EĞİTİM - 24 Kasım 2017 Cuma 13:22

Uşak’ta 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamaları

A
A
A
Uşak’ta 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamaları

Uşak’ta 24 Kasım Öğretmenler günü düzenlenen çeşitli etkinliklerle büyük bir coşkuyla kutlandı.

Uşak’ta 24 Kasım Öğretmenler günü düzenlenen çeşitli etkinliklerle büyük bir coşkuyla kutlandı.


Uşak’ta 24 Kasım Öğretmenler günü sabah saat 09.00’da başlayan etkinliklerle kutlanmaya başlandı. 15 Temmuz Şehitler Meydanı’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Baş Öğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk Anıtı önünde çelenk koyma töreniyle başlayan programlar Atatürk Kültür Merkezi’nde devam etti.


Kutlama törenine Uşak Valisi Salim Demir ve eşi Nezahat Demir, İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Şahin, Uşak Üniversitesi Rektör Vekili Sayın Daldıran, Alay Komutanı Albay Yalçın Baysal, İl Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder, CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım, Belediye Başkanı Nurullah Cahan, Okul Müdürleri ve öğretmenler katıldı.


Törende konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Şahin, Tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlayarak görevleri başında şehit olan öğretmenleri de rahmetle andı.


Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlandığını belirten Şahin, öğretmenliğin insanlık tarihinin en önemli ve ölümsüz mesleğidir dedi.


Öğretmenlerin Türkiye’yi çok iyi yerlere taşıyacak eğitim seferberliğinin öncüleridir diyen Şahin şunları dile getirdi; “ En önemli zenginliğimiz ve geleceğimiz olan çocuklarımızı çağın gerektirdiği her türlü bilgi, donanım ve beceriyle zenginleştirerek yaratıcı, üretken, bilgiyi hayatının içinde kullanabilen nesiller olarak yetiştirme hedefimizin en önemli unsuru da öğretmenlerimizdir. 21. YY ’da yeni Türkiye’nin inşasında ülkemizin gelişmiş ülkeler arasında yerini alması da öğretmenlerimizin yetiştireceği yeni nesillerle olacaktır” dedi.


Uşak Valisi Salim Demir’de yaptığı konuşmada; “ Devletimizin öğretmenlerimiz ile ilgili çok ciddi çalışmaları oldu olmaya da devam edecek. Öğretmenlerimizle ilgili eğitim ve öğretimle ilgili her türlü konuda alt yapı çalışmaları gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam edecek. Yatırımların en kıymetlisi, gayretlerin en güzeli olan eğitim, aile yuvamızda başlamasının ardından okullarda şekillenerek çocuklarımıza değer katan en önemli unsurdur. Eğitim kıymetlidir; çünkü kâinatın en şereflisi olan insanı, daha ahlaklı, daha düzgün, daha bilgili hale getirmenin gayretidir. Allah’ın bir lütfu olan insan aklının, faydalı bir şekilde kullanılabilinmesinin tek yolu eğitimden geçmektedir. İyi bir eğitim, kazandırdığı sayısız ahlaki ve insani değerin yanında bilimsel ve teknolojik kazanımlarıyla da o toplumun modernleşmesini ve refaha ulaşmasını sağlamaktadır. Eğitim, gayretlerin en güzelidir; çünkü iyi bir eğitim sonucunda güzel başarılara imza atan ya da kişiliğiyle örnek gösterilen bir çocuk, bir genç; ailesini, öğretmenlerini, hemşerilerini ve Milletini sevince ve gurura boğar. İşte bu yüzdendir ki ahlaklı ve başarılı bireyler yetişmesi; toplumumuzun huzuru, ülkemizin refahı için eğitime hep birlikte daha çok önem vermeli ve özen göstermeliyiz.


Bu doğrultuda Devletimiz, özellikle son on beş yılda, eğitime daha çok önem vermek adına yatırım ve desteklerini arttırarak sürdürmektedir. Öyle ki önceki dönemlerde bütçeden ayrılan pay olarak gerilerde olan eğitim, son yıllarda artık bütçeden en çok pay alan sektör durumundadır. Devletimizin eğitimin en uygun koşullarda yapılabilmesi adına her türlü özen ve gayreti göstermesinin yanında bizlerin de vatandaş olarak öğretmenlerimize destek olmamız, öğrenicilerimizle ilgilenmemiz ve öğretmenlik mesleğinin saygınlığını öğrencilerimize aşılamamız gerekir. Cenab-ı Hak’kın düşünebilme ve öğrenebilme yeteneğini bahşettiği biz insanların, öğrenme yeteneğini en iyi şekilde kullanabilmesinin mimarı sizlersiniz. Ailelerinin yanında bebeklikten itibaren ahlaki ve dini eğitimlerin bir bölümünü alan çocuklarımız, eğitim süreçlerinin en önemli ve en meşakkatli kısımlarını sizin ellerinizde geçirmekteler. Siz değerli öğretmenlerimizin çocuklarımıza şefkatle yaklaşıp, bilginin yanında ahlaki değerleri de özümseteceğinize inancım tamdır. Çocuklarımız sizleri rol model almakta, sizlerin söylediklerinizi ve davranışlarınızı önemsemektedir. Bu nedenle siz değerli öğretmenlerimizin temel ilkesi, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin peşinden gidip devletine, milletine ihanet eden hainlerden arınmış olarak; öncelikle vatanına, milletine, devletine bağlı kalıp çocuklarımıza en iyi eğitimi vermek olmalıdır. Yeni nesiller sizlerin ellerinde şekillenip, sizlerin omuzlarında yükselecektir. Türkiye Cumhuriyeti sizlerin sayesinde daha da gelişecektir. Bu duygularla tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutluyor, ebediyete intikal etmiş olan öğretmenlerimizi rahmetle anarken hayattaki öğretmenlerimize de esenlikler diliyor, şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından 35 öğretmen adayı öğretmenlik yemini etti. Daha sonra 35 yıl öğretmenlik yaparak emekli olan Musa Tural’a Vali Salim Demir tarafından plaket verildi. Güzel sanatlar lisesi öğrencileri tarafından katılımcılara müzik dinletisi sunuldu. Şiir, kompozisyon ve resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere de plaket verildi.


Bu yıl Uşak Merkezde 85, İlçelerde ise 20 öğretmenin emekli olduğu söylendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Taha Akgül: "Olimpiyatlarda hedefim ikinci kez altın madalya almak" Milli güreşçi Taha Akgül, Paris 2024 Yaz Olimpiyatları’nda ikinci kez altın madalyayla dönmek için hazırlıklarını sürdürüyor. Serbest Güreş Milli Takımı’nın teknik kadrosu, Paris 2024 Yaz Olimpiyatları öncesinde kamp çalışmalarını Kastamonu’da tamamladı. Kastamonu Milli Takımlar Olimpiyat Hazırlık ve Kamp Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen kampa katılan milli güreşçi Taha Akgül de geçirdiği sakatlığın ardından yoğun bir tedavi programı sonrası tamamen iyileşerek çalışmalara başladı. “Rusya A Milli Takımı ile kampımız olacak” Kastamonu Milli Takımlar Olimpiyat Hazırlık ve Kamp Eğitim Merkezi’nde çalışmalarını sürdüren Taha Akgül, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, “Allah’a şükür Kastamonu’da hazırlık kampında her şey iyi gidiyor. Sakatlığım da tamamen geçti diyebilirim. Kendi adıma güzel bir hazırlık kampı geçirdik. Olimpiyat vizesi almayan 4 sıklet diğer arkadaşlarımız da kalifikasyon müsabakalarına hazırlandılar. Onlara da moral olduk. Birlikte kampa hazırlandık. Onları da en iyi şekilde hazırladığımızı düşünüyorum. İnşallah 4’te 4 yaparız. Güreş olarak biz 6 sıklette 6 kotayla gitmek istiyoruz. Şu anda 4 tane eksiğimiz var. İnşallah genç arkadaşlarımız bu eksikleri tamamlayacaklar. Genç bir kadromuz var. Bizler de bu kadronun en tecrübeli isimleriyiz. Olimpiyatlara da 3 ay gibi kısa bir zaman kaldı. Bu 3 ayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Gelecek ay Rusya A Milli Takımı ile kampımız olacak. Onlar da Dünyanın en iyi takımı. Onlarla orada ikili kamp yapmanın özellikle genç kardeşlerimiz açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bana da çok faydası olacak. Ben de antrenman partneri sıkıntısı yaşıyorum. Bu açığı da iyi güreşçilerle antrenman yaparak kapatmayı planlıyoruz. Olimpiyatlarda hedefim ikinci kez altın madalya almak. Bunun için gecemi gündüzüme katıyorum” dedi. “Kastamonu bize uğurlu geldi” Kastamonu’nun kendilerine uğurlu geldiğini söyleyen Akgül, “Kastamonu bize uğurlu geldi. Kastamonu’nun manevi havasını iyi biliyoruz. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerinde duamızı ettik, kurbanımızı kestik. Ben bunun bize fayda sağlayacağını düşünüyorum. Buradaki kampımız sonrasındaki Avrupa şampiyonluğu yolculuğumuz çok iyi geçmişti. Arkamızda bir güç bir dua vardı. Bunun Kastamonu’nun havasından olduğunu düşünüyorum. Biz Kastamonu’yu olimpiyatlardan önce tekrar değerlendireceğiz. En az 2 kamp daha gelmeyi düşünüyoruz. Kondisyon ve kuvvet kamplarını Kastamonu’da yapmayı planlıyoruz. Artık bizler de Kastamonu’nun birer evladı olduk” diye konuştu. Abdullah Çakmar: “Taha ile Paris Olimpiyatlarında ikinci şampiyonluğu kazandırmak istiyoruz” Serbest Güreş A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Çakmar ise, Taha Akgül ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Taha tedavi oldu. Hem fizik tedavi hem de kök hücre tedavisi oldu. Şu an durumu çok iyi. Kastamonu’da çok iyi çalışma yaptı. Taha, Rio olimpiyatlarında altın madalya alan tek güreşçimiz. Takım kaptanımıza 2024 Paris Olimpiyatlarında ikinci şampiyonluğu kazandırmak istiyoruz. Şu an tek olan olimpiyat. 11 kez Avrupa şampiyonluğu, 3 dünya şampiyonluğu var. İnşallah bizler bunu da 2 altın madalya yapmak istiyoruz. Taha’yı anlatmaya gerek yok. 150 yıllık başarıya imza attı. Serbest güreşte Yaşar Doğu’nun 3 Avrupa şampiyonluğu varken Taha’nın 11 Avrupa şampiyonluğu var. Olimpiyatlara güzel bir şekilde çalışıyoruz. Taha burada genç arkadaşlarımıza rol model oluyor, abilik yapıyor. Güzel bir aile olduk. İnşallah olimpiyatlara güzel bir şekilde gitmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Eskişehir Eskişehir’de ilkokul velisinin ‘pes’ dedirten iddiaları Eskişehir’de akran zorbalığı yüzünden kulağından yaralanan öğrencinin annesi, çocuğu ile ilgilenilmediğini iddia ederek, "Hastaneye benimle birlikte bir öğretmen, bir müdür ya da müdür yardımcısı hiçbir şekilde gelmedi. Beni hiçbir şekilde arayıp bir geçmiş olsun demediler” dedi. Odunpazarı ilçesinde ikamet eden R.Ç. evinin karşısındaki 23 Nisan İlkokulu’na 7 yaşındaki A.Ç. isimli oğlunu kaydettirdi. 1’inci sınıfa başlayan öğrenci iddiaya göre geçtiğimiz günlerde arkadaşları tarafından akran zorbalığına uğradı. Dengesini kaybeden öğrenci kalktıktan sonra başka bir arkadaşının çarpması sonrası kulağını kalorifer peteğine çarptı. Kulağı oldukça derin kesilen öğrenciye doktorlar tarafından 4 dikiş atıldı. Konu hakkında iddialarını belirten öğrencinin annesi R.Ç. nöbetçi öğrencilerin yeterince yaralı çocuğu ile ilgilenmediğini, öğretmenleri tarafından rencide edildiğini iddia edildi. Gerekli yerlere şikâyetlerini ilettiğini belirten veli, çocuğunun okula gitmek istemediğini belirtti. “Öğretmen ’Tamam gelirim’ diyor, 10 dakika sonra çocuğuma bakıyor” 7 yaşındaki oğlunun başına gelenleri anlatan anne R.Ç., “Çocuğum teneffüs sırasında tuvalette arkadaşı tarafından ittirilip düşürülüyor. Tekrar kalmak istediğinde kapıya gelen başka bir arkadaşı hızlı bir şekilde çarptığı zaman oğlumun kulağı peteğe denk geliyor. Öyle olunca kulağı yırtılıyor ve kanlar içinde o şekilde yere düşüyor. Korkuyor ve çığlık çığlığa ağlıyor. Oğlum arkadaşları tarafından kaldırılıp sınıfa götürülüyor. Tuvaletten sınıfa götürüldüğü sırada nöbetçi öğretmen neredeydi? Benim çocuğum kanlar içinde orada ağlarken neredeydi? Yine çocuğumun arkadaşlarından birisi üst kata öğretmeni çağırmaya gidiyor. Öğretmen ’Tamam gelirim’ diyor, 10 dakika sonra çocuğuma bakıyor. Aradan süre geçiyor, ardından önce ambulansı sonra da beni arıyorlar. Benim iş yerinden okula gelmem zaten 30 dakika sürüyor. Bu süre zarfında benim oğlum acı çekiyor ve hiçbir şekilde sorumluluk yok. Ortada müdür, müdür yardımcısı yok. Öğretmenler sonradan geliyor. Benim tek amacım nöbetçi öğretmen neredeydi sorusuna cevap bulmak. Sorumsuzluktan başka bir şey değil. Şu an çocuğum okula gitmiyor, gitmek istemiyor. Öğretmeni sevmediğini söylüyor ve ben de göndermiyorum” dedi. “Çocuğu orada küçük düşürüp aşağılaması gibi çok sorunlar yaşadık” Olaydan öncede çocuğunun öğrencilerinden kötü muamele gördüğünü belirten R.Ç. şöyle devam etti; “Zaten okul içerisinde sürekli Ayşe öğretmenden hakaretler ve aşağılayıcı sözler işittik. Çocuğu başka çocukla kıyaslaması, sınıfın içerisinde beni arayarak, ’Çocuğunuz bunları yaptı’ demesi ve benim de, ’Hocam böyle bir şey olmaz’ demem üzerine hoparlörü açıp, ’Çocuklar böyle bir şey yapmadı mı?’ diye sesimi duyurması, çocuğu orada küçük düşürüp aşağılaması gibi çok sorunlar yaşadık. Şu olay bardağı taşıran son damla oldu bizim için. Daha okul kaydım alınmadan okul bahçesinden çıkar çıkmaz öğretmen beni sınıf grubundan çıkartıyor. Yani belki okula kayıt ettirene kadar çocuğumun oradaki ödevlerini ben yaptırırım. Neden hemen çıkartılıyorum? Ben karakol, Milli Eğitim ve CİMER olmak üzere her gerekli yere şikâyette bulundum.” “Öğretmen, bir müdür ya da müdür yardımcısı hiçbir şekilde gelmedi” Çocuğunun kulağında hasar kalacağını doktordan öğrendiğini belirten R.Ç., “Doktor hasar kalacağını söyledi. 4 tane dikiş atıldı. Ufak bir çıkıntı kalacakmış. Şunu da söylemek istiyorum, hastaneye benimle birlikte bir öğretmen, bir müdür ya da müdür yardımcısı hiçbir şekilde gelmedi. Beni hiçbir şekilde arayıp bir geçmiş olsun demediler. Çocuğumun duyma kaybı yaşayıp yaşamayacağını dikişler çıktıktan sonra öğreneceğiz. Sonuçta başından darbe yedi, orası şişti ve beyin kanaması da geçirebilir, hatta ölebilirdi de. Çok büyük bir travma atlattı. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Zaman kaybından başka hiçbir şey değil. Çocuğum eğitimden geri kaldı” ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş Şehit annesi Ergüzel: "Keşke o gün telefonu hiç kapatmasaydım" Şehit Ali Suna’nın annesi Elif Ergüzel Suna, “Şehit annesi olarak çok gururluyum, Allah razı olsun devletimizden ve milletimizden. Onun gururu hiçbir zaman anlatılamaz. Son konuşmamızda 15 Temmuz olayı yeni geçmişti, bana anne ölüm her yerde var dedi, oraya gelsem ayağım taşa değse orda da ölebilirim vadem yettiyse dedi. Ama burada olursa en azından şehit olurum dedi. Öyle güldük, şakalaştık konuştum, keşke hiç kapamasaydım bu telefonu sabaha kadar konuşsaydım" diye konuştu. Şırnak’ta 2016 yılında PKK’lı teröristlerin saldırısında şehit olan Ali Suna’nın annesi Ergüzel Suna ve abi İbrahim Suna, 2013 yılında Mardin’de teröristler tarafından düzenlenen saldırıda şehit düşen polis memuru Cengiz Engizek’in babası Hanifi Engizek ve anne Elif Engizek, 14-20 Nisan Şehitler Haftası vesilesi ile bir araya geldi. 6 Şubat depremlerinde evlerini kaybeden şehit aileleri, BAYKAR tarafından kurulan 2 bin kişilik konteyner kentte yaşamlarını sürdürüyor. Şehitler Haftası vesilesi ile bir araya gelen Suna ve Engizek ailelerinin evlat acıları yıllar geçse de halen ilk günkü gibi. Vatan için canlarını feda eden evlatlarının hatıralarını her zaman yaşatan aileler, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerde yaşadıkları acı dolu hatıralara rağmen güçlü bir şekilde hayatlarına devam ediyor. “Allah orada doyursun, burada doymadı” Şehit Ali Suna’nın annesi Ergüzel Suna, “Şehit annesi olarak çok gururluyum, Allah razı olsun devletimizden ve milletimizden. Onun gururu hiçbir zaman anlatılamaz. Son konuşmamızda 15 Temmuz olayı yeni geçmişti, bana anne ölüm her yerde var dedi, oraya gelsem ayağım taşa değse orda da ölebilirim vadem yettiyse dedi. Ama burada olursa en azından şehit olurum dedi. Öyle güldük, şakalaştık konuştum, keşke hiç kapamasaydım bu telefonu sabaha kadar konuşsaydım. Namaz kıldım, selam verdim ve beni bir titreme tuttu. Ne oldu dediğimde kimse cevap vermedi. Kardeşimin hanımı söyledi, Ahmet vurulmuş, şehit olmuş dedi. Allah mekanını cennet etsin, kurban olduğum Allah orada doyursun, burada doymadı. Devletimize de milletimize de zeval gelmesin” dedi. “Şehit ailelerinin hepsi ile gurur duyuyorum” Abi İbrahim Suna ise, “Bu hafta şehitler haftası, şehir ailesi, şehit abisi ve bir depremzede olarak Aile Bakanlığı’na teşekkür ediyorum bizlere böyle bir hizmet sundukları için. Şehit ailesi olmak bir ayrıcalıktır, şehit ailesi kimliğini taşımak şeref verici bir şey. Biz bu vatanı seven insanlarız kardeşimiz şehit oldu, şehitlik ona nasip oldu. Kardeşim Ali Suna, 2016 yılında darbeden 25 gün sonra roketatarlı saldırıya maruz kaldılar. Mekanı cennet olsun, kendisini kıskanıyorum hem şehit oldu hem de arkasından o kadar çok Kur’an’ı Kerim hatmi okundu ki, dediğim şuydu ben ölsem arkamdan bu kadar hatim okunmazdı dedim. Mekanları cennet olsun, şehitlerimiz var olsun. Şehit ailelerinin hepsi ile gurur duyuyorum” diye konuştu.
İstanbul “Türkiye, 2030’da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir” Türkiye’nin yüzde 55-60 oranında yenilenebilir enerjiye geçtiğini belirten Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bunun kısa sürede yüzde 100’e çıkabileceğini söyledi. Prof. Dr. Uyar, yapılacak çalışmalarla 2030’a kadar ‘yüzde 100 yenilenebilir enerji’ kullanabileceğini ifade etti. IRENEC 2024 14. Uluslararası Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, 17 Nisan’da İstanbul Beykent Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 3 gün sürecek olan konferansta; ulusal ve uluslararası birçok katılımcı yer alırken alanında uzman kişiler ‘yenilenebilir enerji’ hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunuyor. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar da konu hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor İlk olarak yüzde 100 yenilenen enerji hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Fosil yakıtlardan arınmış, sadece doğal olan güneş ışığı, rüzgârın kinetik enerjisi ve suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak bütün enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesidir. 14 yıldır bunu yapıyoruz. Çünkü diğer kullanılan yakıtlar hem atmosferi kirletiyor hem de her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor. Bu sorunları halletmek için bütün dünya ülkeleri; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler 2015’ten beri bu sorunu gündeme aldılar. Dünyada bunun için çalışan alanında uzman hocalarımız ise burada konuşuyor. Fosil yakıtlar, temizmiş gibi her yerde. Üniversitemiz ise dünyada tek olan bu konferansa ev sahipliği yaparak sorunların çözümü için liderlik yapmış oluyor” şeklinde konuştu. Konferansa asıl belediyelerin katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Çünkü bu konuları bilmiyorlarsa enerji ve iklim alanlarında 30-40 yıl geride kalmışlar demektir. Şimdi burada belediyeden yetkililer var. Yenilenebilir enerji için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor” dedi. 1 trilyon euro ayırdılar Dünyada yapılan çalışmalar hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar şunları söyledi: “Avrupa, 2019’da Yeşil Mutabakat ile ‘bütün bu sorunları’ aşalım dedi. 27 ülkenin parlamentolarından gelen, Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki ‘2050 yılında Avrupa’yı iklim nötr ilk kıta yapacağız.’ Bunun için bir trilyon euro ayırdılar. Çalışmaları sürüyor. Avrupa’da yaklaşık 112 şehir seçtiler. 33’ü bu işi yapabileceğini kanıtladı, belge aldılar. Hedeflerine ulaşmak için 5 görev belirlediler. Bunlardan birincisi iklim değişikliğine adaptasyon. İklim değişiyor ama ‘insan ölsün’ diyemeyiz. Sel, yangın gibi durumlara önlem almak gerekir. İkincisi, şehirler bir an önce fosil yakıtsız hale getirilmelidir. Üçüncüsü kanser misyonu, dördüncüsü toprakların korunmasıdır. Beşincisi ise deniz ve suların korunmasıdır. Birleşmiş Milletler de ise yenilenebilir enerji kuruluşu yoktu, kuruldu. O da bütün ülkelere yenilenebilir enerji konusunda nasıl daha çok adım atabileceklerini anlatıyor.” “Yenilenebilir enerjiyi kullanınca savaşmanıza gerek kalmıyor” Türkiye’nin bütün enerjisini rüzgârdan sağlamanın mümkün olduğunu da belirten Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Zaten herkes güneşlenmeye Türkiye’ye geliyor. Ama Almanya’nın bizden 5 misli fazla güneş paneli var. Yani Türkiye’nin bu konuda potansiyeli çok iyi. Yenilenebilir enerjiyi sınırsız, en ucuza, kimseyi öldürmeden kullanabiliyorsunuz. İnsanlar; doğal gaz, petrol, kömürle ilgili savaşıyor. Güneş enerjisini kullanmak için kimseyi öldürmeniz gerekmiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.