşekkür etti. Fiziksel Engelliler Vakfı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Tatar da merkez hakkında katılımcılara bilgi aktardı. Daha sonra aileleri ile birlikte merkezi gezen engelli bireyler ise doyasıya eğlendi. Daha sonra sportif faaliyetlere katılacak engelli bireyler birinci aşama sağlık taramasından geçirildi. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Yaşar Tatar tarafından yapılan muayenelerde bireylerin engellilik durumları ve ilk aşamada yapılması gerekenler tespit edildi.
Bu karışım oruç tutan vatandaşların sindirimini kolaylaştırıyor
28 Mart 2024 Perşembe - 10:37 Bu karışım oruç tutan vatandaşların sindirimini kolaylaştırıyor Eskişehir’de aktarlık yapan esnaf, demir hindi şerbeti, kızamık şekeri, tarçın, karanfil, zencefil ve zerdeçal ile hazırlanan karışımın Ramazan Ayı’nda oruç tutan vatandaşların hem sindirimlerini kolaylaştırdığını hem de susuzluk hislerinin önüne geçtiğini söyledi. İslam âlemi için önemli bir yeri olan Ramazan Ayı devam ediyor. Bu çerçevede oruç ibadetlerini yerine getirmeye gayret gösteren vatandaşların sindirimlerini kolaylaştırmaya yönelik tavsiyeler veren aktar esnafı, oruç tutulan saatler dışında demir hindi şerbeti, kızamık şekeri, tarçın, karanfil, zencefil ve zerdeçal ile hazırlanan bir karışımın tüketilmesini önerdi. Ezanla birlikte orucunu bozan vatandaşların uzun süre boyunca aç kaldıktan sonra aniden fazla miktarda yemek yiyerek midelerine yüklenmemeleri gerektiğini ifade eden aktar, bahsi geçen karışımın iftar ve sahur saatleri arasında 5 bardak içilmesi halinde sindirimi kolaylaştırmasının yanı sıra susuzluk hissinin de önüne geçeceğini belirtti. “İftar ve sahur arasında 5 bardak içilmesi hem sindirimi kolaylaştırıyor hem de susuzluğu engelliyor” Eskişehir’de uzun yıllardır aktarlık yapan esnaf Koray Özkılıç, oruçlu vatandaşların sindirimlerini kolaylaştıracak ürünler ve karışımlar hakkında bilgiler verdi. Osmanlı şerbeti ve demir hindi şerbetinin bu konularda etkili ürünler olduğunu dile getiren Özkılıç, “Vatandaşlar demir hindi şerbeti ve kızamık şekeri ile tarçın, karanfil, zencefil ve zerdeçalı içine kattıkları güzel bir karışım hazırlayabilirler. Bu karışımların iftar ve sahur arasında 5 bardak içilmesi sindirimi kolaylaştırması ve hazımsızlığa iyi gelmesinin yanı sıra hem vücudun sıvı ihtiyacını karşılar hem de susuzluk hissinin önüne geçer. Vatandaşlar bunu sahurda tüketirlerse gün boyu susuzluk çekmezler. Müşterilerimizin bu karışıma olan ilgisi yoğun, gelip sıkça soruyorlar" dedi.
İshale bağlı sıvı kaybı hayati riske yol açabilir
28 Mart 2024 Perşembe - 10:12 İshale bağlı sıvı kaybı hayati riske yol açabilir İshal olarak bilinen ve tüm bağırsak sistemini tutan mikroorganizmalarla oluşan enfeksiyon durumuna Gastroenterit adı verilir. Tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte çocuklarda daha sık rastlanır. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, dünyada ölüm sıklığında ikinci sırada yer alan ishal, ülkemizde ise çocuklarda 4, tüm yaş gruplarında 10’uncu sırada bulunuyor” diyerek ishalden korunma yöntemlerini anlattı. Virüs, bakteri ve parazitler, bağırsak enfeksiyonlarına neden olabilir. Çocuklarda rota virüs, erişkinlerde ise norovirüs; gastroenterit yani ishalin başlıca nedenidir. Erişkinlerde ayrıca E. Coli, Camphylobacter, Salmonella (tifo), Shigella (dizanteri) gibi bakteriler de etkenler arasında sayılır. Besin zehirlenmeleri de bakterilerle ortaya çıkarken, bağırsak solucanları ve tenyalar gibi parazitler de etkilidir. Besin zehirlenmeleri bulantı-kusma, karın ağrısı (kramp tarzında) bağırsaklarda gürültü, ishal ve ağız kuruluğu gibi şikayetlerle başlar, tanı ve tedavi gecikmesi ve etkenin özelliklerine göre ateş, ileri derecede halsizlik, bitkinlik ve kanlı dışkı görülebilir. İshalin yol açtığı sıvı kaybı ve elektrolit (sodyum, potasyum, klor) bozukluğu nedeniyle bilinç bulanıklığı ve koma gelişebilir. Zamanında ve yeterli tedavi yapılamazsa ölümle sonuçlanabilir. Bağırsak enfeksiyonlarının çözümü antibiyotik değil Nadiren bazı ilaçlar da bağırsak enfeksiyonuna neden olabilir. Virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedaviye bir katkısı olmaz. Gastroenterit, enfeksiyona neden olan etkenlerin vücuda girip coğalarak vücut savunma mekanizmalarını yenmesi sonucu ortaya çıkar. Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Bağırsak enfeksiyonlarının bulaşma yolları, özellikle temizlik sorunu sonucunda oral-fekal bulaşım denen ağız ve dışkı yolu ile olur. Hijyene dikkat edilmeden hazırlanan ve uzun süre uygun olmayan ortamlarda bekleyen sıvı ve katı gıdalar ile kirli sulardan dolayı bulaşır. Özellikle el hijyenine dikkat edilmeli çünkü hastalık yapan etkenler ağız yolu ile vücuda girmektedir. Bazen virüslerin oluşturduğu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanım sonucu bağırsak içi yararlı bakterilerin ölmesi sonrasında hastalık şiddeti artabilir. Doktor önerisi olmadan bilinçsizce antibiyotik kullanılmamalıdır” diye konuştu. Bir hafta içinde kendiliğinden iyileşir Bağırsak enfeksiyonunun, sıcaklıkların artmasıyla birlikte yaz aylarında daha sık görüldüğünü vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Genellikle bol sıvı alımı, uygun gıda tüketimi ve istirahat ile 1-2 gün-1 hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Çoğu hasta doktora başvurma ihtiyacı hissetmez. Hastalık döneminde özellikle kaybedilen sıvıyı tamamlamak için günde 2-3 litre arasında sıvı alınmalıdır. Bol sulu ve lifsiz gıda, yağsız ya da az yağlı ve baharatsız gıdalar tüketilmeli ve bu dönemde şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır” önerisinde bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, kendiliğinden iyileşmeyen ishal durumlarıyla ilgili ise “Eğer semptomlar şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, yüksek ateş varsa, bulantı-kusma nedeniyle beslenemiyor ve sıvı tüketilemiyorsa, vakit kaybetmeden sağlık merkezinde hastanın durumu, şiddeti açısından değerlendirilerek gerekirse hastaneye yatırılıp tedavisi uygulanmalıdır” dedi. Gastroenterit tanısı için önce hekim hastanın hikayesinde, yediği içtiği gıda, kullandığı ilaçlarla ilgili bilgilerle beraber ne zamandan beri olduğu, dışkılama sıklığı ve kıvamı, rengi gibi bilgiler alır. Muayene ve sonrasında gayta ve kanda bazı değerlere bakılıp etken bulunarak tedavi düzenlenir.
Diyarbakır’da kalp hastalıkları Kardiyak MR ile etkili ve hızlı teşhis ediliyor
28 Mart 2024 Perşembe - 10:01 Diyarbakır’da kalp hastalıkları Kardiyak MR ile etkili ve hızlı teşhis ediliyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Radyoloji Uzmanı Dr. Recai Duymuş, Kardiyak MR sayesinde hastalara girişimsel işleme gerek kalmadan hastalığın teşhisinde zaman kaybının önlendiğini söyledi. Sağladığı yüksek görüntü kalitesi ile kalp hastalıklarının teşhisini zaman kaybı olmadan koyan kardiyovasküler görüntüleme yöntemi Kardiyak MR; tanıda, doğru tedavi planlamasında ve tanı almış yapısal kalp hastalıklarının düzenli takibinde önemli bir yere sahip olduğu biliniyor. Radyoloji Uzmanı Dr. Recai Duymuş, Kardiyak MR’ın hastalıkları erken dönemde doğru teşhis ettiği ve tedavide yol gösterici olması bakımından büyük önem taşıdığını belirtti. Duymuş, “Bilindiği gibi çevresel etkiler ve stresli yaşam şartlarının etkisiyle kalp hastalıklarının sıklığı artmaktadır. Bu nedenle hem hastalıkların erken dönemde doğru teşhis edilmesi hem de tedaviye yol gösterici olması bakımından kalp görüntülenmesi büyük önem taşımaktadır. Radyoloji birimimizde yaptığımız işlemlerin büyük bir kısmını sanal anjiyo oluşturmaktadır. Aynı zamanda seçili hastalarda kalp MR çekimini de yapıyoruz” dedi. Yapılan işlemin en önemli avantajı hastaya herhangi bir girişim yapmadan görüntüleme yapabilmeleri olduğunu ifade eden Duymuş, “Bunu koldan kontrast madde enjekte ederek kısa sürede çekim yapabiliyoruz. Kalbin görüntülenmesi aslında son 10 yıla kadar etkin yapılamıyordu. Bunun nedeni de kalbin hareketli olmasındandı. Ancak son 10 yılda gelişen teknolojiyle birlikte kalbin görüntülenmesini yapabiliyoruz. Artık rutin bir kullanıma da girdi. Biz de bu yöntemleri Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kullanarak hastalarımıza fayda sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu. “Son teknolojiyle kalbin kasılma bozukluklarını, fonksiyonunu, büyük damarlarını hem görebiliyor hem de ölçümler yapabiliyoruz” diyen Dr. Duymuş, "Bir de parametrik haritalamanın önem taşıdığı hastalıklar var. Bu hastalıkları da Kardiyak MR ile birlikte tespit edebilme imkanına erişmiş durumdayız. Bu hastanemiz için önemli bir aşamadır" ifadelerinde bulundu.
Balıkesir’de iki hastaya meme koruyucu cerrahi ameliyat
27 Mart 2024 Çarşamba - 18:23 Balıkesir’de iki hastaya meme koruyucu cerrahi ameliyat Balıkesir Üniversitesi Hastanesi, nitelikli sağlık hizmetleriyle faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Hastanenin Genel Cerrahi bölümünde iki hastaya “İntraoperatif Gama Prob” teknolojisiyle “Meme Koruyucu Cerrahi” ameliyatı yapıldı. Balıkesir Üniversite Hastanesinde yapılan, “Balıkesir’de ilk” nitelikli işlemlere yenisi eklendi. Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Başbuğ ve Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Duran tarafından meme kanserlerinde uygulanan cerrahi prosedürlerde koltukaltındaki şüpheli lenf bezlerinin taramasında, çok odaklı veya milimetrik tümörlerin tespitinde büyük kolaylık sağlayan “İntraoperatif Gama Prob” teknolojisiyle iki hastaya “Meme Koruyucu Cerrahi” ameliyatı yapıldı. Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Başbuğ: “İntraoperatif Gama Prob” ile ameliyatta şüpheli dokular kolaylıkla tespit edebilmekte. Gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgiler veren Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Başbuğ; “İntraoperatif Gama Prob teknolojisiyle, meme dokusu içerisindeki ve koltukaltındaki şüpheli dokular hassas bir şekilde belirlenip, hastaların ameliyatları kısa zamanda ve az kesiyle gerçekleştirildi. İstanbul’dan ve Burhaniye’den gelen hastalarımızı herhangi bir sorun olmadan postoperatif 1. gününde taburcu ettik” dedi. Genel Cerrahi Anabilim Dalı hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Murat Başbuğ, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı süresince üniversitesinin Genel Cerrahi alanında daha ileri götürmek anlayışı içerisinde yeniden yapılandırarak anabilim dalının kendi alanında deneyimli akademisyenleriyle birlikte birçok yeniliğe imza attığını, ileri düzey kapalı (Laparasokopik) ve açık ameliyatlarla Balıkesir il dışına sevkleri azaltmakla birlikte il dışından ve yurtdışından hastaların hastanemizi tercih ettiğini ve Anabilim Dalı olarak bunu sağladıkları için büyük bir mutluluk ve gurur duyduklarını belirtti. Yeni tedavi yöntemlerini Balıkesir halkına sunmaya devam edeceklerini söyleyen Prof. Dr. Murat Başbuğ, kendilerine destek veren üniversite ve hastane yönetimine de teşekkür etti. Üniversite Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bahadır Çağlar da yaptığı değerlendirmede; Balıkesir’den şehir dışına hasta sevkinin önüne geçmek adına, ihtiyaç duyulan alanlarda hastanenin ihtiyaçlarının karşılanmaya devam ettiğini ifade ederek, hastaneye kazandırılan yeni cihazlarla birlikte sağlıkta çekim merkezi vizyonuyla çalışmayı sürdürdüklerini dile getirdi. Başhekim Çağlar, hastane çalışmalarına destekleri dolayısıyla üniversite yönetimine ve ayrıca gerçekleştirilen işlem dolayısıyla da Genel Cerrahi Anabilim Dalı hekimlerine ve personeline de teşekkür etti. Hastalıkları ile ilgili bilgi veren Gülsüm Karagöz ve Nurhayat Güven de “BAÜN Hastanesine ve hocalarımıza tavsiye üzerine geldik ve hocalarımız bize güven verdi. Allah razı olsun hocalarımızdan. Çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Yunusemre Belediyesi çölyak hastalarını unutmadı
27 Mart 2024 Çarşamba - 16:26 Yunusemre Belediyesi çölyak hastalarını unutmadı Ramazan ayı dolayısıyla ihtiyaç sahiplerine gıda kolisi yardımında bulunan Yunusemre Belediyesi, mübarek ayda Çölyak hastalarını da unutmadı. İçinde glütensiz 15 parça gıda ürününün yer aldığı yardım paketi Çölyaklı alilere dağıtılmaya başlandı. Ramazan ayı sebebiyle ihtiyaç sahiplerine gıda kolisi yardımlarına aralıksız devam eden Yunusemre Belediyesi, bu yıl Çölyak hastaları için önemli bir çalışmaya imza attı. Yaşamları boyunca glütensiz gıdayla beslenmek zorunda kalan Çölyak hastaları için özel gıda kolisi düzenleyen Yunusemre Belediyesi, tespit edilen hastalara yardımlarına başladı. Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi’nin talimatları doğrultusunda başlatılan çalışma çerçevesinde Çölyak hastaları için hazırlanan gıda yardımının içinde un, makarna, cips, bisküvi ve çikolata olmak üzere 15 ayrı glütensiz gıda malzemesi bulunuyor. Yunusemre Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü Sevinç Kibar’ı ziyaret eden Çölyak hastası Murat Gülbel, Çölyak hastaları için başlatılan çalışmadan dolayı Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi’ye teşekkür etti. Yunusemre Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü Sevinç Kibar da Çölyak ve Organik Beslenme Derneği’nden tespit ettikleri 60 Çölyaklı aileye gıda yardımlarının dağıtılmaya başlandığını söyleyerek, “Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Çerçi’nin talimatlarıyla Ramazan ayında Çölyaklı alilerimiz bir çalışma başlattık. Çölyak hastaları glütensiz beslenmek zorunda. Hazırladığımız gıdalarımız tam donanımlı. Hem yetişkinlerimizin hem de çocuklarımız için gıda malzemeleri bulunuyor. İçinde çocuklarımızın yiyebileceği çikolata ve bisküvilerimiz bile yer alıyor. Çölyak ve Organik Beslenme Derneğimizden aldığımız listemizde 60 tane Çölyaklı hastamız var. Hazırladığımız gıda yardımı paketlerimiz Çölyaklı ailelerimize ulaştırılmaya başlandı” dedi. “Yunusemre Belediyesi bizi unutmadı” İki çocuk babası Çölyak hastası Murat Gülbel, Çölyak hastalarının kullandığı gıda ürünlerinin pahalı olduğunu dile getirerek, Yunusemre Belediyesi’nin başlattığı çalışmanın kendilerini mutlu ettiğini belirtti. Murat Gülbel yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Çölyak hastaları olarak gıda ürünlerine ulaşma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle kullandığımız ekmek çok pahalı. Şu anda bir ekmek bana yaklaşık bin TL’ye mal oluyor. 500 TL’ye ekmek siparişi veriyorum, 480 TL ise kargo ödüyorum. Bu da en ucuz maliyet. Kullandığımız gıdalarımızın hepsi bu şekilde pahalı. 1989 yılından beri diyet yapmak zorundayım. Asgari ücretle çalışan bir ailenin Çölyaklı bireyinin masrafını karşılaması çok zordur. Dışarıdan istediğimiz bir şeyi yeme imkanımız yok. Özellikle mübarek Ramazan ayında Yunusemre Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Çerçi’nin bizi unutmayarak böyle bir çalışma başlatmasından dolayı mutlu olduk. Bizi unutmayan başkanımız Çerçi’ye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.” “Çölyak hastalarımızın yanındayız” Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi ise çalışmaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Belediye olarak Çölyak hastalarımızın yanında olduğumuzu göstermek amacıyla Ramazan Ayı’nda böyle bir çalışma başlattık. Özellikle beslenme konusunda nasıl bir sıkıntı yaşadıklarını biliyoruz ve yakından takip ediyoruz. İçinde glütensiz ürünlerden oluşan gıda yardımı paketimizde umuyoruz ki bir nebze yaşadıkları sıkıntıya çözüm getirmiş oluruz. Belediye olarak imkanlarımız çerçevesinde Çölyaklı hastalarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Ayrıca önümüzdeki süreçte bir hedefimiz daha var. Önümüzdeki aylar içerisinde Çölyak hastalarımız için glütensiz ekmek üretimi yaparak, ilçelerimizde oluşturduğumuz Halk Ekmek Büfelerinde bu ekmekleri satışa sunmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
İş Sağlığı ve Güvenliği İş Birliği Protokolü imzalandı
27 Mart 2024 Çarşamba - 16:24 İş Sağlığı ve Güvenliği İş Birliği Protokolü imzalandı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile İl Sağlık Müdürlüğü arasında “İş Sağlığı ve Güvenliği İş Birliği Protokolü" imzalandı. Çanakkale Valiliği 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Toplantı Salonunda gerçekleştirilen protokole, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Gökhan Baştürk, Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi Sorumlu Hekimi Dr. Şahin Kahyaoğlu ve ÇOMÜ İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatör Yardımcısı Öğretim Görevlisi Seren Yazgı katıldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile İl Sağlık Müdürlüğü arasındaki “İş Sağlığı ve Güvenliği İş Birliği Protokolü” Vali İlhami Aktaş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu ve İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Gökhan Baştürk tarafından imzalandı. “İş Sağlığı ve Güvenliği İş Birliği Protokolü” çerçevesinde yürütülecek faaliyetlere ilişkin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile İl Sağlık Müdürlüğü arasındaki iş birliğini belirleyen protokol kapsamında, Akademik ve bilimsel çalışmaların yapılması, stajyerlerin iş kazası oranlarının azaltılması, farkındalık oluşturulması, iş kazalarını önlemek için proje çalışmaları yapılması, 2. ve 3. basamak hastanelerin İSG hizmetlerinin değerlendirilmesi, iyileştirme çalışmalarının yapılması, risk analizleri, iş kazaları, istatistikler, eğitim ve işe giriş muayenelerinin değerlendirilerek ortak çalışmaların yürütülmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili iş ve işlemleri yürüten personellerin mesleki alanda eğitimlerinin geliştirilmesi ve İSG ile ilgili konularda eğitici eğitimlerinin sağlanması, baz risk analizlerinin oluşturulması, ergonomik risk analizleri çalışması yapılması, KKD(Kişisel Koruyucu Donanım) açısından risk analizleri deneme çalışmalarının yapılması, hastaneler için kullanılabilecek KKD ekipmanının daha ucuz ve ergonomik olarak geliştirilmesinin sağlanması, ihtiyaç duyulan iş ve branşlarda İSG profesyoneli yetiştirmek için ortak çalışma yapılması amaçlanıyor.
Bölgenin modern hayvan hastanesi açılıyor
27 Mart 2024 Çarşamba - 15:28 Bölgenin modern hayvan hastanesi açılıyor Çorum Belediyesi, örnek bir projeyi daha hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bahabey Çamlığı yanında yapımı tamamlanan ve bölgenin en modern Hayvan Hastanesi olarak gösterilen Çorum Belediyesi Hayvan Hastanesi 29 Mart’ta düzenlenecek törenle hizmete açılacak. Hayvan Hastanesi’nde kedi, köpek ve kanatlılar başta olmak üzere tüm hayvanlara müdahale edilebilecek. Sahipsiz sokak hayvanları konusunda çok önemli bir çalışmaya daha imza attıklarını belirten Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, “Bölgemizin en modern, Türkiye’ye ise örnek olacak hayvan hastanemizi söz verdiğimiz sürede tamamladık. Hayırlı olsun” dedi. Bölgenin en büyük ve donanımlı tesisini Çorum’a kazandırdıklarını vurgulayan Başkan Aşgın, “Hayvan hastanemizde ameliyathaneler, müşahede odaları, karantina odaları, muayene odaları yer alıyor. Kısaca, bir hayvan hastanesinde ne olması gerekiyorsa, hangi cihazlara ve donanıma sahip olması gerekiyorsa her şey düşünüldü. Muazzam bir hayvan hastanesini, Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi şehrimize kazandırdık. Tedaviye ihtiyaç duyan hayvanların her türlü tetkik, muayene ve bakımları uzman veteriner hekimlerimiz tarafından yapılacak” dedi. Hayvan Hastanesi’nin açılışını 29 Mart Cuma günü saat 14.00’te yapacaklarını belirten Başkan Aşgın “Bölgenin en modern hayvan hastanesinin açılışına tüm hemşerilerimizi bekliyoruz.” diyerek açılışa tüm Çorum halkını davet etti.
Niğde’de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Polikliniği 11 farklı alanda hasta kabulüne başladı
27 Mart 2024 Çarşamba - 14:39 Niğde’de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Polikliniği 11 farklı alanda hasta kabulüne başladı Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Polikliniği, 11 farklı branşta hasta kabulüne başladı. Klinikte başta kupa terapisi (hacamat) olmak üzere ozon, fitoterapi, hipnoz, mezoterapi, arı, sülük tedavileri gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri kullanılıyor. Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın suistimal edilen bir alan olduğuna dikkati çeken Tibbi Farmakolojı Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Kaya, geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin yetkin hastanelerde ve uzman hekimlerce yapılması gerektiğini vurguladı. Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geleneceksel ve Tamamlayıcı Tıp Polikliniği’nde 11 farklı alanda uygulama yaptıklarını söyleyen Prof. Dr. Kaya, bu yöntemin hiçbir zaman modern tekniklerin önüne geçmemesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Kaya, "Ülkemizde şu anda Sağlık Bakanlığı tarafından 15 uygulamaya izin verilmiş durumda ve 11 konuda yetkiliyiz. Bunlardan en sık bilinen halk arasında hacamat olarak da bilinen kupa tedavisi. Kupa tedavisinin dini bir gelenek yönü de olduğundan çok rağbet görüyor. Tıbbi olarak dünyanın birçok yerinde uygulanan bir yöntem. Nedeni belli olmayan baş ağrıları, bazı kas ağrılarında faydalı olabiliyor. Bunun dışında yine sık uygulanan bir yöntem ozon tedavisi. Kişinin kendi kanının ozonlandıktan sonra tekrar kendisine steril şartlarda verilmesi prensibine dayanıyor. Kılcal damar tıkanmada, bazı kronik yaralarda, şeker hastalarında çok faydalı oluyor. Bunun dışında bağışıklık sistemini destekleyerek kişilerin vücudunun direncini de arttırdığı biliniyor. Halkımızın çok bilmediği ama bazı bölgelerde çok uygulanan yöntem arı terapisi. Arı sokturularak uygulanıyor veya arının zehri tedavi olarak uygulanabiliyor. Sülük tedavisi de aslında yurt dışında ve dünyanın birçok alanında belli bir hastalıkta profesyonel olarak kullanılıyor. Modern tıpta da kullanım alanı var. Kan dolaşımının bozulduğu, dolaşımın bozulduğu durumlarda kullanılabiliyor ve birçok kronik, nedeni belli olmayan ağrılarda fayda sağlıyor" dedi. Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Polikliniği’nde fitoterapi ve hipnoz yöntemleri ile tedaviler yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Kaya, hipnoz sayesinde düşünce ve davranışın değiştirilebildiğini belirterek, "Fitoterapi bitkilerin tıbbi amaçlı olarak kullanımı. Günümüzde bitkilerden elde edilen ilaçlar çok çok azaldı, sentetik hale geldi. Ama halen bitkilerin tıbbi amaçlı olarak kullanılabileceğini biliyoruz. Bu nedenle bazı karışımlar bazı hastalıklarda uygulanıyor. Bunun dışında pek bilinmeyen ama çok faydalı bir uygulama da larva tedavisi. Kronik yaralar üzerinde tedavi amacıyla kullanılıyor. Aylarca iyileşmeyen yaralar üzerinde temizlik çok önemlidir. Bunu cerrahi olarak biz yapmaya çalışıyoruz ama mikro temizlik yapmak pek mümkün olmuyor. Bu larvalar canlı dokuya hiç zarar vermeden mikro temizlik yapabiliyorlar" ifadelerini kullandı. Düşünce ve davranışı değiştirmenin gerektiği durumlarda uygulanan hipnoz tedavisi ile sigara, oyun gibi bağımlılıklardan kurtulmanın mümkün olabildiğini söyleyen Kaya, hipnozun fobilerden kurtulmada etkili olduğunu da ifade etti.