EKONOMİ - 02 Ocak 2012 Pazartesi 09:30

YILDA KİŞİ BAŞI 19 KİLOGRAM TAVUK ETİ TÜKETİYORUZ

A
A
A
YILDA KİŞİ BAŞI 19 KİLOGRAM TAVUK ETİ TÜKETİYORUZ

Bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde yaşanılan ve "Arap Baharı" olarak adlandırılan olaylar dünyayı çok farklı konularda yeni bir sürece iterken, Türkiye’nin yerli tavuk üreticileri bu süreçten avantajlı çıkmanın hesaplarını yapıyor.
Lades Piliç’in Genel Müdürü Bayram Ali Barbaros, Türkiye’nin tavuk eti ve diğer kanatlı ürünleri ihracatının bu yılın ilk 11 ayında 616 milyon dolara ulaştığını, bu ihracatın içinde tavuk etinin 351 milyon dolarlık bir paya sahip olduğunu, bu yıl ki ihracat rakamları arasında tavuk etinin "Türkiye’nin ihracat kalemleri arasında en hızlı artış gösteren ürün kalemi" olduğunu vurguladı.
Kaydedilen 351 milyon dolarlık ihracatın 9,5 milyon dolarlık kısmının kendileri tarafından gerçekleştirildiğine değinen Barbaros, "İhracat rakamlarında çok önemli işlere imza atmamıza rağmen iç piyasada tavuk eti tüketiminin bir türlü istenilen noktaya gelememesi üzücü. Artık Türk Milleti olarak sofrada bazı alışkanlıklarımızı değiştirmenin zamanı geldi" diye konuştu.
Tavuk eti tüketiminin gelişmiş ülkelerde kişi başına 40 kilograma kadar çıktığını, Avrupa ülkelerinde ise 35 kilogramın altına düşmediğini anlatan Barbaros, şunları kaydetti:
"Lades Piliç olarak yıllık 30 bin ton tavuk eti üretiyor, son 6 aydan beri, bunun yüzde 60’ını çeşitli ülkelere ihraç ediyoruz. Tavukçuluk sektörü olarak ülkemizde en modern tesislerde, son derece hijyen üretim alanlarında tavuk eti üretip ihraç ederken, halkımızın tavuk etini yeterince tüketmemesi üzüntü verici. Ülkemizde ki tavuk eti tüketimi kişi başı 19 kilogram dolaylarında seyrediyor. Kırmızı et fiyatlarının geldiği nokta ortada. Sadece ekonomik açıdan değil, sağlık açısından da beyaz etin önemi
çok büyük. Tavuk eti daha düşük kalori, daha az yağ ve daha az kolesterol demektir. Gelecek dönemlerde vatandaşın alım gücü yükseldikçe ve eğitim seviyesi arttıkça beyaz ete yönelişin de artacağı düşüncesindeyim.
2010 ve 2011 yıllarında kırmızı et ithalatı ve canlı dana ithalatı için ülkemiz, her yıl 1 milyar doların üzerinde para ödedi yurt dışına. Yani, Polonyalı, Macar, Avustralyalı, Hollandalı, Alman ve bir çok yabancı ülkenin çiftçisini kazandırdık bu ithalat ile. Ancak, bugün gelinen aşamada, dünyadaki kırmızı et fiyatları yükseldi. Tavuk eti sektörü ülkemizdeki bu açığı kapatabilecek güçtedir. Yurt dışına gidecek bu kaynaklarımızda ülkemizde kalabilir."
Barbaros ayrıca, tavuk eti fiyatlarının iç piyasada daha da ucuzlaması ve tüketimin arttırılması için öncelikle üreticilerin girdi maliyetlerinin azaltılması gerektiğine dikkati çekerek, "Devletimiz özellikle soya üretimi konusunda çalışma başlatır ve soyayı ithal etmek yerine üretimine destek olursa tavuk eti üreticilerinin de girdi maliyetleri oldukça azalır. Maliyetlerin azaldığı yerde fiyatlar daha aşağıda seyreder. Böylelikle o mal kolay ulaşılır olur. Eğer tavuk eti tüketimini arttırmak istiyorsak
öncelikle bu konulardan başlayıp kendimize iyi bir yol haritası çıkartmalıyız" ifadesini kullandı.
ARAP ÜLKELERİNDE SIKINTILAR
Başta Libya olmak üzere Arap ülkelerinde yaşanan iç karışıklıkların sektöre yansımalarına da dikkati çeken Barbaros, bu ülkelerde gelecekte ne olacağına dair kimsenin net fikirler yürütemediğini ve mevcut durumda çok sayıda iş kolunda üretim sıkıntılarının baş gösterdiğini söyledi.
Bu ülkelerde üretim anlamında sıkıntı yaşanan sektörlerin başında gıda ve tarım ürünlerinin üretilmesinin geldiğini açıklayan Barbaros, "Bu ülkelerde özellikle tavuk eti üretimlerinde ciddi düşüş eğilimleri yaşandı. Eskiden üretim anlamında kendi kendilerine yeten ülkeler, bugün geldikleri noktada eskiyi arıyorlar. Üretim anlamında yaşadıkları bu sıkıntıları ihracata yönelerek dış ülkelerden karşılamaya çalışıyorlar" diye konuştu.
Yaşanan durgunluğun ardından başta Libya olmak üzere, diğer Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin Avrupa ve Brezilya’dan beyaz et ihracatına başladığının altını çizen Barbaros, şöyle devam etti:
"Bu geçiş sürecinde söz konusu ülkelerin çoğunun üretim faaliyetleri ciddi yaralar aldı. Beyaz et sektörü de bu ülkelerde sıkıntı çeken sektörlerden birisi haline geldi. Şuan bu ülkeler ihtiyaçları için Avrupa ülkeleri ve Brezilya’ya yöneldi. Ancak Türkiye olarak biz de gerekli girişimlerde bulunduk. Ülkemizin son dönemlerde kazandığı cazibeyi iyi kullanabilirsek ihracat rakamlarında çok iyi yerlere gelebiliriz. Bu ülkelerde yaşanan üretim düşüşlerini sektör olarak biz karşılayabilirsek, tavuk eti
ihracatında küresel oyuncu oluruz. Sayın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan önderliğinde Libya’ya bu konuda bir çıkarma yaptık ve sevkıyatımız başladı. Hedefimiz, ihracatımızın yüzde 25’ini Libya üzerinden sağlamak."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı Mart ayında yüzde 17,1 arttı Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı Motorlu Kara Taşıtları verilerini paylaştı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 45,5’ini motosiklet, yüzde 39,1’ini otomobil, yüzde 8,7’sini kamyonet, yüzde 3,8’ini traktör, yüzde 1,8’ini kamyon, yüzde 0,6’sını minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 21,9, traktörde yüzde 18,3, otomobilde yüzde 15,4, otobüste yüzde 15,4, kamyonette yüzde 7,3, kamyonda yüzde 0,8 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 8,8 ve minibüste yüzde 6,9 azaldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,2 arttı. Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 43,4, motosiklette yüzde 33,6, minibüste yüzde 30,4, otobüste yüzde 19,7, otomobilde yüzde 16,2 artarken kamyonette yüzde 13,1, kamyonda yüzde 11,8 ve traktörde yüzde 5,4 azaldı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 29 milyon 367 bin 254 oldu. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,8’ini otomobil, yüzde 18,1’ini motosiklet, yüzde 15,5’ini kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,4’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 865 bin 144 adet taşıtın devri yapıldı. Mart ayında devri yapılan taşıtların yüzde 67,1’ini otomobil, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 10,3’ünü motosiklet, yüzde 3,2’sini traktör, yüzde 2,2’sini kamyon, yüzde 1,6’sını minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 88 bin 718 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,1’i benzin yakıtlı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 278 bin 891 adet otomobilin yüzde 66,1’i benzin, yüzde 12,9’u dizel, yüzde 12,7’si hibrit, yüzde 7,1’i elektrikli ve yüzde 1,2’si LPG yakıtlıdır. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 498 bin 386 adet otomobilin ise yüzde 35,2’si dizel, yüzde 33,0’ı LPG, yüzde 29,2’si benzin, yüzde 1,7’si hibrit ve yüzde 0,6’sı elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir. Ocak-Mart döneminde 633 bin 710 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 37,5 artarak 633 bin 710 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 15,9 artarak 6 bin 792 adet oldu. Böylece Ocak-Mart döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 626 bin 918 adet artış gerçekleşti.
Amasya Amasya’da koyun sürülerinin yayla göçü erken başladı Amasya’nın Taşova ilçesinde mevsim normallerinin üstünde artan sıcaklıklar nedeniyle koyun sürülerinin yaylaya göçü bir ay erkenden başladı. Sürülerin renkli yolculuğu havadan dronla görüntülendi. Amasya’da hava sıcaklıkları 30 dereceyi gördü. Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları sebebiyle yaylaya göç de erken başladı. Besiciler hayvanlarını yaz boyunca yüksek rakımlı arazilerde otlatarak verimliliği artırmayı hedefliyor. Taşova’da hayvancılık yapan Recep Taş (44) havaların ısınmasıyla birlikte kendilerine ait 500 koyun ile birlikte Akdağ Başyurt Yaylası’na ulaşabilmek için yola çıktı. Koyun sürülerin yolculuğu 24 saat sürdü. “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık” Dedelerinden kalan çobanlık mesleği devam ettiren Recep Taş, “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık. Nasip bundan sonrası. Yolculuğumuz 24 saat sürecek. Zorlanmamak olur mu? Uykusuzluğu var, yol yürümesi var. Muhakkak her mesleğin bir zorluğu vardır” dedi. Koyunlarının sürü halinde yaylaya göç etmesinin dedelerinden gelen bir gelenek olduğunu anlatan Taş, “Dedelerimizden sonra babam yapmış bu işi. Ondan sonra biz yapmaktayız. Bizim çocuklarımız yapacak bu işi. Yaylada Ekim ayının 15’ine kadar durmamız gerekiyor. Ondan sonra aynı tekrar bu şekilde buraya ineceğiz” diye konuştu. “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz, Yörük’tür kökenimiz” Göçebe geleneğinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığını hatırlatan Besici Şamil Soyal da “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz. Kökenimiz Yörük’tür. Bu sene de havaların kurak gitmesinden dolayı hayvanlarımızı biraz erken yaylaya yolculuk yaptırdık. Yayla adı üzerinde mera alanı. Burada insanlarımız sonuçta tarım arazisinde yapıyor. Ama mera alanı olduğu zaman yayılım, hava değişimi var. Burada koyunlar ağrıma yapıyor ama yaylada ağrıma yapmıyor soğuk. Sağım yapmak isteyen sağımını yaparak peynirini ve sütünü alıyor” şeklinde konuştu. Yaptıkları işin günden güne kaybolduğuna dikkat çeken Soyal, “Devletimiz acil bu işe destek vermesi lazım. Ne gerekiyorsa onu yapması lazım. Yani küpe parası veriyor devletimiz, yıllık 100 lira hayvan başı. Ama bu yeterli gelmiyor. ’Devletimiz bize sigorta versin, maaş versin, hayvancılığımız 100 ise 200-300 yapalım’ şeklinde hayvancılarımızın talepleri var” ifadelerini kullandı.
Batman Yüksek dağlardan toplanan ışkın bitkisi hastalıklara iyi geldiği gerekçesiyle adeta kapışılıyor Batman’ın Sason ilçesinde yüksek rakımlı dağlarda karların erimesiyle ortaya çıkan ve bölgede yayla muzu olarak adlandırılan ışkın bitkisi, bir çok hastalığın şifa kaynağı olduğu gerekçesiyle kilogramı 150 lira olmasına rağmen yoğun rağbet görüyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yüksek kesimlerde yetişen, kuzu kulağıgiller familyasının ekşimsi tadıyla kiviyi andıran ve muz gibi soyularak yenildiği için ’yayla muzu’ da denilen ışkın bitkisinin olgunlaşmasıyla bölgede yaşayan bir çok vatandaşa gelir kaynağı oldu. Sason ilçesine bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar sabahın erken saatlerinde dağlardan kopardığı Işkın bitkisini ilçe merkezine getirerek kilosunu 150 liradan satarak aile geçimini sağlıyor. Işkın bitkisinin başta kalp rahatsızlığı olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği için yoğun talep gördüğünü belirten vatandaşlardan Zülküf Ebinç, yüksek dağlardan kopardığı ışkın bitkisini ilçede satarak ailesini geçindirdiğini söyledi. Ebinç, “Bu bitkinin adı ışkındır. Yayla muzu olarak da biliniyor. Işkın Sason ilçesinde yüksek kesimlerde yetişiyor. Bir çok hastalığa ilaç olduğunu biliyoruz. Başta kalp rahatsızlığı olmak üzere tansiyon rahatsızlığı ve şeker hastalığına ilaçtır. Biz bunu aile geçimimizi sağlamak için sabah erken saatlerde grup olarak çıkıp yüksek dağlardan kopararak getirip kilosunu 150 liradan satıyoruz” dedi. “Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor” Işkın bitkisini koparmak için gece saatlerinde yola koyulduklarını belirten vatandaşlardan Hasan Yıldırım, “Bu bitki yüksek kesimlerde yetişiyor. Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor. Şu anda kilosunu 150 ile 200 lira arasında satıyoruz. Herkes çok tercih ediyor. Günlük 150 kilo toplayarak satıyoruz. Bu bitkiyi koparabilmek için gece saat 03.00 gibi yola çıkıyoruz. Yaklaşık 5 saat yol yürüyoruz. Çok yüksek yerde yetiştiği için dönüşümüz akşamı buluyor” diye konuştu.