POLİTİKA - 20 Ağustos 2016 Cumartesi 14:54

Bakan Özhaseki: “Darbe başarılı olsaydı sokağa inip çatışacaktım”

A
A
A
Bakan Özhaseki: “Darbe başarılı olsaydı sokağa inip çatışacaktım”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Darbe olsaydı irademe sahip çıkmak için, özgürlüğüme, demokrasime, Cumhuriyetimize sahip çıkmak için sokağa çıkıp ve çatışmayı göze alacaktım” dedi.
Samsun’da Tarihi Kentler Birliği (TKB) toplantısına katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanacağını açıkladı. Özhaseki konuşmasında, “Aslında ben toplantılardan çok sıkılıyorum. Bir yerden toplantı teklifi geldiği zaman içim buruluyor. Hele saatler süren toplantılar beni perişan ediyor. Ama tek keyifle koştuğum, günler öncesinden iple çektiğim tek toplantı Tarihi Kentler Birliği toplantıları. 7 sene başkanlığını yaptığım bu toplantıda çok şeyler öğrendim. Yaşadığımız Anadolu coğrafyası dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Binlerce yıldır bu coğrafyada insanlar medeniyetler kurmuşlar. Bu coğrafyanın her köşesinde ya müthiş bir hüzünlü hikaye var ya da başka bir olay yaşanmış. Onlardan kalan da önümüzde binlerce eser var. Bu coğrafya adeta açık hava müzesi sıfatı veriyor. Dünyanın başka bir yerinde böyle bir şey yok” ifadelerini kullandı.
Millet olmanın özelliğinin insanların birbirini sevmesinden başladığını belirten Bakan Özhaseki, “Birbirimize saygı duymamızdan başlıyor. Ortak değerlerde bütünleşmemizden başlıyor. İşte 15 Temmuz’da bunu yaşadık. İnsanlar orada müthiş bir dayanışma içerisinde oldular. Sokaklara çıktılar, tankların karşısında gövdelerini siper ettiler. Televizyonlara yansıyan görüntüleri hep beraber izledik. İnsanların tankın arkasından koşması, ateş eden helikoptere küfür ederek arkasından koşması ve gövdelerini tanklara siper etmesi müthiş bir olaydı. Bir taraftan da gazilerimizi ziyarete gittiğimizde bize anlattıkları hikayeler sonrası her bir odadan çıkarken ağlayarak çıktık. O fedakarlık, o insanların iradesine sahip çıkma arzusu, geleceğine sahip çıkma duygusu, ölümü hiçe sayma duygusu, onları hiçe sayarak silahların üzerine gitmeleri, yanında yaralanan ve hiç tanımadığı insanı kurtarabilmek için elinden geleni yapması. Bu bir millet olmamın ve beraber olmanın, birbirini sevmenin bir tezahürü olsa gerek. İrademize sahip çıkma mitingleri hepimizi çok duygulandırdı. Her gittiğim mitinglerde elimden geldiği kadar konuşuyorum. Katıldığım toplantılarda şunun altını çizmeye çalıştım. ‘Şu toplantıların kıymetini bilelim. Burada AK Partililer var mı? Varız diyorlar. CHP’liler var mı? Varız diyorlar. MHP’liler var mı? Varız diyorlar. Yalvarıyoruz size birbirinize sarılın, kucaklaşın. Bundan sonra birbirinize yan bakmayın’ diyorum. Bunun kıymetini bilelim ve sonuna kadar devam ettirelim. Oy vereceğimiz zaman farklı partilere veririz. Dünya görüşümüzü kendimizden başka kimse değiştiremez. Kendi aramızda ufak tefek şeyleri özellikle büyüterek, abartarak ayrılıkçı bir noktaya doğru götürmeyelim” diye konuştu.
“Bunlar kendilerini 40-50 yıldır saklamışlar”
15 Temmuz’da müthiş bir kalkışma ile karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Bakan Özhaseki, “Bu insanlar 40-50 yıldır kendilerini saklamışlar. Böyle bir saklanma, takviye ve gizlenme dünya tarihinde çok azdır. Daha önce takviye dediğimizde İran tarafında ortaya çıktığı, onların mezhepsel olarak bu işe sıcak baktığı, değişik kavimlerde bir takım beyin yıkama metotlarıyla o haşhaşilerin yaptıkları suikastları biliriz ama bu denli komple yapılmış, 40-50 yıl boyunca hazırlanmış yapıyı hiçbirimiz bilmiyorduk. Bize bakan cephesinde kibar bir yüz vardı. Çevremizde vardı bu insanlardan. Tüm dünyanın 170 ülkesinde Türk okulları açıyor. Orada Türk bayrağı var, Atatürk var ve İstiklal Marşı okutuyorlar. Siyah çocuklar geliyor burada İstiklal Marşı okuyorlar, hepimiz duygulanarak hüngür hüngür ağlamaya başlıyoruz ve hizmet ediyoruz diyorlar. Herkes çocuklarını teslim ediyor. Zenginler paralarını vermeye başlıyorlar. Okullar yaptırmaya başlıyorlar, yurtlar yaptırmaya başlıyorlar. Fakat bunun arka tarafında vahşi bir yapı ve son güne bir hazırlık varmış. İşin en acı tarafı da yüce dinimizi buna alet ederek yaptıkları bir ortam varmış. Bizim dinimizin temel esasının ben Kur’an ve sünnet olduğuna inanıyorum. Bu insanlarda dürüstlük derken hiçbir tanesi yokmuş. Kendi içlerinde İslam’ın bildiğimiz bütün kurallarını yok ettikleri gibi ikiyüzlülük, yalan, riya, hatta ve hatta kendi adamlarını getirmek için başkalarının canını yakma varmış. Bunları yaşadık” şeklinde konuştu.
FETÖ’nün Ergenekon’da birçok insanın canını yaktıklarını belirten Bakan Özhaseki şöyle devam etti:
“Ergenekon olaylarında benim şahsi kanaatim, bizim ülkemizin askeri geleneklerinde ihtilal yapmak gibi bir huy var. Genlerinde böyle bir yapı da var. Ama 8-10 kişi bunu hesap ederken, bu 10 tane kötü niyetlinin yanına 110 tane de gariban attılar. Bu 110 tane garibanın suçu neydi. Ya kendi adamlarına rakipti ve kendi adamları yükselemiyordu ya da kendi yapılarına karşı muhalifti onun için attılar. Bu gariban insanları cayır cayır yaktılar. 15-20’şer senelik müebbetler verdiler. Bu hangi dinde, imanda var. Benim adamım yükselecek diye suçsuz bir adamı yakmak, yanındaki garibanı yakmanın hangi dinde, imanda yeri var. İmtihan soruları baştan sona çalınıyordu. Çocuklarımızın günahı neydi. İşçi insanının çocuğunun günahı ney. Şimdi konuşan subaylar, 40 sene önce gözlerini açsaydılar. Şimdi konuşmaya hakları yok. Gelip oralara hakim olurken bunlar, aralarına işçinin, memurun zeki bir çocuğu aralarına girmişse, onları yıldırıp kaçırdılar. Bunlar acayip bir şey. İnandığımız bütün değerleri altüst eden, birbirimize olan güveni sarsan bir olay.”
“Darbe başarılı olsaydı sokağa çıkıp çatışacaktım”
Darbe başarılı olsaydı kendisinin de sokağa çıkıp çatışacağının altını çizen Bakan Özhaseki şunları kaydetti:
“Şimdi bakıyorsunuz, kendi Amerika’daki şizofren yapılarına, başlarındaki o FETÖ denen adama küfür etmeye başladılar. İnsafsızlar biraz dürüst olun ya. Böyle bir yapı senelerce bizi kandırmış ve o gece böyle bir hazırlık yapmış. İnsanları vurdular, Meclis’i bombaladılar. Cumhurbaşkanından başlayarak, aşağıya doğru herkesi öldürme hesapları yaptılar. Sonra da bu ülkeyi birilerine peşkeş çekerek kucağına vereceklerdi. En acı tablo da eğer Allah korusun başarılı olsalardı, ülkenin 15 kadar vilayeti Güneydoğusu’ndan koparılacak, aşağıdaki yapıyla birlikte bir devletçik çıkaracaklar, oradaki zavallı adamlar ‘kendi devletimizi kuruyoruz’ diye heveslenirken, bir başka ülkenin kölesi halinde hayatlarını devam ettireceklerdi. Kullanılmış bir yapı olarak orada kalacaklardı. Sonra Doğu’da yine başka bir devletçik hesapları vardı. Sonra boğazlara el koyma hesapları vardı. Anadolu içinde çarpışan, çatışan, iç savaşın çıktığı, insanların birbirlerini hunharca öldürdükleri bir ortam hesaplıyorlardı. Ben bu işe sabretmeyecektim. Şimdiden de ilan ediyorum, sabretmeyeceğim. İrademe sahip çıkmak için, özgürlüğüme, demokrasime, cumhuriyetimize sahip çıkmak için sokağa çıkacağım ve çatışmayı göze alıyorum. Benim gibi birçok insan göze alacaktı ve iç çatışma çıkacaktı. Bunun neticesinde de paramparça olmuş, küçülmüş, daralmış bir Anadolu coğrafyasına sıkışmış bir ortamda kalacaktık. Bunlar yüreğimizi daraltıyor. Cenabı Allah’a şükürler olsun ki başarılı olamadılar, millet olarak biz kazandık. Geleceğimize sahip çıktık, demokrasimize sahip çıktık, Cumhuriyetimize sahip çıktık, istiklalimize ve bağımsızlığımıza sahip çıktık, kazandık.”
Bakanlığındaki bir takım dengeleri gözetmeleri gerektiğini belirten Bakan Özhaseki, “Yıllarca belediye başkanlığı yaptım. Temsil ettiğim bakanlığın iki cephesi var. Bir cephesi çevre, bir cephesi şehirdir. 78.5 milyon hektarlık alanda 9 milyon hektar neredeyse bizim bakanlığa ait koruma alanları içerisinde yer alıyor. Oraları tahrip ettirmemeye uğraşıyoruz, oralarda bir takım sıkıntılar olmasın diye müthiş bir mücadelemiz var. Ama bir taraftan da oraları tahrip etmeye, oralardan rant elde etmeye, oralardan çok hızlı bir şekilde para kazanmaya çalışan bir grupların da saldırıları altında olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Onlara karşı bir mücadele var. Fakat bu mücadelede ince bir denge var. O dengeyi de mutlaka bizim gözetmemiz gerekiyor. Bir taraftan da yatırımlar yapılacak, bu yatırımların da sürmesi gerekiyor. Deniz kenarında otel yapılacak, yapılmasın diyemezsiniz ama esası korunmuş alanlarda yaptırmamalı. Enerji lazım. Bunları yaparken çatıştırmadan, doğru yerlerde bu işi kurtarabilirsek en başarılı bakanlık bizim bakanlığımız olur. Kömüre dayalı termik santraller var. Dışarıdan gelen ithal kömürle yapılan iş zaten cari açığı çoğaltıyor. Kömürün parasını veriyorsunuz, sonra elektrik üretmeye çalışıyorsunuz. Bizim kömürümüz var. Burada yerli santraller kurmak lazım. Şimdi nereye varsanız orada bir çevre ayağa kalkıyor. Kimse böyle yanında duman çıkaran, kendilerini rahatsız edecek bir yapıyı görmek istemez. Modern teknoloji ile dışarıya gazlar verilmiyorsa, kimseyi rahatsız etmiyorsa, tabiat tahrip olmuyorsa ve orada da yerli kömürden enerji üretip kendi içerinizde bunu çok rahat kullanabiliyorsanız, bunun önünün açılması gerekiyor. Rüzgar, güne gibi kendi içimizdeki bir takım yeraltı madenlerimizden enerji temin etmelerimizi ne kadar çoğaltırsak, dışa bağımlılığımız o kadar azalır. Burada bizim bakanlığımızın da işi gayet zor. Bir gayret içerisinde bunları götürmeye çalışıyoruz” dedi.
“Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü bakanlığımıza geçiyor”
Şehircilik noktasında büyük bir gayretleri olduğunun altını çizen Bakan Özhaseki şöyle konuştu:
“Yakında Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı’ndan koparılıyor ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanıyor. Bundan sonra bütün belediye başkanı arkadaşlarımızın ne kadar istekleri, talepleri, özlük haklarıyla ilgili işlemleri ya da hukuki işlemleri, denetimleri, izinleri varsa bundan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçecek. Biraz İçişleri Bakanlığı’nın konsepti değişiyor, savunmaya yöneliyor. İç güvenlik ile ilgili daha ağırlıklı bir hale dönüşüyor. Belediye başkanı arkadaşlarımız Mahalle İdareler’e yazı yazdıklarında cevap alamazlardı. Dün Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı beni arıyor. Genel Sekreter atamışlar 1.5 sene olmuş ve yazısı gelmemiş. 1.5 senede gelmeyen yazı olur mu? Bu işler için Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün bizde olması çok doğru bir karar oldu. Yasa çalışması yaptık, 5 başlıktan oluşuyor. Birinci bölümde öz gelirlerimizin arttırılması var. Finans ile ilgili çok teklif var, belediyelerin durumlarını iyileştirelim. İkinci bölümde imarla ilgili sıkıntılı olduğumuz konular var. Ama haksız yere parsel bazlı yoğunluk artışlarını da yasaklayan bir yasa var. Herkes 5 katlı evlerini yaparken içerisinden bir tanesini 10 katlıya çıkaracak bir arkadaşımız imar tadilatları yapmaya başlıyorsa, bunda haksızlık olduğunu ve ceza olduğunu yazan yasalar geliyor. Bunlar belediye elleriyle yapıldığı gibi bizim bakanlık elleriyle de yapılmış. İnsanlar şimdi uyanık. Önce belediye geliyor ‘şu işimi yapar mısın’ diyor. Sen ‘yok yapmam’ deyince bakanlığa geliyor. Orada adamlarını buluyor, başka türlü işler devreye giriyor. Ondan sonra başlıyor koca koca yanlışlıkların yapılması. Oturduğun günden beri İstanbul ile ilgili 250-300 bin metrekare inşaat alanını yok ettim. Bakırköy’de geldi, eski planda 60 bin metre, bizimkiler yapmış 115 bin metre, bazı haklarla birlikte 150 bin metre. Arada 80-90 bin metre fazla adama inşaat fazlası veriyorsunuz. Bakırköy sahilinde bu 100 metrelik 900 tane rezidans demektir. Bu oranın trafiğini mahveder, altyapısını mahveder, bu kent cinayetidir. Bir taraftan da adalet duygusunu sarsmaktır. Bunları benim bakanlığım yapmışsa ben iptal ediyorum. Ben böyle öğrendim, buraya öyle geldim. Bunun mücadelesini vermeyeceksem orada niye oturuyorum. Seçmenimizle iyi ilişkiler kurmak isteriz. Onlardan gelen taleplere sıcak bakarak, onu kazanmaya çalışırız. Ama bir taraftan da bu görevin herkes geçici olduğunu herkes bilsin. Yaptığı işlerden de vicdani sorumluluk taşıdığını bilsin.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mustafa Bozbey: “İnegöl’ün raylı sistemle tanışmasını istiyoruz” Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, “İnegöl’ün sanayi ile merkezi arasında raylı sistem ile tanışmasını istiyoruz. İnegöl-Kestel arasında da banliyö treninin işliyor olması gerekiyor” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, İnegöl Posof Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ni ziyaret etti. Burada İnegöl’ün sorunlarına değinen Bozbey, “Mobilya sanayisi önemli. 2019’da da söyledim ama o günden bugüne hiçbir değişiklik olmadı. Nitelikli ve İnegöl’e yaraşır bir fuar alanı ihtiyaç var. Uluslararası rekabet üst düzeyde. Mobilyacı esnafımızın bu konuda büyük emeği ve çabası var. Uluslararası ilişkiler kurarak burada gençlerin yetişmesini sağlamamız gerekiyor. Bu konuda da projemiz var. Bugüne kadar bu konuda adım atan bireysel bazı fabrikalar oldu ama bunu bütünsel düşünmek lazım” şeklinde konuştu. “Kimseyi ötekileştirmeden hizmet edeceğiz” “Gençlerin dizayn ve tasarım konusunda daha ön plana çıkacak bilgi birikimine sahip olması gerekiyor” diyerek sözlerini sürdüren Mustafa Bozbey, “Bu sayede de çok daha farklı ürünlerin ortaya çıkması söz konusu olacak ve daha fazla ihracat yapacağız. Daha fazla ihracat demek bu ülkeye daha fazla döviz girmesi demektir. Birçok gencin de daha fazla kazanması demektir. Bunları yapmak zorundayız. Onun için sizlerden ricam tanıdıklarınıza, iş insanlarına, dostlarınıza bizi anlatın. Bizim niyetimiz kimseyi ötekileştirmeden hizmet etmek. Nilüfer’de bunu nasıl başardıysak hiç merak etmeyin İnegöl’de de başaracağız. Ali başkan ile birlikte başaracağız” ifadelerini kullandı. Sanayi ile merkezi arasında raylı sistem İnegöl’ün sanayi ile merkezi arasında raylı sistem ile tanıştıracaklarını dile getiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, “İnegöl-Kestel arasında da banliyö treninin işliyor olması gerekiyor. BursaRay’a binecek Kestel’e gelecek, Kestel’den İnegöl’e gelecek. Bunun gibi projeler ile İnegöl daha fazla gelişecek. İnegöl insanı daha fazla ve ucuza hareket etme kabiliyeti olacak ve Görükle’ye kadar kesintisiz ulaşımı da sağlamış olacağız. Projelerimiz hazır. İnegöllülerden destek bekliyoruz. Sizlerden isteğimiz bu değişimi yapalım. Bu değişim İnegöl’den başlasın. Bursa’yı sarsın istiyorum. Bursa 4 milyon nüfusa yaklaşmış ama üretim kabiliyeti ve önemli gelirlere sahip bir kent. Yeter ki siz çalmayın çırpmayın. Çünkü çocuklar için yapılan her proje, her hizmet büyükler için de geçerlidir. Çocuklar bizim geleceğimizi oluşturuyor. Onların iyi yetişmesi, nitelikli mahallelerde oturması, sosyal, kültürel ve spor alanları olan yerlerde yetişmesi bizi en büyük arzumuz ve isteğimiz” diye konuştu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Depreme hazırlık için kullanılması gereken kaynaklar bavul bavul dolar oldu" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultanbeyli İlçe Mitinginde vatandaşlarla bir araya geldi. Erdoğan, "Ulaşımıyla, depreme hazırlığıyla İstanbul içler acısı hale gelmiştir. Lazım olduğunda ya tatilde ya cumhurbaşkanı yardımcılığı peşinde ya büyükelçilerle Sarıyer’de balıkta" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Sultanbeyli İlçe Mitinginde vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, AK Parti Sultanbeyli Belediye Başkan Adayı Ali Tombaş ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe katıldı. "Gazze’deki mazlumlara her türlü yaptığımız yardım için mimlendik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde Sultanbeyli milletvekilliğinde yüzde 64, cumhurbaşkanlığında yüzde 67 oy oranıyla destek verdi. Ahde vefanız için sizlere teşekkür ediyorum. Buraya gelen insanlarımız hep sahipsiz bırakıldı. Bu ilçemiz bir dönem ülkemizdeki hak ve özgürlük gasplarının adeta sembol yeri haline getirildi. Sultanbeyli vakur duruşuyla bu badireleri geri bıraktı. Bugün Sultanbeyli İstanbul’un yıldızı parlayan ilçelerinden biri olarak kendini istismar edenlere adeta nazire yapıyor. Bizim hikayemizde Sultanbeyli’nin durumuyla farklı değil. Emperyalistlerin uzantıları, vesayetçilere ve darbecilere eyvallah etmediğimiz için önümüze tuzak üzerine tuzak kuruldu. Dünyadan 5’ten büyüktür diyerek küresel sistemin çarpıklıklarına itiraz ettiğimiz için ambargolara uğradık. PKK, DEAŞ gibi örgütlere teslim olmadığımız için pek çok acıyla sınandık. Gazze’deki mazlumlara her türlü yaptığımız yardım için mimlendik. Milletimizden aldığımız güçlü hepsinin üstesinden geldik, geliyoruz. Türkiye Yüzyılı aynı zamanda Belediyecilik hizmetlerinde yapacağımız tarihi hamlelerle şehirlerimizin de yüzyılı olacak" dedi. "30 yıl önce başlattığımız yerel yönetim hamlesi maalesef son 5 yıldır durmuş" Erdoğan, "İstanbul’da 30 yıl önce başlattığımız yerel yönetim hamlesi maalesef son 5 yıldır durmuş, hatta ibre tersine dönmüştür. Şehri yönetenler İstanbul’dan başka her şeyle uğraştıkları için devraldıkları sorumlulukları yönetememişlerdir. Büyükşehir Belediyesi’nden ne diyor tam ileri, sen tam gaz geri gidiyorsun. Sultanbeyli’yi hiçbir zaman sahiplenmedin ki. Ulaşımıyla, depreme hazırlığıyla İstanbul içler acısı hale gelmiştir. Lazım olduğunda ya tatilde ya cumhurbaşkanı yardımcılığı peşinde ya büyükelçilerle Sarıyer’de balıkta. İstanbul’un yönetimi yarı zamanlı işle olacak değil. Bu şehir hiç kimsenin şahsi ihtirasları, oyuncağı, finans kaynağı haline getirilemez. İstanbul’a böyle bir zulüm yapılmasına müsaade edemeyiz. Bunun için Yeniden İstanbul diyoruz" dedi. "650 bin konutu dönüştüreceğiz" Erdoğan, "Bu şehrin beklentisi ve ihtiyacı çoktur. Ama bazı öncelikleri vardır. Birinci önceliği depreme hazırlıktır. Son dönemde bu konuda bir çaba, proje gördünüz mü? Hayır. Çünkü depreme hazırlık için kullanılması gereken kaynaklar bavul bavul dolar oldu ve bir yere götürülüyor. Depreme hazırlık için gereken vakit DEM’le pazarlıkta, kazanma değil kaybettirme hırsıyla hareket edenleri yemlemekle harcanıyor. Bilim insanları İstanbul’u her gün depreme hazırlayın diye ikaz ediyor. Şimdi de emin eller Murat Kurum kardeşimle ve tüm ilçe belediyeleriyle gerçekleşecek. Önümüzdeki 5 yılda İstanbul’da depreme dayanıksız yapıların hepsini dönüştürecek. 650 bin konutun dönüşümünü 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlayacak. İstanbul’un ikinci gündemi artı hayatı çekilmez hale getiren trafiktir. Mevcut yönetim bizden devraldığı metroları yapamadığı, yeni metrobüsler alamadığı için şehir adeta kilitlendi. Bir de ne diyor ‘akıllı belediyecilik tam ileri’ nasıl tam ileri? İstanbul bu sizin zevkinizi çekmek zorunda mı?" dedi. "İstanbul’u işporta pazarına düşürmek bu şehre ihanettir" Erdoğan, "Sultanbeyli’ye kadar ilerlemedikleri gibi uyduruk sebeplerle hastane önünden geçecek durakları iptal ettiler. Diğer pek çok proje gibi metro hatlarını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Beceriksizliklerini hafriyat alanına çevirdikleri metro hatlarını saymıyorum. Boğaz’ın altına yapacağımız yeni tünelle iki yaka arasındaki raylı sistem geçişlerini bir araya toparlayacağız. İstanbul’un yeni gündemi bu şehrin dezavantajlı kesimlerinin sahipsiz kalması. Biz Murat Kurum kardeşimle merkezi irade de yaptığımız gibi kimsesizlerin kimsesi olacağız. İstanbul’un diğer anlayışı insani vizyonla çalışmasıdır. Haliç’i biz temizledik. İstanbul havalimanına faaliyete geçirip, Çamlıca Cami’yi yaparak şehre birçok eser kazandırarak bunun adımlarını attık. Biz böyle şu andaki belediye başkanı gibi değil Cumhurbaşkanınız olarak tüm bakan arkadaşlarımla hep beraber bu adımları attık, atıyoruz, atacağız. Önümüzdeki dönemde yeniden kendine değer katan böyle bir iradeye kavuşacaktır. İstanbul’u kirli pazarlıklardan uzak tutmak gerekir. Başka amaçlar için deste deste para savurmak bu şehri üzer. İstanbul’u işporta pazarına düşürmek bu şehre ihanettir. İstanbul’a bu kötülüğü yapmamak gerekir. Tüm bunları ve daha fazlasını 1 Nisan itibarıyla hemen hayata geçirmeye başlayacağız. Bunun için sizlerden 31 Mart’ta sandıkları sıkı tutmanızı, en küçük bir kayıp kaçağa meydan vermemenizi istiyorum" dedi. "Biz milletimize gitmekte yorulmuyoruz, adeta huzur buluyoruz" Erdoğan, "Bir dönem bizim yanımızda olup bize kaybettirmek için CHP’nin yanında olanlara itibar etmeyin. Geçtiğimiz 2 ayda 52 il ziyareti yaparak vatandaşlarımızla buluşarak hasbihal ettik. Çoğu zaman bu sayı 60 bini buldu. Biz ister genel seçim ister mahalli seçim olsun tüm seçimlere milletimizle ruberu, yüz yüze gelme fırsatı olarak bakıyoruz. Haksız halkçılık, yeşilsiz çevre peşinde koşanlar milletimizle aramızdaki muhabbeti elbette anlayamaz. Biz milletimize gitmekte yorulmuyoruz, adeta huzur buluyoruz. Her vatandaşımızla aramızda bir gönül köprüsü kurulur. Biz, o gönül vasıtasıyla insanımızın derdini anlarız, sevincine ortak olur, heyecanını paylaşırız. Tüm dünya gibi bizim de sorunumuz olan enflasyonun yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Sancaktepe’yi kaybedemeyiz, orayı da alacağız. Aynen yola devam edeceğiz. Dünden itibaren kamu bankalarımız başvuran emeklilerimizin yeni banka promosyonunu ödüyor. Sizler de 2 Nisan’dan itibaren bunu alma imkanına sahipsiniz. Bu emeklerimiz için önemli bir kaynak olacak. Biz Murat Kurum’u bir kenardan bulup getirmedik. Bakanlıklarının dışında bu süreç içerisinde adımlar var mı? Dolayısıyla onlar kayağa gitsin, başka işleri yok" dedi.