YEREL HABERLER - 20 Temmuz 2016 Çarşamba 16:26

Şehrin tarımsal sulama stratejisi hazır

A
A
A
Şehrin tarımsal sulama stratejisi hazır

Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansı işbirliğinde ‘Tarımsal Sulama Potansiyeli ve Sulama Altyapısı Sakarya Çalıştayı’ gerçekleştirildi.
Ramada Otel ev sahipliğinde gerçekleştirilen çalıştaya Sakarya Vali Yardımcısı Nurettin Yücel, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Adem Kümbet, SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Poyraz, DSİ 32. Bölge Müdürü Abdurrahman Cebeci, Sakarya Tarım İl Müdür Yardımcısı İsmail Kaya, MARKA Genel Sekreteri Mustafa Ayhan, Sakarya Ziraat Odası Başkanı Hamdi Şenoğlu, Sakarya Muhtarlar Derneği Başkanı Erdal Erdem, akademisyenler ve birçok muhtar katıldı.
Konuşmasında ‘Sakarya Tarımsal Sulama Potansiyeli, Sulama Altyapısı, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Projesi’ hakkında önemli bilgiler veren Tarımsal Hizmetler ve Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Yusuf Çelebi, “Sakarya’nın alternatif sulama kaynaklarının araştırılması, tarımsal sulama sorunlarının çözülmesi, üretimde verimliliğinin arttırılması, tarım sektörünün ve tarıma dayalı sanayinin rekabet gücünün arttırılmasına katkı sağlamak için buradayız. Çalışmalarına başladığımız yeni projeler tarım sektöründe suyun tasarruflu kullanılmasına katkı sunacak ve aynı zamanda stratejileri de belirleyecek” ifadelerini kullandı. Tarım İl Müdür Yardımcısı İsmail Kaya yaptığı konuşmada, “Ülke genelinde tarımsal faaliyetlerin GSMH’ya katkısı yüzde 7-8 dolaylarında. Sakarya’da ise bu yüzde 20 oranlarını buluyor. Bu Sakarya’nın Marmara Bölgesi’nde tarımsal üretim konusunda çok büyük bir payının olduğuna kanıttır. Sakarya’nın yüzölçümünün yüzde 40’ı tarım alanıdır. Sulama, tarımsal üretimin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Birçok tarımsal ürün açısından Türkiye’de önemli ve iddialı üretime sahibiz. Güney ilçelerimizde küçük Antalya diyebileceğimiz, sebzecilik ve meyvecilik için çok önemli bir potansiyele sahip. Orta kısımda tarla ziraatı ağırlıklı üretim yapılıyor. Kuzeye doğru gidildikçe Karadeniz’e benzer ciddi bir fındık örtüsü bizi karşılıyor. Kaynarca ve Taraklı ilçelerimiz biraz daha hububat tarımında önemli üretime sahip” dedi.
Su arz güvenliğinin önemine değinen SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş, “Hem ülkemiz için hem de dünya genelinde küresel ölçekte gıda ve su güvenliği konularının konuşulduğu bu günlerde gerçekten bölgemiz için çok önemli olan stratejik bir konuyu gündemine aldığı ve çalıştay halinde bir çalışma sunduğu için hem Büyükşehir Belediyemize hem de MARKA Genel Sekreterimize teşekkür ediyorum. Umuyorum ki bu çalıştaydan bölgemiz ve ülkemiz için uygulanabilir ve sürdürülebilir planlar çıkacaktır. Su arz güvenliği aynı zamanda gıda güvenliğinin bir teminatıdır. İçinde yaşadığımız dünyada gıda güvenliğinden söz edebilmemiz için sürdürülebilir şekilde su arz güvenliğini sağlayabilmemiz gerekiyor. İktisadi anlamda su, arzı arttırılamayan bir varlığımızdır. Ancak kullanılabilirliğini arttırabilirsiniz. Tarımsal su kullanımı konusunda bölgemiz çok ciddi bir zenginliğe sahip. SASKİ insani tüketim için kullanılacak su ve bunların güvenli şekilde ulaştırılması ile ilgili görevlendirilmiş bir kurum. Ancak özellikle SASKİ Genel Müdürlüğü olarak bu görevimizin yanında birçok alanda da şehrimizin ve bölgemizin gelişimi için çalışıyoruz. Bu anlamda tarımsal sulama alanında çok ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz” dedi.
Sakarya Vali Yardımcısı Nurettin Yücel ise yaptığı konuşmada, “İlimiz için tarımsal faaliyetler önemli bir konu. Tarımsal faaliyetler ve sulama potansiyeli açısından bölgemiz oldukça zengin imkanlara sahip. Bu konuların bu tür çalıştaylar ile konu edinerek ciddi bir şekilde ele alınması mutluluk verici. Bu açıdan Büyükşehir Belediyemize ben teşekkür ediyorum” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: “Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa satıldı” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ile market arasındaki makasa işaret ederek, arasındaki “Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa satıldı” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mart ayı üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini, 5 ürünün market ve pazarlardaki fiyat değişimini, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimlerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi. Mart ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 378 ile limonda görüldüğünü söyleyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Limondaki fiyat farkını yüzde 255,2 ile kuru incir, yüzde 245,9 ile patlıcan, yüzde 232,4 ile yeşil soğan, yüzde 184,3 ile maydanoz takip etti. Limon 4,8 kat, kuru incir 3,6 kat, patlıcan 3,5 kat, yeşil soğan 3,3 kat, maydanoz 2,8 kat fazlaya satıldı. Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa, 115 lira olan kuru incir 408 lira 48 kuruşa, 15 lira 88 kuruş olan patlıcan 54 lira 93 kuruşa, 10 lira 17 kuruş olan yeşil soğan 33 lira 81 kuruşa, 4 lira 33 kuruş olan maydanoz 12 lira 31 kuruşa satıldı.” Bayraktar, mart ayında fiyatı en fazla artan ürünün markette beyaz lahana, üreticide havuç olduğunu sözlerine eklerken, fiyatı en fazla düşen ürünün markette kabak, üreticide ise yeşil soğan olduğunu ifade etti. Market fiyatlarına değinin Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Mart ayında markette 39 ürünün 15’inde fiyat artışı, 23’ünde fiyat azalışı görülürken 1 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Mart ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 61,2 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 45,7 ile sivri biber, yüzde 16,2 ile tavuk eti, yüzde 7,9 ile kuzu eti, yüzde 7,8 ile dana eti takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 33,5 ile kabak oldu. Kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 22,5 ile domates, yüzde 19,3 ile kuru incir, yüzde 18,2 ile patates izledi.” Üreticideki fiyatlara da dikkati çeken Bayraktar, “Mart ayında üreticide 31 ürününün 10’unda fiyat artışı olurken, 12’sinde fiyat düşüşü görüldü. 9 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 46,4 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 29,4 ile domates, yüzde 26,6 ile salatalık, yüzde 24,9 ile patlıcan, yüzde 23,3 ile marul, yüzde 18,7 ile patates izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 55,5 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 40 ile limon, yüzde 17,6 ile kuru soğan, yüzde 17,4 ile sivri biber, yüzde 12,5 ile kabak takip etti” açıklamasında bulundu. Üreticideki fiyat değişimin nedenlerini masaya yatıran Bayraktar, şöyle konuştu: “Kışlık havuçta hasat Şubat ayı itibarıyla tamamlanmış olup, arz depolardan sağlanıyor. Piyasada ürün miktarındaki azalmanın yanı sıra Ramazan ayında talebin de artmasıyla havuç fiyatlarında artış yaşandı. Sezon boyunca limonda üretici fiyatları düşüktü. Hasadı devam eden dikenli limonda piyasaya sunulan ürün arzındaki azalma, sezon boyunca oldukça düşen limon fiyatının artmasına neden oldu. Kuru soğanda İç Anadolu Bölgesinde hasadın bitmesi, Çukurova Bölgesinde hasadın başlamamış olması nedeniyle arzdaki düşüş fiyatları artırdı. Sivri biber ve kabakta dönemsel arzda yaşanan azalma fiyatların yükselmesine neden oldu. Yeşil soğan, domates, salatalık, patlıcan, marul, maydanoz, ıspanakta havaların sıcak gitmesi nedeniyle arzda yaşanan artış fiyatlarda düşüşe neden oldu.” “Enflasyonla mücadele devam ederken gıda fiyatları üzerinden fırsatçılık yapılmamalıdır” Geçtiğimiz aylarda marketlerde fiyatı düşen ürünlerin sınırlı kaydığını belirten Bayraktar, bu ay ise marketlerde 23 üründe fiyat düşüşü yaşandığını aktardı. Bayraktar, Ramazan ayı başından itibaren artan denetimler ve TZOB’un uyarılarının fiyat düşüşlerinde etkisini gösterdiğini vurguladı. Üreticilerin ekim ve dikim döneminin başından itibaren doğal afet riskleri başta olmak üzere girdi fiyatlarının belirsizliği ve işçi bulamama sorunları gibi birçok sorunla mücadele ettiğini dile getiren Bayraktar, şunları kaydetti: Ülkemizde hemen hemen her sektörde üretilmesi planlanan ürünün fiyatı en başta belirlenirken bunun tam aksine tarım sektöründe üreten çiftçilerimiz ürünün fiyatını hasada kadar bilmiyor. Bu yıl narenciye ve şekerpancarında yaşandığı gibi çoğu zaman fazla üretim de çiftçiye dert oluyor. Her türlü riske rağmen üretim yapan çiftçilerimizin ürettiği üründen bazı kesimlerin fazla kâr beklentileri artık ortadan kalkmalıdır. Ülke olarak enflasyonla mücadele ederken gıda fiyatları üzerinden fırsatçılık yapılmamalıdır. Enflasyon artışının devam ettiği bu aylarda her kesim üzerine düşeni daha fazla yapmalıdır. Son bir ayda marketlerde gerileyen fiyatlar Ramazan ayıyla sınırlı kalmamalıdır.” Hal kanunu işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: “Kanunla perakendecilerin tüketicilere daha uygun fiyatla ürün satabilmelerine imkan tanımak adına doğrudan üreticiden ürün alma hakkı verildi. Diğer taraftan yaş meyve sebze pazarlanmasında halen aracıların varlığı devam ediyor. Pazarcı Ankara halinden aldığı ürünü satarken, çoğu market satacağı ürünü hiçbir aracı olmadan doğrudan üreticiden alarak halka sunuyor. Ancak, halen çoğu üründe market fiyatlarının daha yüksek olduğu görülüyor. Perakendeciler 5957 Sayılı Kanunla verilen ayrıcalığı üreticilerimizden değer fiyatında aldığı ürünü halka ucuza sunmak üzere kullanmalıdır. Birliğimizce Ankara’da, halkımızın temel tüketim ürünlerinde seçilen 5 ürünün, 4 farklı market ve 4 farklı pazardaki fiyatlarına yönelik çalışma yapıldı. Yapılan çalışma sonucunda işlenmeden doğrudan tüketiciye sunulan ürünlerde fiyatların fazlasıyla değişkenlik gösterdiği görüldü.” Markette fiyatı değişen ürünlere de örnek veren Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “1 adet kıvırcık marulun fiyatı, A markette 39,90 lira, B markette 24,95 lira, C markette 44,95 lira, D markette 19,9 liradır. 1 adet kıvırcık marulun fiyatı, A pazarda 30 lira, B,C ve D pazarlarında 25 liradır. 5 üründe market ve pazar fiyatlarına bakıldığında; Kıvırcık marulda marketler arası fiyat farkı yüzde 125,8 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 20’dir. Salkım domateste marketler arası fiyat farkı yüzde 40,6 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Sivri biberde marketler arası fiyat farkı yüzde 22,9 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Kemer patlıcanda marketler arası fiyat farkı yüzde 50,2 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Starking elmada marketler arası fiyat farkı yüzde 54,2 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 20’dir. Araştırmadan elde edilen veriler aynı ürünün marketler arasındaki fiyat farkının yüzde 125,8’i bulduğu, pazarlarda ise fiyat farkının bu 5 üründe en fazla yüzde 25’de kaldığı görülüyor. Tüketicilerin market ve pazarlar arasındaki değişen fiyatları göz önünde bulundurmaları ve alışverişlerde fiyat araştırması yapmaları önemlidir. Yaşanan yüksek fiyat farklarının önüne geçmek amacıyla 5957 sayılı kısaca Hal Kanunu dediğimiz kanunda değişiklik yapılarak üreticiden doğrudan alınan ürünlerde kar marjı sınırlandırılmalıdır. Yüksek fiyat konusunda yapılan denetimlerin sayısı arttırılmalı, vatandaşlarımızda karşılaştıkları yüksek fiyatları gerekli mercilere şikayet etmelidir.” Mart ayı ve yıllık girdi fiyatlarına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Mart ayında, Şubat ayına göre fiyatlar, amonyum sülfat gübresi yüzde 3,9, amonyum nitrat gübresi yüzde 1 oranında arttı. Üre gübresi yüzde 3,4, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,5, DAP gübresi yüzde 0,1 oranında düştü. Geçen yılın Mart ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 35,9, üre gübresi yüzde 32, DAP gübresi yüzde 28, amonyum nitrat gübresi yüzde 24,8, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 20,3 oranında arttı. Mart ayında şubat ayına göre süt yemi yüzde 1,6, besi yemi yüzde 1,2, son bir yılda süt yemi yüzde 44,8, besi yemi ise yüzde 43,7 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 2,11 oranında arttı. İlaç fiyatları aylık yüzde 16, yıllık yüzde 56,6 oranında arttı. Mart ayında girdilerde yıllık değişimde en fazla fiyat artışı mazotta görüldü. Mazot fiyatı aylık olarak yüzde 0,1 artarken, son bir yılda yüzde 105,2 oranında arttı.”
Kayseri Milli Görüşçüler Gazze İftarı’nda buluştu Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Kayseri Şubesi tarafından ’Gazze İftarı’ düzenledi. Yoğun katılım ile düzenlenen programda amacına uygun olarak hurma, çorba ve ekmek ile iftar yapıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen programda açıklama yapan AGD Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin; "Gazze iftar programımızın gerçekleştirilme amacı, mazlum Filistin coğrafyasında yaşanılan zorlukların ve açlıkların bir nebze olsa da hissedilebilmesi, idrak edilebilmesi içindir. Biz Milli Görüşçüler, zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimize takatimizin sonuna kadar yardım etmeye çalışır, Müslümanların en büyük zaferi kazanmaları için elimizden gelen bütün maddi ve manevi desteği veririz. Allah, Gazzeli kardeşlerimizi Muzaffer eylesin. İçerisinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif’te her yıl olduğu gibi Siyonist İsrail saldırılarıyla karşı karşıyayız. Her yıl bu mübarek ayda Filistinli Müslümanlara yönelik şiddetini arttıran Siyonistler, bu yıl iyice zıvanadan çıkmıştır ve insanlıktan uzak bir halde terör faaliyetlerini sürdürmektedir. 160 günü aşkın bir süredir Gazze’de tarihin en acımasız soykırımlarından birini gerçekleştiren Siyonist İsrail rejimi son günlerde dilimize getirmeye dahi haya ettiğimiz iğrenç saldırılara girişti. Geçtiğimiz hafta sonu başlattıkları kuşatmayla Gazze’de bulunan Şifa Hastanesi’ne yönelik akıl almaz bir saldırı gerçekleştirdiler, maalesef hastane içerisindeki çok sayıda kadına tecavüz ettiler. Yapmış oldukları son insanlık dışı saldırılarla zihniyetlerini ortaya koyan Siyonistler, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın ’İsrail laftan anlamaz, güçten anlar’ sözünün haklılığını da gözler önüne sermiştir" dedi. Saadet Partisi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mahmut Arıkan ise burada yaptığı konuşmada; "173 gündür dünya ve insanlık için çok büyük bir imtihan veriliyor. Biz zulmün her türlüsünü yaşayan, açlıkla, evlatla, can ile imtihan edilen Gazze için bugün burada üzülüyoruz. Her fotoğrafta biraz daha kahroluyoruz. Gazzeli kardeşlerimiz imtihanlarını verdiler. Onlar; bu imtihan karşısında kazandılar. Çok acı oldu ama İslam’ın izzetiyle kuşandılar. Dünyaya İslam’ın kudretini gösteri şahadet şerbetini içtiler. İmtihanı kaybeden dünyamız oldu, insanlık oldu. Şimdi bizler, bu imtihanı kaybetmemek için hep beraber bu sofrada, bundan sonraki hayatımızda hep beraber direnmek mecburiyetindeyiz. 7 Ekim’den itibaren bizlere çok büyük görevler düştü. Biliyorum; milletimiz, Kayserimiz muazzam bir hassasiyet gösterdi. Gidebildiği kadar yardım gönderdi, yetmedi protesto etti, medya aracılığıyla bu zulmü dünyaya duyurabilmek için bütün imkanları kullandı. elhamdülillah milletimizin ferasetine güveniyorum. Fakat iş en fazla da biz siyasetçilere düşüyor. 7 Ekim gününden itibaren milli görüş olarak hem mecliste hem de Türkiye genelinde bu konuyu gündemde tutmak için çok büyük çabalar harcadık. Ben de Kayserili bir kardeşiniz olarak milletin kürsüsünden bu konuyu defalarca gündeme taşıdım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak ne varsa Saadet Partisi olarak hepsini hayata geçirdik. Hepimiz gücümüz ölçüsünde bu imtihandan kurtulmaya gayret göstereceğiz. Belediyeyse belediye, meclis ise meclis, boykot ise boykot. Elimizden gelen ne varsa hayata geçirmeye çalışacağız. İlk günden bu yana bağırıyoruz; ’İsrail ile ticareti kesin’ diye haykırıyoruz. Ellerinde yetki olan herkesten beklentimiz tam olarak budur. Eğer bunu yaparsanız bu millet sizlere dua eder" diye konuştu. Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen Gazze İftarı programı konuşmaların ardından dua ve namaz kılınmasıyla sona erdi.
Bitlis Ankara-Tatvan turistik tren seferleriyle ilgili istişare toplantısı yapıldı İlk seferi 17 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan Ankara-Tatvan turistik tren seferi ile ilgili Bitlis’in Tatvan ilçesinde istişare toplantısı düzenlendi. Tatvan Ticaret ve Sanayi Odası (TATSO) ev sahipliğinde, konaklama tesisi temsilcileri, seyahat acente temsilcileri ve turizm ile ilgili faaliyet yürüten firma temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda, başlayacak olan turistik seferlerinin bölgenin tanıtımına sağlayacağı katkılar ele alınarak, yapılması gereken hazırlıklar masaya yatırıldı. Karşılama programı, konaklama ve gezilecek mekanların da istişare edildiği toplantıda bilgi ve fikir alışverişlerinde bulunularak gerekli görev dağılımları yapıldı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Fuat Eker’in turistik seferlerin son durumuyla ilgili bilgileri aktarırken, İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Metin Çoban da yapılacak hazırlıklar ve hazırlıkların son durumuyla ilgili bilgileri paylaştı. Başlayacak seferlerin ilin tanıtımı ve turizm getirisine sağlayacağı katkılara vurgu yapan TATSO Başkanı Bilal Adabağ da, organizasyonun amaçlanan hedefe ulaşması noktasında oda olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye hazır olduklarını ifade etti. Kamu ve özel sektör işbirliği ile ilk seferi 17 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan seferi karşılamaya şimdiden hazır olduklarını kaydeden Adabağ, turistleri birçok doğal güzelliği bir arada sunan Bitlis’e davet etti. Düzenlenen toplantı yapılan istişarelerle sona erdi. Toplantıya TATSO Başkanı Bilal Adabağ, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Fuat Eker, İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Metin Çoban ve TATSO Başkan Yardımcısı Yılmaz Lebit katıldı.