YEREL HABERLER - 24 Mayıs 2017 Çarşamba 11:45

Van’da “Anne ve Çocuk Sağlığı Eğitimi” semineri

A
A
A
Van’da “Anne ve Çocuk Sağlığı Eğitimi” semineri

Van Büyükşehir Belediyesi, “Anne ve Çocuk Sağlığı Eğitimi” konulu bir seminer düzenledi.

Van Büyükşehir Belediyesi, “Anne ve Çocuk Sağlığı Eğitimi” konulu bir seminer düzenledi.


Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından Büyükşehir Kültür Merkezi’nde düzenlenen seminere Genel Sekreter Mustafa Yalçın, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Sinan Bağlı, AK Parti Van İl Kadın Kolları Başkanı Havva Duran, AK Parti Van İl Kadın Kolları yöneticileri ile çok sayıda davetli katıldı. Yağmurlu havaya rağmen salonu dolduran anneler, semineri başından sonuna kadar ilgi ile izledi. Konferansta kısa bir açılış konuşmasıyapan Van Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Yalçın, Kayseri Belediyesi Genel Sekreterliğigörevinden sonra Van’a geldiğini belirterek, "Bana ‘Diyarbakır,Şırnak ve Van’dagörev var’ denincehiç tereddüt etmeden Van’ı tercih ettim. Gönüllü olarak sizlere hizmet etmek için Van’a geldim. Genel sekreter, Büyükşehir Belediye Başkanı adına belediyeyi yöneten kişi demektir. İnşallah sizlerde göreceksiniz ki biz her alandayaptığımız veyapacağımız hizmetlerle var olacağız. Belediye insanların hayatınıkolaylaştırmamüessesesidir. Yol, su, ulaşım, elektrik, toplu ulaşım gibi bunların hepsidoğumdan ölüme kadarinsanlara belediye eliyle ulaştırılan hizmetlerdir. Bizlerde inşallah arkadaşlarımızla beraber ve elbette sizinde katkılarınızla sizlere hizmet edeceğiz. Bir anneye senin için en kıymetli şey nedir diye sorsanız, şüphesiz ‘evladım’ der. Bir babaya sorsanız yine aynı cevabı alırsınız. Öğretmene sorsanız aynı cevabı alırsınız. Devlet adamına sorsanız oda benim için en kıymetli şey ‘genç nesildir’ der. Siz anneler bu nesli dünyaya getiren ve onları yetiştiren en kıymetli öğretmenlersiniz. Değerli hocamız bizleri kırmayarak buraya kadar geldiler. Sizlerle bilgi ve birikimlerini paylaşacaklar. Kendilerine sizlerin adına teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Yalçın’ın konuşmasından sonra söz alan Doç. Dr. Hayri Gözlükgiller, "İnsanlar istedikleri şehirde, istedikleri doktora rahatça ulaşabilirler. Fakat burada şunu sormak lazım, fitoterapi yani bitkisel tedavi ile bu hastalıkların üstesinden gelebilir miyiz? Ben bunu anlatmak istiyorum. Antibiyotik kullanmadan hastalıkların üstesinden nasıl gelirizi konuşalım. Hem de insanların bizlere sormak istediği şeyler varsa bunların cevabını verelim diye geldik" dedi.



“Gereksiz antibiyotik kullanımı tehlike saçıyor”


"Çocuğunuz gerçek anlamda hasta olmadan hastaneye gitmeyin. Hemen ilaçlara sarılmayın" diyen Gözlükgiller, "Maalesef bizim toplumumuzda yerli yersiz antibiyotik kullanma alışkanlığı var. Biz bir yılda Amerika’nın yaklaşık olarak 3 katı antibiyotik kullanıyoruz. Küçük yaştaki çocuklarımıza da antibiyotik kullanıyoruz ve kullanmaya başladığımızın ikinci günü, ‘çocuğum iyileşti’ diyerek antibiyotikleri atıyoruz. Bu şekilde hastalığı üzerinden tamamen atamayan çocuğun vücudunda antibiyotiklere karşı direnç gelişiyor. Bizim ülkemizde antibiyotik ve vitaminler şeker gibi tüketilmeye başlandı. Çocuğumuz bir gün hasta olsa hemen hastaneye koşuyoruz, antibiyotik kullanılmasını istiyoruz. Bir gün devlet hastanesine gitsek, diğer gün özel hastaneye, tamamen iyileşmezse üçüncü gün başka bir hastaneye gidiyoruz. Tamamen bir iyileşme olmazsa Ankara, İstanbul planları yapıyoruz. Gerekli gereksiz kullanılan antibiyotikler nedeniyle daha genç yaşlarda çocuklarımızın eklemlerinde kireçlenmeler, böbrek yetmezliği gibi türlü türlü hastalıklar türüyor. Biz kendi kafamızda bir standart oluşturuyoruz ve çocuğumuzu bu standara uydurmaya çalışıyoruz. Bize göre çocuğumuz asla yeterince beslenmiyor, yeteri kadar kilo almıyor, yeterince iyileşmiyor. Doğru zamanda doğru kararlar verebilmek için önce kendimizi eğitmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.



“Antibiyotikler çocuklara kalıcı hasarlar veriyor”


Çocukların gereksiz antibiyotikler nedeniyle alerjik bronşit, astım hastası olduklarını belirten Gözlükgiller, "4 yaşına kadar hırlama ve öksürük olarak kendini gösteren alerjik bronşit, eğer tedbir alınmazsa astıma dönüşüyor ve maalesef astım temizlenmesi çok zor bir hastalıktır. Bu hastalığa neden olan etkenlerin başında annelerin sürekli olarak antibiyotik kullanması geliyor" dedi.


Çocukların ilk 3 yaşında antibiyotik kullanmasının sakıncalı olduğuna dikkat çeken Gözlükgiller, "3 yaşından önce antibiyotik kullanan bir çocuğun obez olması kaçınılmazdır. İlk 6 ayında ağızdan damla yoluyla antibiyotik alan çocukların yüzde 30-40’ında mutlaka kronik bir hastalık gelişiyor. Bunların başında hipertansiyon ve astım var, dahası böbrek veya karaciğer rahatsızlığı da olabilir" ifadelerini kullandı.


İki çocuğunun da astım hastası olduğunu söyleyen bir anne ile bir süre sohbet eden Gözlükgiller, hastalık için kullanılan ilaçların isimlerini sayarak, "Maalesef bu ilaçlar çocuklarımıza kalıcı hasarlar veriyor. Özellikle kortizon kullanımı ülkemizde yüzde 30’ları buluyor. Diyebilirsiniz ’doktor bey ben yıllardır kullanıyorum. Kullanmaya devam edeceğim. Ne olacak ki?’ Bu tür ilaçların uzun süre kullanımı beyin üzerine etki eder. Beyin hücrelerinin ölümüne neden olur. Sürekli kullanılınca çocuğumuzun ilerde parkinson veya unutkanlık hastası olması olasılığı yüzde 30’dur. Derseniz ki, bunu kullanmayalım mı? Elbette kullanmak gerekiyorsa kullanacaksınız. Önemli olan gerçek anlamda gerekli olduğu zaman ve yeteri kadar kullanmaktır. Ama ben hem doktor, hem de fitoterapist olmam hasebiyle bu ilaçların doğada bir karşılığının olduğunu söylüyorum. Osmanlıca eserlerde İbn-i Sina’nın kitaplarında bu hastalıklara karşı kullanılacak doğal ilaçları buluyoruz. Doğa bize ihtiyacımız olan her türlü şifayı sunuyor. Yeter ki biz bakmayı bilelim” diye konuştu.


Konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçen Gözlükgiller, salonda bulunan annelerin çocukları ile ilgili şikayetlerini dinleyerek, çeşitli biktisel karışımlar önerdi.


Seminere katılan vatandaşlara Büyükşehir Belediyesi tarafından Doç. Dr. Hayri Gözlükgiller’in "Anne Babayı Kullanma Kılavuzu" isimli kitabı hediye edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.