GENEL - 19 Kasım 2017 Pazar 12:07

Bu da Roman mehter takımı

A
A
A
Bu da Roman mehter takımı

Samsun’da bir araya gelerek mehter takımı kuran Romanlar, bu sayede mahallelerinde suç oranının düşmesini sağladı.

Samsun’da bir araya gelerek mehter takımı kuran Romanlar, bu sayede mahallelerinde suç oranının düşmesini sağladı.


Uzun yıllar önce Balkanlardan Türkiye’nin çeşitli yerlerine yerleştirilen Romanlar, gittikleri yerlerdeki neşeli ve müzisyen tavırlarıyla tanınıyorlar. Samsun’da çoğunlukla Canik ilçesinde yaşayan evlenme yaşının erken, suç oranının ise yüksek olduğu mahallelerde Romanlar, kendi kendileri buldukları bir fikir ile suç oranını azaltmayı hedeflediler. Mahalleli tarafından kurulan mehter takımında her yaş ve meslek grubundan 25 kişi bulunuyor. Çorbacıbaşı, davulzen, zurnazen, nakkarezen, zilzen, kös, çevgani ve askerlerden oluşan mehter takımı, mahallede mehter marşı çaldığı zaman bütün mahalle eşrafı başlarında toplanarak, büyük bir hayranlıkla Yavuz Selim Mehter Takımı’nı izliyor. Roman mehter takımının tek hayali ise sürekli ve maaşlı olarak mehter gösterileri yapmak.



“Amacımız gençlerimizi suçtan uzak tutmak”


Kurdukları mehter takımı ile suç oranını yok edip gençleri topluma kazandırmayı hedeflediklerinin altını çizen Yavuz Selim Mehter Takımı Başı Ömer Gezginci, “Bu mehter takımını kurmaktaki amacımız gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmak. Roman deyince insanın aklına müzisyenlik gelir. Gençlerimizi müziğin içerisine sokarak, çoluk çocuğumuzu güzel yetiştirmek istiyoruz. Böylece, gençlerimizi kahve köşelerinden çekerek müzik eğitimi vermek istiyoruz. Mahallemizdeki suç oranı daha öncelerden yüzde 80 seviyesindeyken, şu anda yüzde 20’lere kadar indi. Bu suç oranını elimizden geldiğince daha da düşürmeye devam edeceğiz. Biz kendimiz bir grup tespit ettik. Kötü alışkanlıkları olan arkadaşlarımızı toplayıp, muhabbet edip müzik öğretmeye çalışıyoruz. İnsanlar müzikle aşina oldukları zaman kötü alışkanlıklarından ister istemez arınıyor. Bizler, elimizden geldiği kadar halkımıza hizmet etmeye hazırız” dedi.



“Mehteran, boyacı, müzisyen, eskici ve hamallardan oluşuyor”


Kendilerine destek verilmesi gerektiğini vurgulayan mehter takımı üyeleri, “Bizler müzisyenler olarak devamlı mahalle kahvesinde oturarak iş bekliyoruz. Çalgı işi gelirse gidiyoruz. Bizim mehterimiz 25 kişiden oluşuyor ama şu anda 12 kişiyiz. Çünkü arkadaşlarımız boyacı, hamal ve eskici olduğu için iş çıktığında çalışmaya gitmek zorunda kalıyorlar. Yetkililerin bizim mehter takımına destek çıkmasını istiyoruz. Eğer bize destek çıkılırsa çok daha büyük işler yapabiliriz. Ülkemizi temsil etmeye kadar gidebiliriz. Bizler de bu milletin evlatlarıyız. 3 senedir Samsun’da mehter takımı olarak programlara katılıyoruz. Biz, performans yaptığımız zaman insanlar bizi görüntülemek için birbirleriyle yarışıyorlar. Bu güzel takımın elinden tutulmasını sabit bir yerde görev verilmesini istiyoruz” diye konuştular.



“Müzik sayesinde kötü alışkanlıklarından kurtuldular”


Romanların mehter takımı sayesinde kötü alışkanlıklarını bıraktığını ifade eden Yavuz Selim Mahallesi Camisi’nin eski imamı Ahmet Çelik, “Romanlar gerçekten çok güzel insanlar. Özellikle bu mehter takımının kurulmasıyla birlikte de kötü alışkanlıklarından arındılar. Daha önceden belli hatalar yapmış olabilirler. Ancak şu anda mehter sayesinde bütün kötü alışkanlıkları gitti. Keşke herkes Romanları benim gibi gelip tanısalar. Ben de Roman mahallesine taşınmadan önce belli önyargılarım vardı. Bu insanları tanıdıktan sonra bütün ön yargılarım gitti. Bu insanları geç tanımışım ama artık onları tanıdığım için de çok mutluyum” şeklinde konuştu.


Kendi çabalarıyla oluşturdukları mehter takımına destek bekleyen Roman mehter ekibi, yetkililerden düzenli bir iş için yardım istiyorlar.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Mide ülserine karşı doğal probiyotik arı ekmeği tavsiyesi Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, sağlık faydaları bilimsel çalışmalarla ortaya koyulan arı ekmeğinin, mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde potansiyel faydalar sunabilecek doğal bir arı ürünü olduğu belirtti. BEE’O Propolis Ar-Ge Merkezi’nde analizleri yapılmış olan Anadolu arı ekmeğinin mide ülseri üzerine karşı olumlu etkilerini gösteren bilimsel çalışma, 2023 yılı Kasım ayında Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenen 48. Ulusal Fizyoloji Kongresi’nde poster olarak sunuldu. BEE’O Propolis Kurucusu ve Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmada, arı ekmeğinin mide ülseri üzerine antiinflamatuvar ve antioksidan etkileri araştırılmıştır. Araştırma iki ana gruba ayrılan ratlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bir grup rata, ülser oluşmadan 10 gün önce ve ülser oluştuktan sonra 3 gün boyunca arı ekmeği takviye edildi, diğer grup ise aynı dönemlerde sadece serum fizyolojik tuzlu su aldı. Diğer grupta ise ülser oluşmadan önce herhangi bir takviye yapılmadı, bu gruplar yalnızca ülser oluştuktan sonra 10 gün boyunca arı ekmeği veya serum fizyolojik aldılar. Araştırmacılar, ülserin şiddeti, inflamasyon ve oksidatif stres zarflarını çeşitli yollarla ölçtüler. Araştırmanın verileri; arı ekmeği takviyesi alan ratlarda, kontrol gruplarına göre mide ülseri şiddeti, myeloperoksidaz aktivitesi ve inflamatuvar sitokin seviyelerinin (TNF-, IFN-, IL-1, IL-6, IL-8) anlamlı düzeyde düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, oksidatif stresle ilişkili zarflarda azalma gözlenmiştir. Sonuçlar, arı ekmeğinin mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde antioksidan ve antiinflamatuar etkileri sayesinde potansiyel bir fayda sağlayabilecek doğal bir arı ürünü olabileceğini göstermektedir” dedi. Arı ekmeği, diğer adıyla perga, kovanda arılar tarafından polenin daha uzun süre saklanabilmesi amacıyla üretiliyor. Doğal bir arı ürünü olan arı ekmeğinin yaklaşık yüzde 20-35 protein, yüzde 3 lipit, yüzde 24-35 karbonhidrat ve yüzde 3 vitamin ve mineral içeriğine sahip olduğu belirtiliyor.
Denizli Kriket Türkiye Şampiyonası Denizli’de başlıyor Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu faaliyet takviminde yer alan Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası 22-26 Nisan tarihleri arasında Denizli’de yapılacak. Müsabakaları, Şirinköy ve Akvadi Spor Tesisleri’nde gerçekleşecek şampiyonada 8 ilden 13 takım mücadele edecek. Kriket sporunda Denizli önemli bir organizasyona daha ev sahipliği yapacak. Geçtiğimiz yıl Kriket U19 ve Büyükler Türkiye Şampiyonası’nda olduğu gibi bu yıl da Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası yine Denizli’de gerçekleşecek. 22-26 Nisan tarihleri arasında aynı zaman diliminde iki ayrı sahada Şirinköy ve Akvadi Spor Tesislerinde gerçekleşecek olan şampiyonada 13 takımdan 182 sporcu mücadele edecek. Kriket, temelde tıpkı futbol gibi 11 kişinin karşılıklı oynadığı bir spor dalıdır. İngilizlerin icat ettiği bir oyun olan kriket, sopa ve top yardımıyla, 20 metre uzunluğunda bir alanda oynanıyor. Oval bir sahada karşı karşıya gelen oyunculardan, sahanın bir ucunda yer alan atıcı topu sahanın öbür ucunda bulunan vurucuya fırlatır. Amaç topu vurucunun arkasında bulunan ve Wicket denen kale benzeri düzeneğe değdirmektir. Kriket T-20 Büyük Erkekler Türkiye Şampiyonası için hazırlıklar devam ediyor. Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu ile Gençlik Spor İl Müdürlüğü organizasyonunda yapılacak şampiyona için takımlar gelmeye başladı. Geçtiğimiz yıl Denizli’nin ev sahipliğinden memnun olan ve güzel anılarla ayrılan sporcular, bu yıl yeniden Denizli’de Türkiye şampiyonu olabilmek için sahaya çıkacak. Gelişmekte olan spor branşlarına önem verdiklerini söyleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman, dostluğun ve rekabetin bir arada yaşanacağı güzel bir şampiyona olmasını diledi.
Bursa (Özel) “Hazır giyim ve tekstilde Türkiye’nin rakibi Avrupa ülkeleridir” Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünlerle marka olarak dünya liderliğine oynayabilecek durumda olduğunu belirten Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Hazır giyim ve tekstilde bizim rakibimiz Orta Doğru veya 3’üncü dünya ülkeleri değil, Avrupa’dır” diye konuştu. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan son ihracat verilerine göre hazır giyim ve konfeksiyon sektörü mart ayı ihracatını 1 milyar 618 milyon 456 bin dolarla tamamladı. Ocak-Mart döneminde kaydedilen değer ise, 4 milyar 539 milyon 463 dolar. Sektör, bu rakamla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5’lik bir düşüş yaşadı. Ancak, Türkiye’den alımları azaltan Avrupalı sektör temsilcilerinin Türkiye’ye yeniden ‘yeşil ışık’ yakması, 2024 rakamları için sektöre umut verdi. “Türkiye’nin artık ucuz değil, katma değeri yüksek marka üretmemiz gerekiyor” Hazır giyimdeki ivmenin yükseldiğini yakından takip ettiklerini belirten DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Ancak son dönemde, bilhassa tekstildeki spekülasyonlara çok fazla takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Bizim derdimiz aslında, 3’üncü dünya ülkeleriyle değil, daha önceden de gündeme getirdiğimiz gibi, bizim acil bir şekilde artık markalaşmamız gerekiyor. Çünkü, Türkiye artık ucuz arazinin, ucuz işçiliğin ve devletin sübvanse ettiği enerji maliyetlerinin ve ham maddenin bulunduğu bir ülke değildir” şeklinde konuştu. “Rakibimiz Avrupa ülkeleri” Başkan Çevikel konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bizim rakibimiz Avrupa ülkeleridir. Dolayısıyla böyle ortamda biz çok üretip çok kazanmak değil, aslında daha yenilikçi, daha teknolojik ve daha nitelikli ürünler üretip katma değeri yüksek ürünlerle marka olarak dünya liderliğine oynayabilecek durumdayız. Bugün tekstilin Mısır, Türkmenistan veya başka ülkelere taşınması konusu 10 sene sonrada konuşulacak. Bu ülkelerin yerini başka ülkeler alacaktır. Çünkü bu ticaretin bir gereğidir. Siz nerede ucuz ürün buluyorsanız, oradan alırsınız. Ancak Türkiye sanayi devrimini tamamlamaya yakın bir ülke olarak hedefi çok daha ileride olmalıdır. Bizim önümüzdeki en önemli süreç markalaşmadır. Hazır giyimde de elbette sektörün yukarı yönlü ivme kazanması çok normal olarak algılıyorum. Çünkü Türk sanayisi hem Avrupa’nın hem de diğer kıtaların gözbebeğidir.” “Hedefimiz, dünya markalarına ürün üretmek değil, dünya markası olmak” Bursa’nın kumaş üretiminde öncü olduğunu ifade eden Başkan Çevikel, “Bursa, Türkiye’nin tekstil ve kumaşta kalbi olduğu gibi, dünya içinde önemli bir bölgedir. Çünkü bu bölge, her kalitede ürünü, yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünleri üretebiliyor. Bu düşüncede Bursa, hem Türkiye’ye hem de diğer ülkelere örnek olmuştur. Ben önümüzdeki dönemde, yakın zamanda inanıyorum ki, Türkiye’den ciddi markalar çıkacaktır. Ucuz üretim istediği yere kaysın. Doğu veya 3’üncü dünya ülkelerine kaysın. Bizim ilgilendiğimiz nokta, dünyanın en iyi markalarına artık ürün üretmek istemiyoruz. Hedefimiz, dünya markası olmaktır. Dünyadaki üreticilere, bizim ürünleri yaptırmak istiyoruz. Bu çerçevede, Türk tekstil sektörünün şuanda bir dönüm noktasında olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.