POLİTİKA - 29 Mart 2017 Çarşamba 20:58

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay Şırnak’ta

A
A
A
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay Şırnak’ta

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, “16 Nisan’da emperyalist ve onların işbirlikçilerinin Türkiye üzerinden yaptıkları, uyguladıkları planlara dur demek için ne diyeceğiz ‘evet’ diyeceğiz.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, “16 Nisan’da emperyalist ve onların işbirlikçilerinin Türkiye üzerinden yaptıkları, uyguladıkları planlara dur demek için ne diyeceğiz ‘evet’ diyeceğiz. Türkiye’yi daha iyi yerlere ulaştırmak için, daha iyi bir yönetime kavuşturmak için ‘evet’ diyeceğiz” dedi.


Bazı incelemelerde bulunmak üzere Şırnak’a gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ve beraberindekiler Şırnak’ın Kumçatı beldesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Aktay Belediye Başkan Vekili Turan Bedirhanoğlu ile makamında bir süre görüştü ardından belediye konferans salonunda muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve korucu başlarıyla bir araya geldi.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Başbakan Binali Yıldırım’ın selamını getirdiğini dile getirerek şöyle konuştu:


“Binali Yıldırım yolları bölen ama ülkeyi bütünleştiren, ülkenin sağını, solunu, kuzeyini ve güneyini bir birine duble yollarla, otoyollarla, altgeçitlerle ve tünellerle bir birine birleştiren Türk Hava Yollarını, Türk halk yolları haline getiren başbakanımız aynı anlayışla görevine devam etmektedir. Ve sizlere bol bol selam etmektedir. Dedi ki git söyle Şırnaklı kardeşlerime; Allah’ın izniyle onların çektikleri bütün sıkıntıların farkındayız ve günü birlik aldığım raporlarla onların dertleri ve sıkıntılarıyla hemhal olmaktayım. Onların sıkıntılarını gidermek için günü birlik her türlü çalışmayı yapmaktayız. Zaten sizde yapılan çalışmaları görüyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti asla bir karış toprağını terk etmedi ve etmeyecek. Şırnak’ı asla gözden çıkarmadık. Siirt’i asla gözden çıkarmadık. Kumçatı’yı asla gözden çıkarmadık. Cizre’yi asla gözden çıkarmadık ve çıkarmayız da. Bu ülke her karış toprağı ile bu milletin bu ülkenin topraklarıdır.”


“Buralarda birilerin kapıldığı bir zehap vardı. Buralara sokacağımız fitne ile buraların toprağını yaşanmaz hale getirebilir miyiz diye düşündüler” diyen Aktay, “Dediler ki bizi asimile ediyorlar. Doğru asimile ediyorlardı. Bir hükümet bir devlet vardı ki hakikatten asimile ediyordu. Bir devlet vardı hakikatten zülüm ediyordu. O devlet sadece Kürdü asimile etmiyordu. Arapçayı da asimle ediyordu, yasaklıyordu. Her türlü başka kimliğin ifade edilmesini de yasaklamıyor muydu. O devlet Türklere de zülüm ediyordu. Türküm diyene de zülüm ediyordu. Türküm diyenin dilini de asimile ediyordu. Bugün ile 50 yıl önce konuşulan Türkçe arasında dağlar kadar fark var al sana asimilasyon” dedi.


“Kürdü, Türkü Çerkez’i Arap’ı bu ülkenin sahibidir. Bu devlet bu milletin hizmetkârıdır” diyen Aktay, “Bu gün ülkemizde dininden, dilinden, ırkından ve milliyetinden dolayı asla bir züllüme maruz kalmıyor. Kalmayacaktır. Biz bunun teminatıyız” diye konuştu.



“Biz sizin hangi işinize karıştık”


Avrupalı devletlerin Türkiye’ye karşı tutumunu eleştiren Aktay, şunları kaydetti:


“Onlar bu ülkenin hayrını istemediklerini net bir şekilde ortaya koymuşlardır. Yoksa onlara soruyoruz. Size ne Türkiye’deki mücadeleden, Türkiye’de bir referandum var. Biz sizin hangi işinize karıştık. Birde bize diyorlar ki ifade özgürlüğü Kürtlere baskı yapıyorsunuz. Ya ben senin Türklere yaptığın baskının 10’da birini Kürtlere yapmamışım. Ben şimdiye kadar hiçbir Kürdün mitingini engellememişim. Barışçıl bir şekilde yalnız. Ben burada molotof atacağım, ben huzuru bozacağım ben burada hendek kazacağım diyen insanı tabii ki engelleyeceğim. O bir demokratik hak değil. Haydutluk bir demokratik hak değildir. Terör bir demokratik hak değildir. İnsanlara saldırmak bir demokratik hak değildir. Velev ki bölünmek istiyorsun buyur. İnsanları ikna etmeye çalış. Bölünmeyi istemekte bunun fikrini ileri sürmekte yasak değil bu ülkede. İsteyen ben bölünmek istiyorum. Türklerle yaşamak istemiyorum diyebilir. Öyle düşünebilir. Bu düşüncesini ifade ediyor zaten. Bununla ilgili yığınla yazılmış kitap, makale, yazı var bu yönde. Bunların hangisine karışıyoruz. Ama eğer eline taş alırsan, silah alırsan biz o taşı da silahı da alır ne yapacağımızı biliriz.”


“Suriye’deki oyunları da inşallah başlarına yıkılacaktır. Irak’taki, Yemen’deki, Libya’daki oyunları inşallah başlarına yıkılacaktır” diyen Aktay, “Kendileri habire birlik olmaya çalışıyorlar. Avrupa Birliği diyorlar adına, birlik oluyorlar. Aralarındaki sınırları kaldırmaya çalışıyorlar. Bir ve beraber yaşamaya çalışıyorlar çünkü biliyorlar ki güç birlikten doğar. İttifaklar kurmaya çalışıyor. Ama İslam dünyası söz konusu olduğunda birine diyorlar ki sen Kürt değil misin ne işin var bu Türklerle. Öbürüne sen Sünni değimlisin ne işin var bu Şiilerle. Herkesin kafasına bir fitne sokuyorlar ve bizim birliğimizi bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar” diye konuştu.


İslam dünyasının sahipsiz olduğunu belirten Aktay, şunları kaydetti:


“Ama Türkiye’de elhamdülillah var. Türkiye’de alınabilecek en iyi tedbir, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt’lerle ya da içindeki diğer unsurlarla barışması, onlarla bir ve beraber olması. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aynı zamanda Kürtlerinde devleti olduğunu Kürtlere hissettirmesidir. Ve şuanda hissettiriyoruz. Şuanda bütün Kürt kardeşlerim bilsinler ki Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerinde Cumhuriyetidir. Türkiye üzerinde yaşayan insanlara hiçbir ayrım yapmadan herkesin onurlu bir şekilde yaşayabildiği bir cumhuriyettir, bir ülkedir. Bundan sonra bu durumu kimse bozamayacaktır. Bizim üzerimizde şuana kadar musallat olan despot bir anlayış, despot bir devlet anlayışı vardı. Onu da elhamdülillah geride bıraktık.”


Referandum ile ilgili olarak konuşan Aktay, “Allah’ın izni ile 16 Nisan’da yepyeni bir sayfa açılacaktır. Sizin de katkılarınız sayesinde 16 Nisan’da emperyalist ve onların işbirlikçilerinin Türkiye üzerinden yaptıkları, uyguladıkları planlara dur demek için ne diyeceğiz “evet” diyeceğiz. Türkiye’yi daha iyi yerlere ulaştırmak için, daha iyi bir yönetime kavuşturmak için “evet” diyeceğiz. Türkiye Allah’ın izni ile 16 Nisan’da yepyeni bir imtihanın karşısında olacak. Türkiye’de iki başlılığa son vermek için diyoruz ki “evet.” Türkiye inşallah koalisyonlara dur diyecek, istikrarsızlığa dur diyecek, bu istikrarsızlıklar yüzünden, her seçimde koalisyon olma ihtimali yüzünden, bir takım açgözlü kayıt dışı iktidar sahiplerinin Türkiye’yi acaba nereden müdahale edebilirim, Türkiye’ye nüfuz edebilirim, Türkiye’nin neresini koparabilirim diyerek kendi kayıt dışı iktidarlarını sürdürebilmesine dur diyoruz. Bütün bunlara dur demek için diyoruz ki ‘evet’” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Çin’den Antalya’ya dostluk köprüsü kuruluyor Antalya Valisi Hulusi Şahin, Çin Halk Cumhuriyeti Anhui İl Komitesi Sekreteri, Halk Kongresi Daimi Komite Başkanı Bay Han Jun ve beraberindeki heyeti Hükümet Konağı binasında misafir etti. Vali Yardımcısı Mustafa Hulusi Arat, Dışişleri Bakanlığı Antalya Temsilcisi Büyükelçi Deha Erpek ile birlikte Antalya Valilik Makamını ziyarete gelen Komite Başkanı Bay Hun Jun Valilik şeref defterini imzaladı. İki ülke arasındaki ticaret, ekonomi ve insanlar arası alışverişlerde işbirliğini teşvik etmek için Bay Jun’a Anhui eyaleti ticaret komisyonu temsilcileri ve farklı sektördeki firmaların temsilcileri de eşlik etti. Anhui Eyaleti heyetini Antalya’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Vali Şahin Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında önemli yatırımların devlet başkanları nezdindeki ilişkilerin güçlü olmasından ötürü son yıllarda giderek arttığına vurgu yaptı. Antalya’nın önemli bir turizm ve tarım şehri olduğunu belirten Vali Şahin, Çin ile özellikle tohum üreticiliği ve mermer sektöründe Antalya’nın önemli bir ticaret hacmi olduğunu, her yıl binlerce Çinli turistin Türkiye’ye geldiğini ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesi Antalya’nın tanıtımının artırılması ile birlikte bu sayının daha da artacağını belirtti. Ziyarette Antalya ile Anhui eyaleti arasında başta turizm olmak üzere, tarım, teknoloji, madencilik, sanayi, otomotiv gibi birçok alanda işbirliğinin daha ileri aşamalara taşınması için atılabilecek adımlar değerlendirildi. Anhui eyaleti ile Antalya arasında kardeş şehir ilişkisi tesis edilmesine yönelik çalışmaların konuşulduğu görüşmede Bay Hun Jun, kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi ve Anhui eyaletinden bir şehir ile Antalya’nın kardeş şehir olmasını sağlayabilmek amacıyla Vali Hulusi Şahin ve beraberinde sektör temsilcilerinden oluşacak heyeti Çin’e davet etti. Valilik ziyaretinin ardından Anhui heyeti ile Vali Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, kurum müdürleri, iş dünyası sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin yer aldığı Antalya heyeti, Anhui Eyaleti ve Antalya arasındaki karşılıklı ticari ve kültürel ilişkileri güçlendirmek ve daha ileriye taşımak için atılacak adımların görüşüldüğü bir toplantı gerçekleştirdi.
İzmir İzmir’in geleneksel festivaliyle Bayındır’da yine çiçekler açtı İzmir’in Bayındır Belediyesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Çiçek Festivali’nin 25’incisi ilçedeki Atatürk Caddesi’nde açılan 450 stant ile başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay 25-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen 25’inci Uluslararası Bayındır Çiçek Festivali’nin açılış törenine katıldı. Bayındır Belediye Başkanı Davut Sakarsu’nun ev sahipliği yaptığı programda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mahir Polat, Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları, oda, kooperatif ve siyasi partilerin temsilcileri, belediye meclis üyeleri, mahalle muhtarları yer aldı. “Halkımız seçimden sonra tüm Türkiye’nin dağlarını çiçekle bezedi” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, festival alanına kendisini ilçe girişinde karşılayan Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir ile geldi. Kortej ve bando eşliğinde yürüyen Başkan Tugay, halkın yoğun ilgisiyle karşılaştı. Bayındır’da rengarenk bir görüntü oluşturan ve dört günü kapsayacak geleneksel festivalin açılış töreni ilçe stadında halk oyunları ve gösterilerle başladı. Çiçek üreticilerinin yanında başta tarım olmak üzere farklı sektörlerden stantların da açıldığı, konserler, gösteriler ve yarışmaların düzenleneceği festivalin açılışını yapan Başkan Cemil Tugay, “Bayındır’ı Türkiye’de çiçeğin başkenti yapan herkese teşekkürler ediyorum” dedi. Başkan Tugay, “Çiçek bize doğanın sunduğu en güzel nimetlerden birisi. En özel günlerimizdeki en güzel hediyelerimizden birisi. Bir evin, bahçenin, balkonun çiçekli olmasının ne demek olduğunu gözünüzü kapatıp bunu hayal ederek anlayabilirsiniz. Böylesine özel ve değerli bir ürünü üretmek gerçekten en çok Bayındır ve Bayındırlılara yakışırmış. Yıllar öncesinden o faaliyeti başlatan o teyzemizi rahmetle anmak isterim. O günden bugüne bu emeği büyüterek bugünlere getiren herkesi de tebrik etmek isterim. Bize üretmek, güzellikler ortaya çıkarmak yakışıyor. Son seçimden sonra halkımız sadece İzmir’in değil Türkiye’mizin dört bir köşesinin dağlarını çiçeklerle bezedi. Bu güzel sonucun bizlere nasıl umut verdiğini ve geleceğe dair nasıl bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz” dedi. “Verdiğimiz sözleri tek tek yerine getireceğiz” Seçimden önce olduğu gibi yine bir araya geleceklerini, birlikte çalışacaklarını belirten Başkan Tugay, “Bugün festivalde güç birliği yaptığımız değerli Davut Başkan’ımızı ve onun nezdinde Bayındır Belediyesi’nin tüm çalışanlarını saygıyla selamlıyorum. Önümüzdeki günlerde Bayındır, Küçük Menderes ve İzmir’imizin dört bir köşesinin daha iyi yaşam şartlarına sahip olabilmesi için ve ayrıca verdiğimiz tüm sözlerin hepsini tek tek yerine getirmek için iş birliğimizi sürdüreceğiz. Bayındır’da 25’inci kez çiçek festivali kutlanıyor. İnanıyorum bir gün 50’ncisi olacak. İnanıyorum bir gün şu an aramızda olan küçük çocuklarımız 100’üncüsünü kutlayacaklar. Bayındır’ımıza kutlu olsun. Nice güzel günlerde birliğimiz, beraberliğimiz devam etsin” ifadelerini kullandı. Başkan Tugay’a teşekkür Festivale katkılarından dolayı Başkan Tugay’a teşekkür eden Bayındır Belediye Başkanı Davut Sakarsu ise “Başladığı günden beri ilçemizin gelişimine katkı sağlayan, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatımıza hız kazandıran, her sene sabırsızlıkla beklediğimiz çiçek festivalimizde birlikte olmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyoruz. Festivalimizin ilçemiz için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. “Altın yıllarını da görecek” 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasını hatırlatan Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla, hürmetle anmak istiyorum. Bayındır, gümüş yıl diyebileceğimiz 25’inci yılını idrak etmekte. İnanıyorum altın yıllarını da görecektir” diye konuştu. “Türkiye’ye çiçeği biz tanıttık” Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (BAYÇİKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ersoy Sümerkan da çiçekçiliğin Bayındır’daki tarihine değindi. Hikayenin bir evde başladığını ve arazilere yayıldığını belirten Sümerkan, “Türkiye’ye çiçeği tanıtan Bayındırlılardır. Önce mahallede satmaya başlamışlar, sonra pazarlara gitmişler, büyümüş. Çiçeği tanıtmışlar. Bu bir gerçektir. İddialıyız; Türkiye’ye çiçeği biz tanıttık” dedi. Başkan Tugay ve renkli anlar Açılışın ardından festival alanını gezen Başkan Tugay ve vatandaşlar arasında renkli görüntüler ortaya çıktı. Gösteriler eşliğinde stantlar boyunca yürüyen Başkan Tugay, üreticilerle sohbet etti, esnafla şakalaştı. Başkan Tugay, daha sonra Bayındır Belediyesi’ne geçerek Başkan Davut Sakarsu’nun makamını da ziyaret etti. Tugay ayrıca AK Parti’den istifa eden Karahalilli Muhtarı Hasan Sarıyeri’ye CHP rozeti taktı. Festivalin ilçeye kattıklarıyla en önemli sektör çiçekçilik Bayındır, son yıllardaki artışla dış mekân süs bitkileri üretiminde ilk sıraya yerleşti. İlçede çiçekçilik sektöründe yaklaşık 5 bin kişi istihdam ediliyor. Kooperatifler aracılığı ile yurtiçi ve yurtdışında belediyelere, otellere, site yönetimlerine, peyzaj şirketleri ile diğer özel ve resmi kuruluşlara mevsimlik, yer örtücü, çalı ve ağaç grubu, saksılı süs bitkilerinin üretimi ve satışı yapılıyor. Bayındır’da 1998 yılından beri çiçek festivali düzenleniyor. 8 üretici ile başlayan festival artık tüm Türkiye ve dünyada bilinen bir etkinlik halini aldı.
İstanbul Tekstilde çevreci dönüşüm vurgusu GAİB Başkanı Fikret Kileci, “Tekstili dönüştürmemiz gerekiyor. Şu ana kadar ki yaptığımız konvansiyonel üretimlerden çıkıp, günümüz şartlarına uygun daha çevreci, doğa dostu, insanları yok saymayan yöntemlere doğru geçmemiz lazım” dedi. Türkiye’de İş Dünyası dergisi tarafından başlatılan Mahkeme Sohbetleri 18 Nisan’da dokuzuncu kez iş dünyasıyla bir araya geldi. Bu kez “Tüm Sektörlerde Sürdürülebilir İnovasyon” başlığı altında toplanan farklı sektörlerden bir araya gelen temsilciler konuya ilişkin bilgi ve fikir alışverişinde bulundular. “Sürdürülebilirliğin düşmanı modadır” Sürdürülebilir inovasyonu bir tekstilci gözüyle değerlendiren GAİB Başkanı Fikret Kileci, bu kavramların eskiden bir moda ve satış argümanı olduğunu ancak işlerin artık değiştiğini söyledi. Bu dönüşüme ayak uydurmak adına bir an önce aksiyon almak gerektiğini dile getiren Kileci, “Burada da en öncelikli konu eğitim. Bu eğitim ve farkındalıkları oluştururken de konuya inanan, bunun öneminin farkında olanlarla süreci yönetip bu alanda bir başarı hikayesi yazmamız gerekiyor, bu sayede de toplumun geriye kalan kısmının da bu alanı takip etmesini sağlamamız lazım. Bugün bu adımları atmazsak daha sonra çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırız” diye konuştu. “Sürdürülebilirliğin düşmanı modadır” diyen Kileci, hızlı tüketimin sürdürülebilirliği öldürdüğünü de aktararak, “İklim değişiyor, mevsimler değişiyor, dünyamız tümüyle değişiyor. Birileri var ki bu durumu çok erken fark ettiler ve hızlı aksiyon aldılar. Ama bir kesim de var ki durumun kendi menfaatlerine yarar sağlamayacağını fark edip değişime direniyor. Her eylemin mutlaka doğru yapanı da vardır, yanlış yapanı da. Geçen haftalarda Brüksel’deydim, bir platforma katıldım. Orada şunu fark ettim ki; Hindistan, Pakistan, Malezya, Bangladeş gibi rakip ülkelerimiz bizden çok öndeler. Mesela Pakistan ciddi anlamda olayın farkında. Bu durumu herkes biliyor, Avrupa’da konuşuluyor, dünyada konuşuluyor ama aksiyon alınmıyor. Aslında haksız da değiller, durumda bir bilinmezlik var” dedi. Tekstil özelinde de bir değerlendirmede bulunan Kileci, şöyle konuştu; “Tekstil bugün en önemli sektörlerden bir tanesi. Dolayısıyla bizim sektörümüzde bugün Türkiye’de milyarlarca Dolarlık yatırımlar var. Planlı ve programlı bir şekilde devletinde öncülüğünde tekstili dönüştürmemiz gerekiyor. Şu ana kadar ki yaptığımız konvansiyonel üretimlerden çıkıp, günümüz şartlarına uygun daha çevreci, doğa dostu, insanları yok saymayan yöntemlere doğru geçmemiz lazım.” “Gelecek, zanaati olan insanın elinde olacak” TİAD Başkanı Murat Akyüz, sürdürülebilirlik kavramının inovasyona olan etkisine değinerek şu sözleri kullandı; “Sürdürülebilirlik gelişebilir olmalı. Dolayısıyla sürdürülebilirlik ve inovasyon birlikte değerlendirilebilecek bir süreç. Sürdürülebilirliğin kendisi başlı başına kadındır. Kadın olmazsa sürdürülebilir olamayız.” TİAD’ın bu kapsamdaki çalışmalarına değinen Akyüz, “Sürdürülebilirlik adına TEMA ile çalışmalar yapıyoruz. Örneğin artık birini ziyaret etmek için gittiğimizde ona çikolata almak yerine adına bağışladığımız ağaç sertifikasını veriyoruz. Bunun bir de teknolojik tarafı var. Bu alanda sürdürülebilirliği birazda kopyalıyoruz diyebiliriz. Yurt dışında bu işin öncüsü olan firmalardan bize uygun olan gelişmeleri ülkemize transfer etmeye çalışıyoruz” dedi. Teknolojinin büyük bir hızla ilerlediğini de sözlerine ekleyen Akyüz, derneğin yapay zekâyı ve makineleşmeyi oldukça aktif olarak kullandığını ifade etti. Akyüz, son olarak gençlere de bir çağrıda bulunarak şunları söyledi; “Üniversite mezunu arkadaşlarımızı mutlaka teknoloji fuarlarını özellikle de endüstri ve üretim ile ilgili olan fuarlarını gezmelerini öneriyorum. Çünkü gelecek, elinde bir zanaati olan insanın elinde olacak. Ekim ayında Maktek Avrasya Fuarı var. Gelip orada teknoloji ile tanışmalarını rica ediyorum.” “İthalata bağlı olmayan tek sektör yazılım” Sürdürülebilir inovasyon tüm dünyada yaygınlaşmaya devam ediyor. Bu kavramı yazılım ve teknoloji açısından ele alan TÜYAFED Başkanı Mustafa Çalış, “İnovasyon konusunda temel hedefimiz sürdürülebilirlik ve teknoloji. Bugün ülkemizi ilk 10 ekonomiye taşıyacak yegane güç; teknoloji ve yazılımdan geçiyor. Eğitim ve ihracat özelinde inovasyonları birleştirip, şirketlerin kombinasyonlarını sağlayarak dünyaya adapte etmemiz gerekiyor. Şu anda ilk 10 ekonominin yedisi teknoloji alanındaki şirketleri kapsıyor. Biz ise ülke olarak 21’inci sırada yer alıyoruz. Endüstri 3.0 ya da 4.0’dan artık yazılım devrimine doğru geçmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla buraya yapacağımız yatırımlar ülkenin kaderini değiştirecek unsurlardır” şeklinde konuştu. İhracat özelinde değerlendirmelerde de bulunan Çalış, “Ülkemizde şu anda 3,5 milyar Dolarlık yazılım ve teknoloji ihracatı var. Bu da Türkiye’nin bugün 255 milyar Dolarlık ihracatının yüzde 1,4’üne tekabül ediyor. Sürdürülebilir inovasyon tarafındaki çalışmalarla kamu, sanayi ve STK entegrasyonlarıyla beraber ülkemizi yukarıya doğru taşıyabiliriz. Dünya trilyon Dolarlık hacme doğru giderken Türkiye’nin de bu pazarda yerini alması gerekiyor. Bu da inovasyonla, dijital dönüşümle gelişebilir. Bugün ithalata bağlı olmayan tek sektör yazılım.” “Sürdürülebilirliğe bireysel bakmak gerek” Konuyu hukuki yönüyle ele alan Stratejik Satın Alma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Arya Kadın Girişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Kurt ise tüm alanlarda karşılaşıldığı gibi sürdürülebilirlik alanında da bazı rezistanslarla karşılaşıldığını aktardı. Konuya bireysel bakmak gerektiğini belirten Kurt, “Özellikle sürdürülebilirlik konusuna biraz bireysel bakmak gerektiğini düşünüyorum. Kanunla desteklenmesi gerektiğine de inanıyorum ancak diğer yandan da eğitimden şirket politikalarına kadar uygulamalarda alışkanlıkların değiştiriliyor olmasına çalışılması lazım. Örneğin bu konunun okullarda ders niteliğinde öğretilmesi gerekiyor. Çünkü çocukların dijital dünyadaki etiğin nasıl olduğunu doğru anlaması önemli. Aynı şekilde sürdürülebilirliği de anlatmak gerekiyor. Çünkü bu kavram iki çöpü birbirinden ayrıştırmak demek değil” dedi. “Fikrimize sahip çıkalım” Dijital ortamda sınırların e-ticaret ile ortadan kalktığını söyleyen Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bu durumun bazı riskleri de beraberinde getirdiğini dile getirdi. Bu risklerden de söz eden Yamankaradeniz; “Markanızı, tasarımlarınızı tescil işlemleriyle koruma altına almazsanız çok ciddi maddi kayıplara uğrayabilirsiniz. Üstelik bunun için artık markanızı veya buluşunuzu ülke çapında tescil ettirmek de yeterli değil. Uluslararası marka tescili, küresel pazarda rekabet avantajı elde etmek için kritik bir adımdır. Öte yandan tescilli markaların dahi taklit edilebilmesi, global marka izlemenin önemini de ortaya koyuyor” dedi.