GENEL - 18 Mart 2018 Pazar 14:25

Kafatası çatlayan 6 günlük bebek, yaşam savaşı veriyor

A
A
A
Kafatası çatlayan 6 günlük bebek, yaşam savaşı veriyor

Samsun’un Havza ilçesinde devlet hastanesinde dünyaya gelen çocuğunun doğum esnasında kafatasının çatlatıldığını iddia eden şahıs, doğumda bulunan ebe ve doktordan şikayetçi oldu.

Samsun’un Havza ilçesinde devlet hastanesinde dünyaya gelen çocuğunun doğum esnasında kafatasının çatlatıldığını iddia eden şahıs, doğumda bulunan ebe ve doktordan şikayetçi oldu.


Olay, 12 Mart’ta Havza Devlet Hastanesinde meydana geldi. İddiaya göre, Ali Akyol’un eşi Ayten Akyol, doğum sancıları başlayınca doğuma alındı. Doktor, yapılan kontrolün ardından doğumun yapılabilir olduğunu söyledi. Doğuma giren ebeler, doğumu gerçekleştirmeye başladı. Sıkıntılı geçen doğumun ardından bebeğin kafatasının arkasında çatlaklar oluştu. Beyin kanaması geçiren bebek, ilk olarak Samsun’daki Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne daha sonra da Samsun Ondokuz Mayıs üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesine sevk edildi. Kafatasında çatlaklar olduğu belirlenen ve beyin kanaması geçiren bebek, yoğun bakımda tedavi altına alındı.


Yeni doğan çocuklarına İbrahim adını koyan ve kimlik çıkartan Ali Akyol, Havza Devlet Hastanesinde doğumu gerçekleştiren Doktor E. Ö. Ve Ebe P. K. hakkında hem Cumhuriyet Başsavcılığına hem de Sağlık Bakanlığına şikayette bulundu.



“Doğum esnasında çocuğumun kafatası çatladı”


Yaşadıkları üzüntülü olayı anlatan ve başka ailelerin mağdur olmasını istemediğini ifade eden baba Ali Akyol, “Eşimin saat 12.00 sıralarında doğum ağrıları başladı. Akşam 19.00’da da doğuma alındı. Doğuma alınmadan yarım saat önce yapılan kontrollerde ‘normal doğuma uygundur’ teşhisi koyuluyor. Doktor, kontrollerin ardından doğumdan ayrılıyor. Ebeler, doğumu gerçekleştirmeye başlıyor. Herhalde o anda da çocuğumu çekerken kafatasında çatlaklar oluşuyor. Olayın ardından Havza Devlet Hastanesi, çocuğumu Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne sevk ediliyor. Kadın doğum uzmanı, yaptığı kontroller sonrasında film çektikten sonra çocuğumun kafatasında çatlaklık olduğunu tespit ettiler. Beyin kanaması geçirebileceğini söylediler. Çocuğum orada 1 gün kaldıktan sonra OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Burada yapılan kontrollerde de kafatasında çatlak olduğu ortaya çıktı. Buradaki doktorlar bize, ‘Çocuğunuz beyin kanaması geçiriyor. Doğum hatasından kaynaklı bir durum’ dediler. Ben de bunu öğrendikten sonra bütün ilgili kurumlara başvurarak şikayette bulundum. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına ve Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulundum. Ben çocuğumun çaresini istiyorum” dedi.



“Ben yandım başka aileler yanmasın”


Çocuğunun beyin kanaması geçirdiğini ve kurtulmasının çok zor olduğunu bildiğini belirten Akyol, “Şu anda benim çocuğum yoğun bakımda yatıyor. ‘Bugün ölecek, yarın ölecek’ diye bekliyoruz. Çocuğumun kafası şişti, top gibi oldu. İnsanın gördükçe içi acıyor. Ben bunun adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Adaletin yerini bulması için bu işin hızlanmasını bekliyorum. Doğumu gerçekleştiren doktora durumun nasıl olduğunu sordum. Bana, ‘Ben senin eşini zorla doğurtmadım’ dedi. Ben yandım. Ben çocuğumun yaşamayacağını biliyorum. Ben yandım başka aileler yanmasın. Doğum esnasında ebenin bir tanesi doğumu gerçekleştiriyor. Ebe, diğer ebeye eşimin karnına çökmesini söylüyor. Orada bulanan temizlikçi kadına da, eşim çok bağırdığı için ağzını kapatmasını söylüyor. Sesleri duyan güvenlik kavga mı oluyor diye olaya bakıyor. Güvenliği de dışarı çıkartıyorlar. Doğum o şekilde gerçekleşiyor. Benim çocuğum şu anda onların yüzünden yoğun bakımda yatıyor” diye konuştu.


Konuyla ilgili görüşüne başvurulan Havza Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Mustafa Keçeci, babanın iddialarına karşılık hastanelerinde böyle bir olayın olup olmadığını duymadıklarını, konunun takipçisi olacaklarını söylediler. 6 gün önce dünyaya gelen küçük İbrahim, yoğun bakımda yaşam mücadelesine devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.