SAĞLIK
23 Nisan 2024 Salı - 14:30 Sigara yasakları işe yarıyor, sigaraya bağlı hastalıklarda azalmalar var Sigara yasakları farklı seviyelerde olsa da dünyada 151 ülkede uygulanıyor. Ülkelerin yüzde 40’ı bu yasakları uyguluyor ve uygulamaların içeriği güncelleniyor. Son olarak İngiltere’de 2009’dan sonra doğanların hayat boyu sigaraya erişimini yasaklayacak tasarı parlamentoda onaylandı. İngiltere’de yapılan bazı araştırmalara göre yasaklar işe yarıyor. Yasaklarla İngiltere’deki sigara kullananları sayı ciddi miktarda azalırken kalp krizi ve felç oranlarının yanı sıra bronşit ve astım oranların da düşüş gözleniyor. 151 ülkede sigara kullanımını azaltmak için farklı seviyelerde önlemler yürürlükte. Ülkelerin yüzde 40’tan fazlasında kapalı mekanlarda sigara içmek yasak. Konu ile ilgili araştırmalar bu yasaklar ile dünyadaki her 10 kişiden yaklaşık 7’sinin yani 5,6 milyar insanın pasif içicilikten koruduğunu gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün hesabına göre, son 15 yılda dünya çapındaki sigara yasaları sayesinde, küresel nüfusta 300 milyon daha az sigara içicisi bulunuyor. Türkiye’de ise sigara tüketimine ilişkin ilk yasal kısıtlama 26 Kasım 1996 tarihli ve 22829 sayılı T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun ile getirildi. Bu Kanun ile sigara başta olmak üzere tütün ürünlerinin zararlarının anlatılması ve tüketiminin önlenmesine ilişkin tanıtım gibi uygulamalar gündelik hayatta yer bulmaya başladı. 19 Ocak 2008 bu kanuna esaslı değişiklikler getirilerek, sigara başta olmak üzere tütün ürünlerinin, evler hariç, her türlü kapalı ortamda tüketimi yasaklandı. Bunun yanında 2013 yılında çıkarılan bir kanunla taşıt araçları içinde de sigara yasağı başladı Türkiye’de aynı zamanda sigaranın reklamını yapmak, film ve dizilerde sigara sansürlenerek gösterilir. 18 yaş altı kişilere sigara satmak da yasaklandı. Elektronik sigaralar ülkemizde resmi olarak satışı yasak ürünler arasında. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hazırlanan Dünya Sigara Salgını Raporu’na göre, Türkiye, Brezilya, Hollanda ve Morityus ile birlikte sigarayla mücadelede en başarılı ülkeler arasında. Türkiye, Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İsrail, Norveç, Suudi Arabistan ve Birleşik Krallık da dahil 22 ülke tek tip sigara paketini zorunlu tutuyor. Başka ülkelerden örnekler; Dünyanın sigara içilmeyen ilk ülkesi olmayı hedefleyen Bhutan, 2004’te ülke genelinde sigara satışını ve kullanımını yasakladı. İrlanda 2004 yılında ofisler, barlar, restoranlar gibi halka açık yerlerde ve toplu taşıma araçlarında sigara içmeyi yasaklayan dünyadaki ilk ülke oldu. 16 Avrupa Birliği (AB) ülkesi de o tarihten bugüne daha benzer yasalar çıkardı ancak üye ülkelerin yasaları uygulayış sıkılığında farklılıklar var. Türkmenistan’da Ocak 2016’da tütün ürünlerinin satışı tamamen yasaklandı Avustralya’da kapalı mekanlarda, bina girişlerinde, plajlarda ve halkın yoğun olarak kullandığı caddelerde sigara kullanımı yasak. Malezya’da ülke genelindeki bütün restoran ve kafelerde sigara kullanımı yasaklandı. Sigara içmek isteyenlerin restoran ve kafelerden 3 metre uzaklaşması şartı getirildi. Birleşik Arap Emirlikleri’nde emirlikler arasında farklı uygulamalar olsa da 2010’dan beri federal bir yasaya göre, 12 yaşından küçük çocukların bulunduğu araçlarda sigara içenlere para cezası uygulanıyor. Japonya’da 2020 yılından itibaren kapalı alanlarda sigara içilmesine izin verilmiyor. Kapalı alanlarda sigara içilmesi için işletmelere ayrı alanlar kurması şartı getirildi. Pan Amerikan Sağlık Örgütü’ne göre Amerika kıtasında sigara kullanımına bağlı veya pasif içicilikten dolayı yılda yaklaşık bir milyon ölüm meydana geliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise sigara konusundaki yasalar eyaletten eyalete değişiyor. Bununla birlikte genel olarak federal binalar, toplu taşıma araçları ve çoğu restoran ve bar dahil olmak üzere birçok kamusal alanda sigara içmek yasak. Kanada’daki durumda ABD’ye benzemekle birlikte sigara yasaklarını genişleten ülkeler arasında. 2006 yılında Uruguay’da tüm kapalı halka açık yerlerde ve ayrıca hastane ve okulların yakınında sigara içmek yasaklandı. Paraguay, kıtada sigara içmeye karşı ulusal yasalar çıkaran son ülke oldu. 2020’den beri ülkedeki tiryakilere, yalnızca kalabalık olmayan mekanlarda sigara içme hakkı tanınıyor. Meksika geçen yıl dünyadaki en katı sigara karşıtı yasalardan birini yürürlüğe koydu. Yasaklar parklar, plajlar, oteller, ofisler ve restoranlar dahil tüm halka açık yerleri kapsıyor. Yasaklar işe yarıyor İngiltere’de 2009’dan sonra doğanların hayat boyu sigaraya erişimini yasaklayacak tasarı parlamentoda onaylandı. Şu anki İngiliz yasalarına göre 18 yaşın üzerindeki kişilere tütün ürünleri satılıyor, fakat geçen hafta onaylanan Tütün ve Elektronik Sigara Yasası ile bu yıl 15 yaşına giren çocuklar, hayatları boyunca sigara alamayacak. Yeni yasa bu sınırı da her yıl bir yıl artıracak, bu da bir gün geldiğinde kimsenin tütün ürünleri satın alamayacağını işaret ediyor. BBC’nin haberine göre sigara yasakları etkisin göstermeye başladı. İngiltere Ulusal Sağlık ve Bakım Araştırma Kurumu, 21 ülkedeki sigara yasağının etkilerini inceledi. Kurum, sigara yasağının, kalp krizi ve felç oranlarının yanı sıra bronşit ve astım oranlarının düşüşü ile de ilişkili olduğunu belirtiyor. British Medical Journal’da (BMJ) yer alan bir rapora göre, yasağın yürürlüğe girmesinden sonraki yıl yani 2008’de kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırılan kişi sayısı bir önceki yıla göre bin 200 azaldı. Glasgow Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İskoçya’da halka açık yerlerde sigara içme yasağı sonrası astım nedeniyle hastaneye giden çocukların sayısı üç yıl boyunca neredeyse beşte bir oranında azaldı. İskoçya’da yasak uygulanmadan önce astımlı çocukların hastaneye kabul sayısı her yıl yüzde 5 artıyordu. İngiltere hükümetinin verilerine göre 2006 yılında ülkedeki yetişkinlerin yüzde 22’si sigara içiyordu. 2023 yılına gelindiğinde ise sigara içen yetişkinlerin oranı yüzde 14’e geriledi.
Başkan Çetin Akın’dan SMA’lı Feyyaz Alperen için dayanışma çağrısı
17 Nisan 2024 Çarşamba - 14:29 Başkan Çetin Akın’dan SMA’lı Feyyaz Alperen için dayanışma çağrısı Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Turgutlulu SMA hastası Feyyaz Alperen Cantekin ve ailesini belediyede konuk etti. Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Turgutlu’da yaşayan ve SMA hastalığıyla mücadele eden çocukların kampanyalarına destek olmaya devam ediyor. SMA’lı çocukların tedavisi için aileleri tarafından başlatılan kampanyalara sık sık destek veren Başkan Çetin Akın, Turgutlu’da yaşayan ve SMA Tip 2 hastalığı ile mücadele eden 8 yaşındaki Feyyaz Alperen Cantekin’i ailesiyle birlikte belediyede misafir etti. Başkan Akın, zorlu bir tedavi sürecinde olan Turgutlulu Feyyaz Alperen için destek olabileceği konular hakkında istişareler gerçekleştirerek kampanyaya destek verdi. Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, iki yıl önce kampanyası başarıyla tamamlanan Turgutlulu İrem Nur Çakto’nun zorlu sürecinde etkin rol oynarken düzenlenen tüm etkinliklerde İrem Nur’a destek çağrısında bulunmuş ve kampanyanın Türkiye’de, dünyada duyulmasına katkı sağlamıştı. Başkan Çetin Akın ayrıca tedavisi yine olumlu sonuçlanan Manisalı Duru Sağlık’a da gerekli desteklerini sunmuştu. “Daha önce başardık, yine başarabiliriz” Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, “Daha önce başardık, yine başarabiliriz. SMA Tip 2 hastalığıyla mücadele eden hemşehrimiz Feyyaz Alperen Cantekin ve ailesini belediyemizde konuk ettik. Zorlu bir tedavi sürecinde olan Turgutlu’muzun evladı Feyyaz Alperen için destek olabileceğimiz konular hakkında görüştük. Tüm hemşehrilerimden ve hayırseverlerimizden valilik onaylı kampanyaya destek olmalarını rica ediyorum. Feyyaz’ımız yardımlarınızla yaşama tutunacak” dedi.
Türkiye sağlık turizminde marka olacak
17 Nisan 2024 Çarşamba - 14:00 Türkiye sağlık turizminde marka olacak Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Türkiye’nin 2024 yılında sağlık turizmi alanında bir marka haline geleceğini söyledi. Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Yönetim Kurulu adına yazılı bir açıklama yapan Genel Başkan Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Türkiye’nin sağlık alanındaki başarısı ile sınırları aşarak uluslararası bir sağlık üssü konumuna geldiğini ifade etti. Özel hastanelerin acil servislerinin vatandaşa açılmasından aile hekimliği uygulamasına, kanser tarama merkezlerinden mega proje Şehir Hastaneleri’ne varana kadar sağlık alanında gerçekleştirilen birçok reformlar ve uygulamalar ile Türkiye’nin yurt dışında sağlık turizmi alanında aranılan ülke konumuna geldiğini belirten Karabulut, “Sağlık alanında yapılan bu reformlar sayesinde Türkiye 2024 yılında sağlık turizmi alanında bir dünya markası haline gelecektir" dedi. Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu olarak, Ortadoğu, Afrika, Avrupa, Asya, Amerika, Latin Amerika ve Orta Asya Türk devletlerinde Türkiye’nin sağlık alanında gerçekleştirmiş olduğu reformları ve sağlık yatırımlarını tanıtmaya öncelik vereceklerini de belirten Prof. Dr. Karabulut, "Bu ülkeler ile hükümetimizin ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının bilgileri dahilinde sağlık turizmi alanında anlaşmalar yapacağız. Sağlık alanında faaliyet gösteren Türk şirketleri ile yurt dışında sağlık alanında faaliyet gösteren yabancı şirketlerin koordinasyonunu sağlayacağız. Ülkemize gelen yabancı hastaların da bürokratik işlemlerinin hızlandırılmasına yardımcı olacağız. Sağlık turizminin tıp turizmi, termal turizm, yaşlı turizmi ve sporcu turizmi gibi birçok bölümü vardır. Sağlık turizminde tüm bu alt bileşenlerin entegrasyonu markalaşmak açısından çok önemlidir. Ülkemizin coğrafi konumu, ileri teknoloji ile donatılmış ve uluslararası standartlara akredite olmuş sağlık kuruluşları, sektörde yetişmiş eğitimli insan gücü, kaplıcaları ve doğal kaynaklarıyla sahip olduğu bu potansiyel sayesinde Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünyada çok daha önemli bir konuma ulaşacağı bir gerçektir. Bir turist gittiği ülkeye ortalama 800 dolar gelir bırakırken, sağlık turisti bunun 10 katı kadar bir gelir oluşturur. Bu nedenle bir taraftan yaşlı ve engelli bakım merkezleri, termal kaplıcalar ile sporcu turizmine yönelik sağlık kuruluşlarının sayısını artıracak faaliyetlere destek verirken, diğer taraftan da bu sağlık kuruluşlarının kalitesini ve teknoloji seviyesini artıracak çalışmalara yoğunlaşacağız” ifadelerine yer verdi.
Fizyoterapist Bilge Özel idrar kaçırma rehabilitasyonu anlattı
17 Nisan 2024 Çarşamba - 13:14 Fizyoterapist Bilge Özel idrar kaçırma rehabilitasyonu anlattı Özel Denizli Tekden Hastanesi Fizyoterapisti Bilge Özel, idrar kaçırma rehabilitasyon olarak da bilinen ürojinekolojik rehabilitasyon hakkında bilgilendirme yaptı. Fizyoterapist Özel, hangi durumlarda rehabilitasyona ihtiyaç olduğunu açıkladı. Özel Denizli Tekden Hastanesi Fizyoterapisti Bilge Özel ürojinekolojik rehabilitasyon hakkında açıklamalarda bulundu. Ürojinekolojik rehabilitasyonun leğen kemiği olarak da bilinen pelvis içerisinde bulunan mesaneyi, rektumu ve üreme organlarını destekleyen bir dizi kas, bağ ve fasyadan oluşan hamak şeklindeki pelvik taban fonksiyonlarını en uygun hale getirmeyi amaçladığını ifade eden Fizyoterapist Özel, rehabilitasyonun hedef kasların dengeli ve koordineli çalışmasını sağlamayı hedeflediğini ifade etti. Bu uygulamanın uzman terapistler tarafından uygulanan bir yöntenm olduğunu ifade eden Özel, “Başta hasta eğitimi olmak üzere, pelvik taban kaslarını kuvvetlendirici ve eşgüdüm içinde çalışmasını sağlayan egzersizleri, manuel tedavi yöntemlerini, elektrik stimülasyonu ve nöromodülasyon içerir” dedi. Rehabilitasyonun uygulanması gerektiği durumları anlatan Özel, “Hapşırma, egzersiz gibi fiziksel zorlanma ile idrar kaçırmalarında, acil idrar yapma ve idrar kaçırma durumlarında, her iki tip idrar kaçırmanın birlikte olduğu mikst inkontinans olgularında, kronik pelvik ağrı hastalarında, ağrılı adet gören kişilerde, ağrılı cinsel ilişki yaşayanlarda, endometriozis hastalarında, cinsel fonksiyon bozukluğu ve orgazm bozukluğu olan hastalarda, erken evre pelvik organ prolapsusu yani rahim sarkması olan olgularda, cerrahi yapılamayan ileri evre pelvik organ prolapsusu yani rahim sarkması olan hastalarda ve gebelik ve doğum sonrası toparlanmada gereklidir” ifadelerini kullandı. Öte yandan ürojinekolojik rehabilitasyon faydalarını sıralayan Özel, “Pelvik taban kas fonksiyonlarının düzenlenmesini sağlar. Pelvik taban bölgesinin dolaşımını arttırır. Bel, kalça ve solunum fonksiyonlarının düzenlenmesini sağlar. İdrar ve dışkı fonksiyonlarının düzenlenmesini sağlar. Cinsel bozuklukların giderilmesinde yardımcı olur. Yaşam kalitesini arttırır” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Sağlık Müdürlüğünden açıklama
17 Nisan 2024 Çarşamba - 12:19 Diyarbakır Sağlık Müdürlüğünden açıklama Diyarbakır Sağlık Müdürlüğü, ’Gazi Yaşar Eğitim ve Araştırma Hastanesi içinde ve bahçesinde başıboş hayvanların toplatıldığı için bir bakan yardımcısının araya girip tekrar hayvanları bahçeye getirtiyor’ iddialarının asılsız olduğunu duyurdu. İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamada, hastanede hayvanların bulunmasının söz konusu olmadığı belirtildi. Açıklamada, "Hastanemiz ve çalışanları hakkında bazı sosyal medya platformlarında paylaşılan video ve yazışmalar gerçeği yansıtmamaktadır. Hastanemizin önceliği hasta güvenliğini sağlamaktır. Bunun için en önemli hususlardan biri de hijyen kurallarına uyulması ve bu alanda sıkı denetimlerin yapılmasıdır. Hastane çevresinde bulunan kedi, köpek gibi hayvanların özellikle hastane acil servis, yatan hasta servisleri ve ayaktan hasta birimlerine girişi, hasta sağlığını tehlikeye atacağından engellenmektedir. Aksi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca hastanemiz Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şafak Kaya, Enfeksiyon Kontrol Komitesi Başkanı olarak görevine devam etmekte olup hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma da bulunmamaktadır. Hayvanların hastane yerleşkesinde veya binasında barınması ile ilgili izin verildiği ve bir barınak oluşturulduğu yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu hususta hastane enfeksiyonlarını önleme şartlarının gerektirdiği tüm tıbbi tedbirler alınmaktadır. Ayrıca konu ile ilgili bakanlıktan herhangi bir yetkili tarafından farklı bir talimat verilmesi de söz konusu değildir" denildi.
En çok erkeklerde görülüyor
17 Nisan 2024 Çarşamba - 11:31 En çok erkeklerde görülüyor KOCAELİ (İHA) – Kalıtsal kanama bozukluğu hastalığı Hemofili en çok taşıyıcı kadınların erkek çocuklarında görülüyor. Kocaeli Şehir Hastanesinde görev yapan Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Hekimi Uzm. Dr. Büşra Topuz Türkcan “17 Nisan Dünya Hemofili Günü” kapsamında önemli bilgilendirmelerde bulundu. “7,5 milyondan fazla insanı etkilemektedir” Dr. Türkcan “Kalıtsal kanama bozuklukları tüm dünyada 7,5 milyondan fazla insanı etkilemektedir. Kanın pıhtılaşma sisteminde rol alan faktör 8 ve 9’un doğumsal eksikliği sonucu ortaya çıkan, X kromozomuna bağlı genetik geçiş gösteren ve ömür boyu süren kanama hastalığı olan hemofili, ağır kanama bozuklukları arasında en sık karşılaşılandır. Faktör 8 eksikliği olan hemofili A, 5000 canlı doğumda 1; faktör 9 eksikliği olan hemofili B 30000 canlı doğumda 1 görülür. Hastaların 1/3’ünde aile öyküsü yoktur. Hastalık çoğunlukla taşıyıcı kadınların erkek çocuklarında görülür.” dedi. “Uzun süren kanamalara dikkat” Belirtileri anlatan Dr. Türkcan “Erken çocukluk döneminde, özellikle emekleme zamanı sonrası kolay morarma, eklem içi ve kas içi spontane kanamaların varlığı ve girişimler-travma sonrası beklenenden uzun süren kanama öyküsünün varlığı hemofiliyi akla getirmektedir. Kanama sıklığı ve şiddeti faktör düzeyi ile ilişkilidir. Plazmadaki normal faktör aktivitesi %50-150 arasındayken, %1 altında olması ağır hemofil, %1-5 arasında olması orta hemofili, %5’den fazla olması hafif hemofili olarak sınıflandırılır.” açıklamasında bulundu. Bu hastaların takiplerinin hematoloji uzmanları tarafından yapılması ve hastaya uygulanacak tüm girişimsel işlemler öncesi hastaya koruyucu faktörler uygulanması gerektiğini belirten Dr. Türkcan “Bu hastalarda kan alma ve aşı uygulamaları en ince iğneler ile yapılmalı ve uygulama sonrası bölgeye en az 15 dakika bası uygulanmalıdır. Faktör yerine koyma hemofili tedavisinin temel unsurudur. Bu hastalar düzenli faktör kullanımı ile hayatlarına güvenle devam edebilirler. Son zamanlarda gen tedavileri de gündemdedir” ifadelerini kullandı.
Apendiks kanserinden süper kurtuluş
17 Nisan 2024 Çarşamba - 11:09 Apendiks kanserinden süper kurtuluş Kayseri’de karın ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastanede kapalı yöntemle ameliyata alınan hastanın, kanser hücrelerinin şans eseri kamera alanına girmesi sonucunda 2 milyonda bir rastlanan apendiks kanseri olduğu ortaya çıktı. Hastanın karın zarındaki kanser hücreleri yaklaşık 7 saatlik ameliyat sonucu temizlendi. Kayseri’de yaşayan 53 yaşındaki hasta; karın ağrısı sebebiyle Kayseri Şehir Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucunda safra kesesinde taş olduğu tespit edilen hasta, kapalı yöntemle ameliyata alındı. Ameliyat sırasında şans eseri kamera alanına giren kanser hücrelerini fark eden doktorlar, yaptıkları tetkiklerde apendiks kanseri teşhisi koydu. Kayseri Şehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Cerrahi Uzmanı Doç Dr. Ersin Gündoğan; yönetiminde yaklaşık 7 saat süren ameliyata alınan hastanın karın zarındaki tümörlü bölge alındı. Hastanın hikayesini anlatan Kayseri Şehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Cerrahi Uzmanı Doç Dr. Ersin Gündoğan; “Hastamız daha önce birçok kez karın ağrıları nedeniyle hekime başvurmuş. Sonrasında da safra kesesi taşı tespit ediliyor. Kapalı olarak ameliyat edilirken hastanın şansına karın zarının içerisinde kamera açısına giren tümör hücreleri görülüyor. Bununla ilgili hekim arkadaşımız örnekleme yapıyor. Patolojide de muhtemelen apendiksin kendisinden kaynaklı karın zarına yayılmış bir tümör tespit ediliyor. Geç kalınmış, ilerlemiş ama hasta şansına klinik vermeden başka bir ameliyatın kamera alanına girdiği için şansa tespit edilmiş tümör. Hasta bize bu şikayetler ile başvurdu. Birçok merkeze başvurup tetkiklere de başvurmuş. Şansa bir cerrahi tekniğin alanına giren bir tümör olduğu için bize bu tedaviyi uygulamak için gönderilmiş. Sonrasında biz hastayı tetkik ettik ve tümörün karın zarının 4’te 3’üne yayıldığını gördük. Apendiksten köken alan, aynı zamanda da karaciğerin sağ yarısına oturmuş bir tümör tespit ettik. Hastanın yaşının genç olması bu tür hastalıklarda çok önemlidir. Çünkü bu tedavi rejimi dediğimi şey 2 aşamadan oluşuyor. Bir aşaması cerrahi, ikinci aşamasını da aynı anda uyguladığımız sıcak kemoterapi oluşturuyor. Bu tedaviyi uygulamak için hastayı araştırdık ve bu tedaviye uygun olduğu görüldü. Hasta ile konuşuldu. Çünkü bu tür tedavi rejimlerine hasta ve hekimin karar vermesi lazım. Toparlanma süreci hastanın psikolojisini yakından etkiliyor. Hastayla beraber karar verdikten sonra ameliyata aldık. Ameliyatta karın zarının yaklaşık 4’te 3’ünü alacak şekilde cerrahi yaptık. Kalın bağırsağın sağ tarafı alındı. Karaciğerin sağ tarafının bir kısmı alındı ve ardından da bağırsağın kalan kısımları birbirlerine ekleme yapıldı. 6-7 saat süren bir ameliyatın ardından hastaya sıcak kemoterapi verildi ve hastamızı servise aldık” ifadelerini kullandı. 1-2 milyonda bir görülüyor Bu kanser türünün çok nadir görüldüğünü kaydeden Gündoğan; “Bu kanser türü çok nadir görülür. Tedavi rejiminin bu kadar çok gündeme gelmesinin nedeni de o. dünya literatüründe 1-2 milyonda ve 1-2 yılda görülebilen bir hastalık. Dünya literatüründe de fazla hasta katılımlı çalışmalar 300-400 adetli. Bizde bu rejimi hastaya uyguladığımız için mutluyuz. Mukus denilen sümüksü alanlarda yayılım olduğu için çok geç bulgu veriyor. O yüzden erken ve şansa tespit edilmesi hasta için hem toparlanma sürecini hem de tedavinin etkinliğini artırıyor. Başka bir şey için ameliyat olurken bu hastalığın tespit edilmesi tümöre sahip hasta için şanssızlık dahi olsa erken tespiti bir şans olarak görülebilir” şeklinde konuştu.
Apendiks kanserinden süper kurtuluş
17 Nisan 2024 Çarşamba - 11:00 Apendiks kanserinden süper kurtuluş Kayseri’de karın ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastanede kapalı yöntemle ameliyata alınan hastanın, kanser hücrelerinin şans eseri kamera alanına girmesi sonucunda 2 milyonda bir rastlanan apendiks kanseri olduğu ortaya çıktı. Hastanın karın zarındaki kanser hücreleri yaklaşık 7 saatlik ameliyat sonucu temizlendi. Kayseri’de yaşayan 53 yaşındaki hasta; karın ağrısı sebebiyle Kayseri Şehir Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucunda safra kesesinde taş olduğu tespit edilen hasta, kapalı yöntemle ameliyata alındı. Ameliyat sırasında şans eseri kamera alanına giren kanser hücrelerini fark eden doktorlar, yaptıkları tetkiklerde apendiks kanseri teşhisi koydu. Kayseri Şehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Cerrahi Uzmanı Doç Dr. Ersin Gündoğan; yönetiminde yaklaşık 7 saat süren ameliyata alınan hastanın karın zarındaki tümörlü bölge alındı. Hastanın hikayesini anlatan Kayseri Şehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Cerrahi Uzmanı Doç Dr. Ersin Gündoğan; “Hastamız daha önce birçok kez karın ağrıları nedeniyle hekime başvurmuş. Sonrasında da safra kesesi taşı tespit ediliyor. Kapalı olarak ameliyat edilirken hastanın şansına karın zarının içerisinde kamera açısına giren tümör hücreleri görülüyor. Bununla ilgili hekim arkadaşımız örnekleme yapıyor. Patolojide de muhtemelen apendiksin kendisinden kaynaklı karın zarına yayılmış bir tümör tespit ediliyor. Geç kalınmış, ilerlemiş ama hasta şansına klinik vermeden başka bir ameliyatın kamera alanına girdiği için şansa tespit edilmiş tümör. Hasta bize bu şikayetler ile başvurdu. Birçok merkeze başvurup tetkiklere de başvurmuş. Şansa bir cerrahi tekniğin alanına giren bir tümör olduğu için bize bu tedaviyi uygulamak için gönderilmiş. Sonrasında biz hastayı tetkik ettik ve tümörün karın zarının 4’te 3’üne yayıldığını gördük. Apendiksten köken alan, aynı zamanda da karaciğerin sağ yarısına oturmuş bir tümör tespit ettik. Hastanın yaşının genç olması bu tür hastalıklarda çok önemlidir. Çünkü bu tedavi rejimi dediğimi şey 2 aşamadan oluşuyor. Bir aşaması cerrahi, ikinci aşamasını da aynı anda uyguladığımız sıcak kemoterapi oluşturuyor. Bu tedaviyi uygulamak için hastayı araştırdık ve bu tedaviye uygun olduğu görüldü. Hasta ile konuşuldu. Çünkü bu tür tedavi rejimlerine hasta ve hekimin karar vermesi lazım. Toparlanma süreci hastanın psikolojisini yakından etkiliyor. Hastayla beraber karar verdikten sonra ameliyata aldık. Ameliyatta karın zarının yaklaşık 4’te 3’ünü alacak şekilde cerrahi yaptık. Kalın bağırsağın sağ tarafı alındı. Karaciğerin sağ tarafının bir kısmı alındı ve ardından da bağırsağın kalan kısımları birbirlerine ekleme yapıldı. 6-7 saat süren bir ameliyatın ardından hastaya sıcak kemoterapi verildi ve hastamızı servise aldık” ifadelerini kullandı. 1-2 milyonda bir görülüyor Bu kanser türünün çok nadir görüldüğünü kaydeden Gündoğan; “Bu kanser türü çok nadir görülür. Tedavi rejiminin bu kadar çok gündeme gelmesinin nedeni de o. dünya literatüründe 1-2 milyonda ve 1-2 yılda görülebilen bir hastalık. Dünya literatüründe de fazla hasta katılımlı çalışmalar 300-400 adetli. Bizde bu rejimi hastaya uyguladığımız için mutluyuz. Mukus denilen sümüksü alanlarda yayılım olduğu için çok geç bulgu veriyor. O yüzden erken ve şansa tespit edilmesi hasta için hem toparlanma sürecini hem de tedavinin etkinliğini artırıyor. Başka bir şey için ameliyat olurken bu hastalığın tespit edilmesi tümöre sahip hasta için şanssızlık dahi olsa erken tespiti bir şans olarak görülebilir” şeklinde konuştu.
Geçmeyen alerjiye endoskopik çözüm
17 Nisan 2024 Çarşamba - 10:25 Geçmeyen alerjiye endoskopik çözüm İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları bölümünden Prof. Dr. Erdem Eren, yılın her döneminde devam eden ve ilaçlarla sonuç alınamayan alerjilerin ameliyatla tedavi edilebildiğini söyledi. Eren, “Akıntıyı, kaşıntıyı, hapşırmaları tetikleyen sinirimizi ameliyatla yakabiliyoruz. Endoskop denen kamerayla burnun içinden giriyor ve ameliyatı gerçekleştirebiliyoruz” dedi. Baharın gelmesiyle birlikte, polen alerjileri gibi alerjik reaksiyonlarda önemli bir artış yaşanmaya başladı. Özellikle polen alerjisi olan vatandaşlar, bu dönemde hayatlarını büyük ölçüde etkileyen semptomlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bazı hastalar ise burun tıkanıklığı, hapşırma, kaşıntı ve göz yaşarması gibi sadece bahar aylarında değil, tüm yıl boyunca yaşamak zorunda kalıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi KBB hastalıkları bölümünden Prof. Dr. Erdem Eren, sene boyunca süren ve ilaçla kontrol atına alınmayan alerjileri ameliyatla tedavisinin mümkün olduğunu belirtti. Alerjiyi ikiye ayıran Eren, “Alerjik rinit ve non allerjik rinit (vazomotor rinit) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Alerjik rinit daha çok çiçeklere, böceklere karşı havada gezen alerjilerdir. Tüm mevsime de yayılabilir, senede 3-4 ay da görülebiliyor. Bunun ilk tedavisi bir alerjenden kaçınmak, alerji hapları ve burun spreyleri kullanmak. Bu tedavi yöntemiyle şikayetlerini kontrol edebildiğimiz çok hastamız var. Bir de bu bahsettiğimiz şikayetleri belli bir dönem değil de tüm yıl boyunca yaşayan vazomotor rinit dediğimiz hasta grubu var. Bu hastalarda normal tedaviler çok etkili olmayabiliyor” dedi. Tüm yıl boyunca alerjiye sebep olan sinire müdahale edilebildiğine vurgu yapan Eren, “Akıntıyı, kaşıntıyı, hapşırmaları tetikleyen bir sinirimiz var. Bu siniri ameliyatla yakabiliyoruz. Endoskop denen kamerayla burnun içinden giriyoruz ve ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Genelde alerjide burun etlerinin de büyümeye başlaması bir tıkanıklık nedeni olabiliyor. Bu işlemler sırasında burun etlerini küçültmek de mümkün. Ameliyatta dışarıda kesi olmuyor. Hastalarımıza ameliyat sonrası bir hafta dinlenmelerini öneriyoruz” diye konuştu. Her alerjisi olan hastanın ameliyat için uygun olmadığının altını çizen Eren, “Hastanın şikayetlerinin bir döneme değil, tüm yıla yayılmış olması gerekiyor. Şikayetlerinin hekimler tarafından verilmiş ilaçlarla veya spreylerle geçmemiş olmaması gerekiyor. Bunların dışında tüm sene ilaç kullanan hastanın ilaç kullanmayı bıraktıktan sonra şikayetlerinin tekrarlıyor olması gerekiyor. O sebepten ötürü yılda birkaç kez bu şikayetleri yaşayan hastalara ameliyat önermiyoruz. Hastayı muayene ettikten sonra tetkikler ışığında yol izliyoruz” ifadelerini kullandı.