POLİTİKA - 12 Mart 2022 Cumartesi 14:05

Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'

A
A
A
Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'

Antalya Diploması Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Ukrayna'da savaşın karanlık yüzünün bir kez daha insanlığın üzerine çöktüğünü belirterek, "Ukrayna’da hepimizi büyük bir kedere sürükleyen savaş karşısında gösterilen refleks maalesef diğer mazlum haklar için eşit gösterilmedi. Hangi ırktan hangi inançtan olursa olsun bir çocuğun bir kadının savaşın karşısında çektiği acı yaşadığı korku hepsi eşittir. '' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan himayelerinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde Belek Turizm Merkezi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde bu yıl ikincisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” başlığı altında düzenlenen forum kapsamındaki,’ Dayanışmayı güçlendirmek ve yumuşak güç yoluyla barışı teşvik etmek” konulu panele katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Antalya’nın M.Ö 13. Yüzyıla uzanan geçmişiyle demokrasinin ve diyaloğum doğum yerlerinden biri olduğunu hatırlattı.

Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'

"Yumuşak güce vurgu"

Antalya’nın böyle bir foruma ev sahipliği yaparak, diplomasinin kalbi olma yolundaki kimliğini koruduğunu dile getiren Erdoğan, “Dünya her zamankinden daha hızlı değişiyor. Teknoloji hayal gücümüzü zorlayan yeni kapılar aralıyor. Hayatı yeniden tasarlıyor. Tanımlar değerler ve kavramlar değişiyor. Uluslararası planda büyük sınamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Gözümüzün önünde inşa edilen yeni dünyaya ayak uydurmak için diplomasinin yaklaşım ve yöntemlerinin gözden geçirilmesi elzem bir ihtiyaçtır. Buradan yola çıkarak panelimizde yeniden kurgulanan diplomaside yumuşak gücün üzerinde durmayı arzu ettik. Kalıcı ve sürdürülebilir barış idealine giden yolu açmak ancak yumuşak gücün unsurları ile mümkün olabilir” diye konuştu.

"Savaşın gölgesi bir kez daha insanlığın üzerine çöktü"

Bugünkü barış hakkındaki istişareleri maalesef Ukrayna’daki sıcak atışmaların doğurduğu yıkım ve acıların üzüntüsü içinde gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Evlatlarını çatışmalarda kaybeden annelerin yakarışları dünyanın her tarafında yankılanıyor. Ailelerin parçalandığına şahit oluyoruz. Sevdiklerini geride bırakarak vatanını terketmek zorunda kalan insanların kederli bakışları maalasef içimizi dağlıyor. Savaşın karanlık gölgesi ne yazık ki bir kez daha insanlığın üzerine çöktü. Tam bu zor günlerde barış umudunu canlı tutmak ve barışa yönelik gayretimizi arttırarak el ele vermek zorundayız. Böyle bir iklimde yumuşak gücün paha biçilmez değerinin daha da belirgin olduğu noktasında hemfikir olduğumuza inanıyorum. Yumuşak güç kaba kuvvetle değil, hak ve meşruiyet zemininde buluşmaktır. Hayalini kurduğumuz dünyaya başkalarını da ortak etmektir. Dolayısıyla yumuşak gücün özü sahip olduklarımızı arttırmak değil zenginliklerimizi paylaşmaktır” dedi.

"4 milyondan fazla insana kucak açtık"

O nedenle farklılıkları altını çizmektense ortak noktaların güçlendirilmesinin üzerinde durulması gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Kültür sanat ve spor gibi birleştirici alanların farkında olmalı diplomasiyi yeniden kurgularken bu potansiyelden azami ölçüde faydalanmalıyız. Türkiye olarak savaşın felaketlerinden kaçan 4 milyondan fazla insana kucak açtık. Kültürümüzün hoşgörüsü ve misafirperverliğin onların sığınabilecekleri güvenli bir liman oldu. Sınırlarımızın ötesinde Suriye’den, Arakan’a kadar nerede bir mağdur varsa yanlarında olduk. Sadece komşu ülkelerde değil Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada her sorunun barışçıl çözümü için katkı sağladık. Sağladığımız insani yardımlarla refah ve kalkınmanın sadece gelişmiş ülkelerde değil her yerde kök salmasını amaçlıyoruz. Bu kalıcı barışa giden ana yollardan biridir. Türkiye yalnızca bugünde değil uzun tarihinde dünde savaş ve zulüm açlık gibi nice felaketten kaçan insanların sığınağı evi memleketi oldu” ifadelerini kullandı.

"Ukrayna'da gösterilen refleks diğer mazlumlar için eşit gösterilmedi

Bugün hala 2 milyar insanın çatışma bölgelerinde yaşadığını kaydeden Emine Erdoğan, “84 milyon insan şiddet ve çatışmalar nedeniyle yurtlarından ediliyor. Din ve örf gibi nedenlerle ayrımcılığın tırmandığını görüyoruz. İnsanlar ön yargıcı pelerine taburlar halinde sevk ediliyor. Sevgi, merhamet ve barış algı operasyonlarına kurban ediliyor. Ukrayna’da hepimizi büyük bir kedere sürükleyen savaş karşısında gösterilen refleks maalesef diğer mazlum haklar için eşit gösterilmedi. Hangi ırktan hangi inançtan olursa olsun bir çocuğun bir kadının savaşın karşısında çektiği acı yaşadığı korku hepsi eşittir. Bir göz yaşının diğerine üstünlüğü olabilir mi? O yüzden bugünü bir milat olarak alıp hali hazırdaki tüm savaşlar karşısında birlik olalım. Çatışmaların ne yazık ki artan sayılarla sivilleri hedef aldığı bir dünyada gözlerimizi kapatıp pembe rüyalar göreceğimiz uykular uyumamayız” dedi.

Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'

"Savaşlar zarar veriyor"

İnsanlığın dün ve bugün olduğu gibi türlü imtihanlarla sınanacağına değinen Erdoğan, “Bu sınavları insanlıktan tam not alarak geçmek için moral değerlerin kadim kitapların sayfasında sıkışıp kalmasına izin vermeliyiz. Kısacası diplomasiyi yeniden kurgularken diyaloğun insan sevgisinin evrensel değerlerin hakim olduğu yeni bir sayfa açmalıyız. Savaşlar sivil alt yapıya olduğu kadar kültürel hazinelerimize ve tabiata da büyük bir zarar veriyor. Savaşlar yüzünden birçok insanlık mirası yeryüzünden silindi. Tarihsel belleğimiz onarılması güç şekilde zarar gördü. Geleceğe aktarabilecek nice eseri artık sadece fotoğraf karelerinde görebiliyoruz. Bunun yanında savaşların getirdiği kayıplardan bahsederken tabiat başlığını sıklıkla ıskalıyoruz. İklim değişikliğiyle insanlık için kırmızı alarm verilmiş bir dönemdeyiz. Gelecek doğanın kurtarılmasına bu kadar bağlıyken, savaşlar ekosistemimizi ve yaşam kaynaklarımızı geri dönüşsüz bir şekilde tahrip ediyor. Savaşlardan geriye verimsiz topraklar, yok olan ormanlar, kirlenmiş su kaynaklar ve azalan biyo çeşitlilik kalıyor” ifadelerini kullandı.

"Dünyaya bunu yapmaya kimsenin hakkı yok"

Hayvanların da en az insanlar kadar yuvasız kaldığını, yerlerinden edildiğinin, öldüğünü ya da sakatlandığına değinen Erdoğan, "Yakın zamandaki savaş ve çatışmaların doğa üzerindeki tahribatı üzerinde düşünmenin bile bir uyanışa vesilesi olabilecek. Hatırlarsanız 1990 Körfez Savaşı’nda koylar petrolle tıkanmıştı. 953 km2’lik bir alan üzerinde duman ve sis oluşmuştu. 1500 km’lik Körfez kıyısında toprak petrolü emmişti. 15 bin km2’lik Mezopotamya sulak alanı yok oldu. Denize akıtılan 11 milyon varil Basra Körfezi’ni ölü deniz haline getirdi. 100 binden fazla perdeli ayaklı ve göçmen kuşun beslenme alanları zarar gördü. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 3 yıllık sivil savaşta binlerce fil ve nesli tükenen gorillerde öldürüldü. 1999 Kosova savaşında 50’den fazla sanayi sitesi bombalandı, 80 bin ton petrol çevreye salındı, komşu ülkelere siyah yağmur yağdı. 1994-95 yıllarında Bosna Hersek’te kullanılan bazı silahlar içme sularını zehirledi. Tuna Nehri’ne 100 tondan fazla amonyum petrol ürünleri ve ağır metalleri karıştı. Maalesef benzer örnekler listesi önümüzde uzayıp gidiyor. Dünyaya bunu yapmaya kimsenin hakkı yok” dedi.

"Bombalar asla kabul edilemez"

Tüm inançların insanın tabiatla nasıl ilişki kurması gerektiğine dair kuralları olduğunu belirten Emine Erdoğan, " İslam dininde tabiatla ilişki, aşırılıktan uzak, ölçülü ve dengeli olmak zorundadır. Peygamberimiz bir hadisinde, ‘Ağaçlara sopayla vurulamaz ve onlar kesilemez. Fakat zaruret halinde havanların yemesi için hafif ve yumuşak şekilde sallanarak yaprakları silkelenebilir’ buyurduğunu biliyoruz. Dinimiz ağaca bile vurmayı yasaklarken yeryüzüne inen bombalar asla kabul edilemez. Kuran’da bir ayette, ‘Göğü Allah yükseltti ve mizanı o koydu, sakın dengeyi bozmayınız’ der. Bunun gibi birçok ayet ve hadisi şerif insanın doğaya olan ilişkisini kurallara bağlar, ölçülü ve merhametli olmayı emreder. Her dinde her öğreti iyiliği, güzelliği emreder” açıklamasını yaptı.

"Çatışma çözümü ve arabuluculuk"

Kadın ve çocukların savaşlardan orantısız bir şekilde etkilendiği ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararının kabulünün üzerinden 22 yıl geçtiğini dile getiren Emine Erdoğan, “Bu karar kadınların barış ve arabuluculuk süreçlerine dahil edilmesinin önemini ortaya koyuyor. Nitekim araştırmalar 1992-2009 yılları arasında müzakerecilerin yalnızca yüzde 13’nün, arabulucuların yüzde 6’sının kadınlardan oluştuğunu gösteriyor. Halbuki kadınların arabuluculuk süreçlerinde farklı gruplarda çalışmaya ve işbirliğine daha yatkın olduğu biliniyor. Kadınlar barış süreçlerinde sosyal meselelere daha fazla odaklanarak başarı şansını artıyor. O nedenle çatışma çözümü ve arabuluculuk süreçlerinin daha kapsayıcı olması hususunda dikkatinizi çekmek istiyorum. Kadınların ve gençlerin seslerinin gür çıkması çok önemli. Türkiye olarak bu konuya büyük atfediyoruz. Antalya’da düzenlenen 8. İstanbul Arabuluculuk Konferansının bir paneli tamamen kadınlar ve gençlerin arabuluculuk süreçlerindeki önemini anlatmayla çalışmıştı. İster mikro ister makro düzeyde olsun kadınların tüm karar mekanizmalarındaki varlığının artırılmasının hayati önemine yürekten inanıyorum. Kadın sağduyusu ve müzakere yeteneğinin sorunların çözümüne ivme kazandıracağını biliyorum” dedi.

İsa Akar - Ahmet Serdar Eser
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Her gün bir iftara katılıyor Bartın Belediye Başkanı ve Cumhur İttifakı’nın Belediye Başkan Adayı Hüseyin Fahri Fırıncıoğlu, Ramazan ayına rağmen hız kesmeden seçim çalışmalarını sürdürürken her gün bir iftar davetine katılıyor. Başkan Fırıncıoğlu, iftar öncesi gerçekleştirdiği mahalle ziyaretlerine teravih sonrası da devam ediyor. 31 Mart yerel seçimlerine iki gün kala yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdüren Başkan Fırıncıoğlu, Bartın Belediyesi Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Personellerine, Bartın’da yaşayan Serdaroğlu ve Çevre Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne ve son olarak da öğrenci evine misafir oldu. Programlar sonrası açıklama yapan Başkan Fırıncıoğlu “Ramazan’ın rahmet ve bereketini hemşehrilerimizle birlikte paylaşıyoruz. Belediyemiz Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Personelimize, Bartın’da yaşayan Serdaroğlu ve Çevre Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne, son olarak da öğrenci kardeşlerimize misafir olduk. Gönül sofralarında bizlere yer açan, birlik ve beraberliğin en güzel göstergesini sundukları için hemşehrilerimizle teşekkür ediyorum” dedi. ’’Var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz’’ İftar öncesinde seçim gezilerini sürdüren Bartın Belediye Başkanı Hüseyin Fahri Fırıncıoğlu, teravih namazı sonrasında ise Çaydüzü, Gecen ve Cumhuriyet Mahallelerinde vatandaşlarla bir araya geldi. yapılması planlanan vizyon projelerinden bahseden Başkan Fırıncıoğlu, talep ve önerileri dinledi. Değerli fikirleri için vatandaşlara teşekkür eden Başkan Fırıncıoğlu, “Teravih Namazı sonrası Çaydüzü, Gecen ve Cumhuriyet Mahallelerinde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Yapılması planlan vizyon projelerimizden bahsettik. Vatandaşlarımızın görüş ve önerilerini dinledik. Bartın’ımız için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Gönüllerini bizlere açan, destek ve dualarıyla yanımızda olan tüm hemşehrilerime teşekkür ediyorum” diye konuştu.
İstanbul Martı TAG davası 19 Temmuz’a ertelendi Martı TAG ile İstanbul Taksiciler Esnaf Odası arasında görülen dava 19 Temmuz’a ertelendi. Duruşma sonrası Martı TAG Kurucusu Oğuz Alper Öktem, ‘‘Martı TAG uygulamamız aynen devam etmektedir, erişim engeli söz konusu değil. İstanbul’un en büyük ulaşım camiasıyız, davamızı kazanacağız’’ dedi. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası ile Martı TAG arasında görülen davanın 5’inci duruşması bugün Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleşti. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın, Martı TAG’a karşı açtığı haksız rekabet davası 19 Temmuz’a ertelendi. Duruşmada gizlilik kararı olduğu için basın mensupları alınmadı. Adliye önünde binlerce Martı TAG kullanıcısı destek için bir araya geldi. Duruşma sonrası Martı TAG kurucusu Oğuz Alper Öktem bekleyen kalabalık ile bir araya gelerek basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Oğuz Alper Öktem, ‘‘Uygulamalarımıza erişim engeli yok, İstanbul’un en büyük ulaşım camiasıyız davamızı kazanacağız’’ dedi. Martı TAG kurucusu Oğuz Alper Öktem, ‘‘Uygulamamız aynen devam etmektedir, karşı tarafın iddia ettiği gibi erişim engeli kararı yoktur. Davamızın 6’ıncı duruşması 19 Temmuz’a ertelendi. Temmuz ayında hakkımızı savunmak için yine burada olacağız. Biz bu yola çıktık bu yoldan dönmeyiz.130 bin TAG sürücüsü bu işten ekmek yiyor. Dünyanın 151 ülkesinde olan bu sistemin Türkiye’de olması gerekiyor’’ dedi. Oğuz Alper Öktem konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ‘‘Dünyanın en güzel şehri İstanbul’u rezil eden taksiciler odasını yeneceğiz. 130 bin sürücümüz ve aileleriyle birlikte toplam 500 bin kişilik İstanbul’un en büyük ulaşım camiamızı herkes kabul etti. Bu mesele ticaretten paradan daha büyüktür. Biz burada bu şehrin insanları için savaşıyoruz, kazanacağız.’’
Antalya Fatih Erbakan: "İstanbul adayımızı çekmeye hazırız" Antalya’da partisinin mitinde konuşan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, İstanbul’da adaylarını çekmesi karşılığında 3 şartını tekrarladı. Erbakan, “Biz milli görüş olarak hiçbir yerde birisine kazandırmak ya da kaybettirmek için seçime girmiyoruz. İktidar şimdi ilan etsin desin ki ben İsrail’le ticareti sonlandırdım, ikincisi İsrail’i İran füzelerine karşı korumak üzere Malatya Kürecik’te kurulan radar üssünü kapatıyorum. Üçüncüsü emekli maaşlarını 10 bin liradan 20 bin liraya çıkardığını açıklasın, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız. Hodri meydan diyoruz” dedi. 31 Mart seçimlerine yaklaşırken Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Antalya’nın Serik ilçesinde Çınar Altı Meydanı’nda partisi tarafından düzenlenen mitinge katılarak seçmene hitap etti. Konuşmasına sabah erken saatlerde düzenlenen mitinge katılanlara teşekkür ederek başlayan Fatih Erbakan, adaylarının geri çekilmesini isteyenlere karşı dün Hatay’da sunduğu şartları hatırlattı. Erbakan, konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Dün de Hatay’da bulunduk. Oradan meşhur trollere seslendik. Gece gündüz, ‘Yeniden Refah birilerine kazandıracak, onun için adayını çeksin. İstanbul’da da çeksin’ diyorlar. Biz Milli Görüş olarak hiçbir yerde birisine kazandırmak ya da kaybettirmek için seçime girmiyoruz. İstanbul’da ahlaklı belediyeciliği başlatmak için seçimlere giriyoruz. Heykelci ve rantçı belediyecilikten Sultan Fatih’in şehrini koruyarak ahlaklı belediyecilik dönemini başlatmak istiyoruz. Merhum Erbakan hocamızın 42 yıllık siyasi hayatında herhangi bir yerde bir başka partinin adayı kazansın diye adayını çektiğini gördünüz mu? Böyle bir şey mümkün mü? Hatta Erbakan hocamız diyordu ki ’Bir beldede bir şehirde iki tane milli görüşçü varsa birisi aday olacak diğeri de ona oy verecek. Yine de Milli Görüş orada seçime girecek’ diyordu. Bu gerçekler ortada iken ileri geri konuşuyorlar” dedi. “Maaşını iktidardan alan gazeteci kılığına girmiş troller buradan size sesleniyoruz” Serik’ten trollere seslendiğini belirten Erbakan, “Maaşını iktidardan alan gazeteci kılığına girmiş troller buradan size sesleniyoruz. İktidar şimdi ilan etsin desin ki ben İsrail’le ticareti sonlandırdım, ikincisi İsrail’i İran füzelerine karşı korumak üzere Malatya Kürecik’te kurulan radar üssünü kapatıyorum. Üçüncüsü emekli maaşlarını 10 bin liradan 20 bin liraya çıkardığını açıklasın, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız. Hodri meydan diyoruz. Gizli anlaşmalar yaptı, paralar aldı, bir suru deli saçması iddiada bulunuyorsunuz, biz bu kadar açık yürekli samimi bir şekilde çağrıda bulunuyoruz. Biz İstanbul adayımızı 3 şart yerine geldiği zaman çekeceğiz. Buradan ilan ediyoruz” sözlerine yer verdi. “Türkiye geneli üye sayısı 516 bin 800 oldu” Parti olarak güçlenmeye devam ettiklerini belirten Erbakan, “Arkadaşlarım mesaj yoluyla üye sayılarını belirtti. Partimizin Türkiye geneli üye sayısı 516 bin 800 oldu. Biz bu üye sayısı ile MHP ve İYİ Parti’yi geride bırakarak üçüncü parti olduk. Seçimden sonra 1 milyon hedefine ulaşacağız. CHP’yi de geçeceğiz. 2028’de iktidar olacak. Milli Görüş ekonomi modeline kavuşabilmek için vatandaşlarımıza partimize koşuyorlar. Milletimiz rantçı belediyecilikten bıktı. Milletin derdi ile dertlenmek yerine kendi makam aracının modelinin peşinden koşan, makam odasının mobilyalarını değiştirmek ile uğraşan, 3 liralık işleri 10 liraya yaptıran rantçı belediyecilik. Diğer tarafta ise heykelci belediyecilik, rüşvet ve israf, iltimas ve adam kayırma orada da var. Bir de milletin asıl dertleri çözülmemişken, şehrin sorunları çözüm beklerken, gidip her köşeye milyonlarca liraya heykel dikiyorlar. Bu heykelci ve rantçı belediyeciliği sandığa gömeceğiz” dedi. Belediyelerin ağzına kadar borca girdiğine dikkat çeken Erbakan bu borcun ilçelerde 100 milyon, illerde 1 milyardan, büyükşehirlerde 10 milyara kadar çıktığını belirtti. Belediyelerin toplam borcunun 250 milyara çıktığını ifade etti.