- 20 Nisan 2018 Cuma 18:19

“Şiddet ve Sosyal Travmalar Uluslararası Kongresi” Samsun’da yapılacak

A
A
A
“Şiddet ve Sosyal Travmalar Uluslararası Kongresi” Samsun’da yapılacak

Şiddet, boşanmalar, intiharlar, uyuşturucu kullanılması, cinsel istismar gibi sosyal sorunlar “Şiddet ve Sosyal Travmalar Uluslararası Kongresi” ile Samsun’da konuşulacak.

Şiddet, boşanmalar, intiharlar, uyuşturucu kullanılması, cinsel istismar gibi sosyal sorunlar “Şiddet ve Sosyal Travmalar Uluslararası Kongresi” ile Samsun’da konuşulacak.


Şiddet ve Sosyal Travmalar Uluslararası Kongresi öncesinde Samsun Valiliği Toplantı Salonu’nda tanıtımı yapıldı. Kongre öncesinde Vali Osman Kaymak, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı, Şiddetle Mücadele Vakfı, MESVAK ve MAĞDUR-DER tarafından 26-27-28 Nisan 2018 tarihinde düzenlenecek olan , ‘Şiddet ve Sosyal Travmalar’ konulu uluslararası kongreyle ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi. Türkiye’de en çok katılımlı şiddet ve sosyal travmalar kongresi olması beklenen kongre, 26-27-28 Nisan’da Samsun’da gerçekleştirilecek.


Yapılan tanıtım toplantısında açıklamalarda bulunan ve 1984 yılının Ocak ayından itibaren Türkiye’deki cezaevlerinin yarısında yaklaşık 6 bin mahkumla çalışma yaptığını dile getiren Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) Başkanı Adem Solak, “Türkiye’de şiddetle ilgili çalışmalar yapılıyor. Fakat dikkat edin, konuyu herkes bir tarafından tutuyor. Doktor saldırıya uğrayınca sağlıkta şiddeti, öğretmen şiddete uğrayınca okulda şiddeti, flört cinayeti olunca sevgili şiddeti, maç yarıda kalınca stat şiddetini konuşuyoruz. Oysa şiddet komple bir kültürdür. Bunu ancak cezaevinde anlayabiliyorsunuz. Tüm bu başlıkların bir araya toplanma ihtiyacı olunca, Türkiye’de ilk kez şiddet ve sosyal travmaları yan yana getiren bir kongre planladık. İlk kez bu kadar çok katılım olacak, ilk kez bu kadar büyük alt başlıkları taşıyan bir kongre olacak. Dramatik olan, şiddete maruz kalan insanları çok kolay unutmamız. Onların failleriyle, hiçbir şey yokmuş gibi bir arada yaşıyoruz. 2016 verilerine göre Türkiye’de şiddetle ilgili olarak hapsedilen kişi sayısı 100 binde 250. Artık hep beraber daha ne yapabiliriz noktasındayız. Bu, bizim şiddetle ilgili farklı isimlerle yaptığımız 17. toplantı. Ama bu kadar kapsamlı bir uluslararası kongreyi, Sayın Valimizin ev sahipliğiyle Samsun’da gerçekleştirmekten onur ve şeref duyuyoruz. Bunun yeni bakanlıklar için de yol haritası olacağına inanıyorum” dedi.



“447 bilim adamı 254 bildiri sunacak”


Kongrenin çok büyük bir önem taşıdığının altını çizen Samsun Valisi Osman Kaymak, “Biliyorsunuz hep şunu söylüyoruz. Çağımız da sosyal sorunlar artık devletlerin özellikle kaynak ayırarak mücadele etmesi gereken bir alan haline geldi. Özellikle şiddet, boşanmalar, intiharlar, uyuşturucu kullanılması, cinsel istismar gibi büyükşehirlerde yaşanan sosyal sorunlar halini aldı. Bunların önlenmesi için bizlerin ciddi şekilde çalışma yapması gerekiyor. Bu çalışmalar nasıl olacak? Bu çalışmaların boyutları nasıl olacak? Biz bu konuda 77 üniversiteden 447 bilim adamının katılımı ve 254 bildirinin sunulacağı bu kongrede inşallah devletimizin şiddetle mücadele yol haritasını belirlemeye çalışacağız. Bundan sonra yapılacak çalışmalarla ilgili bütün kurumların şiddetle mücadelenin bir yol haritası, bir bilimsel çözümü olsa gerek diye düşündük. O anlamda bilim insanlarını önümüzdeki hafta için ilimize davet ettik. Üç gün sürecek olan bu kongre ile şiddetle mücadelenin bir yol haritasını çıkaracağız. Bu çalışmaları seçimden sonra devletimizin ilgili bakanlıklarına arz edeceğiz. Bu çalışmanın ilimiz ve ülkemiz açısından olumlu sonuçlar vermesini düşünüyoruz. Bu çalışmaları ’terör ve doğurduğu sosyal travmalar, zorunlu göçler ve doğurduğu sosyal travmalar, ihtilaller ve doğurduğu sosyal travmalar, uyuşturucu bağımlılığı ve doğurduğu sosyal travmalar, sanal alem/medya şiddeti ve doğurduğu sosyal travmalar ve toplumsal cinsiyet, insan hak ihlalleri ve sosyal travmalar’ olmak üzere altı başlık altında yürüteceğiz. Bu altı ana başlık altında bildiriler sunacağız” diye konuştu.


Amaçlarının devletin şiddetle mücadelesine katkı vermek olduğunun altını çizen Vali Kaymak, şunları söyledi:


“Amacımız bu bağlamda devletimizin şiddetle mücadele politikalarına destek vermektir. Toplumu bilinçlendirmek ve toplumsal farkındalığın arttırılmasını katkı sağlamaktır. Toplumu bilinçlendirmeye yönelik eğitimler ve etkinlikler düzenlemektir. Mağdurlara destek olmaktır. Olası toplumsal travmalara karşı müdahale ekiplerine destek olmaktır. Bu kongre şiddet ve şiddetin toplumsal etkilerine yönelik bilimsel ve kurumsal araştırmaları desteklemek ve teşvik etmek amaçlı çalışmalar yapacak. Ümit ederim bu çalışma düzenli bir şekilde devam eder. Bu çalışmayı yaparken buradan ilimizdeki muhtarlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın, belediyelerimizin, müftülük çalışanlarımızın, öğretmenlerimizin özellikle rehber öğretmenlerimizin bu çalışmayı yakından takip etmelerini arzu ediyoruz. Çalışmalar yapıldıktan sonra baskıya sunulup kitap haline dönüştürülecek. Akabinde de uygulayıcı kuruluşlar olan Bakanlıklar, Valilikler ve Belediyeler bunları hayata geçirmeye çalışacak. Arkadaşlar, biliyorsunuz daha öncede basına yansıyan bizim bu konu harici ayrı bir çalışmamız var. Sosyal sorunlarla ilgili ciddi bir güdümlü proje hazırlamıştık. Bizim bizatihi sahada uygulayacağımız OKA destekli 4-5 milyon TL bütçeli ‘Güdümlü Sosyal Destek Projesi’ çalışmamız devam ediyor. Onu da çalışmaları bittiğinde sizlerle paylaşacağız. Her gün gazetelerde Türkiye’nin çeşitli yerlerinden şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Şiddet maalesef toplumun çok önemli bir sorunu haline geldi. Bu kongrede, bütün Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacak şekilde bu sorunun bilimsel analizleri yapılacak, bizlere yol haritası çıkarılacak. O anlamda bu kongreye herkesin katılımı çok önemli ve değerlidir.”


Üniversite olarak olumlu projelere daima katkı verdiklerinin altını çizen OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç ise, “Böyle bir çalışmaya sebep olanları kutlarım. Şiddet kime karşı olursa olsun sonuçları daima kötü olan bir şeydir. Toplumun ve kişilerin de psikolojisini bozar. Bir şiddet diğer bir şiddetin de tetikleyicisi olmaktadır. Toplumun bunu görmezden gelmesi gelecek yeni bir şiddetin habercisidir. Bu konunun her düzeyde dikkatle takip edilip zeminlerinin iyice incelenmesi gerekiyor. Bu konunun bilimsel bir ortamda değerlendirilmesini çok doğru buluyorum. Üniversite olarak elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz” şeklinde konuştu.


Projeye destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını ifade eden OKA Genel Sekreteri Mevlüt Özen ise, “OKA olarak 2001 yılından beri bu mevzuyu gündemde tutuyoruz. Daha önceden de Samsun’un sosyal risk haritasını çıkarmıştık. Bu kongrede de sosyal risk haritası ile ilgili bir sunum gerçekleştireceğiz. Yaptığımız çalışmalarda toplumsal cinsiyet farkındalığı, çocuk ve kadınlar gibi şiddete maruz kalabilecek kadınların bilgilendirilmesi gibi farkındalık oluşturulmasını önemsiyoruz. Bu kongreye katkı vermekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.


Kongre tanıtım toplantısı toplu fotoğraf çekilmesinin ardından sona erdi.


‘Şiddet ve Sosyal Travmalar’ konulu uluslararası kongrenin basın açıklamasına ayrıca, Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, Milli Eğitim Müdürü Coşkun Esen, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Ahmet Güral Karayılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Tekin Balcı, İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Hatice Öz ve İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi öğretmen ve öğrencileri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hürmetçi Sazlığı’na ziyaretçi merkezi Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, doğaseverler ve fotoğrafçıların gözde mekânı Hürmetçi Sazlığı’na yeni bir tesis kazandırdıklarını belirtti. Başkan Özdoğan, doğal güzellikleriyle ünlü Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin daha konforlu bir deneyim yaşamasını sağlayacak modern bir tesisin yapımına başladıklarını söyledi. Yeni tesisin doğanın kalbinde konforlu bir nokta olacağını ifade eden Başkan Özdoğan, ziyaretçi merkezinin yapım çalışmalarını yerinde inceledi. Hürmetçi Sazlığı’nı ziyaret edenlerin dinlenme ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği modern imkanlar sunacağına vurgu yapan Başkan Özdoğan, doğaseverlerin ve macera arayanların vazgeçilmez duraklarından biri olan Hürmetçi Sazlığı’nın artık daha fazla hizmet ve imkanla misafirlerini ağırlayacağını söyledi. Özdoğan sözlerine şöyle devam etti; “Hürmetçi Sazlığı Ziyaretçi Merkezi’nin ihalesi geçtiğimiz aylarda yapılmıştı ve yapım çalışmalarına da başlandı. Burada yaklaşık 400 metrekarelik bir tesisin temel aşamasındayız. Çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah yaz sonu itibariyle burada toplantı salonu, muhtarlık binası, bir de tabii ki mescidi ile lavabosu ile ziyaretçilerimizin rahat edebileceği bir alanı da Hürmetçi Mahallemize kavuşturmuş olacağız. Buradaki güzellikleri görmeye gelen, fotoğraf çekimi yapan, manda birliğinden, Karpuzsekisinden, Hürmetçiden hem alışveriş hem de turizm amacıyla gelen vatandaşlarımızın dinlenebileceği çayını, kahvesini içebileceği bir alanı da inşallah vatandaşlarımıza kazandırmış olacağız. Tesisimiz hem ilçemize hem de ilimize hayırlı olsun.”
Kayseri Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi virüsün kana bulaşmasını hızlandırıyor Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, kene vakalarının bahar aylarının gelmesiyle artacağına dikkat çekerek; vatandaşlara uyarılarda bulundu. Toker; vücuda yapışan kenenin başının ezilmesinin virüsün kana bulaşmasını hızlandırdığını söyleyerek; "Vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir" dedi. Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker; artan kene vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunarak, vatandaşları uyardı. Toker; "Bahar aylarının gelmesiyle birlikte özellikle Kırım Kongo kanamalı ateşi ve diğer hastalıkları bulaştıran keneler hareketli bir hale geldiler. Büyüdüler, çoğaldılar, insanlara ve hayvanlara bulaşma ihtimalleri arttı. Kırım Kongo virüsle bulaşan ve etkili olan bir hastalık ama keneler bu virüsü tükürük salgılarında bulundurduğu için ve vücuda tutunup kan emdiği süreçte de bu tükürük ile kişinin kanına tekrardan bu virüsü aktarabiliyorlar. Ayrıca kenenin çıplak elle parçalanması gibi temaslarla da hayvanlardan insanlara, insanlardan da diğer şekillerde dolaşım devam ediyor. Biz bu virüsü 2002 yılında Türkiye’de İç Anadolu ve Kuzey Doğu bölgesinde görmeye başladık. Erzurum, Tokat ve Çorum bölgesindeydi ama iklimin ısınması, havanın sıcaklığı ve hayvancılıkla ilgili hareketin artmasıyla da Kayseri v e güneyindeki illerde de keneyle bulaşan Kırım Kongo vakaları artmış durumda. Hayvancılık, mera ve otlaklar uğraşan kişiler risk grubunda. Kenelere karşı buraların düzenli olarak ilaçlanması önemli. Özellikle risk grubunda olmayan kişiler, piknik ve gezi amaçlı bu yerlere giren kişilerde de vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir. Ortamdan döndükten sonra özellikle koltuk altı, kulak arkası ve kasık gibi katlantı bölgelerinin kontrol edilmesi, özellikle çocuklarda ve kendisine dikkat edemeyecek yaşlılarda bu bölgelerin düzenli olarak kontrol edilmesi de önemli" ifadelerini kullandı. "Virüsün direkt bir tedavisi yok" Virüsün geç kalınmış vakalarda ölümcül olabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Toker; "Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde kenenin tutunmasından sonra beklenen süre ilk 3-4 gün gibidir. Özellikle kas ve bağ ağrısı, halsizlik gibi tablolar olabilir. Beraberinde yükselen ateş, burun ve diş eti kanaması yada vücutta nedensiz morluklar, karın ağrısı ve ishal bulguları olabiliyor. Buy tür bir tabloda mutlaka bir sağlık hizmet kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü çok uzun yıllardır dünya ver Türkiye’de mevcut olsa da bu virüsün etkin bir direkt tedavisi yok. Biz bunu vücudu destekleyen tedaviler ile güzel bir şekilde tedavi edebiliyoruz. Yine de geç kalınmış vakalarda maalesef ölümcül olabildiği için sağlık kuruluşu desteğini ihmal etmemek gerekiyor" dedi. Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi durumunda virüsün kana bulaşmasının hızlandığının altını çizen Ayşin Kılınç Toker; "Ortamdan döndüğümüzde kontrollü bir kene ile karşılaştık. Özellikle keneyi çıplak elle tutup başını koparacak şekilde bir hareket yapmak yada ezmek virüsün kana bulaşmasını daha da hızlandırıyor. Hareketsiz bir kene ise cımbız yardımıyla yumuşak bir hareketle çıkartmayı deneyebiliriz. Eğer kolaylıkla çıkmıyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmemiz gerekiyor. Bu noktada hem birinci basamak hizmetler hem de acil servislerde vatandaşlarımıza yardımcı oluyorlar" diye konuştu.
Malatya Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo verebilmek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
Samsun ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.