POLİTİKA - 08 Ağustos 2017 Salı 20:12

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na “Rabia” ödevi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na “Rabia” ödevi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sürdürerek “Ana muhalefetin başındaki zatı Rabia’yı öğrenme ödevi veriyorum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sürdürerek “Ana muhalefetin başındaki zatı Rabia’yı öğrenme ödevi veriyorum. Bunu öğrenmesi lazım. Rabia’nın anlamının tek millet, tek bayrak tek vatan tek devlet olduğunu öğrenene kadar cezalı. Bunu öğrenmesi lazım” dedi.


“Türkiye güvenlik ve ekonomi konusunda tarihinin en büyük imtihanlarından birini verirken maalesef içimizdeki bazıları bu mücadeleye adete karşı tarafın saflarında katılıyor” diyerek Kılıçdaroğlu’na göndermede bulunan Erdoğan “Bir Alman Dergisi’ne ‘Türkiye’de şuanda hiç kimse için güvenlik garantisi yok, ne can, ne mal güvenliği yok’ bunu nasıl dersin. Ankara’dan İstanbul’a yola çıkıyorsun. 29 gün bu devletin bu polisi senin yollarda güvence içerisinde tutuyor ve İstanbul’a kadar seninle beraber yürüyor. Niye? Güvenlik nedir bunun dersini veriyor ayıptır ya. Böyle bir ülkenin güvenlik güçlerine bu hareket yapılır mı? Böyle bir devlete bu hakaret yapılır mı? Sözde adalet yürüyüşü sende adalet diye bir şey yok ki. Sende adalet varsa önce İzmir Belediyen işçilerin hakkını vermiyor. Sen git adaletini temin et. Şişli Belediyesi aynı şekilde bunları yapıyor, git onların adaleti ver. Şişli şuan çöpten geçilmiyor niye adalet yok. Ücretlerini doğru dürüst ödeyemiyorsun. İzmir öyle. Hadi adalet burada işte hallet, halledemiyor. Böyle bir dertleri yok bunların. Kendi ülkesine böylesine karalayan bir kişi maalesef bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanlık koltuğunda oturuyor. Peki bu zata şu soruyu sormak lazım siz bu ülkede yaşamıyor musunuz. Bugüne kadar kim sizin canınıza, malınıza, namusunuza, haysiyetinize tasallukta bulundu da devlet seyirci kaldı ? Ya şunu bir söyle be. Bu devlet değil mi 24 saat sizi koruyan hukuk devleti sınırları içinde yapılan hangi faaliyetiniz engellendi. Ne yaptınız da ‘dur’ dendi. Hatta terör örgütleriyle ilişkileri sebebiyle yargılanan kişileri desteklemek için Ankara’dan İstanbul’a giderken onlarla kol kola yürümedin mi? Teröristler yanındaydı” ifadelerini kullandı.



“Karın ağrısı başka”


Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun derdinin başka olduğunu belirterek “Tabi bu zatın karın ağrısı başka. Partisinin Türkiye’nin yakın zamanda gördüğü en büyük ihanet suçlarından biri olan MİT Tırları davasıyla ilgili suçu sebebiyle cezaevine giren milletvekilinin durumu kendisini rahatsız ediyor. Ne diyordu, bütün kayıtlarda var. ‘Devletimizi yıkmaya yeltenenler olursa tankların önünde ilk ben dururum, tankın üzerine ben çıkarım’ Peki Atütürk Havalimanı’nda tanklar orada dururken, bütün millet orada dururken sen niye oradan kaçıverdin. Adamların gitti hemen o tankların başındakilerle görüşmeleri yaptılar ondan sonra da sen Bakırköy’ü geçtin, belediye başkanının evine misafir oldun, güzel kahveler demlendi, çaylar demlendi. Sonra kendin ifade ettin ‘oradan izledim’ diyorsun. Fakat biz Elhamdüllillah bizi bekleyen vatandaşlarımıza ulaştık ve vatandaşlarımızla beraber ertesi gün öğle vaktine kadar havalimanında durduk bütün darbe girişimini defettik. 16 saatlik bir süreçti ve ondan sonra da atılması gereken adımlar atıldı ve yola devam ettik. Tabi sorun bir milletvekilinin hapiste bulunması sorunu değil. Sorun bu işin ucunun nerelere varabileceğini biliyor olmasıdır. Yargı terör örgütüne destek verenlere yönelik soruşturmasını genişlettikçe bunlarda korku artıyor. Çünkü kabahatlerinin farkındalar. Ama korkunun ecele faydası yok. Şayet terör örgütleriyle karanlık ilişkiler içerisine girmişlerse adalet önünde bu hesabı verecekler. Değil yabancılarla şeytanla bile işbirliği yapsalar ülkemize ve milletimize karşı işledikleri suçların hesabını vermekten kurtulamayacaklar. Ne zaman ki kendisine bölyle bir soru yönelten yabancı gazetecilere ne münasebet Türkiye herkesin can ve mal güvenliğinin devletimizin güvencesi altında olduğu bir ülkedir cevabını verirse o zaman hak ettiği saygıyı görür. Bunun için çok çalışması gerektiği açık. Ana muhalefetin başındaki zatı Rabia’yı öğrenme ödevi veriyorum. Bunu öğrenmesi lazım. Rabia’nın anlamının tek millet, tek bayrak tek vatan tek devlet olduğunu öğrenene kadar cezalı. Bunu öğrenmesi lazım. Bu işaret bir terör örgütünün işaretiymiş. Bu tek bayrak, tek devlet, tek millet ve tek vatan bizim manifestomuz” diye konuştu.


Terörle mücadelenin sürdüğünü ifade eden Erdoğan “Güneydoğdu’da Doğu’da birileri gelecek operasyon yapacak. Yok öyle şey Gabar’da da Cudi’de de, Tendürek’te de daha da ileri Kandil’de de bunların beynine beynine giriyoruz, gireceğiz. Bu topraklara kim saldıracak olursa bizim insanımıza kim musallat olursa bedelini anında ödeyecektir. Nitekim ödediler” dedi.



"Şimdi mahkemelerimizin milletimizin hissiyatını hukuk içinde hayata geçirmesin istiyoruz"


“Şaka bir yana ana muhalefetin başındaki zatın asıl gölgelemeye çalıştığı adeta gövdesini siper ettiği hususun FETÖ’cülerin akıbeti olduğu açıktır” diyen Erdoğan “Siyasette yalan söyleme, söylediğini inkar etme hususunda bu zatın oldukça mahir olduğunu kendi tecrübelerimizden biliyoruz. Mahkemelerdeki Fetöcüler de onun izinden gidiyor. Elinde silahla ateş ederken görüntülenen adam neredeyse bu silahı kim elime tutuşturdu edası ile konuşuyor. Böyle garip şeyler var ya. Akıncı’da üniformalı generallerin selam durduğu kişi arsa bakmak için orada bulunduğunu söylüyor. Darbeciler ile yakalan bir başkası ‘sosyal bir etkinlik için oraya gitmiştim’ diyor. Genelkurmay’daki darbecileri organize eden bir başkası gözümüzün içine baka baka ‘odamdan hiç çıkmadım’ diyor. Hatta içlerinden biri darbeyi engellemek için oraya gittiğini, terör ile mücadele amacı ile silah kuşandığını, terör saldırısını engellemek için tankları ile uçakları ile helikopterleri ile harekete geçtiklerini söyleyecek kadar zıvanadan çıkanlar var. Halbuki mızrak çuvala sığmıyor. Ayan beyan her şey ortada. Savcılarımız tüm tespitlerini yapmışlar. Hakimlerimiz dosyalarında bulunan belgeler sayesinde tüm gerçekleri görüyorlar. Mahkemede masal anlatanlar nasıl bir dünyada yaşıyor bilemeyiz ama milletimiz bunların hepsini de gönlünde zaten; Rabbimizin ifadesi ile ‘Bel Hum Edall’ sıfatına mahkum. Şimdi mahkemelerimizin milletimizin hissiyatını hukuk içinde hayata geçirmesin istiyoruz. Biliyorum fazla vakit yok. Çok kısa zamanda bu kararlar arka arkaya inşallah gelecek” ifadelerini kullandı.



“Ana muhalefetin başındaki zata ve kendisi destekleyen güruha ne oluyor”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik döneme vurgu yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Hadi Fetöcü hainlerin ruhlarını ve bedenlerini Pensilvanya’daki şarlatana sattıkları, Alamut Kalesi benzeri yapıyı kendi elleri ile inşa ettikleri bir hayal aleminde yaşıyorlar. Hadi PKK’lı bölücüler en çok parayı kim verirse onun kiralık katili haline dönüştüler. Hadi savcıları vurmak ve polislere saldırmak ile övünen bir terör örgütü kendi ideolojik saplantısı içinde çırpınıp duruyor peki onlarla aynı yolda ilerleyen ana muhafetin başındaki zata ve kendisi destekleyen güruha ne oluyor. Türkiye’yi ihanet yarışması açıldı da bizim mi haberimiz yok ? Türk milletine en büyük ihaneti kim yaparsa büyük ödül ona vaat edildi de biz mi duymadık. Bu gönüllü mankurtluk dalgasına kapılıp gidenler kendilerinin ve evlatlarının geleceklerini tehlikeye attıklarını acaba görmüyorlar mı ? Terör örgütlerinin ağzı ile konuşanlar teröristlerin can siperane savunucusu kesilenler bu işin sonunun nereye varacağını hesaplamıyorlar mı ? Bizim tek milletimiz parçalandığı, tek bayrağımızın indiğini, tek vatanımız bölündüğü, tek devletimiz yıkıldığı zaman kimsenin bu kıyametten uzak tutamayacağı belli değil mi ? Öyleyse Türkiye’nin içinden geçtiği şu kritik dönemde herkes aklını başına alsın. Sıfatı, görüşleri, tercihleri ne olursa olsun her vatandaşımız ülkesinin ve milletlinin geleceğini kendi günübirlik çıkarları üzerinde tutmak zorundadır. Aksi taktirde milletimiz, adalet önünde hesap veren hainler gibi bu gafilleri de affetmeyecektir. Türkiye geçtiğimiz 15 yılda içerdeki ve dışarıdaki tüm olumsuzluklara rağmen büyüdü, gelişti, bu günlere geldi. İnşallah önümüzdeki dönemde de yine bunlara rağmen hedeflerimize doğru yürümeyi sürdüreceğiz. Kardeşlerim yeter ki bir olalım, iri olayım, hep birlikte Türkiye olalım. Gerisi çok kolay.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.