SAĞLIK - 23 Mayıs 2017 Salı 09:52

(Özel haber) Bel fıtığı tarih oluyor

A
A
A
(Özel haber) Bel fıtığı tarih oluyor

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünde görevli Prof.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünde görevli Prof. Dr. İbrahim Tekeoğlu ve Mühendislik Fakültesi öğretim görevlileri tarafından geliştirilen traksiyon cihazı, bel ve sırt ağrısı çekenlere oturarak ağrısız ve kalıcı tedavi imkanı sunuyor.


Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünde görevli Prof. Dr. İbrahim Tekeoğlu ve SAÜ Mühendislik Fakültesi öğretim görevlileri tarafından bel ve sırt bölgesi fıtık rahatsızlığı bulunan hastalara tedavi amacıyla geliştirilen traksiyon cihazı, oturarak ağrısız ve kalıcı tedavi imkanı sunuyor.



“Fıtıkta tedavi amacıyla geliştirildi”


Cihazı kısaca tanıtan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümünde görevli Prof. Dr. İbrahim Tekeoğlu, “Cihazımız ‘Spinal Traksiyon’ cihazı. Bu cihazı Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve Tıp Fakültesi olarak birlikte geliştirdik. Cihazımızın fonksiyonu bel fıtığı hastalarında tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Normalde vücut cihazları hastayı yatırarak ve hasta üzerindeki giysileri çıkartarak çekim yaparlar, fonksiyon oluştururlar. Oysa bu cihaz hastayı yatırmadan, rahat bir pozisyonda, oturur şekilde hastanın bel fıtığı tedavisini yapmaktadır” dedi.



“Türkiye’deki dizaynı tamamen üniversitemiz tarafından yapıldı”


Geliştirilen cihazın dizaynının sadece SAÜ’de yapıldığını belirten Tekeoğlu, “Cihazımız bel çekme cihazı olarak ifade edebileceğimiz traksiyon cihazıdır. Bu cihazda fizik tedavi ünitelerinde, traksiyon amacıyla bel ağrısı olan hastalarda kullanılmaktadır. Günümüzde bildiğimiz gibi bel ağrısı, bel fıtığına bağlı bel ağrıları ve diğer nedenlere bağlı bel ağrıları çok yaygın görülmektedir toplumda. Özellikle çalışan genç bayan ve erkeklerde bel ağrısı sık görülmektedir. Bu cihazımız traksiyon yaparak, bel fıtığının iyileşmesine katkıda bulunmaktadır. Normalde kliniklerde bulunan cihazlarda, hastayı yatırarak, göğüs ve belinin altına kemerler bağlanarak çekme işlemi yapılmaktadır. Ancak bu cihazda biz hastayı yatırmadan, oturduğu yerde çekme işlemini gerçekleştiriyoruz. Cihazın Türkiye’deki modeli ve dizaynı tamamen üniversitemiz tarafından yapıldı. Cihaz, mühendislik fakültesi öğretim görevlileri tarafından dizayn edilerek, gerçek boyutta üretilmiştir. Cihazın bu boyuttaki haliyle yapılan çalışmalarda, elimizdeki klinik verilere, bilimsel çalışmalara göre bu cihaz omurlar arasını açmakta ve bu şekilde de fıtığın tekrar yerine oturmasına yardımcı olmaktadır” diye konuştu.



“Cihaz hastayı yormuyor"


Geliştirilen cihazın hastayı yormadığını da belirten Tekeoğlu, “Cihaz hastayı yormadan son derece konforlu ve rahat bir şekilde işlemi gerçekleştiriyor. Hasta üzerindeki giysileri bile çıkarmadan cihaza oturarak tedavisini olmakta. Hasta memnuniyeti açısından son derece yüksek memnuniyet veren bir cihaz. Fizik tedavi uygulamaları örneğin; bel ağrısı ve disk ağrısı vakası için söylüyorum eğer hasta fizik tedaviye girecekse 14 seans uygulanmaktadır. Bu seans uygulamaları içerisinde uygulamalar ile birlikte bel çekme işlemi yapılmaktadır. Cihazımız ticari boyuta hazırlanmıştır. Cihazın marka tescili yapıldı. Ayrıca cihazın, fikir hakları alındı. Dolayısıyla cihazımızı şu anda sanayicilerimize üretim lisansı anlaşması ile devretmek durumundayız. Herhangi bir tıbbi cihaz üreten sanayicimiz bu cihazı kabul ederse biz bir sözleşmeyle üretim hakkını sanayicimize devrederek, ülkemizdeki bütün sağlık merkezlerinde cihazımızın kullanılmasını sağlamış olacağız. Bu cihaz gerçek boyutlarda bir prototip. Dolayısıyla bu prototipi biz sanayicilerimize göstermekte ve anlatmaktayız. Talep olursa cihazı devredeceğiz” şeklinde konuştu.



“Cihazı kullandım merdiveni kendim çıkar oldum”


Cihazı kullandıktan sonra merdivenleri tek başına çıkabildiğini belirten hasta Fikret Tezcan, “Ben yatalak bir hastaydım burada. Bölüm başkanı İbrahim hocamızın hastasıydım. Kendisi bana bir cihazın olduğunu söyledi, uygulamaya geçtiğini söyledi. On dört gün yatacaktım normal şartlarda, altıncı gün bu cihaza girip çıktıktan sonra merdivenleri ben kendim yürüyüp çıkmaya başladım, sıkıntı yapmadı bana. Yaklaşık bir yıldır herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum. Çok memnun kaldım cihazdan, tarifi mümkün değil. Dediğim gibi bu cihaz benim dengemi yerine getirdi” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.