YEREL HABERLER - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 16:06

SAÜ Rektörü Muzaffer Elmas:

A
A
A
SAÜ Rektörü Muzaffer Elmas:

Sakarya’da meydana gelen 1999 depreminde hasar gören çok katlı binaların büyük risk oluşturduğunun altını çizen Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof.

Sakarya’da meydana gelen 1999 depreminde hasar gören çok katlı binaların büyük risk oluşturduğunun altını çizen Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, kentsel dönüşümde sürecin hızlandırılması gerektiğini söyledi.


17 Ağustos 1999 Marmara 18’inci yıldönümünde önemli açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas, böylesi büyük bir felaketin bir daha yaşanmaması temennisinde bulunarak, çok katlı yapılar için acil çözüm yolu bulunması gerektiğini belirtti. Yeni inşa edilen yapıların deprem yönetmeliğine uygun olduğunu ve çeşitli denetimlerin yapıldığını belirten Rektör Elmas, “Orta hasarlı binalar az sayıda kaldı. Sakarya’da en önemli sorun, 1999 depremini yaşamış, hasarsız atlatmış ancak yeni yönetmeliğe uygun olmayan çok katlı binaların varlığı. Deprem davul çalarak gelmiyor. Her zaman hazırlıklı olmalıyız. Aksi takdirde sorun yaşarız. Marmara bölgesinde 25-30 yıl arası periyotlarda deprem yaşandığını düşünürsek, 18 yıl geride kaldı, bu zaman daralıyor. Zaman daraldıkça tehlike artıyor. Sakarya’da sayıları 2 bini aşan bina stokunun acilen ele alınması ve dönüştürülmesi gerekiyor” dedi.


Riskli yapı stokunun çözümünden başka yol bulunmadığına dikkati çeken Elmas, "Tek çare, depreme dayanıksız yapı stokunun yönetmeliklere uygun hale getirilmesidir. Şu anda hükümetin politikaları da bu yönde. Halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için devletimiz ciddi yatırımlarda bulunuyor İnsanlar, panik içinde evleri ve binaları boşaltıp kaçıyor. Görüntüler, ‘binam depreme dayanıklı değil’ algısını çok iyi anlatıyor. Olması gereken ise halkın deprem anında sarsıntıyı atlattıktan sonra binaları terk etmeleridir” diye konuştu.


Deprem konusunda yapılan bazı açıklamaların halkı paniğe sevk ettiğini ifade eden Elmas, “Bilim adamları, yaptıkları bazı açıklamalar ile halkta bir korku uyandırıyor. Açıklamalarda bulunurken bu konuya hassasiyet ile yaklaşılmalı. Depreme karşı yapılması gerekenler konusunda destekleyici açıklamalar yapılması gerekiyor. Panik havası yaratılmaması lazım. Çözümün üzerine gitmek yerine korku yaratıyorlar” şeklinde konuştu.


Sakarya’da tehlike oluşturan, yeni yönetmeliğe uygun olmayan özel yurtların bulunduğunu kaydeden Elmas, “Başka illerden üniversitemize gelen öğrenciler ne yazık ki deprem konusuna yeterince duyarlılık göstermiyor, umursamıyor. Yönetmeliğe uygun olmayan özel yurtlarda kalabiliyorlar. Biz yeni gelen öğrencilerimize kayıt sırasında bu konuda gereken uyarıları yapıyoruz. Öğrencilerimiz bina ve yurtlardan 2007 deprem yönetmeliğine uygunluk raporu istesinler. Aksi takdirde bu yurt ve binalarda kalmasınlar” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da dev dalgaların arasında can pazarı Antalya’da boyu 4 metreye kadar çıkan dev dalgaların bulunduğu sahilde denize giren 19 yaşındaki genç, boğulmak üzereyken dalış eğitmeninin çabası ve deniz polisinin yolladığı insansız cankurtaran robotuyla kurtarıldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün Sarı Kod ile uyardığı Antalya’da fırtına etkisini sürdürüyor. Konyaaltı Sahili’nde fırtınadan dolayı boyu 4 metreye kadar ulaşan dev dalgalar sahilleri döverken, 19 yaşındaki Bedirhan Kiril adındaki bir genç ise buna aldırış etmeyip denize girdi. Dalgalarla birlikte açığa sürüklenen genci fark eden vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Bu sırada sahilde bulunan dalış eğitmeni İbrahim Sunduvaç, can yeleğini giyip genci kurtarmak için yanına yüzdü. Sunduvaç, dev dalgalardan dolayı gençle birlikt suda ekiplerin yardımını bekledi. İhbarla birlikte olay yerine gelen deniz polisi ekipleri, kıyıya 100 metre açıktaki genç ve dalış eğitmenin yanına Uzaktan kumandalı insansız cankurtaran robotu yolladı. Sunduvaç ve Kiril’in robota tutunmasının ardından kıyıya getirildi. İlk müdahalesi sahilde yapılan genç, ardından tedavi için Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü. "Bu havada denize girmeyin" Dalış Eğitmeni İbrahim Sunduvaç, “Kendime can yeleği aldım, suya atladım. Başka ekipmanım yoktu. Onu sakinleştirdim, önce kıyıya gelmeyi denedik başaramayacağımızı anlayınca tekrar açığa gittik. Çünkü dalgadan daha az etkilenmemiz gerekiyordu. Ardından sakin sakin yüzmeye başladık. Kıyıdaki robotu ve ekipleri görünce tekrar kıyıya yaklaşmaya başladık. Neyse ki bu sefer başardık. Bu tür havalarda kimsenin denize girmemesi gerekiyor” dedi.
Aydın Aydın’da kuru otlar temizleniyor Aydın’ın Efeler ilçesinde üreticiler, havaların da ısınmaya başlamasıyla beraber yangın risklerine karşı kuru ot temizliğine başlarken, üreticilerden Erol Eser ise çim biçme makinesiyle bahçesindeki kuru otlarını temizleyerek geleneksel anız yakma yöntemine karşı farkındalık oluşturdu. Türkiye’nin en sıcak illerinden olan Aydın’da havaların ısınmasıyla birlikte zeytin, incir gibi bahçelerde yangın risklerine karşı kuru ot temizliği başladı. Aydınlı üreticileri ise gözü gibi baktıkları ağaçlarıyla birlikte çevrenin korunması için bakım ve temizlik telaşı sardı. Her yıl çok sayıda kuru ot sebebiyle çıkan yangınların önüne geçmek ve tedbir almak amacıyla çalışmaya başladıklarını ifade eden Efeler ilçesinde yaşayan zeytin üreticilerinden Erol Eser ise geleneksel anız yakma yönteminin risklerine de dikkat çekerek farkındalık oluşturdu. Çim biçme makinesiyle kuru ot temizliği yapan Eser, anız yakma yönteminin kontrol edilemediğinde büyük yangınlara sebep olduğunu hatırlattı. “Anız yakma yönteminden uzaklaşılmalı” Havaların ısınmasıyla birlikte yangın riski oluşturan kuru otları temizlemeye başladıklarını ifade eden Eser; “Havalar artık ısınmaya başladı. Biz de bahçelerimizde bakımlara başladık. Özellikle yangın riski oluşturan kuru otları temizliyoruz. Kuru otları temizleyerek hem gözümüz gibi baktığımız ağaçlarımız hem de doğayı koruyoruz. Ancak birçok üreticimiz hala daha geleneksel olan anız yakma yöntemini kullanıyor, kuru ot temizliğinde. Bu yöntemden artık uzaklaşmamız gerekiyor. Çünkü her yıl çok sayıda anız yakılması sonucu yangınlar çıkıyor. Kontrol edilemediğinde de geri dönülemez bir boyuta ulaşıyor yangınlar. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Biz de bu yüzden bahçemizdeki otları, çim biçme makinesi ile temizliyoruz. Herkesin bizim gibi duyarlı olmasını istiyorum. Dikkatsizce yakılan anızlar sebebiyle çıkan yangınlar hem üreticinin gözü gibi baktığı ağaçları yok ediyor hem de orman yangınlarına kadar büyüyebiliyor. Ayrıca piknik başta olmak üzere arazilere gelen birçok vatandaşın da duyarlı olmasını istiyoruz. Sigara izmaritlerini söndürmeden atıyorlar ya da cam şişelere kadar bir çok çöpü buralarda bırakıp gidiyorlar. Bunlar da çok büyük yangın riski oluşturuyor. Bütün vatandaşlarımızın yeşile ve doğaya sahip çıkmasını, duyarlı olmasını talep ediyorum” dedi.