EKONOMİ - 31 Temmuz 2015 Cuma 14:47

'kullanmadıkları Suya Para Ödediklerini' İddia Eden Üreticiler Dertli

A
A
A
'kullanmadıkları Suya Para Ödediklerini' İddia Eden Üreticiler Dertli

Samsun’un Bafra ilçesinde ovada üretim yapan çiftçiler kullanmadıkları suyun parasını ödediklerini iddia ederek yetkililerden yardım istedi.
Bafra Ovası’nda 4 yıl önce başlanan ovayı sulama projesi kapsamında yapılan su kanaletlerine su gelmediği halde su parası ödediklerini ileri süren üreticiler, "Verdiğimiz paraya acımıyoruz, bizim suyumuz aksın" diyerek mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini talep ettiler.
Ada Mahallesi Muhtarı Osman Berk, "Devlet Su İşleri’nin döşedikleri kanaletlere 4 yıldan beri su gelmiyor. Gelmeyen suyun parasını sulama birliği bizden alıyor. Ayrıca elektrik parası ödüyoruz. Buna bir çare bulunmasını istiyoruz" dedi.
Üretici Duran Sezer, "Akmayan suyun parasını bizden alıyorlar. Dönümüne 60-70 lira, akmayan suyun parasını ödüyoruz. Günü geçiyor, faizi ile birlikte mahkemeye vermek istiyorlar, icraya veriyorlar. Kendi sondajlarımızdan çektiğimiz suyun parasını alıyorlar. Kanallarımız bom boş, bu konuda mağduruz. Dört yıl önce başlanan kanaletler ilk önce izim buralarda tamamlandı. En sonra yapılan yerler su alıyor, biz alamıyoruz" diye konuştu.
Mahmut Çil, "Hiç kullanmadığımız suyun parasını bizden tahsil etmeye kalktılar. Bir damla sulu ziraatım yok. Benden ne su parası istiyorlar? Neymiş oluklar benim yerimden geçtiği için su parası tahsil etmeye kalkıyorlar. Bu nasıl adalet, nasıl bir yönetmenliktir?" ifadelerini kullandı.
Ada Mahallesi çiftçilerinden Erol Keskiner, "Hep ziyan ettiler arazilerimizi. Arazilerde kullanılacak hal kalmadı. Bir de üstelik kullanmadığımız suya para ödüyoruz. Geçen yıl 14 bin liraya sondaj yaptırdım, onunla çeltik suluyorum. Bir de devlete su parası ödüyorum. Bunları birilerinin duyması lazım" açıklamasında bulundu.
Bafra Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Bilgiç ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ada Mahallesi’nde üreticilerimizin sıkıntıları var. Kanaletlerde su yok. Kanaletler yapıldı üretici rahatlayacak, su gelecek derken hala su yok. Sondajlardan su almaya devam. Bir de en büyük sıkıntı Kalaycılı, Kuşcular, Ada mevkisinde. Ada, Kalaycılı, Kuşçular, Karaburç’ta sebzeyle uğraşan üreticiler mağdur. Burada altın gibi topraklarımızın bu şekilde kanalet yapılarak yer kaybının olması, bir de suyun olmaması çok kötü. İstiyoruz ki su olsun. Pompa atmışlar ırmaklara ama tersine su gider mi? Gitmez. Bizim yetkililerden istediğimiz bir an önce bu üreticilerin suya kavuşturulması. Su parasına gelince herkes su parasını ödüyor. Sondajına da ödüyor, kanaletlere de ödüyor. Burada sıkıntının giderilmesi ve önümüzdeki yıllarda da üreticinin rahat etmesi gerekiyor.”
SULAMA BİRLİĞİNDEN AÇIKLAMA
Bafra Kızılırmak Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı Kemal Nair konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Elimizden geleni yapıyoruz. Kanaletlerin ne kadar su taşıdığı ne kadar alanı sulayacağı ortada ama yüzde 80 çeltik ekilince su yetmiyor. Suyun yetmediği yerde sondajla da suluyorsa onun da fiyatı ayrı. ‘Su kesme tarihine 1 ay bir zaman kalmış, biz oluklardan su alamıyoruz’ diyorlarsa bu kadar çeltiği neyle yapmışlar? Sulama projesinin içerisinde kalanlarda su var. Uygulamaya tabi olanlar suyu nerden nasıl alıyorlarsa o şekilde ödemek zorundalar. Yasası bu. Biz kendi kafamıza göre bir uygulama yapmıyoruz. Ada Mahallesi bölgesi çakıl, ırmak kıyısı ve kumsal olması nedeniyle topraklar suyu emiyor. Bu bölgede su sıkıntısı var zaten. Biz bunu biliyoruz. Örneğin, vatandaşın 20 dönüm yeri var. ‘10 dönümünü sondajımla suladım, 10 dönümünü de senin suyunla suladım’ diyor. Ona göre bir uygulama yapıyoruz. ‘Biz kanaletlerden su almıyoruz, bir de su parası alıyorlar’ demek bizi üzüyor. Ada Mahallesi’nde ırmaktan su çekerek kanaletlere döküyoruz biraz faydası olsun diye. Gerekeni yapıyoruz ama kanaletlerin hacmi belli. Bu projeyi biz yapmadık.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.