POLİTİKA - 04 Şubat 2016 Perşembe 17:22

Bakan Ala Ve Yıldırım Van'da

A
A
A
Bakan Ala Ve Yıldırım Van'da

İçişleri Bakanı Efkan Ala, siyasetin millete hizmet etme yöntemi ve biçimi olduğunu belirterek, “Siyaset, milleten oy alıp terörist faaliyette bulunanlara destek anlamına gelecek hareket ya da söz kullanmayı varlığı itibariyle reddeden bir uğraştır" dedi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldikleri Van’da Vali İbrahim Taşyapan, AK Parti Van Milletvekili Beşir Atalay, AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda, kurum amirleri ve partililer tarafından karşılandı. AK Parti Tuşba İlçe Başkanı Naif Şabu’ya taziye ziyaretinde bulunan bakanlar, ardından Van Valiliği’ni ziyaret etti. Burada konuşan Bakan Ala, Van’ın AK Parti iktidarlarında her zaman ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyerek, yaptıkları hizmetlerin önüne engel çıkarmak isteyenlerin hep olduğunu kaydetti. Van’ın terörle anılmaması ve şanına layık şekilde geleceğini inşa etmesi için Vanlılar’la gönül birliği içinde hareket ettiklerini ifade eden Ala, "Önümüze engel çıkarmak isteyenlere karşı hep birlikte durduğumuz zaman çok ciddi şeyler başardığımızın en önemli somut örneği Van’dır. Burada büyük bir deprem oldu. Ama gönül birliği yapınca neler başarılabildiğini herkes gördü. Dünyada örnek bir başarı elde edildi. Kim vatandaştan oy alıyorsa, vatandaştan aldığı yetkiyi hizmete dönüştürme çabası içinde olmalıdır. O çaba içinde olmadan siyaset yapmak anlamsızdır, mümkün de değildir. Terörün topyekun Türkiye’nin gündeminden çıkmasını istiyoruz ve bunun için elimizden geleni yapıyoruz. Kamu düzeni sağlanacak ve milletimiz bu düzen içinde gelişmesini sağlayacak. İnsanlar çocuklarının üniversitede okumasını, meslek sahibi olmasını istiyor. Kimsenin, ailelerin, annelerin, babaların çocuklarını alıp onları terörist yapmak gibi bir ihanet içinde olmaması lazım. Bunu destekleyen bir siyasi dil kullanılamaz" dedi.
Bakan Ala, siyasetin millete hizmet etme yöntemi ve biçimi olduğunu dile getirerek, "Siyaset, milleten oy alıp terörist faaliyette bulunanlara destek anlamına gelecek hareket ya da söz kullanmayı varlığı itibariyle reddeden bir uğraştır. Vatandaşa hizmet etmek isteyenlerin önüne çukur kazmak, onları terör yöntemleriyle, saldırılarla, şiddetle engellemeye çalışmak, vatandaşların iradesine, kimliğine vicdanına saldırıdır" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bütün meselelerini siyasi platformlarda konuşacak demokratik olgunluğa sahip bir ülke olduğunu söyleyen Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önceden bir sürü yasak vardı. Kültürel haklar önünde engeller vardı. Bunların hepsini kaldırdık. Oy alıp meclise gelenler milletin sorunlarını çözmek için Meclis’te olacaklar. Bütün bu zorlukların, sıkıntıların birlikte aşılacağına eminiz. Bugüne kadar çok engel çıkaranlar oldu. Onların hepsi tarihteki yerini aldı. Bu terörde, millet elbirliği yaptığı sürece, yüreklerimiz birlikte attığı sürece üstesinden gelinecektir. Türkiye, 2023 hedeflerine uygun şekilde yoluna devam edecektir. Vatandaşlarımız bize destek verdiği sürece Van yine kendi şanına layık şekilde tüm alanlarda merkez konuma gelecektir."
Milletten oy alanların bunu hizmete dönüştürmesi gerektiğini söyleyen Bakan Ala, hükümetin belediyelere aktardığı kaynakların hizmette kullanılması gerektiğini vurguladı. Ala, "Van Büyükşehir Belediyesi’ne 2015 yılında 386 milyon lira para aktarmışız. Erzurum’a 381, Denizli’ye 347, Muğla’ya 338, Eskişehir’e 329, Malatya’ya 276, Sakarya’ya 266, Trabzon’a 249 milyon para göndermişiz. Biz Vanlı kardeşlerime hizmet edilsin diye bu parayı gönderiyoruz. Onun için bunun sokakta kaldırım, park bahçe olarak vatandaşın hizmetine sunulması lazım. Birbirimizden farkımız yok. Hiçbir kesinti yapmadan daha da fazlasını gönderiyoruz. O zaman bunun hizmet olarak dönmesi gerekiyor. Bunun yolunu kesmek isteyen teröre karşı hepimizin karşı durması lazım. Bütün millet olarak gereğini yapacağız ve yapıyoruz. Milletimizin de bunu bilmesi ve takip etmesi gerekiyor" diye konuştu.
Bakan Binali Yıldırım ise, AK Parti iktidarından önceki 10 yıllık dönemde Van’a yapılan 28 milyon liralık yol harcamasının 2003-2013 yılları arasında 2 milyar 750 milyon liraya yükseldiğini söyledi. 2003 öncesinde 36 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğuna AK Parti döneminde 487 kilometre daha eklendiğine değinen Yıldırım, "Türkiye’de AK Parti iktidarında bölünmüş yol miktarını arttıran iller arasında Van bir numara. Bütün illerde bu hizmetler yerel yönetimlerle gerçekleştirilen projeler. Burada bu işbirliğini sağlayabilmiş değiliz. O yüzden imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama bu bize zaman kaybettiriyor. Yerel yönetimler ister yardımcı olsun ister olmasın, engelleri teker teker kaldırarak yolumuzu tamamlayacağız. Varto depreminden sonra 23 yılda afet konutları yapılabildi. Biz, 28 bin konutu bir yılda yaptık ve hak sahiplerine teslim ettik. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin gücüdür. O günlerde 4 saat içinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve 5 bakanla Van’daydık. 17 Ağustos depreminde Ankara 2 gün sonra depremin varlığından haberdar oldu" ifadelerini kullandı.
Bakan Yıldırım, bölge için önemli projeler arasında yer alan Van-Hakkari yolu üzerinde 6 bin 300 metre uzunluğunda iki tünel yapılacağını açıklayarak, bu yolda zaman zaman güvenlik nedeniyle sağlıklı çalışma yapılamadığını, terör örgütü ve ona müzahir grupların çalışmaları engellemeye çalıştığını kaydetti. Van’da 2003 yılından önce havaalanında 3 bin 186 uçuşla 144 bin yolcu taşındığını vurgulayan Yıldırım, "2015 sonunda uçuş sayısı 11 bin 263’e çıktı. Yolcu sayısı 1 milyon 400 bine yükseldi. 2 büyük feribot yaptık. Bunlardan biri geldi. Bu feribotların biriyle 10 bin 500 ton yük taşınacak ve 2 saatte Van-Tatvan arasında geçiş sağlanacak. Buna 400 milyon lira para harcadık. Memlekette huzur, barış, kardeşlik olursa yapamayacağımız hiçbir iş yok. Gelin artık enerjimizi ülkemizin geleceğine, gençlerimizin daha güzel ülkeye ulaşması için aynı yönde harcayalım. Terör örgütünün bilmesi lazım bu yol çıkmaz yoldur, doğru olan Türkiye’nin aydınlık geleceğidir. Geçmişte yaşanan acıları nasıl atlattıysak bunu da aşacağız. Bundan zerre kadar tereddüdümüz yok" şeklinde konuştu.
Bakanlar, ziyaretin ardından AK Parti Van İl Başkanlığı’na geçti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali: Gazzeli çocukları ağırlıyor Esenler Belediyesi tarafından 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Barış Ekmeği Festivali, bu yıl savaşın mağdurları, Gazzeli çocukları ağırlıyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 5 gün devam edecek etkinlikler, önceki gün düzenlenen Boğaz turuyla start verdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali’ne ev sahipliği yapan Esenler Belediyesi, bu yıl Gazzeli çocukları ağırlıyor. Esenler’de bir gelenek haline gelen festivalin startı ise önceki gün yapılan Boğaz turuyla verildi. 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarından sonra Türkiye’ye gelen 10-14 yaş aralığındaki 22 çocuk, dünyanın en güzel boğazında ikramlar ve müzik eşliğinde keyifli vakit geçirdi. Filistin ve Türk bayraklarıyla görsel şölen sunan çocuklar, ülkelerinin milli marş ve müzikleriyle doyasıya dans etti. 5 gün boyunca devam edecek etkinlikler kapsamında çocuklar, Türk öğrencilerle birlikte İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerini keşfetme fırsatı bulacak. Pazar günü ise Esenler Dörtyol Meydanı’nda gerçekleşecek program ile çocuklar, pişirdikleri ekmekleri dünya liderlerine göndererek tüm insanlığa barış çağrısında bulunacak. “Çocukları iyileştirmek istiyorum” Gazzeli Maryam Abdelati, “Ailemle beraber Gazze’den çıkıp Türkiye’ye geldik. Zor bir şekilde Refah’a ulaştık. Orada 10 gün kaldık. Sonra Türkiye’ye geldik. Savaş çok kötüydü. Evimizde mahsur kalmıştık. Her yer bombalanıyordu. Beyaz bayraklarımızı elimizi alarak evimizden çıktık. Tam o sırada İsrail askerleri halamı şehit etti. Okuluma devam edip doktor olmak istiyorum. Savaşta yaralanan çocukları iyileştirmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “Ülkemin özgür olacağına inanıyorum” 10 yaşındaki Kamaşeddin Ahmet Aldalou ise, “Yaşadıklarımızla ilgili neler söyleyeceğimi bilemiyorum. Her şey çok kötüydü. Korkunç bir savaş devam ediyor. Büyüyünce mühendis olmak istiyorum. Ülkeme gidip orada çalışmak istiyorum. Orada kalan ailem ve akrabalarımla görüşemiyorum. Telefon ve internet yeteri kadar çekmiyor. Ülkemin bir gün özgür olacağına inanıyorum. Her zaman umutluyum” dedi. “Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler” 11 yaşındaki Ecrin Nur Tuncel, Gazzeli çocukların Türkiye’de olmasından büyük mutluluk duyduğunu kaydederek “İnşallah burada güzel hatıralar biriktirirler. Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler. İnşallah ülkelerindeki bu işgal bir an evvel son bulur” diye konuştu. “Savaşın içine bir daha girmesinler” Gazzeli kardeşlerinin hiçbir yere gitmesini istemediğini söyleyen Hafsa Kübra Tepe ise, “Hep ülkemizde kalsınlar. Burada beraber yaşayalım. Gerekirse evlerimize alalım. Yeter ki o savaşın içine bir daha girmesinler. Empati yaptığımda bile benim canım acıyor” şeklinde konuştu.
İzmir İzmir’de lise öğrencileri yemek yarışmasında hünerlerini sergiledi İzmir’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen MEB Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması’nda, yöresel lezzetler sergilendi. Ege Bölgesi’nde bulunan 33 liseden yaklaşık 100 öğrencinin katıldığı yarışmada, öğrenciler finallere kalabilmek için kıyasıya yarıştı. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü koordinesinde organize edilen ve Konak Nevvar Salih İşgören Eğitim Kampüsü-5 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilen yarışmaya, İzmir’de ve Ege Bölgesi’nin çeşitli illerinde bulunan toplam 33 liseden yaklaşık 100’e yakın öğrenci, yaptıkları yöresel lezzetlerle katıldı. Usta ve şeflerden oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirme sonrası dereceye giren ekiplere ödülleri verildi. “Öğrenciler aşçılıklarını konuşturuyor” İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, gastronomi alanında Milli Eğitim Bakanlığı’nın aşçı, barista, garson gibi istihdama yönelik güzel çalışmaları sonuna kadar desteklediğini belirterek, “Ege Bölgesi’nde, Manisa’dan, İzmir’den çok kıymetli öğrencilerimiz kendi marifetlerini ortaya koyarak aşçılıklarını konuşturuyorlar. Ben gerçekten çok etkilendim. Harika, çok orijinal yemekleri yapıyorlar. Çok da başarılı bir şekilde yapıyorlar. Ustaca duruşları var. Öğretmenlerinin katkılarından dolayı özgüvene sahip. Damak zevki de muhteşem olan güzel çalışmalara imza atıyorlar. Yöresel yemekler yapıyorlar. Tire’den, Bergama’dan yaptıklarını söylüyorlar. Çocuklarımız gelecekte, dışarıdan yemek yemek isteyen, gastronomiye önem veren, damak zevkini çok önemli önemseyen İzmirlileri Ege Bölgesi’ne, Türkiye’deki insanlara hitap edecek aşçıları yetiştiriyor” diye konuştu. “Türk mutfağını çok daha güzel günler bekliyor” Yarışmada jüri olarak bulunan ve öğrencilerin yaptığı yemekleri oldukça başarılı bulduğunu değerlendiren Dr. Öğretim Üyesi Emrah Köksal Zengin, “11 okulumuzun ana yemekleri ve çorbaları geldi. Tatlılar da gelecek. Biz de mümkün olduğunca en hassas haliyle değerlendirmeye çalışıyoruz ki çok emek var. Herhangi bir haksızlık olmasın. Tartışıyoruz, reçetelere bakıyoruz. Fakat inanılmaz bir yeni nesil geliyor. Gençlerimiz muhteşem. İnşallah Türk mutfağını çok daha güzel ve iyi günler bekliyor. Bizim işimiz zor. En başarılısını bulmak çok zor. Gençlerden çok umutluyuz. Gelecek emin ellere emanet” ifadelerine yer verdi. Aşçı başı Mümin Dürüstlü ise öğrencilerin mesleği severek yaptıklarını, öğrencilerden görsele ve yöresele uyumalarını istediklerini belirtti. 4 gündür farklı illerde çeşitli yemekler yediklerini aktaran Dürüstlü, İzmir’de de güzel yemeklerin yapıldığını ifade ederek öğrencilere başarılar diledi. Etkinlikte yarışmacı olarak yer alan ve ekip arkadaşlarıyla birlikte çorba, tatlı ve ana yemek çıkardıklarını söyleyen öğrenci Sude Nur Çelik, “Ekip arkadaşlarımla birlikte ortaklaşa yaparak yarıştık. Gerçekten çok stresliydi. Çorba, tatlı ve yemeklerimiz farklı dakikalarda çıkacaktı. Biz bunu son dakika yaparken öğrendik. Ben mesela çorbamı yetiştiremedim. Bu konuda bayağı sıkıntı yaşadık ama herkesten önce sonunda yetiştirdik” cümlelerini aktardı. “Dünya mutfağında ilerlemek istiyorum” Gastronomi alanının önünün açık olduğuna dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversite okunmasa bile gerçekten çok güzel yerlere gelinebiliyor. Yurt dışından ilerlemeyi gerçekten çok isterim. Özellikle dünya mutfağından. Genelde tatlı üzerinden gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü o konularda biraz daha iyiyim.” “Tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” Yarışmada yaptığı tatlının içeriğinden bahseden Öğrenci Nihat Çelikok da “İçi dolgulu lokma yaptık. Altında böğürten ve ahududulu bir sos yaptık. İçinde şeker var, üstünü de nane ile süsleyeceğiz. Yarışma heyecanlı, yemeği yetiştirdim. İleride yurt dışına açılmak istiyorum. Ben genelde tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” diye konuştu.
Giresun Soyguncuları çantadaki fotoğraf ele vermiş Giresun’un Bulancak ilçesinde dün bir kuyumcu dükkanına pompalı tüfekle girerek 4,5 kilogram altını alıp kaçan soyguncuları geride bıraktıkları çantadan çıkan fotoğrafın yakalattığı ortaya çıktı. İlçenin Bulancak Mahallesi Şemsettin Caddesi’nde dün saat 11.00 sıralarında yaşanan silahlı kuyumcu soygununda silahlı soyguncuları ele veren detaylar ortaya çıkmaya başladı. Olay sırasında soyguncularla arbede yaşayan kuyumcu Erdoğan Gündoğdu araç içerisinden aldığı çantadan çıkan fotoğrafın izini süren polisin kısa sürede çalınan altınlarla beraber 3 şüpheliyi ele geçirdiği belirlendi. Soyguncuları fotoğraf ele verdi Kuyumcu dükkanı soygunu ile ilgili yaşananları anlatan Kuyumcu Erdoğan Gündoğdu, “Ben soygun sırasında dışarda çay ocağındaydım. Dükkanımdaki silah seslerini duyunca hemen olay yerine geldim. İçerde çalışan elemanı etkisiz hale getirmişlerdi. Ben de içeri girmek istedim ancak arkadaşlarım beni silahlı oldukları için bırakmadılar. O sırada altınları alıp kaçan hırsızlar araca binerlerken peşlerinden koştum. Arbede yaşandı ve tam o sırada araçta elime geçen bir çantayı aldım. Çantaya baktığımda içinden bir fotoğraf çıktı ve polislerde o fotoğrafın izini sürerek hırsızları yakaladı. Fotoğraf soygunculardan birine aitmiş” dedi. Çalınan altınların eksiksiz olarak olarak kendisine teslim edildiğini de ifade eden Gündoğdu, “Emniyet ve jandarma ekipleri kısa sürede yakaladılar. Hırsızların sakladıkları altınları da eksiksiz olarak getiriler. Yaklaşık 7.5 milyon lira değerinde 3 kilo bilezik, 300 gram 14 ayar zincir grubu vardı. Altınlarımı teslim aldık. Emniyet güçlerimize, jandarmamıza ve özellikle bizimle ilgilenen valimize teşekkür ederim” diye konuştu. Silahla ateş ettiler mermiler başımın üstünden geçti Soyguncuların etkisiz hale getirdiği kuyumcu çalışanı Abdullah Bay ise “İçerdeydim bir anda içeri girerek bana ’Ellerin kaldır’ dediler. Ben ise soyguncu olduklarını anlayınca refleksle tezgahın altındaki silaha eğildim o anda bana ateş açtılar. Ben eğildiğim için mermiler başımın üzerinden geçti. Zaten hedefleri müdahale edeni vurmakmış. Bana elimi başımın üzerine koyup köşeye geçmemi istediler. Biri de kapıda gözcülük yapıp altınları alıyordu” şeklinde konuştu. Aracı durdurmak için çalıntı taksinin arka lastiğini bıçakla kesti Silahlı soyguncuların bindikleri aracın lastiğini bıçaklayarak bölgeden uzaklaşmasını engelleyen Taner Karbaş da, “Ben de çay ocağında çay içiyordum. O sırada silah sesi duyunca herkes silah sesinin geldiği yöne doğru gitmeye başladı. Ben de gittim bir baktım. Araca binmiş gidiyorlar. O anda ilk aklıma gelen aracın lastiğini patlatmaktı. Silah olsa ateş ederdim ama silah olmayınca o anda elime geçirdiğim bir bıçakla hemen lastiği kestim. Lastiği kesmem işe yaramış olmalı ki çok uzağa gidememişler. En fazla 3 kilometre sonra park etmek zorunda kalmışlar. Gizledikleri başka bir araç yardımıyla kaçmaya çalışmışlar. Taksinin şoförü ise elleri, ayakları bağlanmış ve ağzı bantlanmış halde bulundu” ifadelerini kullandı. Öte yandan, kuyumcu dükkanına kar maskeli ve pompalı tüfekle giren soyguncular E.B., S.C. ve S.T.’nin emniyetteki ifadelerinin ardından bugün Giresun Adliyesi’ne çıkartılmaları bekleniyor.
Gaziantep Şahinbey’de 10 milyon fide dağıtımı başladı Şahinbey Belediyesi tarımsal üretimin ve verimin artırılması için verdiği destekleri sürdürerek 10 milyon adet domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidesi dağıtımı gerçekleştirdi. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde, çiftçilere destek sağlamak amacıyla Kapacağız Mahallesi’nde fide dağıtımına başlandı. Şahinbey Belediyesi tarafından organize edilen bu etkinlikte, bölge çiftçilerine toplamda 10 milyon fide dağıtılacak. Programın ilk gününde, çiftçiler fideleri almak için büyük bir ilgi gösterdi. Dağıtımın birkaç gün süreceği ve tüm çiftçilere ulaşılması hedeflendiği açıklandı. “Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz” Çiftçilere verdiği desteği arttırarak devam ettireceğini söyleyen Başkan Tahmazoğlu, “7 yıldan beri aralıksız bir şekilde çiftçimizin ihtiyacı olan arpa, buğday, yem, gübre, arılı kovan desteği, zeytin fidanı, fıstık fidanı, canlı hayvan desteği, süt sağma makinası, meraların gübrelenmesi ve arazi yollarının yapılması gibi birçok destek de bulunduk. Çiftçimizde ekili alanlarımızı 4 kat arttırarak ve çifti sayımızı yüzde yüz arttırarak buna cevap verdi. Çiftçimiz kazanıyor. Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz. Şu ana kadar belediyemizin sağladığı destek 1 milyar liraya ulaşmış oldu. Bu çok önemli bir destek. Bu kadar destek veren Türkiye’de başka bir şehir yok. Şahinbey’in çiftçisi çok şanslı. Domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidelerimiz çok kaliteli. Bölgemize uygun özel olarak ürettirdik. İnşallah bu üretimde sadece Gaziantep’in değil Güneydoğu Anadolu’nun desteğini karşılamış oluyoruz. Çiftçimiz bundan gerçekten büyük kazanç elde ediyor. Dağıttığımız ürünler en az 15 kat fazla destek olacak” dedi. “Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak” Yeni projesi ile ilgili konuşan Tahmazoğlu, “Üreticiyle tüketiciyi buluşturmak istiyoruz. Bu konuda bazı engeller var önümüzde ama biz onları da aşacağız. Ben şunu planlıyorum. Tarladan direk çiftçimizden alıp pazarda kendi pazarcılarımız aracılığıyla direkt tüketiciye satmayı planlıyoruz. Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak. Şu an bu proje üzerinde çalışıyoruz. Bizim şu anda koyun keçi birliğiyle yaptığımız şehirde birçok mağazamız var. Orada çiftçimizin sütünü, yoğurdunu, kaymağını direkt doğrudan alıp satışını yapıyoruz. Meyve sebzede inşallah bunu gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. “Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart” Fırat’ın suyunun Şahinbey’e getirme projesiyle ilgili bilgi veren Tahmazoğlu,“Fırat’ın suyuyla alakalı olarak kendime yakışanı yapıyorum. 2 gün önce Ankara’daydım. Bu konuyla ilgili bazı görüşmeler yaptım. Tarım bakanımızdan da randevu istedik. İnşallah vekillerimiz ve bakanlarımızla görüşmeleri yapıyoruz. Dünya kuraklığa doğru gidiyor. Bu kadar emek veriliyor. Yağış olmadığı zaman hepsi boşa gidiyor. Boşa gitmemesi için geleceğimiz için Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart. Ben buna inandığım için bunun arkasında durmaya devam edeceğim” diye konuştu.