ASAYİŞ - 07 Kasım 2018 Çarşamba 16:46

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın FETÖ’den yargılanmasına başlandı

A
A
A
Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın FETÖ’den yargılanmasına başlandı

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın Fethulahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında deva açıldı.

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın Fethulahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında deva açıldı. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına katılan Çetinkaya, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.


Sinop Valisi olarak görev yaparken 15 Temmuz sonrası görevden alınan Yasemin Özata Çetinkaya hakkında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında dava açıldı. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen davanın ilk duruşmasında tutuksuz olarak yargılanan Yasemin Özata Çetinkaya kendini savundu.


2015 yılı Şubat ayında Sinop Valiliğine atandığını belirten Yasemin Özata Çetinkaya, eşi Temel Çetinkaya ile kaymakam vekilliği döneminde Isparta’da tanıştığını belirterek, "Eşim o dönemde Isparta İl Merkez Jandarma Komutanlığında görev yapıyordu. Benim vekalet yaptığım Gönen ilçesindeki Asayiş Tabur Komutanlığına da vekaleten bakıyordu. Bu sebeple tanıştık. Evliliğimiz örgütsel anlamda katalog evliliği değildir. Çocuklarım örgüte müzahir hiçbir okulda okumamıştır. Benim FETÖ/PDY örgütü ile organik ya da inorganik hiçbir bağlantım yoktur. Örgüt üyesi olmadığım için etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmam da söz konusu değildir. Örgütün sohbet ya da başka toplantılarına katılmadım. Ayni ya da nakdi yardımda bulunmadım. Örgüte müzahir gazete ya da dergilere abone olmadım. Örgütün dershanelerine gitmedim, yurtlarında kalmadım. Benim öğrencilik ve memuriyet hayatımda hiçbir zaman FETÖ /PDY Silahlı Terör Örgütü ile yolum kesişmemiştir. Sempati boyutunda dahi münasebetim olmamıştır. Hatta bu yapılanmayı ve faaliyetlerini tasvip etmediğimi her ortamda dile getirdim ve buna yönelik icraatlarım da bulunmaktadır" dedi.



"Sinop Sıkıyönetim Komutanlığına Samsun Garnizon Komutanının atandığını daha sonra öğrenmiştik"


Kendisinin Sinop Valisi olarak görev yaparken eşinin de Sinop İl Jandarma Komutan Yardımcısı olduğunu hatırlatan Yasemin Özata Çetinkaya, "Ancak, Alay Komutanı Şefaettin Serten 15 Temmuz 2016 tarihi öncesinde izne ayrıldığı için 15 Temmuz 2016 tarihinde eşim Sinop İl Jandarma Alay Komutanlığına vekalet ediyordu. Darbe teşebbüsü gecesinde Sinop Sıkıyönetim Komutanlığına Samsun Garnizon Komutanının atandığını daha sonra öğrenmiştik. Sinop il ve ilçelerinde darbe teşebbüsüyle ilgili olarak fiili hiçbir hareketlenme olmamıştır. 15 Temmuz 2016 günü saat 19.00 sıralarında mesaiden çıktıktan sonra konuta gittim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra eşimle birlikte rutin olduğu üzere konuttan şehir merkezine doğru yürüyüşe çıktık. Üzerimizde spor kıyafetlerimiz vardı. Şehir merkezindeki Jandarmanın Askeri Gazinosuna vardığımızda saat 22.00 civarı idi. Ben lokal bölümünde otururken eşim restoran bölümüne sipariş vermeye gitti. 3-5 dakika sonra eşim yanıma geldi. Elinde cep telefonu vardı ve telefonunda bir şeylere bakıyordu. Cep telefonundaki sosyal medya hesabından ülkede bir hareketlenme olduğunu anlamış ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yine kendi ifadesine göre Sinop Jandarma Alayında aranarak alaya intikal etmesini istemişler. Yaklaşık 15 gün evvel Amerika’daki 11 Eylül saldırısına benzer saldırılar olabileceği şeklinde istihbarat bilgisi Valiliğimize gelmişti. Ben o gece TBMM üzerinde uçakların uçması ve Boğaz Köprüsü’nün kapatılmasını bu anlamda eylemler olarak yorumladım. Bu istihbarat bilgisinden sonra ildeki kritik yerlerden Sinop Havaalanında önlem aldırdım. Ben 15 Temmuz gecesi TBMM üzerindeki uçuşları buna bağladım. Yine bazı sosyal medya hesaplarından bir darbe girişimi olabileceğinden bahsediliyordu ancak ben buna ihtimal vermedim. Daha sonra TSK’nın değil de TSK içerisindeki bazı grupların böyle bir kalkışma içerisinde olabileceklerini düşünmeye başladık. Ancak, yetkili birimlerden böyle bir teyit edici bilgi gelmedi. Eşimi Jandarma Alayına bıraktırmak için aracı çağırdık. Ben de konuta dönecektim. Eşimi alay nizamiyesine saat 22.48 sırasında bıraktım. Saat 23.00’te de ben valilik konutuna geçtim. Konutta televizyonu açtım. Boğaz Köprüsü ve TBMM üzerindeki uçuşlardan bahsedilip bunun terör saldırısı olabileceği yorumları yapılıyordu. Bunun üzerine eşimi aradım. Çağrılma sebebini ve gelen mesajları sordum. Sıkıyönetim ile ilgili mesajlar geldiğini ve durumu o anda öğrendiğini söyledi. Eşime bu durumun TSK’nın işi olmayıp, 2016 yılı Ağustos Yüksek Askeri Şurasında ordudan atılması planlanan 300-400 kişilik bir grubun işi olabileceğini söyleyip hiçbir işlem yapmaması gerektiğini belirttim. Yine eşime İçişleri Bakanlığını arayıp talimat alacağımı söyledim. Saat 23.47 sıralarında İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Tekinaslan ile telefonda görüştüm. Mehmet Tekinaslan bana fiilen olanların TSK’nın işi olmayıp, TSK içerisindeki FETÖ /PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının kalkışması olduğunu ve kesinlikle müsaade edilmemesi ve karşı durulmasını belirtti. Hatta tam tabirle ’askere kesinlikle adım attırmayın’ dedi. Askerden girişim olması halinde emniyetin karşılık vereceğini, emniyet işe kayıtsız kalırsa il valilerinin bizzat başka unsurları devreye sokarak direnilmesini belirtti. Yine Mehmet Tekinaslan Valilik binalarında ve Valilik konutlarında kalmayıp güvenli bir yere geçmemizi söyledi. Müsteşar yardımcısı ile yapılan görüşme içeriğini Sinop İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ile paylaştım. Yapılan istişare sonucu Sinop DSİ Müdürlüğündeki lokale geçmeye karar verdim. Saat 00.00’dan sonra ben, İl Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile birlikte DSİ lokaline gittik. Çünkü Müsteşar Yardımcımız Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile birlikte güvenli bir yere gitmemizi söylemişti. Lokale geçtikten sonra yapılacak şeyleri Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile konuştum. Ayrıca ben bağlı ilçe kaymakamlıklarını aradım. Müsteşar Yardımcımızın ve bakanlığın talimatını kaymakamlıklara ilettim. Benzer şekilde güvenli bir yere geçip gelişmeleri takip edip gerekli kararları almalarını söyledim, buna ilçe kaymakamları şahittir. Lokalde iken eşim alaya gelen mesajdan öğrendiği bilgiye göre Samsun Garnizon Komutanının Sinop iline Sıkıyönetim Komutanı olarak atandığını söylemesi üzerine ben Samsun Sinop il sınırında tedbir alınmasını istedim. Emniyet Müdürümüz Yusuf Diner Samsun sınırında bir ekip olduğunu ve bir gelişme olması halinde bilgi vereceğini söyledi. Yine eşim Sinop İl Jandarma Komutanlığının bağlı bulunduğu Kastamonu Jandarma Bölge Komutanının darbecilerin sıkıyönetim listesinde görevli olarak adının olduğunu ve Kastamonu ilinden de Sinop iline tehdit gelebileceğini belirtti. Zira eşim Kastamonu Jandarma Bölge Komutanına vekalet eden kişiyle telefonda görüşmek istemiş ancak bu şahıs eşimin telefonunu reddetmiştir. Ben bu sebeple Kastamonu sınırında da önlem alınması konusunda talimat verdim. Hatta Sinop Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürü Alpaslan Özdağlı’ya Kastamonu sınırındaki önlemi Boyabat Bölge Trafik ekiplerinin alması yönünde talimat verdim. Kısaca darbe girişimi olduğunu anlayınca buna yönelik olarak eşimle birlikte darbenin önlenmesi ve Sinop ilinde böyle bir kalkışmaya sebebiyet verilmemesi amacıyla bütün önlemleri aldık. Müsteşar yardımcımızla görüşürken başka bir telefondan dönemin Sinop Başsavcısı Ozan Kaya’nın beni aradığını görünce cevaben görüşme sonrası kendisini aradım. Ya da başsavcı da beni aramış olabilir. Saat 00.00’dan önce başsavcı ile görüştüm. Müsteşar yardımcımızın talimatlarını kendisine söyledim. Kriz masası toplayacağımızı, emniyet ve jandarma birimlerinin geleceğini, bunun için güvenli bir yer aradığımızı, yeri belirleyince de kendisini arayacağımı ifade ettim. Saat 00.00’dan sonra DSİ lokaline giderken başsavcıyı tekrar aradım. Kriz masasının DSİ lokalinde toplanacağını, herkesin oraya geldiğini ve kendisini de oraya beklediğimizi söyledim. Başsavcı eşim Temel Çetinkaya’yı aradığını ve ulaşamadığını söyledi. Ben de bir yoğunluk olduğunu, DSİ’de görüşebileceklerini söyledim. Lokale geçtikten sonra korumalarıma talimat vererek başsavcının korumalarını aramalarını ve toplantıya başladığımızı iletmelerini istedim. Korumalar başsavcıyla irtibat kurmuşlar ancak başsavcı toplantıya katılamayacağını belirtip telefona eşimi istemiş. Korumalar telefonu eşime getirdiler. Başsavcı ile eşim saat 01.00 civarında telefonla görüştü. Görüşmede başsavcı eşine sıkıyönetim mesajlarını sormuş, eşim de alaya mesajların geldiğini söylemiş. Başka bir şey konuşmamışlar. Başsavcı saat 03.00 sıralarında eşimi arayarak sıkıyönetim mesajlarını istemiş. Eşim de mesajları adliyeye gönderdi. Ben darbe karşıtıyım. Suçsuzum" şeklinde konuştu.


Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Yaşar Üniversitesi 23 yaşında Bilim, birlik ve başarı ilkeleriyle yenilikçi ve sürdürülebilir bir üniversite olmak için eğitime katkı koymayı sürdüren Yaşar Üniversitesinin 23. yılı törenle kutlandı. Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Kuruluşumuzdan bu zamana kadar pek çok alanda başarılara imza attık ve binlerce öğrenci mezun ettik” dedi. Yaşar Üniversitesinin 23’üncü kuruluş yıl dönümü Selçuk Yaşar Kampüsünde düzenlenen törenle kutlandı. Törene; KKTC Baş Konsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş, mütevelli heyeti üyeleri, akademik ve idari çalışanlarla öğrenciler katıldı. Müzik bölümü öğrencilerinin dinletisiyle başlayan törende, akademik ve idari çalışanlara ‘Bilim, Birlik, Başarı’ ödülleri verildi. Ödüller; ’Başarılı İdari Birim’, ’Temsiliyet Başarısı’, ’Eğitimde Başarı’, ’Başarılı Araştırmacı’, ’Akademik Onur’ adı altında takdim edildi. Beşinci, onuncu, on beşinci ve yirminci hizmet yılını dolduran akademik ve idari personele de rozet ve belge verildi. Açılış konuşmasını yapan Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Kuruluşumuzdan bu zamana kadar pek çok alanda bilimsel, kültürel ve spor alanlarında pek çok başarıya imza attık ve binlerce öğrenci mezun ettik. Akademik başarılarımız, akreditasyonlarımız ile ulusal ve uluslararası projelerdeki performansımızla üniversiteler arasında güçlü bir konum elde ettik. Bu vesileyle kurucumuz ve ebedi onursal başkanımız Selçuk Yaşar’ı saygı ve rahmetle anıyorum” dedi. Yiğitbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yakın bir zamanda Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan ve dünya genelinde üst seviyede başarı elde eden bilim insanlarının bulunduğu Dünyadaki En Etkili Bilim İnsanları listesinde 6 akademisyenimiz yer aldı. Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, Prof. Dr. Duygu Türker Özmen, Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, Prof. Dr. Meltem Gürel, Doç. Dr. Banu Yetkin Ekren ve Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari’nin böylesine saygın bir listede yer alması, yapılan çalışmaların ve akademik katkıların değerini bir kez daha göstermiştir. Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan’ın da yer aldığı çalışma Türk Uzay Yolcusu ve Bilim Misyonu kapsamında uzaya gönderilen 13 deneyden biri oldu. Bu bilimsel başarıların üniversitemiz için büyük gurur ve mutluluk kaynağı olduğunu belirtmek isterim. Avrupa Birliği Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezimiz tarafından, insan kaynakları müdürlüğümüzün desteği ile yapılan başvuru sonucunda, üniversitemiz Avrupa Komisyonunun Araştırmacılar İçin İnsan Kaynakları Stratejileri Mükemmellik Ödülüne layık görüldü. Araştırma süreçlerimizde uyguladığımız insan kaynakları politikalarımızla uluslararası bir ödüle layık görülmemiz bizler için gurur verici oldu. 2023 yılı Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması raporunda üniversitemiz yüksek memnuniyet ifade eden A grubunda yer alarak 74 vakıf üniversitesi arasında ilk 10 içinde yer alma başarısını gösterdi." "Hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz" Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller ise “23 yıl önce bir hayalle başlayan ve bugün geldiğimiz noktadaki başarılarımızın temelini atan ’Bilim, Birlik, Başarı’ ilkesiyle Türkiye’ye sayısız ilki kazandıran Selçuk Yaşar’dan aldığımız ilhamla, bilimin ışığında çalışmaya ve üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Geçtiğimiz bir yıl içinde öğrencilerimiz; mimarlık, tasarım, spor, sanat gibi pek çok alanda elde ettikleri başarılarla yüzümüzü güldürdü. Akademisyenlerimiz de elde etikleri başarılarla bizleri gururlandırdı. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, en değerli 23’lerin ışığında, nitelikli eğitim ve araştırmalarımızla başarılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Geleceğe yön veren yenilikçi bireyler yetiştirerek topluma katkıda bulunma hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yerinde duran, geriye gidiyor demektir. İleri, daima ileri’ dediği gibi” diye konuştu. Yaşar Üniversitesinde enerji hukuku alanında yüksek lisans yaptığını söyleyen Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki de, “Bornova Belediye Başkanlığı adaylığına gösterilmemde, geçmişimde iki yüksek lisans yapmış olmam etkili oldu. Bu dönem Bornova Belediyesi olarak ülkemizin çok ihtiyacı olan yenilenebilir enerji alanında birçok çalışma yapacağız. Yaşar Üniversitesi ile de birçok projeyi beraber yürütmek istiyoruz” dedi.
Zonguldak Rektör Özölçer’den "sıfır atık" teşekkürü ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Sıfır Atık Politikası kapsamında en iyi performans gösteren akademik ve idari birimlere teşekkür belgesi takdim etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikası doğrultusunda uzun zamandır attığı adımlara bir yenisini daha ekledi. ZBEÜ, Sıfır Atık Politikası çerçevesinde altı farklı kategori belirleyerek Mart 2024 dönemi için tüm akademik ve idari birimlerin, sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikası doğrultusunda üniversitenin belirlediği adımları uygulamaya dökmeleri açısından bir performans tespitinde bulundu. Pil, kâğıt, plastik, cam, metal ve en düzenli ayrıştırma kategorileri olmak üzere toplamda altı farklı kategorinin kıstas alındığı performans ölçümünde, en iyi sonuçları alarak dereceye giren akademik ve idari birimlere teşekkür belgesi sunuldu. Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirilen törene ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, akademik ve idari birim yöneticileri katıldı. Törende konuşan ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, ZBEÜ olarak sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikasını önemsediklerini, yönetim olarak bu doğrultuda kararlar almaya devam ettiklerini belirtti. Böylece gelecek nesillere yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre bırakma konusunda Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak büyük kararlılık gösterdiklerine dikkat çeken Rektör Özölçer, özellikle üniversitenin akademik ve idari birimlerinin de bu kararlara uygun adımlar atmalarını önemseyerek birimleri bu konuda teşvik edici çalışmaları sürdürdüklerini aktardı. Mart 2024 dönemi için tespit edilen altı farklı kategoride en iyi performans gösteren akademik ve idari birimlere teşekkürlerini sunan Rektör Özölçer’in, ilgili birim yöneticilerine teşekkür belgesi takdim etmesinin ardından tören sona erdi.
Antalya Antalya Doğal Yaşam Parkı, yeni yavrularla coşkulu bir bahar yaşıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı, baharın gelmesiyle birlikte sevince boğuldu. Parkta, lemur, keçi, geyik, koyun gibi çeşitli türlerden yeni yavrular dünyaya geldi. Yeni yavrularla coşkulu bir bahar yaşayan Doğal Yaşam Parkı’na 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda girişler ücretsiz olacak. Antalya Doğal Yaşam Parkı, doğanın ve hayvanların korunması adına önemli bir merkez olmaya devam ediyor. Doğal yaşam alanlarında özgürce dolaşan 1400’den fazla hayvanı barındıran park, 127 farklı türe ev sahipliği yapıyor. Her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Doğal Yaşam Parkı’nda bahar mevsiminin de habercisi olan doğumlar başladı. Doğal Yaşam Parkı Şube Müdürü Dr. Aygül Arsun, yeni doğumlarla parkın neşesinin ve coşkusunun arttığını belirtti. “Yavru bereketi” Özellikle çocukların ilgisini çeken kuyruklu lemurlardan üç yeni yavrunun doğduğunu belirten Arsun, "Yavrular bir aylık oldular ve anne sırtında zamanlarını geçiriyorlar. Bazıları ağaçlara tırmanarak kendilerini deniyorlar, bir çocuk gibi oynuyorlar" dedi. Ayrıca, parkta diğer türlerden de yavruların olduğunu belirten Arsun, "Ceylanlarımız da yavrulama başladı. Dağ keçileri, geyikler, koyunlar ve kuzular hepsi yavruladı. Rakunlarımızın da yeni yavruları var. İlkbaharın sonlarına doğru doğacak yavrularımız var. Baharla birlikte üreme patlaması yaşıyoruz" diye konuştu. Tüm çocuklar davetli Arsun, özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesine denk gelen bu güzel haberle ziyaretçilere bir de müjde verdi. Girişlerin 23 Nisan’da ücretsiz olacağını belirten Arsun, tüm çocukları ve ailelerini parkı ziyaret etmeye davet etti.