ASAYİŞ - 19 Eylül 2018 Çarşamba 10:11

Yol ortasındaki dubaya çarpmamak için kaza yaptı, kaza anı araç kamerasından görüntülendi

A
A
A
Yol ortasındaki dubaya çarpmamak için kaza yaptı, kaza anı araç kamerasından görüntülendi

Trabzon’un Sürmene ilçesinde geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın 2.

Trabzon’un Sürmene ilçesinde geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın 2. günü akşamı otomobiliyle seyir halindeki sürücü polis noktasında bir anda önüne çıkan dubalara çarpmamak için kaza yaptı. O anlar otomobilin içindeki araç kamerasına yansıdı.


Kaza sonrası tutulan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının yanlış hazırlandığını iddia eden sürücü Mehmet Genç, her şeyin kaza görüntülerinde belli olduğunu belirterek tutanağın iptali için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu.


Trabzon’un Sürmene ilçesindeki Çamburnu mevkiinde 23 Ağustos tarihinde saat 21.00 sıralarında Trabzon’dan Rize istikametine giden 61 FR 200 plakalı otomobilin sürücüsü Mehmet Genç polis noktasından geçtiği esnada önünde beliren dubaya çarpmamak için direksiyonu kırdı. Genç, bu sırada direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle birlikte polis noktasında bulunan beton bariyerlere çarptı. Mehmet Genç’in 14 yaşındaki oğlu Ümeyir Genç’in de otomobilde bulunduğu kazada şans eseri yaralanan olmadı.


Yolun trafik kontrolü için daraltılmadan dubaların Karadeniz Sahil Yolu’nun orta çizgisine koyulduğu ve trafik kontrol levhasının beton bariyerler seviyesinde bulunduğunu iddia eden Mehmet Genç, maddi hasarlı trafik kazasının tespit tutanağının iptali için Sürmene Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Genç’in bu başvurusunun ardından kazanın meydana geldiği bölgede bilirkişi heyeti tarafından keşif yapıldı.


Kaza tutanağı eksik ve hatalı hazırlandığını belirten Genç "Kaza sonrasında Araklı Jandarma Komutanlığından ekipler gelene kadar Çamburnu’ndaki trafik ekipleri tarafından dubaların yönü değiştirilerek üzerine çakarlar yerleştirilmiştir. Gelen ekipte kaza yerinin resimlerini düzeltmeden sonra almış ve tespit tutanağını bu şekilde hazırlanmıştır" dedi.


Trabzon’dan Rize istikametine seyir halinde iken üzerlerinde çakar bulunmayan dubaların yolun ortasında bir anda önüne çıktığını belirten Genç, “Dubaya vurmamak için direksiyon hakimiyetimi kaybettim ve köprünün altındaki bariyerlere ve polis karakolunun önündeki taşlara vurup ancak durabildim. Aracım pert oldu. Buraya gelen Araklı Jandarma ekipleri ve polisler gelişi güzel bir tutanak hazırlamışlardır. Tutanakta 150 metre mesafe olarak vuruş anını gösteriyor ama oysa oradan oraya 20 metre dahi yoktur. Buradaki polis arkadaşlar jandarma ekipleri gelene kadar dubaların yönlerini değiştirip üzerlerini çakarlar koyup tamamen kendi lehlerine göre fotoğraflayıp bizlere sundular. Bizleri suçlu duruma düşürdüler. Oğlum arabanın içerisindeydi. En çok ona üzüldüm. 14 yaşındaki biricik yavrumu kaybedebilirdim. Bende ölebilirdim. Allah korudu. Ben bu davanın sonuna kadar takipçisiyim” şeklinde konuştu.



Bilirkişi heyeti keşif yaptı


Kaza sonrası Sürmene Sulh Hukuk Mahkemesine başvuran Mehmet Genç’in kaza yaptığı bölgede bilirkişi heyeti tarafından keşif yapıldı. Raporun bir hafta sonra eline ulaşacağını kaydeden Genç, “Bilirkişi heyeti olay yerine geldi ve keşif yaptılar. Bir hafta sonra rapor elimize ulaşacak. Kontrol uygulaması yapıldıktan sonra her zaman dubalar yolun ortasında bırakılıyor, yol daraltılıyor ve trafik akışı sıkışınca kazalara sebebiyet veriyor. Umarım böyle hadiseler bir daha yaşanmaz. Seyir halindeyken bir anda dubalar önüme çıktı. Yol biraz meyilli. Yukarıdan aşağı gelirken kısa farlarım da yanıyordu. Dubayı bir anda önümde görünce şok oldum. Daha sonra direksiyon hakimiyetimi kaybedip bariyerlere vurup polis merkezinin önündeki beton bariyerlere çarparak durabildim” diye konuştu.



“Hıçkırıklarıyla beraber ’baba’ diye feryat etti”


Kaza sonrası 14 yaşındaki oğlunun büyük bir travma yaşadığını vurgulayan Genç, “Kesinlikle hiçbir uyarı ve dubaların üstünde çakar yoktu. Araç kameram sürekli kayıt halindeydi. O anları saniye saniye kaydettim. Ertesi gün geldiğimde dubalar sağ tarafa çekilmiş düzgün bir vaziyetteydi. Uygulama esnasındaki dubalarda yolu yavaş yavaş daraltmış şekildeydi. Olması gereken buydu. Böyle olsaydı ben kaza yapmayacaktım benim aracım pert olmayacaktı. Kaza anıda yanımda oğlum vardı. Hıçkırıklarıyla beraber baba diye feryat etti arabanın içinde. Büyük bir travma yaşadı. Benim içim yandı başkalarının ki yanmasın” ifadelerini kullandı.



“Dubaların üstüne bir tane lamba koymaya üşeniyorlar”


Mehmet Genç’in kaza yaptığı anlarda orada olduklarını belirten Kemal Mehmetoğlu, “Gece bir bakıyorsun kapkara bir duvar önüne çıkmış dubalar önünde. Bir anda panik yapıyoruz duvara mı vursan, yayaya mı vursan, dubaya mı vursan ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Dubaların üstüne bir tane lamba koymaya üşeniyorlar. Koyuyorlar direkleri sabah sekizde bir daha öbür gün sabah sekizde alıyorlar. Burada yol mu kesilir dubaları yolun ortasına koyuyorlar. Mehmet Genç arkadaşımızın kazası da bunların yüzünden oldu. Akşam karanlığında adamın önüne bir anda dubalar çıktı. Gözümüzün önünde oldu kaza” dedi.


Dubaların yolun ortasına bırakıldığı söyleyen yöre sakini Niyazi Duman ise “Bende burada oturuyorum. Kaza olan yerin hemen ilerisinde köylere giden yol var. Buraya duba koyulduğu zaman buradan giden araçlar içinde çok tehlikeli oluyor. Polis araç durduruyor. Yolun ortasında kalıyor zaten. Yani büyük sıkıntı çekiyoruz. Geçen gün burada bir arkadaşımız başına kaza geldi” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.