TEKNOLOJİ
BUTEKOM tarafından yürütülen BUTEXCOMP projesi tamamlandı 19 Nisan 2024 Cuma - 16:10:53 Teknik tekstil ve kompozit malzeme sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ’lerin, küresel pazarlarda rekabetçiliğini güçlendirme hedefiyle Bursa’da hayata geçirilen BUTEXCOMP Projesi tamamlandı. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, “Akademik Bilgiyi Üretimle Daha Fazla Buluşturmak İstiyoruz” diye konuştu. Avrupa Birliği ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Rekabetçi Sektörler Programı’ çerçevesinde finansal olarak desteklenen, BTSO tarafından BUTEKOM çatısı altında yürütülen Kompozit Malzeme ve Teknik Tekstil Prototip Üretim ve Uygulama Merkezi Projesi (BUTEXCOMP) faaliyetlerini tamamladı. Toplantıya BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, BUTEXCOMP Proje Operasyon Koordinasyon Birimi Direktörü Prof. Dr. Mehmet Karahan’ın yanı sıra proje paydaşları ile iş dünyası temsilcileri katıldı. “BUTEKOM, çok daha güçlü bir yapıya kavuştu” BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, Bursa’nın yüksek teknolojili ve katma değerli üretim hedefleri doğrultusunda dönüşümünü başarıyla gerçekleştiren, bununla birlikte ürün ve pazar çeşitliliği ile Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı konumunda olduğunu ifade etti. Bursa’nın ürettiği mal ve hizmetlerin 200’ü aşkın ülkeye ve gümrük bölgesine ulaştığını kaydeden Koçaslan, “Kilogram başı ihracatımız 4,5 dolar seviyesinde. İhracatımız 17 milyar doları, dış ticaret fazlamız 8 milyar doları aştı. Ancak küresel rekabetteki dönüşüm hızı, bugüne kadar başardıklarımızın da ötesine geçmemizi zorunlu kılmaktadır. Değişimin kazananları arasında yer almak istiyorsak en değerli varlık olan bilgiyi katma değer oluşturacak bir akılla üretimde de kullanmak zorundayız.” dedi. Gelişmiş ekonomilerin akademik bilginin ticari değere dönüşmesinde hızlandırıcı etki yapan modeller geliştirdiğini belirten Muhsin Koçaslan, “Dünyada geçerli olan bu iş modelinin Bursa’daki karşılığı ise 2008 yılında Uludağ Tekstil İhracatçılar Birliği bünyesinde kurulan BUTEKOM olmuştur. 2013 yılından itibaren Odamızın da iştirakiyle bünyesinde mükemmeliyet merkezlerini barındıran BUTEKOM, proje ile çok daha güçlü bir yapıya kavuştu” diye konuştu. “Sektörlerimizin rekabet gücü arttı” BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, BUTEKOM’un katma değerli üretim hedefleri doğrultusunda, binlerce firmanın, yüzlerce akademisyenin, doktora öğrencilerinin, AR-GE merkezlerinin aynı çatı altında birlikte çalıştığı eşsiz bir ekosistem oluşturduğunu söyledi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın destekleriyle iki büyük güdümlü proje ve bir IPA projesi gerçekleştirdiklerini belirten Muhsin Koçaslan, şunları kaydetti; “Bakanlığımızın uhdesinde gerçekleştirdiğimiz BUTEXCOMP projesiyle de yüzlerce firmamız, tanı analizi, dönüşüm parametrelerinin belirlenmesi, tasarım, danışmanlık ve eğitim hizmetlerinden faydalandı. Proje kapsamında strateji yol haritasını belirleyen tekstil ve kompozit kümemiz de yakın zamanda tüzel kişilik kazandı. Oda olarak bu doğrultuda sektörlerimizin rekabet gücünü artırmak için üniversite-sanayi işbirliğinin somut projeler ile hayata geçirilmesine büyük önem veriyoruz. BUTEKOM’a kazandırdığımız yetkinliklerle temel araştırmadan prototiplemeye kadar tüm ürün geliştirme aşamalarını gerçekleştirebilmekteyiz. Üniversitelerimizin ve özel sektörümüzün örnek birlikteliği üreticilerimize önemli bir rekabet avantajı sağlayacaktır. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımızı artırmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en köklü ve en güçlü odalarından biri olan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi noktasında yapılacak tüm çalışmalarda işbirliği ve desteğe devam edeceğiz.” “Ekonomideki hedeflerimiz için çok önemli bir proje” Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Bursa’da üniversite-sanayi iş birliği adına örnek bir projenin gerçekleştirildiğini belirterek, önümüzdeki süreçte benzer çalışmaların hayata geçmesiyle elde edilecek katma değerin daha da artacağına inandığını söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, “Üniversite sanayi iş birliği birçok sorunun çözümü. Üniversitenin bilgi birikimiyle sanayinin dinamizmini bir araya getirmemiz gerekiyor. Bunu sağladığımız zaman katma değerli üretim kabiliyeti artmış bir ekonomi ortaya çıkacak. Bursa Uludağ Üniversitesi olarak öncelikli alanlarımız içerisinde akıllı ve yenilikçi malzemeler geliyor. Dolayısıyla projenin kendisi doğrudan doğruya bizim yetkinlik alanımızı kapsıyor. Bu projelerin ekonomimiz için önemi çok fazla. Projede önemli bir rol oynayan BTSO’yu tebrik ediyorum. Biz de kendilerine katılarak buradaki ilişkiyi daha dinamik hale getirmek istiyoruz. Projenin ortaya çıkışı, kurgulanışı, alınışı ve sonuçlanması süreçlerinin hepsinde emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. BUTEXCOMP Proje Operasyon Koordinasyon Birimi Direktörü Prof. Dr. Mehmet Karahan ise, tedarik işlemleri ve teknik destekle birlikte yaklaşık 42 aylık sürecin nihai değerlendirmesini ve bu süreçte projeden elde edilen kazanımları gerçekleştirdiği sunumla katılımcılara aktardı. Toplantı, açılış konuşmalarının ardından Dr. Ersin Üresin’in moderatörlüğünde ‘Yeni Nesil Malzeme Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik’ paneliyle devam etti. Panel sonrasında “Yeşil Ürün ve Rol Model Programlarında” yer alan firmaların başarı öyküleriyle toplantı sona erdi.
19 Nisan 2024 Cuma - 14:19 14 yaşındaki çocuk geri dönüşüm malzemeleriyle teknolojik aletler yaptı Hakkari’nin Derecik ilçesinde yaşayan Aram Kaynak, 2 yıl önce hobi olarak başladığı çalışmayla şimdi teknolojik aletler yapıyor. Sınırın sıfır noktasında bulunan Derecik ilçesinin Yeşilova köyünde yaşayan Yeşilova Mehmetçik Ortaokulu 7. sınıf öğrencisi Aram Kaynak, atık malzemelerden yaptığı robotik malzemelerle büyük beğeni topladı. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Aram Kaynak, 12 yaşından beri robotik malzemelerle uğraştığını ifade ederek, “İlk başlarda mekanik ve robotik bir şeyler yapmak istiyordum. Gerçekten kendime inancım tamdı. İlk başlarda deneme olarak bir helikopter yaptım ve ilk deneyimim başarılı geçti. Daha farklı şeyler denemek istedim. Artık ilgim daha fazla artmaya başladı. Kendimi daha çok geliştirmek için belediye başkanımızdan tam destek aldım. Yardımları oldu. Govend (Halay) Dergisi de bu konuda bana imkanlar sundu. Buradan Belediye Başkanı Hasan Dinç ve Govend Dergisi yetkililerine teşekkür ediyorum” dedi. Derecik Belediye Başkanı Hasan Dinç ise seçimden dolayı çok yoğun bir süreç geçirdiklerini hatırlatarak, “Bu süreç içerisinde yanımızdaki ve yöremizdeki güzellikleri görmek epey zor oldu. Ancak bir güzellik var ki görmemek, görememek imkansızdı. Aram Kaynak kardeşimizin bu çaba ve gayreti karşısında sessiz kalamazdık. Hem Derecik Belediyesi olarak hem de güzide dergimiz Govend Dergisi olarak kendisinin maddi manevi destekçisi olacağımızı yineliyorum. Biz burada bunun için varız. Nice diyarlarda nice umutlar var. Umuyorum ki nerede bir umut varsa sesi duyulur ve gereken neyse yapılır. Biz Derecik Belediyesi ve Govend Dergisi olarak ayrıca şahsım adına başta Aram Kaynak kardeşimiz olmak üzere ümitvar olmamızı sağlayan herkese destek çıkacağımızın sözünü veriyoruz" ifadelerini kullandı. (MSA-Y)
Oyun satın alımlarında yeni dönem “Alışgidiş”
20 Mart 2024 Çarşamba - 11:08 Oyun satın alımlarında yeni dönem “Alışgidiş” Türk Telekom’un dijital oyun alışveriş platformu Playstore.com oyunculara istedikleri fakat bütçelerinin yeterli gelmediği oyunları Fibabanka ile yapılan iş birliği ile “Alışgidiş Kredisi” seçeneği sayesinde satın alma imkânı sunuyor. Türk Telekom, dijital oyun alışveriş platformu Playstore.com’da hayata geçirdiği yeniliklerle oyun ekosisteminde yeni bir dönem başlatıyor. Playstore.com, yeni eklenen Fibabanka’nın bir tüketici kredisi olan “Alışgidiş Kredisi” seçeneği sayesinde oyunseverlere dilediği oyunlara ödeme kolaylığı sunuyor. 24 aya kadar taksitle alınabilecek oyunlar için “Alışgidiş Kredisi’nde” alt sınır 250 TL olacak. Kullanıcılar tüm oyun satın alımlarında taksitlendirme yapabilecek. Ödeme seçeneklerine bir yenisini daha eklendi Playstore.com’un Fibabanka iş birliği ile sunduğu yeni ödeme kolaylığı alışveriş kredisi sayesinde oyunseverler, kredi kartı kullanmaya gerek duymadan ödeme ekranında “Alışgidiş Kredisi” seçeneğiyle taksitli ödeme imkânı elde ediyor. 24 aya kadar taksitle alınabilecek oyunlar için “Alışgidiş Kredisi’nde” alt sınır 250 TL olacak. Ayrıca dileyenler “Alışgidiş Kredisi’yle” Playstore.com cüzdan kodu alarak hesaba tanımlanan bonus ile bakiyelerini istedikleri gibi bölerek alışveriş yapma imkânına sahip oluyor. Türk Telekom ve Fibabanka müşterisi olmayan oyunseverler de bu kampanyadan faydalanabiliyor. Taksit seçenekleri mümkün Kullanıcılar, tüm satın alımlarda, kredi kartı, mobil ödeme ve Türk Telekom evde internet faturalarına ek 12 aya varan taksit imkânı gibi ödeme seçeneklerinden faydalanabiliyorken, “Alışgidiş Kredisi” sayesinde kredi kartsız 24 aya varan taksit seçeneğinden de yararlanarak binlerce oyun ve e-pin arasından dilediğini kolayca alabiliyor.
‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek
20 Mart 2024 Çarşamba - 10:04 ‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek İzmir’de lise öğrencilerinden oluşan bir ekip, ‘deniz marulunun et, tavuk, yumurta gibi kaynaklara karşı alternatif gıda olarak kullanılması’ üzerine bir proje geliştirdi. Geliştirilen proje ile deniz marulunun alternatif protein kaynağı olabilecek gıda olarak kullanılması, Türk mutfağında yer alması ve sağlıklı beslenmeye katkı sağlanması hedefleniyor. İklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı, bireylerin protein ihtiyaçlarını çeşitli ürünlerden karşılayabilmesi adına araştırmacılar alternatif çözümler aramaya başladı. İzmir’de bir özel lisenin öğrencilerinden bu sorunun çözümü için bilimsel öneri geldi. Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri Eğitim Programı (SÜGEP) Akademisi tarafından verilen eğitimler sonrası bir projeye imza atan öğrenciler, uluslararası Çevrenin Genç Sözcüleri programı kapsamında projenin saha çalışmalarına başladı. Proje fikrine göre, İzmir Körfezi’nde popülasyonu kontrolsüz bir şekilde artan ve çevre sorunlarına sebep olan ‘deniz marulu’ olarak bilinen algler, toplanarak içerisindeki proteinden faydalanılacak. Bu sayede ‘deniz marulları’, karasal kaynaklara alternatif, ekolojik ayak izi oldukça düşük ancak protein açısından zengin bir gıda olacak. Projeye dair bilgiler aktaran Yaşar Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meneviş Uzbay Pirili, “İzmir’de çevre için çalışıyoruz, doğa için çalışıyoruz. Proje hem Türkiye’de hem de 16 Avrupa ülkesinde yürüyor. Gıda dünyada çok ciddi bir sorun. Gıda sıkıntımız olacak ama bunun da ötesinde bizim projemiz, mümkün olduğu kadar kırmızı et tüketimini azaltıp bunun yerine sebze ve deniz ürünleri kaynaklı alternatif protein ürünlerini koymak” dedi. Projenin önemine değinen Doç. Dr. Pirili, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu proje önemli çünkü birincisi kırmızı et üretimi sera gazı ve iklim krizine neden olan en önemli kaynaklardan biri. Sera gazlarının yüzde 14’ünden mesul. İkincisi ise büyükbaş hayvanları özellikle yetiştirmek için bizlere ayrılmış veya dünyada var olan tarım arazilerinin yüzde 50’sini hayvanları beslemek için kullanıyoruz.” “Deniz marulları proje sonunda belki Türk mutfağına uygun hale getirilecek” Projenin danışmanı ve SÜGEP Başkanı Umut Dilsiz ise “Burada amacımız gençleri, sürdürülebilirlikle ilgili konularda, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş küresel sorunların çözümü için harekete geçirmek. Bu deniz marulları, proje sonunda belki Türk damak zevkine ve Türk mutfağına uygun hale getirilecek” ifadelerine yer verdi. Proje ekibini oluşturan gençlerden Defne Hanaylıoğlu, proje fikrinin nasıl ortaya çıktığını aktararak, “İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı dirençlilik sağlamak için alternatif protein kaynaklarına yönelme gerekliliği var. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 34 oranında artarak 9,1 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor. Yeryüzündeki kaynaklar ve gıda üretimi bugün bile dünya nüfusunun tamamını doyurmakta yetersiz kalabiliyorken, gelecekte insanlığı neler bekliyor? Kendimize bu soruları sorarak araştırmalar yaparken bu proje fikrini geliştirdik” şeklinde konuştu. “Deniz marulu İzmir Körfezi’nde bolca bulunuyor” Et, balık, süt ve yumurtanın insan beslenmesinde önemli protein kaynaklarından biri olduğunun altını çizen öğrenci Ecenaz Kumaş, “Hücrenin yapı taşlarını oluşturan proteinlerin gelecekteki alternatiflerinin neler olabileceğine yönelik araştırma yaptıklarını ve bu sayede Macro Alglere ulaştıklarını aktarırken, proje ekibinden diğer öğrenci Ada Yücel ise “Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak kullanılan deniz yosunları, gelecekte öngörülen açlık tehlikesine karşı alternatif gıdalar listesinde yer alıyor. Halk arasında deniz marulu da bilinen ‘ulva lactucalar’ İzmir Körfezi’nde bolca bulunduğu için bu konuya odaklandık” diye konuştu. Erdem Çınar Dikbaş ise Ulva Lactuca’nın, kaliteli protein, yağ ve suda çözünür lif içeriğinin yanı sıra insan beslenmesinde de önem taşıyan demir, magnezyum, potasyum ve çinko gibi mineraller açısından zengin olduğunu söyledi. Ayrıca makroalglerin Roma döneminden itibaren insanlar tarafından gıda, gıda takviyesi ve ilaç olarak da kullanıldığının altını çizdi. Makroalglerin insan sağlığı için çok önemli inorganik ve organik maddeler olduğunu ifade eden İrem Aksu, ayrıca dikkate değer oranda vitamin K, vitamin E, ribofilavin, tiamin, niasin gibi vitaminleri de içerdiğini belirtti. “Gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konu” “Alglerin uygun şartlarda bir günde ağırlıklarının 2-3 katına çıkarabilmeleri, üretimlerinin kolay ve ekonomik olması, yan etkilerinin bulunmaması gibi nedenlerle gelecekte besin ihtiyacının karşılanmasında önemli bir kaynak olmaları mümkündür” diyen Ayşenur Kalım, “Asya’daki tüketim şekliyle dünyanın diğer ülkeleri tarafından pek kabul görmeyeceği gerçeği ile deniz yosunlarının toplumların damak tadına uygun yiyecek olarak hazırlanması, gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konudur” cümlelerini aktardı. “Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak deneyler yapmayı planlıyoruz” Proje sonunda elde etmek istedikleri sonuçlardan bahseden Defne Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak, bazı deneyler yapmayı da planlıyoruz. Her şey yolunda giderse, belki sofralarımızda bu ürünleri görmeye başlarız.”
‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek
20 Mart 2024 Çarşamba - 09:59 ‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek İzmir’de lise öğrencilerinden oluşan bir ekip, ‘deniz marulunun et, tavuk, yumurta gibi kaynaklara karşı alternatif gıda olarak kullanılması’ üzerine bir proje geliştirdi. Geliştirilen proje ile deniz marulunun alternatif protein kaynağı olabilecek gıda olarak kullanılması, Türk mutfağında yer alması ve sağlıklı beslenmeye katkı sağlanması hedefleniyor. İklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı, bireylerin protein ihtiyaçlarını çeşitli ürünlerden karşılayabilmesi adına araştırmacılar alternatif çözümler aramaya başladı. İzmir’de bir özel lisenin öğrencilerinden bu sorunun çözümü için bilimsel öneri geldi. Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri Eğitim Programı (SÜGEP) Akademisi tarafından verilen eğitimler sonrası bir projeye imza atan öğrenciler, uluslararası Çevrenin Genç Sözcüleri programı kapsamında projenin saha çalışmalarına başladı. Proje fikrine göre, İzmir Körfezi’nde popülasyonu kontrolsüz bir şekilde artan ve çevre sorunlarına sebep olan ‘deniz marulu’ olarak bilinen algler, toplanarak içerisindeki proteinden faydalanılacak. Bu sayede ‘deniz marulları’, karasal kaynaklara alternatif, ekolojik ayak izi oldukça düşük ancak protein açısından zengin bir gıda olacak. Projeye dair bilgiler aktaran Yaşar Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meneviş Uzbay Pirili, “İzmir’de çevre için çalışıyoruz, doğa için çalışıyoruz. Proje hem Türkiye’de hem de 16 Avrupa ülkesinde yürüyor. Gıda dünyada çok ciddi bir sorun. Gıda sıkıntımız olacak ama bunun da ötesinde bizim projemiz, mümkün olduğu kadar kırmızı et tüketimini azaltıp bunun yerine sebze ve deniz ürünleri kaynaklı alternatif protein ürünlerini koymak” dedi. Projenin önemine değinen Doç. Dr. Pirili, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu proje önemli çünkü birincisi kırmızı et üretimi sera gazı ve iklim krizine neden olan en önemli kaynaklardan biri. Sera gazlarının yüzde 14’ünden mesul. İkincisi ise büyükbaş hayvanları özellikle yetiştirmek için bizlere ayrılmış veya dünyada var olan tarım arazilerinin yüzde 50’sini hayvanları beslemek için kullanıyoruz.” “Deniz marulları proje sonunda belki Türk mutfağına uygun hale getirilecek” Projenin danışmanı ve SÜGEP Başkanı Umut Dilsiz ise “Burada amacımız gençleri, sürdürülebilirlikle ilgili konularda, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş küresel sorunların çözümü için harekete geçirmek. Bu deniz marulları, proje sonunda belki Türk damak zevkine ve Türk mutfağına uygun hale getirilecek” ifadelerine yer verdi. Proje ekibini oluşturan gençlerden Defne Hanaylıoğlu, proje fikrinin nasıl ortaya çıktığını aktararak, “İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı dirençlilik sağlamak için alternatif protein kaynaklarına yönelme gerekliliği var. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 34 oranında artarak 9,1 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor. Yeryüzündeki kaynaklar ve gıda üretimi bugün bile dünya nüfusunun tamamını doyurmakta yetersiz kalabiliyorken, gelecekte insanlığı neler bekliyor? Kendimize bu soruları sorarak araştırmalar yaparken bu proje fikrini geliştirdik” şeklinde konuştu. “Deniz marulu İzmir Körfezi’nde bolca bulunuyor” Et, balık, süt ve yumurtanın insan beslenmesinde önemli protein kaynaklarından biri olduğunun altını çizen öğrenci Ecenaz Kumaş, “Hücrenin yapı taşlarını oluşturan proteinlerin gelecekteki alternatiflerinin neler olabileceğine yönelik araştırma yaptıklarını ve bu sayede Macro Alglere ulaştıklarını aktarırken, proje ekibinden diğer öğrenci Ada Yücel ise “Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak kullanılan deniz yosunları, gelecekte öngörülen açlık tehlikesine karşı alternatif gıdalar listesinde yer alıyor. Halk arasında deniz marulu da bilinen ‘ulva lactucalar’ İzmir Körfezi’nde bolca bulunduğu için bu konuya odaklandık” diye konuştu. Erdem Çınar Dikbaş ise Ulva Lactuca’nın, kaliteli protein, yağ ve suda çözünür lif içeriğinin yanı sıra insan beslenmesinde de önem taşıyan demir, magnezyum, potasyum ve çinko gibi mineraller açısından zengin olduğunu söyledi. Ayrıca makroalglerin Roma döneminden itibaren insanlar tarafından gıda, gıda takviyesi ve ilaç olarak da kullanıldığının altını çizdi. Makroalglerin insan sağlığı için çok önemli inorganik ve organik maddeler olduğunu ifade eden İrem Aksu, ayrıca dikkate değer oranda vitamin K, vitamin E, ribofilavin, tiamin, niasin gibi vitaminleri de içerdiğini belirtti. “Gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konu” “Alglerin uygun şartlarda bir günde ağırlıklarının 2-3 katına çıkarabilmeleri, üretimlerinin kolay ve ekonomik olması, yan etkilerinin bulunmaması gibi nedenlerle gelecekte besin ihtiyacının karşılanmasında önemli bir kaynak olmaları mümkündür” diyen Ayşenur Kalım, “Asya’daki tüketim şekliyle dünyanın diğer ülkeleri tarafından pek kabul görmeyeceği gerçeği ile deniz yosunlarının toplumların damak tadına uygun yiyecek olarak hazırlanması, gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konudur” cümlelerini aktardı. “Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak deneyler yapmayı planlıyoruz” Proje sonunda elde etmek istedikleri sonuçlardan bahseden Defne Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak, bazı deneyler yapmayı da planlıyoruz. Her şey yolunda giderse, belki sofralarımızda bu ürünleri görmeye başlarız.” (MP-
DÜFAS: Türkiye’nin ilk ve tek ufuk ötesi sonarı
19 Mart 2024 Salı - 10:18 DÜFAS: Türkiye’nin ilk ve tek ufuk ötesi sonarı ASELSAN, bugüne kadar elde ettiği teknolojik birikim ve yeteneklerini kullanarak Türkiye’nin ilk yerli ve millî ufuk ötesi denizaltı savunma harbi sonarı DÜFAS’ı tamamen özgün teknolojiyle Mavi Vatan’a kazandırdı. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) liderliğinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen, Düşük Frekanslı Aktif Sonar Sistemi (DÜFAS), tanıtıldı. ASELSAN tarafından geliştirilen sonar, denizaltılar ve torpidolar gibi su altı tehditlerinin uzun mesafelerden tespit edilmesini sağlıyor. DÜFAS, derinliği değiştirilebilir aktif ve pasif sonar yetenekleri ve üstün teknolojisi ile Mavi Vatanda Türk Donanma’sının gücüne güç katıyor. İlk ve tek çekili aktif sonar sistemi Yurt içi imkanlarla tasarlanıp üretilen ilk ve tek çekili aktif sonar sistemi DÜFAS; akustik sinyalleri aktif sonar bileşenleri aracılığıyla yayınlıyor, yayınlanan sinyalin hedeflerden yansımalarını pasif sonar ile toplayarak su altı taktiksel resmi oluşturuyor, uzun menzilde, yüksek doğrulukta su altındaki tehditlerin tespitini ve takibini sağlıyor. Sonar Performans Modelleme Kabiliyetiyle dikkat çeken DÜFAS, bistatik/multi-statik çalışmaya uygun mimarisi ile öne çıkıyor ve sahip olduğu teknik özellikler ile düşman denizaltıları Türk Donanması için bir tehdit olmaktan çıkıyor. Torpidoya karşı anında tedbir ASELSAN tarafından geliştirilen sistem, denizaltı gibi tehditlerin tespitine ilave olarak, pasif sonar modunda ortam gürültülerini dinleyerek torpido gibi tehditlerin de tespitini yapıyor. DÜFAS aynı zamanda, bir torpido tehdidi algıladığında karşı tedbir ekipmanlarını devreye sokarak, riski ortadan kaldırıyor.
Dicle Elektrik’in SCADA sistemine küresel alanda yoğun ilgi
19 Mart 2024 Salı - 09:48 Dicle Elektrik’in SCADA sistemine küresel alanda yoğun ilgi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde dağıtım hizmeti verdiği 6 ilde enerji şebekesini güçlendirmek için 10 yılda 30 milyar TL’yi bulan yatırım gerçekleştiren Dicle Elektrik’in SCADA uygulaması, geçtiğimiz yıl Singapur’dan gelen, bu yıl ise Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) gelen 6 kişilik bir heyet tarafından yerinde incelendi. Dicle Elektrik’ten yapılan açıklamada; kaliteli, kayıpsız ve kesintisiz elektrik dağıtımı vizyonuyla faaliyetlerine devam ederken, sahip olduğu teknolojik altyapısı ile sektörün öncü şirketi olmaya devam ediyor. Son on yılda bölgedeki enerji şebekesini güçlendirmek adına 30 milyar TL civarında yatırım gerçekleştiren şirketin, söz konusu yatırımları arasında özellikle Merkezi Denetleme Kontrol ve Veri Toplama Sistemi (SCADA) yatırımları dikkat çekiyor. Bu sistem, enerji dağıtımında kayıp ve kaçak oranlarını önemli ölçüde azaltmanın yanı sıra, bölgedeki zorlu coğrafi şartlar ve operasyonel zorlukların üstesinden gelmede kritik bir role sahip. SCADA’nın entegrasyonu, gerçek zamanlı veri toplama ve analiz, uzaktan izleme ve kontrol imkanları sunarak, şirketin enerji dağıtımında verimliliği ve güvenilirliği artırmasını sağlıyor. Singapur’dan sonra BAE ve Pakistan Dicle Elektrik’in yenilikçi enerji yönetimi yaklaşımları, uluslararası alanda ilgi görmeye devam ediyor. Gerçekleştirilen ziyaretlere ilişkin açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik’in Şebeke Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nedim Tüzün, “Singapur heyetinden sonra bu kez de Pakistan ve BAE’nden 6 kişilik bir heyeti ağırladık. Gelen konuklarımız SCADA merkezimizi gördü ve şebekesel avantajları yerinde inceleyerek bizlerden uygulama hakkında detaylı bilgiler aldı. Böylesi zorlu şartlarda başarıyla uyguladığımız SCADA sisteminin uluslararası ölçekte ilgi görmesi, örnek alınması bizleri mutlu ediyor” dedi. “İşimizi doğru yaptığımızı göstermesi açısından önemsiyoruz” Tüzün, “Dicle Elektrik olarak SCADA’nın en güncel sürümü kullanıyoruz. Bu sebeple SCADA’nın faydalarını yerinde görmek ve uygulamanın tedarik sürekliliğine pozitif etkilerini incelemek üzere konuklarımız Diyarbakır’a geldiler. Yaptığımız yatırımlar ve teknik süreçlerdeki iyileştirmelerin Türkiye dışında uluslararası platformlarla diğer ülkeler tarafından hayranlıkla karşılanmasını, işimizi ne denli doğru yaptığımızı göstermesi açısından önemsiyoruz” diye konuştu.
Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor
19 Mart 2024 Salı - 07:17 Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor İki yıl önce hayatımıza hızlı bir giriş yapan üretken yapay zeka teknolojisi fotoğraf sanatı başta olmak üzere grafiksel anlamda çeşitli görseller üreten sektörler üzerinde etkisini giderek arttırıyor. Özellikle reklam tanıtım sektöründe obje, ürün veya bir olayın fotoğraflarını üretmek stüdyo ortamı yerine bilgisayarın başında birkaç satırlık komut yazarak sanayiler içinde gerçekleştiriliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan üretken yapay zeka teknolojisinin prodüksiyon maliyetlerini düşürmesi gibi faydasının yanında gerçeklikten uzaklaşma ve manipülasyon gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söylüyor. “Yapay zeka prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor, üretim süreçlerini hızlandırıyor” Aynı zamanda reklam ajanslarının en çok başvurduğu stok fotoğraf ajansları ve buralara görsel üreten fotoğrafçıları ekonomik anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan; “Üretken yapay zeka ile buluşmamız 2022 yılının ortaları gibi çok yakın bir zamanda oldu. Üretken yapay zeka ile üretilen ilk fotoğraflar ve grafikler gerçeklik bakımından önceleri hatalar barındırıyor kollar, eller gibi farklı uzuvların canlandırılmasında bozukluklara rastlayabiliyorduk. Ancak çok kısa bir sürede üretken yapay zeka programlarının yeni sürümleri piyasaya sürüldükçe bu hatlarında hızlıca giderildiğini çok daha gerçekçi görüntülerin üretilebildiğini gördük. Şu anda işin uzmanları dışında kimsenin neredeyse gerçekle ayırt edemeyeceği kusursuz görseller üretilmeye başlandı. Özellikle fotoğraflar gerçeklik açısından kusursuza yaklaşmış durumdalar. Üretilen bir insan fotoğrafının gerçek mi yapay mı olduğunu anlamak oldukça güçleşti. Yapay zeka ile üretilen gerçekliği yüksek fotoğraflar sosyal medya hesaplarını yönetenleri, haber sitelerini ve çeşitli reklam şirketlerini önemli bir prodüksiyon maliyetlerinden kurtarırken üretim süreçlerini hızlandırdı. Ancak işin gerçeklik açısından baktığımızda özellikle işleri gerçeği aktarmak olan haber, medya siteleri ve yüksek takipçili sosyal medya hesaplarını yeni tehlikeler bekliyor. Bu teknoloji kişileri ve toplumları ciddi şekilde manipüle etmede kullanabiliyor. Bu da beraberinde sayısız hukuk davlarını beraberinde getiriyor. Bu yolla üretilen görsellerin altına mutlaka uyarıcı yazıların konulması ya da uzmanlar tarafından gözden geçirilmeleri gerekiyor.” dedi. Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan, bilgisayarının başında uygulamalı olarak yapay zeka yazılımlarıyla örnek görselleri paylaştı.
Tuzla Bilim Merkezi Bakan Kacır’ın katılımıyla açıldı
18 Mart 2024 Pazartesi - 17:08 Tuzla Bilim Merkezi Bakan Kacır’ın katılımıyla açıldı Tuzla Belediyesi, TÜBİTAK, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı iş birliğinde Tuzla’ya yeni bir Bilim Merkezi kazandırıldı. Atölyeler, sınıflar, bilgisayarlar, sergi alanları ve planetaryumu ile gençleri bekleyen Tuzla Bilim Merkezi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla hizmete açıldı. Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı öncülüğünde, bilime verilen desteğin bir göstergesi olarak Tuzla’ya yeni bir merkez daha kazandırıldı. Tüm Tuzla’da ve çevre ilçelerde yaşayan vatandaşların hizmetine sunulan Bilim Merkezi’nin açılış törenine, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı ve eşi Dr. Fatma Yazıcı, İlçe Milli Eğitim Müdürü Metin Çangır, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda konuşan Bakan Kacır, “Bilimsel okuryazarlığa sahip bir toplum oluşturmak ve bilim kültürünü geliştirmek amacıyla yurdun dört bir yanında bilim merkezleri kuruyoruz. Bugüne kadar büyük ölçekli 12 bilim merkezimizi, bilim ve teknoloji ateşini yakmak adına, gençlerimizin, çocuklarımızın hizmetine sunduk. 4 ilimizde daha büyük ölçekli bilim merkezi kurulmasına yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ziyarete açık olan bilim merkezlerimizde 7’den 77’ye 11 milyon vatandaşımızı ağırladık. Bununla birlikte ilçe ölçeğindeki bilim merkezlerimiz de faaliyetlerine tüm hızıyla devam ediyor. Şu ana kadar ilçe ölçeğinde 17 bilim merkezimizdeki eğitim atölyelerinde 865 binin üzerinde gencimizi bilimin göz kamaştırıcı dünyasıyla buluşturduk. Bugün de 18’incisini Tuzla’da hizmete sunuyor olmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bilim merkezimizle; gençlerimizin bilim ve teknolojiye olan ilgisini artırırken, onları bilimin uçsuz bucaksız dünyasıyla tanışıyoruz” şeklinde konuştu. “Yerel yönetimle merkezi yönetimin uyum içinde çalışmasının somut çıktılarından biridir" Bu merkezlerle gençlere farklı dünyaların kapılarını açtıklarının altını çizen Bakan Kacır, sözlerine şöyle devam etti: “Sergi alanları ve eğitim atölyeleriyle gençlerimize edindikleri teorik bilgileri pratiğe dökme imkânı sunuyoruz. Gözlemevinde yer alan güneş saatinin yanı sıra kutup bilim evi ve planetaryumla; gençlerimizin keşif yolculuğuna çıkmasını sağlıyoruz. Bizler gençlerimize inanıyor ve güveniyoruz. İmkân verildiğinde, gerekli ortam sağlandığında onların neler başarabileceklerini biliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK olarak; Yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde gençlerimizin bilim ve teknoloji dünyasına yönelik heyecanına ve motivasyonuna ortak olmaya devam edeceğiz. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz bilim merkezimiz, yerel yönetimle merkezi yönetimin uyum içinde çalışmasının somut çıktılarından biridir.” TÜBİTAK Başkanı Hasan mandal da açılışın ilçeye ve Türkiye’ye çok şey katacağını vurgulayarak, eğitim ve bilime verilen önemin her daim artmasını temenni etti. “Bilimsel atılıma Tuzladan eşlik edeceğiz" Programda konuşan Başkan Yazıcı “Göklerdeki Türkiye Yüzyılına Tuzla’dan da gençlerimiz katılacak. Atölyelerimiz, sınıflarımız, ders programlarımız, bilgisayarlarımız, sergi alanlarımız, planetaryumumuz her şey hazır. Merkezimiz, bugün geleceğimizin gençleri için hizmete girecek. Tuzlamıza ve ülkemize hayırlı olsun. Bu merkez, Tuzla’dan bilim dünyasına, uzaya bir adım olacak. Üst üste attığımız adımlarla yeryüzünde Aziz Sancar’a, Selçuk Bayraktar’a, Alper Gezeravcı’ya yaklaştırmaya hep birlikte çalışacağız. Bu bilimsel atılıma Tuzla’dan eşlik edeceğiz” diye konuştu.
Sıfır atık uygulamalarıyla çevre korunurken döngüsel ekonomi de destekleniyor
18 Mart 2024 Pazartesi - 14:01 Sıfır atık uygulamalarıyla çevre korunurken döngüsel ekonomi de destekleniyor Operasyonlarından kaynaklı atıkları ayrıştıran ve merkez ofislerine sıfır atık yönetim sistemi kuran elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ, geçtiğimiz yıl toplam 9,9 ton değerlendirilebilir atığı döngüsel ekonomiye kazandırdı. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan elektrik dağıtım şirketi Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ) çevre, insan sağlığı ve tüm kaynakların korunması hedefiyle atık yönetimine yönelik yatırımlar gerçekleştiriyor. Operasyonlarından kaynaklı atıkları ayrıştıran ve merkez ofislerinde sıfır atık yönetim sistemi kuran OEDAŞ bu sayede hem çevreyi koruyor hem de döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, atık yönetimi çalışmaları ve sıfır atık hedefleri hakkında bilgi verdi. “Atıklarımızı azaltıyor, kalanları ekonomiye kazandırıyoruz” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ‘Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi’ne sahip olduklarını söyleyen Yalçın, “Operasyonlarımız kapsamında oluşan atık malzemeleri sınıflandırarak uygun koşullarda depoluyor, ardından yetkili geri kazanım tesislerine teslim ediyoruz. Her yıl daha da geliştirdiğimiz iyi uygulamalar neticesinde 2023 yılında 4,3 ton kağıt, 1,5 ton plastik, 2,5 ton cam, 68 kilogram metal, 23 kilogram atık pil ve 1,4 ton karışık atık olmak üzere toplam 9,9 ton değerlendirilebilir atığı ekonomiye kazandırdık. Atıklarımızı yalnızca ayrıştırmakla kalmıyor aynı zamanda miktarını da azaltıyoruz” dedi. Yalçın, 2023 yılında ekonomiye kazandırdıkları 9,9 ton atık sayesinde elde ettikleri kazanımları ise şöyle açıkladı; “Atık yönetim uygulamalarımız ile 84 ağacı kesilmekten kurtarırken sera gazı emisyonumuzu 41,7 ton azalttık. Ayrıca 6 bin 636 litre petrol, 560 ton ham madde, 138 metreküp su ve 224 bin 472 kWh enerji tasarrufu sağladık.” “Çevresel sürdürülebilirlik çalışmalarımızla sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz” OEDAŞ’ın sıfır atık vizyonu hakkında da bilgi veren Yalçın, “2030 yılında, 2023 yılına kıyasla atıklarımızı yüzde 50 oranında azaltmayı, 2050 yılında ise sıfır atığa ulaşmayı hedefliyoruz. Bu hedefimizin yanı sıra karbon ayak izimizin azaltılmasına dönük ağaçlandırma çalışmalarımız, biyoçeşitlilik uygulamalarımız ve yenilenebilir enerji yatırımlarımız gibi çevresel sürdürülebilirliğe yönelik çalışmalarımızla da hizmet verdiğimiz bölgeden başlayarak ülkemize ve dünyamıza karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz” diye konuştu.
TEI’den küresel havacılığa önemli destek
18 Mart 2024 Pazartesi - 11:44 TEI’den küresel havacılığa önemli destek TEI tarafından yapılan, Umman Hava Kuvvetleri’ne ait bir F110-GE-129 motorunun bakım, tamir ve teknoloji yükseltme işlemleri, planlanmakta olan Singapur Hava Kuvvetleri F110-GE-129C motorları için de yol gösterici olacağı aktarıldı. Türkiye’nin havacılık motorlarındaki lider şirketi TEI, tüm faaliyet alanlarındaki başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Küresel havacılık sektörü için önemli katkılar sunan TEI; parça imalatı ve Türkiye’nin millî havacılık motorları için yaptığı çalışmaların yanında bakım, onarım, test ve mühendislik faaliyetlerinde de başarılı çalışmalara imza atıyor. TEI, yıllardır geniş bir portföydeki askerî motorların bakım, onarım ve mühendislik faaliyetlerinde Türkiye’deki öncü isim olurken, uluslararası alanda da bilinirliğini ve güvenilirliğini artırarak çalışmalarına devam ediyor. TEI, F16 ve F15 uçaklarına güç veren F110 motorlarının bakımlarında, ana motor üreticisi GE Aerospace ile uzun yıllardır sürdürdüğü iş birliğini, küresel filodaki F110 motorlarına da servis desteği sağlamak için genişletti. 2023 yılında düzenlenen Paris Air Show’da, GE Aerospace ile imzaladığı anlaşma kapsamında TEI, F110 motorları için Umman ve Singapur filolarında yer alan F110 motorları için de bakım, tamir ve revizyon yapma hakkını kazandı. 2024 yılının ilk ayında; TEI çalışanlarının özverili katkılarıyla Umman Hava Kuvvetleri’ne ait bir F110-GE-129 motorunun bakım, tamir ve teknoloji yükseltme işlemleri gerçekleştirildi. F110-GE-129D’ye dönüştürülen motor uçuşa hazır şekilde müşteriye sevk edildi. TEI tarafından bakım faaliyetleri tamamlanan ilk Umman Hava Kuvvetleri motoru olması nedeniyle ayrı bir önemi olan bu çalışma, bakım onarım ve revizyonu planlanmakta olan Singapur Hava Kuvvetleri F110-GE-129C motorları için de yol gösterici olacak. Küresel havacılığın önemli bir oyuncusu TEI, çalışmalarına hız kesmeden devam edeceği aktarıldı.