SAĞLIK - 23 Eylül 2016 Cuma 09:20

Almanya’dan gelip Samsun’da zayıflamaya başladılar

A
A
A
Almanya’dan gelip Samsun’da zayıflamaya başladılar

Almanya’dan gelen 2 arkadaş, Opr. Dr. Muzaffer Al’a kapalı yöntemle minigastrik bypass ameliyatı olarak kilo vermeye başladı.
Almanya’nın Bremen şehrinden gelen ve çok yakın iki arkadaş olan Ayla Yılmaz ve Seda Sevil, aşırı kilolarından dolayı aynı günde Büyük Anadolu Hastanesi Çiftlik Şubesi’nde Laparaskopik Bariatrik ve Metabolik Cerrahı Opr. Dr. Muzaffer Al’a laparaskopik (kapalı) minigastrik bypass ameliyatı olarak zayıflamaya başladılar.
23 yaşında olan, evli ve 2 çocuk annesi Ayla Yılmaz ile 22 yaşındaki Seda Sevil, aşırı kilolarından dolayı yürümede ve nefes almada zorluk yaşadıklarından dolayı minigastrik bypass ameliyatı olmak için araştırma yapmaya başladılar. Yaklaşık 1 yıldır Opr. Dr. Muzaffer Al’ı ve yaptığı ameliyatları takip eden 2 arkadaş, doktorla irtibata geçerek ameliyat olmaya karar verdiler. Almanya’dan Samsun’a geldikleri gün Opr. Dr. Muzaffer Al’a ameliyat olan 2 arkadaşın sağlıklı bir şekilde ülkelerine geri döndüler.
Ameliyat öncesi 170 cm boyda ve 142 kilo olduğunu, ameliyattan bir hafta sonra da 133 kiloya kadar düştüğünü belirten Ayla Yılmaz, hedefinin 75 kiloya kadar inmek olduğunu söyledi. Yılmaz, “Ben minigastrik bypass ameliyatını kilo vermek için ve sağlıklı bir şekilde yaşamak için oldum. Birçok kez diyet yaptım fakat her defasında verdiğim kiloların fazlasını geri aldım. Doktorumuz Muzaffer Al’ı yaklaşık 1 yıldır takip ediyordum. Doktorumun yapmış olduğu ameliyatlarındaki başarılı sonuçları görerek ve aldığım olumlu bilgiler doğrultusunda ameliyata karar verdim. Almanya’dan geldiğim gün ameliyat oldum. Ameliyattan sonra 4 günde sağlıklı bir şekilde taburcu oldum. Ağrısız ve rahat bir süreç geçirdim. Doktoruma ve tüm ekibine çok teşekkür ederim. Bundan sonra zayıf ve sağlıklı olarak çocuklarımla birlikte sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorum” dedi.
Ameliyat öncesi 130 kiloda olduğunu ve ameliyat sonrası da 125 kiloya düştüğünü ve hedefinin 65 kiloda kalmak istediğini ifade eden Seda Sevil ise, “Arkadaşımla birlikte Türkiye’ye geldik ve burada ameliyat olduk. Ameliyat olmamdaki sebep sağlıklı yaşamak, yürüyebilmek, nefes alabilmek için karar verdim. Doktorumuz Muzaffer Al’ı Ayla arkadaşımız takip ediyordu ve onun sayesinde inşallah daha iyi günlere kavuşacağız” diye konuştu.
2 arkadaşın sağlık durumları hakkında bilgi veren Opr. Dr. Muzaffer Al, “Her iki hastamızda morbid obezite yani aşırı şişmanlık vardı. Pek çok kez diyet yapmışlar fakat başarılı olamamışlar. Uzun zamandır beni ve ameliyatlarımı takip ettikleri, bu nedenle geldiklerini beyan ettiler. Obez hastaların pek çok sorunlarını onlarda yaşamaktaydı. Minigastrik bypass ameliyatını gerekli hazırlıklardan sonra her iki hastaya aynı günde laparaskopik minigastrik bypass operasyonu uyguladık ve ameliyattan sonra her iki hastayı sağlıklı şekilde Almanya ya uğurladık. Obezite ciddi ve önemli bir hastalık. Obezlerin yapılan çalışmalarda yüzde 98 oranında diyetle kilo veremedikleri tespit edilmiştir. Kalp damar hastalığı, şeker hastalığı, uyku apnesi, yüksek tansiyon, hormonal bozukluklar, karaciğer yağlanması, bazı organ kanserleri yani meme, bağırsak, yumurtalık gibi eklem ve diz problemleri daha fazla görülmektedir. Aynı zamanda obezite hastanın yaşam kalitesini bozan, depresyon yapan ve sosyal içe kapanıklılık oluşturan bir hastalıktır. Günümüzde obezite ameliyatları kapalı yöntemle ve güvenli bir şekilde uygulanabilmektedir” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Mide ülserine karşı doğal probiyotik arı ekmeği tavsiyesi Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, sağlık faydaları bilimsel çalışmalarla ortaya koyulan arı ekmeğinin, mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde potansiyel faydalar sunabilecek doğal bir arı ürünü olduğu belirtti. BEE’O Propolis Ar-Ge Merkezi’nde analizleri yapılmış olan Anadolu arı ekmeğinin mide ülseri üzerine karşı olumlu etkilerini gösteren bilimsel çalışma, 2023 yılı Kasım ayında Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenen 48. Ulusal Fizyoloji Kongresi’nde poster olarak sunuldu. BEE’O Propolis Kurucusu ve Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmada, arı ekmeğinin mide ülseri üzerine antiinflamatuvar ve antioksidan etkileri araştırılmıştır. Araştırma iki ana gruba ayrılan ratlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bir grup rata, ülser oluşmadan 10 gün önce ve ülser oluştuktan sonra 3 gün boyunca arı ekmeği takviye edildi, diğer grup ise aynı dönemlerde sadece serum fizyolojik tuzlu su aldı. Diğer grupta ise ülser oluşmadan önce herhangi bir takviye yapılmadı, bu gruplar yalnızca ülser oluştuktan sonra 10 gün boyunca arı ekmeği veya serum fizyolojik aldılar. Araştırmacılar, ülserin şiddeti, inflamasyon ve oksidatif stres zarflarını çeşitli yollarla ölçtüler. Araştırmanın verileri; arı ekmeği takviyesi alan ratlarda, kontrol gruplarına göre mide ülseri şiddeti, myeloperoksidaz aktivitesi ve inflamatuvar sitokin seviyelerinin (TNF-, IFN-, IL-1, IL-6, IL-8) anlamlı düzeyde düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, oksidatif stresle ilişkili zarflarda azalma gözlenmiştir. Sonuçlar, arı ekmeğinin mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde antioksidan ve antiinflamatuar etkileri sayesinde potansiyel bir fayda sağlayabilecek doğal bir arı ürünü olabileceğini göstermektedir” dedi. Arı ekmeği, diğer adıyla perga, kovanda arılar tarafından polenin daha uzun süre saklanabilmesi amacıyla üretiliyor. Doğal bir arı ürünü olan arı ekmeğinin yaklaşık yüzde 20-35 protein, yüzde 3 lipit, yüzde 24-35 karbonhidrat ve yüzde 3 vitamin ve mineral içeriğine sahip olduğu belirtiliyor.
Denizli Kriket Türkiye Şampiyonası Denizli’de başlıyor Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu faaliyet takviminde yer alan Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası 22-26 Nisan tarihleri arasında Denizli’de yapılacak. Müsabakaları, Şirinköy ve Akvadi Spor Tesisleri’nde gerçekleşecek şampiyonada 8 ilden 13 takım mücadele edecek. Kriket sporunda Denizli önemli bir organizasyona daha ev sahipliği yapacak. Geçtiğimiz yıl Kriket U19 ve Büyükler Türkiye Şampiyonası’nda olduğu gibi bu yıl da Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası yine Denizli’de gerçekleşecek. 22-26 Nisan tarihleri arasında aynı zaman diliminde iki ayrı sahada Şirinköy ve Akvadi Spor Tesislerinde gerçekleşecek olan şampiyonada 13 takımdan 182 sporcu mücadele edecek. Kriket, temelde tıpkı futbol gibi 11 kişinin karşılıklı oynadığı bir spor dalıdır. İngilizlerin icat ettiği bir oyun olan kriket, sopa ve top yardımıyla, 20 metre uzunluğunda bir alanda oynanıyor. Oval bir sahada karşı karşıya gelen oyunculardan, sahanın bir ucunda yer alan atıcı topu sahanın öbür ucunda bulunan vurucuya fırlatır. Amaç topu vurucunun arkasında bulunan ve Wicket denen kale benzeri düzeneğe değdirmektir. Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası için hazırlıklar devam ediyor. Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu ile Gençlik Spor İl Müdürlüğü organizasyonunda yapılacak şampiyona için takımlar gelmeye başladı. Geçtiğimiz yıl Denizli’nin ev sahipliğinden memnun olan ve güzel anılarla ayrılan sporcular, bu yıl yeniden Denizli’de Türkiye şampiyonu olabilmek için sahaya çıkacak. Gelişmekte olan spor branşlarına önem verdiklerini söyleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman, dostluğun ve rekabetin bir arada yaşanacağı güzel bir şampiyona olmasını diledi.
Bursa (Özel) “Hazır giyim ve tekstilde Türkiye’nin rakibi Avrupa ülkeleridir” Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünlerle marka olarak dünya liderliğine oynayabilecek durumda olduğunu belirten Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Hazır giyim ve tekstilde bizim rakibimiz Orta Doğru veya 3’üncü dünya ülkeleri değil, Avrupa’dır” diye konuştu. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan son ihracat verilerine göre hazır giyim ve konfeksiyon sektörü mart ayı ihracatını 1 milyar 618 milyon 456 bin dolarla tamamladı. Ocak-Mart döneminde kaydedilen değer ise, 4 milyar 539 milyon 463 dolar. Sektör, bu rakamla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5’lik bir düşüş yaşadı. Ancak, Türkiye’den alımları azaltan Avrupalı sektör temsilcilerinin Türkiye’ye yeniden ‘yeşil ışık’ yakması, 2024 rakamları için sektöre umut verdi. “Türkiye’nin artık ucuz değil, katma değeri yüksek marka üretmemiz gerekiyor” Hazır giyimdeki ivmenin yükseldiğini yakından takip ettiklerini belirten DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Ancak son dönemde, bilhassa tekstildeki spekülasyonlara çok fazla takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Bizim derdimiz aslında, 3’üncü dünya ülkeleriyle değil, daha önceden de gündeme getirdiğimiz gibi, bizim acil bir şekilde artık markalaşmamız gerekiyor. Çünkü, Türkiye artık ucuz arazinin, ucuz işçiliğin ve devletin sübvanse ettiği enerji maliyetlerinin ve ham maddenin bulunduğu bir ülke değildir” şeklinde konuştu. “Rakibimiz Avrupa ülkeleri” Başkan Çevikel konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bizim rakibimiz Avrupa ülkeleridir. Dolayısıyla böyle ortamda biz çok üretip çok kazanmak değil, aslında daha yenilikçi, daha teknolojik ve daha nitelikli ürünler üretip katma değeri yüksek ürünlerle marka olarak dünya liderliğine oynayabilecek durumdayız. Bugün tekstilin Mısır, Türkmenistan veya başka ülkelere taşınması konusu 10 sene sonrada konuşulacak. Bu ülkelerin yerini başka ülkeler alacaktır. Çünkü bu ticaretin bir gereğidir. Siz nerede ucuz ürün buluyorsanız, oradan alırsınız. Ancak Türkiye sanayi devrimini tamamlamaya yakın bir ülke olarak hedefi çok daha ileride olmalıdır. Bizim önümüzdeki en önemli süreç markalaşmadır. Hazır giyimde de elbette sektörün yukarı yönlü ivme kazanması çok normal olarak algılıyorum. Çünkü Türk sanayisi hem Avrupa’nın hem de diğer kıtaların gözbebeğidir.” “Hedefimiz, dünya markalarına ürün üretmek değil, dünya markası olmak” Bursa’nın kumaş üretiminde öncü olduğunu ifade eden Başkan Çevikel, “Bursa, Türkiye’nin tekstil ve kumaşta kalbi olduğu gibi, dünya içinde önemli bir bölgedir. Çünkü bu bölge, her kalitede ürünü, yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünleri üretebiliyor. Bu düşüncede Bursa, hem Türkiye’ye hem de diğer ülkelere örnek olmuştur. Ben önümüzdeki dönemde, yakın zamanda inanıyorum ki, Türkiye’den ciddi markalar çıkacaktır. Ucuz üretim istediği yere kaysın. Doğu veya 3’üncü dünya ülkelerine kaysın. Bizim ilgilendiğimiz nokta, dünyanın en iyi markalarına artık ürün üretmek istemiyoruz. Hedefimiz, dünya markası olmaktır. Dünyadaki üreticilere, bizim ürünleri yaptırmak istiyoruz. Bu çerçevede, Türk tekstil sektörünün şuanda bir dönüm noktasında olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.