GENEL - 20 Şubat 2018 Salı 18:59

Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yıldırım: "Geleceğin dünyasında çok fazla hakimlere ihtiyaç olmayacak"

A
A
A
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yıldırım: "Geleceğin dünyasında çok fazla hakimlere ihtiyaç olmayacak"

Gelecekte hakimlere fazla ihtiyaç duyulmayacağını belirten Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof.

Gelecekte hakimlere fazla ihtiyaç duyulmayacağını belirten Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım, "Bir arazi anlaşmazlığını yapay zekalı bilgisayarlar belki bir insandan daha adil bir şekilde çözebilecek" dedi.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi, OMÜ Öğrenci Konseyi ve OMÜ Ombudsmanlık Topluluğu tarafından düzenlenen "Anayasa Hukukunda Güncel Gelişmeler" başlıklı konferansın konuğu Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım oldu. OMÜ Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen konferanstan önce kısa bir selamlama konuşması yapan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, güvenlik, adalet, özgürlük dengesine katkı sağlamak için hukuk fakültesi öğrencilerine büyük görev düştüğünü belirtti.



"5 Şubat 2018 tarihi itibariyle 176 bin 677 başvuru olmuş"


Dünyada anayasa yargısının gittikçe insan hakları hukukuyla birbirine yaklaştığını belirten Yıldırım, "Son zamanlarda bir şey dikkatimi çekiyor. Gerekçe yokluğundan pek çok mahkemenin davasını ilk incelemede tekrar ilgili yere geri gönderme eğilimi bizde artmaya başladı. Yani bazı hakim arkadaşlarımız bir konunun Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia ederken, 1-2 cümleyle neden aykırı olduğunu, Anayasa’nın hangi maddesine aykırı olduğunu yazmıyor. Gerekçesinin muhakkak ve muhakkak yazılması gerekiyor. Aksi takdirde ilk inceleme aşamasından geçemiyor. 2010’da Anayasa referandumunda kabul edilen, 2012 yılında uygulamaya başladığımız bireysel başvuru, daha doğru adıyla anayasa şikayeti kurumu var. İş yükünün önemli bir kısmını şuan itibariyle bireysel başvuru oluşturmakta. 5 Şubat 2018 tarihi itibariyle 23 Eylül 2012’den beri Anayasa Mahkemesine 176 bin 677 başvuru olmuş. Sonuçlanan 139 bin 338. Sonuçlanan başvuruların çok büyük bir bölümü kabul edilemez bulunmuş. 2 bin 530 ihlal kararı verilmiş. Yüzde 1-2 başarı oranı var. Bizim sistemimiz Almanya ve İspanya’nın bir tür karışımı. Almanya ve İspanya’da da aşağı yukarı bu aran aynı. Bireysel başvurunun başarılı olabilmesi için ihlal kararlarının ve başvuruların belli bir düzeyde tutulması lazım" diye konuştu.



"Yapay zekalının kişilik hakları olabilir mi?"


Anayasa Mahkemesine ilk kez olan başvuru konularının olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Amerika’da konuşulan bir konu var. ’Yapay zekalının kişilik hakları olabilir mi, robotlar kişi sayılabilir mi?’ gibi konular Amerika’da konuşuluyor. Herhalde Türkiye’de de yakında konuşulmaya başlanır. Bir yapay zekalının ifade özgürlüğü olabilir mi? Geleceğin dünyasında çok fazla hakimlere ihtiyaç olmayacak. Yapay zeka halledecek. Bir arazi anlaşmazlığını yapay zekalı bilgisayarlar belki bir insandan daha adil bir şekilde çözebilecek. Amerika’da ciddi bir avukatlık şirketleri yapay zeka uzmanları istihdam etmeye başlamış. Ticari uyuşmazlıkları yapay zekalılarla çözmeye başlamışlar. Bir deney yapılmış Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin mülkiyet ve adil yargılanma ile ilgili kararlarının hepsi bilgisayara yüklenmiş, gelen bir takım kararlarla birlikte sonucu tahmin edilmiş. Daha sonra mahkemenin verdiği kararlar karşılaştırılmış. Bilgisayar yüzde 77 oranında doğru tahminde bulunmuş. Fakat ifade ve din özgürlüğü alanında bu o kadar kolay değil. O alanda insana ihtiyaç olacak. Özellikle vergi uyuşmazlıklarında, sosyal güvenlikle ilgili uyuşmazlıklarda daha teknik konularda hakimler olsa bile hakimlerin önünde bilgisayar algoritmanın vereceği kararları da hakim, bilirkişi gibi dikkate almaya başlayacak” şeklinde konuştu.



"İranlılar 1-2 yıldır Hristiyanlığı keşfetmiş"


Sınır dışı edilme ile ilgili tedbir kararlarının gündemlerini meşgul ettiğini belirten Yıldırım, "Ben her gün sadece 3-4 tane dosya ile uğraşıyorum. Suriye, İran, Demokratik Kongo, Özbekistan, Rusya gibi sınır dışı dosyalarıyla uğraşıyoruz. Suriye’de savaş olduğu için genelde onları burada tutma eğilimindeyiz. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını takip ediyoruz. Mesela İranlılar 1-2 yıldır Hristiyanlığı keşfetmiş. Sürekli Hristiyan oluyorlar. ’Ben Hristiyan olursam İran’a gönderilirsem işkence eziyet edecekler’ diyor. Şimdi biz adamın samimi Hristiyan mıdır lafın gelişimi öyle söylüyor! Bazen bir takım belgeler sunuyorlar. O zaman İran’a göndermiyoruz" ifadelerini kullandı.


Konferansa ayrıca; Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, OMÜ Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Tahsin Keçeligil, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.