GENEL - 15 Ekim 2017 Pazar 13:16

"Trabzon’un dünü, bugünü, yarını" konulu çalıştay sona erdi

A
A
A
"Trabzon’un dünü, bugünü, yarını" konulu çalıştay sona erdi

Trabzon’un sorunları Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği "Trabzon’un dünü, bugünü, yarını" konulu çalıştay sona erdi.

Trabzon’un sorunları Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği "Trabzon’un dünü, bugünü, yarını" konulu çalıştay sona erdi.


İki gün süren çalıştayda, Trabzon ekonomisinin dünü, bugünü ve geleceği (Tarihi İpekyolu Canlandırma Projesi), eğitim ve istihdam (Eğitim sektörü ve iş dünyası işbirliğinin istihdama katkısı), turizm ile aile ve gençlik konuları ele alındı. Ortahisar Belediyesi’nin Mağmat Boğazı’nda hayata geçireceği ’Tarihi İpekyolu Canlandırma Projesi’nin turizme katkısı üzerinde durulan çalıştayda turizm çeşitliliğini artırmak için projenin elzem hale geldiğine dikkat çekildi.


Özellikle dinleyiciler tarafından dile getirilen trafik sorunu, güney çevre yolu, Kanuni Bulvarı, yabancı dil bilen turist rehberi, demiryolu ve sosyal donatı alanlarının azlığıyla ilgili sorular konuşmacılar tarafından cevaplandırıldı. Çalıştayın sonuç bildirgesi konuşmacılar tarafından kitapçık haline getirilecek.


“Demiryolu elzem hale geldi”


Trabzon’a yapılması gündemde olan demiryolu projesiyle ilgili konuşan İnşaat Mühendisleri Başkanı Mustafa Yaylalı, "Trabzon, 4 bin yıllık bir tarihe sahip. Dünyada Avrupa’da olmayan kültürel ve sanatsal etkinlikler burada yapılıyor. Bunlar ticaret üzerinden geliyor. Trabzon-Erzincan demiryolu projesi Trabzon’un canına can katacak bir proje olacak. Trabzon aslında ticaretin odaklandığı liman kenti özelliğini kaybetmemek için yıllarca adeta çırpındı. Trabzon limanını güneye bağlamaya çalışıyoruz. İran ve Ortadoğu ülkelerinin ticaret yolu şehrimizden geçiyor. Demiryolu bağlantısıyla hem daha ucuz, hem de daha kısa ticaret akışı sağlanacak. Bölge ülkeleriyle İran, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile rekabet edebilecek seviyeye ulaşacağız. Bugün demiryolu bağlantısı bulunan komşu ülkelerimizde mal sevkiyatı daha ucuza mal oluyor. Onlarla rekabet için demiryolu bağlantısı elzem hale geldi, şart oldu. Atatürk, Trabzon’da bunu gerçekleştirmek istediğini söylemişti. Yük ve yolcu taşımacılığı ayrı şeyler. Yük taşımacılığı için Erzincan’a bağlanmamız lazım. Trabzon bu bölgenin merkezidir. Trabzon kalkındıkça çevre kentler de kalkınacaktır. Ekonomisi de düşerse çevre kentlerin de ekonomisi düşer" ifadelerini kullandı.


“İhracatta bölge birincisiyiz”


Trabzon’un ihracatta bölge birincisi olduğuna çeken Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı (DKİB) Ahmet Hamdi Gürdoğan, "1 yılda 1 milyar 300 milyon liralık ihracatımız var. Bölge şehirlerinde birinciyiz. Türkiye’nin yaş sebze ihracatında sektör birincisi Trabzon’dur. Yeni ticaret yolu Hollanda’dan Çin’e başladı ama biz yokuz. Rusya krizinden sonra sorun yaşadık. Hazar denizi üzerinden gittik. Dalga olduğu zaman 15-20 gün gemiler orada kaldı. Kazakistan’da Türk malı piyasaya çıktığı zaman kimse Çin mallarını almadı. Kazaklar bizi Çin’in eline bırakmayın diyorlar. Kazakistan’da Türkiye’nin mallarını sergilemesini istiyorlar. Limanlarımızı geliştirmemiz lazım. Türkiye’de lojistik kanunu çıkması gerek." diye konuştu.


“Doğalgaz ve petrol de ipekyolu’ndan taşınıyor”


İpekyolu’nun tarihte bölge ticaretinde etkileri üzerinde duran Prof. Dr. Cemal Bıyık diğer ticaret mallarının yanında artık İpekyolu üzerinden doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynaklarının taşınmasının söz konusu olduğunu belirterek, "İpekyolu ticari bir yoldur. Çeşitli kültürlerin ve medeniyetlerin birbirleriyle etkileşmesine ve ticaretin gelişmesine katkı sağlamıştır. Yollar insanların yer yüzünde yayılmasını sağlayan damarlardır. Medeniyetleri birleştiren iki yol vardı. İpekyolu ve Baharat yoludur. Biz İpekyolu üzerinde duracağız. Bu yolun geçiş yolları üzerinde Türkiye’yi görüyoruz. Türkiye’de de iki kola ayrılıyor. Biri Trabzon’a diğeri İstanbul’a ulaşıyor. O zamanın şartlarıyla gemiden ticaret yapılıyordu. Trabzon’da tespitlerimiz oldu ve eski insanlara sorduk. Kervan Yolu olarak bildiklerini söylediler. İpekyolu ile anılan ilimizde 9 tane yer tespit ettik. İpekyolu, Trabzon’a ticareti, bilimi, kültürü taşımıştır. İpekyolu günümüzde akan şey sadece ticaret malları değildir petroldür, doğalgazdır. Trabzon bir tarım şehri değildir. Ticaret merkezidir. Bu yollar yeniden Trabzon’a hayat verebilir, canlılık getirebilir. İpekyolu, bizim için mirastır" dedi.


Sümela Manastırı 2015 Eylül ayında restorasyon başladı


İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu, “Sümela manastırı 2015’in eylül ayında restorasyona başlandı. Şu anda restorasyon devam ediyor. 2018 yılı içerisinde tekrar ziyaretçilerimizin ve halkımızın hizmetine sunmuş olacağız. Vazelon Manastırı’na gelince bu manastır şehirde atıl halde bulunan ve şehrimizdeki en eski manastırlarımızdan bir tanesi. Milattan MS 230’lı yıllarda yapılmış bir manastır. 2018 Yatırım Programına dahil etmiş bulunuyoruz. İnşallah 2018 yılında manastırımızın restorasyon çalışmalarına başlayacağız. onun da müjdesini vermek istiyorum. Nemlioğlu konağı’na gelecek olursak. Bu konak tescilli kültürel bir mirasımız. Ama İl Kültür Bakanlığımızın uhdesinde değil. Mirasçıları tarafından eğitim amaçlı kullanılması için Milli Eğitim’e tahsis edildiğinden bizim uhdemizde değil. Bu konağımız hakikaten kültürel bir değer, miras korunması için valimize konuda yapılması gereken çalışmayı sunduk. 2018 ya da 2019 yılları içerisinde tadilata alarak uhdemize almayı planlıyoruz "şeklinde konuştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.