ÇEVRE - 10 Ekim 2018 Çarşamba 16:50

Büyükşehir Belediyesinden yeni yerleşim yeri açıklaması

A
A
A
Büyükşehir Belediyesinden yeni yerleşim yeri açıklaması

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Nihat Kılıç, kamuoyunda ’Kaşmer’ olarak lanse edilen Aşık Kentsel Gelişim Alanı ile ilgili açıklamasında, birileri tarafından bölgede arazi alınamaması sonucu algı yapılmaya çalışıldığını söyledi.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Nihat Kılıç, kamuoyunda ’Kaşmer’ olarak lanse edilen Aşık Kentsel Gelişim Alanı ile ilgili açıklamasında, birileri tarafından bölgede arazi alınamaması sonucu algı yapılmaya çalışıldığını söyledi.


Şanlıurfa, Türkiye’de örnek yerleşim alanı olarak gösterilecek bir çalışma ile daha gündeme gelirken, sosyal medyada çıkan paylaşımlar sonrası Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan açıklama yapıldı. Büyükşehir Meclisi, 7. sınıf tarım arazisi olan ve yüzde 96’sı kamu alanı olan Aşık bölgesini bakanlar kurulunun imzası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı ile kentsel gelişim alanı olarak belirlendi.


İddiaya göre, bölgeden daha önce arazi alamayan bir takım kişiler Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’ni eleştiri ve hakaret düzeylerine varan ifadelerle sosyal medyadan hedef haline getirdi.


Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Nihat Kılıç, algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, açıklamalarda bulundu. Kılıç, “Malumunuz olduğu üzere son bir haftada sosyal medyada Şanlıurfa Büyükşehir Meclisi olarak iktidarı ve muhalefeti ile oy birliği ile Avrupai bazda bir plana imza atmış olan meclisimiz, maalesef algı operasyonları ile linç edilmeye çalışılıyor. Ben de bu hususta Büyükşehir Belediye Başkanımızın Ankara’da olması ve bu konuda ilgili kurumları bilgilendirmesi sebebiyle meclis başkan vekili olarak açıklama yapma gereği duydum. Burası Aşık Öğütçü olarak anılan alan 2014 yılında büyükşehir belediye meclisinin kentsel gelişim alanı ilan ettiği 5 Nisan 2015’de liderimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da onayladığı, bakanlar kurulunun kararı ile kentsel gelişim alanı ilan edilmiş bir alan. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç’e, dönemin Genel Sekreteri Balamir Gündoğdu’ya, dönemin İmar Daire Başkanı Seyfettin Gencer’e, Yahya Ürün’e, kamu kurumunda çalışan o işle ilgili tüm şube müdürlerine bu şehir ne kadar yürekten teşekkür etse azdır. Biz burayı işgalden kurtardık. Biz, 5 bin dönümlük alanı büyükşehir belediyesine kazandırdık. Akabinde TOKİ ile bir toplantıda TOKİ Başkanı dedi ki "Antep 50 bin konutluk çok güzel bir imar planı ile geldi. Biz Antep’te 50 bin konut yapıyoruz" Biz de dedik ki ’Bize de yapın’, ’Yeriniz var verin’ dedi. Başkanımız da dedi ki ’Ben o 5 bin dönümü Nihat Çiftçi olarak 60 trilyon vererek bu belediyeye kazandırdım ve TOKİ’ye vermem. TOKİ’nin kanunundan kaynaklı hazine arazilerini elde edebilme imkanı var. Yan tarafında hazine arazileri var. Siz de hazine arazilerini alın. Beraber bir imar planı ile gelecek vizyonu olan bir şehir planı yapalım” dedi.


“Arsa baronlarına karşı dik duruşumuzu ortaya koyduk”


Kılıç konuşmasının devamında, “Bunun neticesinde çalışmalar yapıldı ve 2 yıla yakındır çalışma sürüyor. Kentsel gelişim ilan edilen alandan herkes haberdardır. Urfa’da bu bizim siyasi hayatımıza da mal olsa, biz arsa baronlarının algı operasyonlarına kurban gitmeyeceğiz. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Meclisi burada dik durmuştur, duracaktır da. Çünkü burada biz, yüzde 96 kamu alanı olan bir yeri imara açmışız. Yüzde 4 mülkiyetin bir kısmı da tapu kayıtlarında araştırıldığında Tarım İl Müdürlüğünden iadelerinden vatandaşa kazandırılan yerler. Hani son dönemlerde alım satımlar yapılmış deniliyor ya. Tapu Müdürlüğü işte oradadır. Meclis üyeleri diyorlar, isim versinler, şu başkan desinler. Yok ama algı” şeklinde konuştu.


“Algı yapanların amacı ’Urfa sevdalısı’ olmak değil”


Dağ Eteği bölgesinin 2007’de imara açıldığına değinen Kılıç, “Dağ eteğine biz 2014 çelik köprüler yaptıktan sonra bölgeye alt yapı gitmeye başladı. Ama yemin ediyorum buradaki amaç kamu menfaati değil. Kamuoyuna lanse edilen Urfa sevdası falan değil. Kimse bu plan yanlış demiyor. Kalsın diyor. Biz, imza attığımız bu kararın arkasındayız. Karar askıya ve bilbordlara çıkacak. Eleştiriye açığız ama iftiraya ve hakarete izin vermiyoruz. Demokrasi eleştiri ile geliştirilen bir olgudur ama maalesef Urfa’da bu yok, varsa yoksa iftira ve algı. Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayı mı olmak istiyorsunuz. Vallahi herkes olabilir. Ama iftira ile olmaz. Meclisimiz, tarım arazisinin olduğu yere imar vermedi. Eyyübiye ile ilgili bir kez kendilerinin talebi, bir sefer de kamu kurumlarını o kadar güzel anlattılar ki ’Biz TOKİ’ye vereceğiz, biz konut yapacağız’ bu büyükşehir belediyesi 2 defada tarım arazilerinin dibinde konut yapılmasını reddetti. Reddetme nedenimiz de meclis üyesi arkadaşlar dedi ki ’Biz orayı imara açarsak, tarım arazilerinin dibinde cazibe merkezleri oluşur. Sonu Konuklu Mahallesi olur, sonu ŞUTİM bölgesi olur. 20-25 yıl önce oralar Güllübağ, Yeşil Urfa tarım arazilerinin katledildiği yerler. Konuklu imara açıldığında bu kadar algı oluşturulmadı. Dağ eteği 2007’de açılmış. Ben saygı duyarım. Sanatı ile Şanlıurfa’ya emekleri olmuş bir insanın bir meclisi ’Kaşmerlik’ ile hitam etmesini ben kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Biz kaşmerlik yapmamışız, kamunun malına sahip çıkmışız. Orda ki 8 bin 600 dönümlük arazi tüm Şanlıurfa’nın malıdır. Araştırın. Laf konuşuyorlar ve yanlış ifadelerle milletin aklı ile dalga geçiyorlar. Urfa meclisi olarak Pazartesi günü bu dedikoduların önüne geçmek için de bir önerge verdik. Balıklıgöl havzasını gelin Orman Bölge Müdürlüğü ve tüm kamu kurum kuruluşları ile yeşillendirelim. TOKİ konutları akabede açıldığında Balıklıgöl Havzasının zarar görmesine ilişkin bu memlekette kimsenin beyanı olmadı” ifadelerini kullandı.


“Kamunun malına sahip çıkacağız”


Kılıç konuşmasının sonunda, “2015 yılında Kentsel Dönüşüm ilan edildiği yerde o arsa spekülatörleri çok iyi bilsinler ki orda özel mülkiyete ait yer olsaydı onlar herkesten önce binlerce dönüm yer alırlardı. Sebep bu kent algı ile yönlendirilemeyecek kadar kadim bir kent. Biz oluruz, olmayız, önemli değil. İbrahim Tatlıses en cesur açıklamayı yaptı. ’832 dönüm arazim var neden çalışma yapılmadı’ diyor. O çalışmayı da bu meclis yapmıştır. Çelik köprüler bu meclis döneminde yapıldı. Dağ eteğine ulaşım yoktu. Dağ eteğinin bağlantısı çelik köprüler. Bilinir ki muhalefet, iktidarın kararlarına genelde muhaliftir. Oy birliği ile geçmiş bir karar bu. Çünkü şeffaf bir şekilde anlatıldı ve herkes onay verdi. Yine üstüne basa basa diyoruz, kimse ’Plan yanlıştır demiyor’. Siyasi hesabı bedenimizle veririz. Biz, vizyon bir projeye imza atıyoruz. Biz, bu projeye o kadar güzel bir şekilde bakıyorduk ki, ’Toplum bizi takdir edecek’ diyorduk. Ama bize edilmedik küfür bırakmadılar. O küfürleri sahiplerine iade ediyoruz. Biz, bu kentin kaderi, geleceği için elimizi değil gövdemizi taşın altına koyuyoruz. Belki imar orda 30 yıl sonra hayat bulacak. 100 metrelik yollar bırakmışız. Bin 600 dönümlük yeşil alan bırakmışız. 7. sınıf tarım arazisinde imar yapmışız. Takdir görmemiz gerekirken, böylesi bir linci kabul etmiyoruz. Kamunun malına sahip çıkmışız olay bu. Tarım arazilerinden iadeler gelmiş, 2018 tarihinde. ’Yakın tarihte araziler el değiştirmiş’ diye yazıyorlar. Biz kimseye arsa satmamışız. Planlamayı yapmışız arsa almak isteyen vatandaşlara zamanı geldiğinde arsa satacağız. Sıkıntı yok. Buradaki en büyük sıkıntı şudur. Biz, bunu çok gizli yaptık. Çok sızmadı. Kimse buralardan rant alamadı ve onun için bize saldırıyorlar. Eğer biz, bu planı sızdırsaydık, herkes oradan yer alsaydı, biz bu kadar hakarete maruz kalmazdık. Biz, tüm kararlarımızın arkasındayız. Biz, kamunun menfaatini koruyarak suç işlediysek artık bilemiyoruz. Ama herkes şunu bilsin ki Şanlıurfa algıyla, dedikoduyla yönetilemez” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.