POLİTİKA - 11 Aralık 2017 Pazartesi 10:42

Prof. Dr. Kemal İnat: "İç siyasette zayıflayan Trump, İsrail Lobisi’nin desteğini almak istiyor"

A
A
A
Prof. Dr. Kemal İnat: "İç siyasette zayıflayan Trump, İsrail Lobisi’nin desteğini almak istiyor"

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof.

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’i başkenti olarak görmesiyle ilgili olarak, “Trump’ın, ABD’de çok güçlü bir yere sahip olan İsrail Lobisi’nin desteğini almak arzusu söz konusu” dedi.


Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasıyla ilgili yaptığı açıklamaya tepki yağmaya devam ediyor. Ülke genelinde çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK), dernek, partiler karara tepki göstererek basın açıklamaları gerçekleştirdi. Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat ise ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları hakkında, “Trump’ın, ABD’de çok güçlü bir yere sahip olan İsrail Lobisi’nin desteğini almak arzusu söz konusu” diye konuştu.



"Bundan önceki başkanlar bu kararı almakta geri durmuştu"


Prof. Dr. Kemal İnat, "Kudüs konusunda yaşanan son gelişme Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın bir açıklaması ile tetiklendi. ABD Başkanı Donald Trump kısmen iç politikalar ve kısmen de uluslararası konjonktür buna müsait gördüğü için Kudüs ile ilgili bir açıklamada bulundu. Kudüs’ün, İsrail’in başkenti olduğu ve Amerikan Büyükelçiliği’ni de Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyacakları yönünde bir açıklama bulundu. Bu yönde Amerikan Kongresi’nin almış olduğu, çıkartmış olduğu yasa söz konusuydu. Böylece bu yasada öngörülen kararı uygulamaya koyacağını söylemişti şu anda ki Amerikan Başkanı Donald Trump. Bundan önceki başkanlar böyle bir kararı almakta geri durmuşlardı, bunun oluşturacağı infiali göze almamışlardı" şeklinde konuştu.



"İç siyasette zayıflayan Trump, İsrail Lobisi’nin desteğini almak istiyor"


İç siyasette zayıflayan Trump’ın, İsrail Lobisi’nin desteğini almak istediğini söyleyen İnat, "Trump böyle bir şeyi neden göze aldı diye bakılırsa 2 temel nedeninden bahsedebiliriz. Birisi iç politik nedenler; yani Trump’ın Amerikan’ın iç siyasetinde ciddi bir sıkışmışlık içerisinde olduğunu herkes biliyor. Aslında iktidara geldiğinden beri Rusya bağlantıları konusunda bir takım ithamlar ile karşı karşıyaydı. Şimdi bu ithamların somutlaştığını, Trump’ın yakın çevresine yönelik bir takım soruşturmaların başlatıldığını görüyoruz. Ve bu soruşturmaların Trump’a kadar ulaşması ve nihayetinde Trump’ın görevini tamamlayabilmesi bile zora girmesi konuşuluyor. Dolayısıyla iç siyasette zayıflayan Trump’ın, ABD’de çok güçlü bir yere sahip olan İsrail Lobisi’nin desteğini almak arzusu söz konusu" ifadelerini kullandı.



"Müslüman ülkelerin tepkisi çok önemli"


Müslüman ülkelerin bu karara karşı vereceği tepkinin önemine değinen Prof. Dr. İnat, "İkinci olarakta bölgesel konjonktür baktığımızda dikkatlerin Orta Doğu Müslüman ülkeler arasındaki maalesef iç savaşlara özellikle İslam Dünyası’nın, Müslüman ülkelerin dikkatinin kendi aralarındaki iç savaşlara yöneldiği bir ortamda böyle bir karara verebilecekleri tepkinin zayıf olacağını düşündü İsrail Lobisi ve Trump yönetimi dolayısıyla böyle bir adım attı. Bu Filistin’de İsrail işgali başladığı günden beri bakarsak aslında sürpriz bir adım sayılmaz. Adım adım orada bir süreç söz konusu. Dolayısıyla İsrail’in daha önce işgal etmiş olduğu Kudüs, önce batısını daha sonra doğusunu daha 1980 yılında tamamını ilhak ederek Batı’ya katarak başkent ilan ettiğini biliyoruz. Bundan sonraki aşama bunu uluslararası kamuoyuna kabul ettirmekti. Böylece ABD’nin başkent olarak Kudüs’ü tanımasıyla birlikte uluslararası tanınması konusunda ciddi bir adım attığını düşünüyor İsrail yönetimi. Bu konuda İslam ülkelerinin tepkisini gösterecek, eğer İslam ülkeleri bu duruma kararlı şekilde karşı dururlar, karşı çıkarlarsa bu konuda başarılı olamayacaklardır. Ancak kendi aralarındaki güç müdahaleleri bu karara karşı duruşu engellerse o zaman daha önceki İsrail ve ona destek veren ülkeler, Filistin topraklarında daha önceki kazanımlarında olduğu gibi bu defa da yeni bir kazanım elde etmiş olacaklardır. Müslüman ülkelerin bu konuda vereceği tepki çok önemli. Belki bu konuyu da şu sözle bitirmek gerekir; Kudüs’ün mü daha çok Müslümanlara ihtiyacı var yoksa Müslümanların mı Kudüs’e sözüyle bitirmek gerekir. Bana göre Müslümanların, Kudüs’e daha fazla ihtiyacı var. Yoksa Kudüs’ün, Müslümanlara değil" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Larva ve sinekle mücadele sürüyor Düzce Belediyesi, bahar aylarının gelmesiyle birlikte kent genelinde larva ve sineklere karşı ilaçlama çalışmasına yeniden başladı. Düzce Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde ki 5 ilaçlama ekibi, Şubat ayı itibariyle başlattığı sivrisinek ve karasinek mücadele programına ahır, gübre, tuvalet kuyusu, foseptik ile sürekli durgun su bulunan ya da biriken jit alanlarında larva ve uçkun mücadelesine tüm hızıyla devam ediyor. Yıllık plan dahilinde artarak devam edecek olan ilaçlama programını uygulayan müdürlük ekipleri, son 5 yılda Türkiye’nin kuzey bölgelerinde yayılan istilacı bir tür olan Asya Kaplanı olarak adlandırılan sivrisinek türüne karşı da vatandaşlara uyarılarda bulundu. Düzce’de oldukça çoğalmaya ve rahatsızlık oluşturmaya başlayan Asya Kaplanı sivrisineğinin, mevcut var olan türlerden farklı olarak temiz suya yumurta bırakabildiğine dikkat çeken ekipler, bu durumun bahçe sebzeciliği ve hobi bahçeciliğinin yoğun olarak yapıldığı Düzce’de sinek için uygun çoğalma alanlarının oluşturduğunu ve hiçbir önleyici tedbir (kapan ya da sineklik) alınmadan depo edilerek biriktirilen suların doğal çoğalma alanları haline geldiğini kaydetti. Vatandaşlara, başta kendileri, aileleri ve çevrelerinin sağlıkları için su biriktirilen alanların kapaklarının kapalı tutulması yahut 3 günde bir sularının değiştirilmesi tavsiye edilirken, bidon, varil ve saksı altlarının da kuru tutulması ile larva oluşumunun engellenebileceğine dikkat çekildi.
Antalya AK Parti İl Başkanı Ali Çetin: "Teleferik kazası adli bir olaydır" AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, Antalya’da gerçekleşen teleferik kazası hakkında yaptığı basın toplantısında, kaza sonrası verilen tutuklama kararlarının siyasi olmadığını söyledi. AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, il başkanlığı binasında geçtiğimiz Cuma günü Tünektepe Teleferik ve Sosyal Tesisleri’nde yaşanan teleferik kazası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çetin, konuşmasına kaza alanında görev yapan ekiplere teşekkür ederek başladı. Başkan Çetin, "Hepimizin bildiği üzere Cuma günü 17.28’de meydana gelen tüm Türkiye’nin ve hatta dünyanın gündemine düşen elim bir teleferik kazası sonrasında bir kişinin hayatını kaybettiği, yedi kişinin yaralandığı, 174 kişinin mahsur kaldığı tespit edilen, büyük ihmalkarlıkların sebebi olan çok büyük kazayla sarsıldık. Öncelikle vefat eden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, bu olay sebebiyle yaralanan vatandaşımıza Allah’tan şifalar diler, tüm kazazede vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz. Bu kaza sonrasında çok hızlı, anında müdahaleler ile karşılayan Valimiz ve AFAD başkanımız koordinasyonunda, kurtarma çalışmalarımıza katkı koyan 23 saatlik kurtarma çalışmasını cansiparane gerçekleştiren, helikopterlerimizle ağırlıksız tahliye çalışmalarını yürüten, bir kişinin bile burnu kanamadan tamamlanan, dünyanın gıptayla izlediği bu kurtarma çalışmasına her türlü desteğini bilgisini gücünü koyan birimlerimize, olayın başından itibaren takibiyle desteğiyle Cumhurbaşkanımız ve de genel başkanımıza, İç İşleri Bakanlığımızın takibi ile tamamlanan kurtarma çalışmasında emeği geçen herkese, her kesime şükranlarımızı sunarız" ifadelerine yer verdi. "Siyasi tarafı olmaksızın soruşturulması gereken, büyük bir kaza" Teleferik kazasının sıradan bir kaza olmadığını dile getiren Ali Çetin, olayın siyasi olmadığına dikkat çekti. Çetin, şu ifadelere yer verdi: "Bir kere şunu belirtmek lazım; bu kaza sıradan basit bir kaza değil, dünya gündemine düşmüş bir vefat. 7 yaralı, 174 vatandaşın 23 saat kurtarma çalışması operasyonuyla tamamlanan, çok ağır ihmal zincirlerinin olduğu, derinlemesine araştırılması soruşturulması gereken, siyasi tarafı olmaksızın soruşturulması gereken büyük bir kaza. 2017 yılında hizmete giren bu tesis, Antalya’da yedi yıldır çalışmaktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki, yedi yıldır çalışan bu tesisin yaklaşık altı buçuk yıldır genel müdürlüğünü, olaydan iki ay öncesine kadar 31 Mart’ta belediye başkanı seçilen Mesut Kocagöz yapmaktadır. Bunu da birisini karalamak suçlamak için değil, bir hakikati de ortaya koymak için söylüyorum. Bu olaydan sonra, muhalefetin algı yürütme, olayı farklı bir yöne çekme çalışmasını da göz ardı edemeyiz, bu olayda savcılık makamı soruşturmayı yürütür, hakim kararını verir. Bu bir siyasi olay değil, teknik bir soruşturma sonrası adli bir olaydır." "Çok sayıda ihmal var" Başkan Çetin, CHP’nin tutuklama kararlarına karşı açıklamalarını da eleştirerek şöyle devam etti: "Antalya’da, Cumhuriyet Halk Partisi ısrarla bu soruşturmayı genel başkandan genel başkan yardımcılarına, parti yöneticilerine kadar siyasi alana çekmeye, adli makamların üzerinde baskı oluşturmaya, siyasi bir malzeme gibi görerek kendilerince kullanmaya çalışmaktadır. Burada bir kaza, soruşturma, gözüken ihmal, aksaklıklar, kusurlar, hatalar, hatalılar vardır. Bunların ardından, ilk yapılan çalışmalarda 13 kişi hakkında gözaltı kararı alınmış, ifadelerine başvurulmuştur. Raporla deliller değerlendirilmiş, olayda ilk tespitlere göre beş kişinin tutuklu yargılanmasına karar verilmiştir. Bu bir yargı kararıdır. İddialara göre; üç ay sürmesi gereken bakımların, 15 günde yapıldığı ağır bakımla ilgili, 159 parça değişiklik talebi firma tarafından bildirilmişken, 19 parçanın değişmesi, Antalya Büyükşehir şirketi yetkilileri tarafından yeterli görüldüğü gibi daha birçok ihmallerin olduğunu bildiren durumlar söz konusu gözükmektedir." "Belediye başkanlığı yargıyı etkilemez" Ali Çetin, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün tutuklanmasının şu an bulunduğu görevle ilişkisi olmadığını belirterek, "ANET Genel Müdür Yardımcısı ve diğerleri tutuklanınca ses çıkarmayan Cumhuriyet Halk Partisi, hâkimin kararına karşı işi, siyasi şova dökerek mağduriyet dalgası oluşturmaktadır. Her zamanki Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaptığı bir iştir, hangi parti olursa olsun belediye başkanı olması, kimseyi yargı önünde ayrıcalıklı yapmaz. Kaldı ki, belediye başkanlığı ile ilgili bir durum söz konusu değil, yeni bıraktığı ANET genel müdürlüğü görevi ile ilgili bir durum söz konusudur. Verilen karar siyasi diyerek aslında vefat eden, yaralanan ya da uzun süre mahsur kalan vatandaşlara ve ailelerine saygısızlık yapıldığının farkında olmalıyız. Diğer yandan, tutuklananlara da oh olsun diyemeyiz. Mahkumiyet kararı verilene kadar herkes masumdur. Temennimiz, adaletin sağlanması olmalıdır" dedi.
Kayseri Otomatik ödeme talimatlarına dikkat Avukat Ali Kızılay, bankaların sözleşme değiştirerek otomatik ödeme talimatlarından kaynaklı kesinti ve işletme işlemi yapabildiğini söyleyerek, “Müzakere edilmeden sözleşmede yapılan değişiklik ‘haksız şart’ durumunu oluşturuyor” dedi. Son zamanlarda bankaların müşterilerden otomatik ödeme talimatlarından kaynaklı olarak kesinti yaptığı konusunda şikayetlerin arttığını söyleyen Ali Kızılay, “Son zamanlarda otomatik ödeme talimatları ile ilgili şikayetlerle sık sık karşı karşıya geliyoruz. Özellikle müvekkillerimizin hesap özetlerini kontrol ettiklerinde otomatik ödeme talimatlarından kaynaklı masraf kesintisi hatta yerine o masraf kesintileri ile birlikte faiz işletildiği gibi hususlarda şikayetler bize de gelmeye başladı. Bununla ilgili içeriklerini araştırdığımızda gerçekten de bankalar tarafından kimi zaman sözleşmelere yazılmadan müşterilere kredi kartları verilirken otomatik ödeme talimatlarından kaynaklı kesinti yapılmayacağı belirtilerek kart verildiği ve daha sonrasında da tüketicinin haberi olmadan şartlar değiştirilerek masraf kesintisi olduğu ve faiz işletildiği görülmektedir. Burada Tüketici Kanunu’nun 4. maddesine göre sözleşmede tek taraflı bir değişiklik yapamaz bankalar. Vatandaşlarımızın öncelikle bunu bilmesi gerekiyor. Ayrıca sözleşmede esaslı bir değişiklik yapılacaksa bunun 1 ay önceden yazılı bir şekilde bildirilmesi gerekiyor. Aksi durumda sözleşmeye böyle bir madde eklenmiş ve bu durum müşteri ile müzakere edilmemiş ise bununla ilgili olarak yine tüketicinin belirli hakları vardır” dedi. Kızılay, vatandaşların geriye dönük 10 yıllık kesintiyi talep edebileceklerini söyleyerek, “Burada hukuken haksız şart olarak nitelendiriliyor. Bunun oluşabilmesi için satıcı tarafından belirlenen şartın müzakere edilmeden sözleşmeye eklenmiş olması gerekiyor. Yine aynı şekilde tarafların hak ve yükümlülüklerinden tüketici aleyhine bir dengesizlik oluşturulması bu durumun da iyi niyet kurallarına aykırı olması gerekiyor. Bu 3 şart birlikte gerçekleşmiş ise biz burada haksız şartın varlığından bahsedebiliyoruz. Haksız şartın varlığı söz konusu ise Yüksek Yargıtay’ın şartları gereği burada tüketici aleyhine bu şartın yürütülemeyeceği belirtiliyor. Şayet böyle bir kesinti yapılmış ise zaman aşımı şartları çerçevesinde ki burada da 10 yıllık bir zaman aşımından bahsedebiliriz, 10 yıllık geriye dönük kendisinden bir haber şekilde tahsil edilen masraf ve işletilen faizi bankalar Anonim Şirket kabul edildiği için paraların da hesaba geçmesi ile birlikte paranın nemalandırıldığı yani bankanın menfaat temin ettiği kabul edildiği için avans faizi ile birlikte iadesini talep etmeleri mümkündür. Vatandaşlarımızın bununla ilgili olarak bir durumu fark ettiklerinde Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yaparak bu ücretleri talep ve tahsil etme imkanları mevcuttur” ifadelerini kullandı.