Antakya’da yaşayan 3 semavi din, 6 mezhebin temsilcilerinden oluşan 120 kişilik Antakya Medeniyetler Korosu, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Koroda imam, papaz, rahibe, öğrenci, öğretmen, ev hanımı gibi farklı meslek gruplarından kişiler bulunuyor.
Avrupa Birliği Parlamentosu başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışında 80’in üzerinde konser veren Antakya Medeniyetler Korosu, 6. yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Antakya Medeniyetler Korosu Başkanı Yılmaz Özfırat ile koronun Müslüman, Hıristiyan, Musevi ve Ermeni üyeleri, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildikleri için oldukça mutlu olduklarını dile getirdiler.
2012 yılında Gazze Şeridi’nin bir yanında İsraillilerin, diğer yanda ise Filistinlilerin olduğu bir konser vererek dünyaya barış mesajı vermek istediklerini dile getiren Antakya Medeniyetler Korosu Başkanı Yılmaz Özfırat, "2012 de ABD’de temsilciler meclisinde konser verip, sürekli önümüze getirilen Ermeni yasa tasarısına tepki göstermek ve birlikte yaşadığımızı göstermek istiyoruz. 2012’de Nobel Barış Ödülü’ne adaylığımız resmi olarak başladı. Dünyada bugüne kadar olumlu pozitif katkı veren aday olan
ilk grup olduk. Ama bu yolda yalnız kaldığımızı düşünüyoruz. Biz insanlığın barışı için uğraşıyor, tüm insanlığa barışı götürmek istiyoruz" dedi.
FRANSA MECLİSİ ÖNÜNDE PROTESTO KONSERİ VERECEKLER
Fransa’nın Ermeni olayları üzerinden Türkiye’ye saldırdığını belirten Özfırat, "Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiş olmamıza rağmen Fransa Meclisi önünde konser vereceğiz. Yasayı inkar edeceğiz; bakalım dünya barışı için uğraşan ve Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen bir koroyu tutuklayacaklar mı?" diye konuştu.
Antakya Medeniyetler Korosu’nun 3 semavi din ve 6 mezhepten oluşan üyeleri de, dünya barışı için her yerde konser verebileceklerini, Nobel Barış Ödülü’ne aday olmanın kendilerini gururlandırdığını belirterek, Fransa Meclisi önündeki protesto konseri için hazırlandıklarını söylediler. Koronun Müslüman üyelerinden olan imam Ahmet Gürbüz, binlerce yıldır Antakya’da var olan kardeşlik ve hoşgörü duygusunun Antakya Medeniyetler Korosu’nda da mevcut olduğunu belirtti. Gürbüz, "Koromuzda imam, hamam, rahip,
papaz, Ermeni ve Alevi vatandaşlarımızla birlikte şarkılar, ilahiler söylüyoruz. Bir Müslüman’ın ilahisini hamam, rahip, papaz, Ermeni veya Alevi vatandaşımız rahatlıkla söyleyebiliyor. Her din, her inanç diğer grubun ilahisini söyleyebiliyor. Bunu bir çıkar için değil, Antakya’da böyle olduğu için yapıyoruz. Asırlardır yaşanan kardeşliği yaşatmak istiyoruz. Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildik, inşallah bu ödülü alacağız" dedi.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI OLDUĞUM İÇİN GURURLUYUM"
Koronun Hıristiyan üyelerinden Maria Silvana Altuneğ de, koroda olduğu için mutlu, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildikleri için de gururlu olduklarını belirterek, "Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildik, bu ödülü alacağız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum için gururluyum. Koro olarak dünyaya en büyük eksiği olan mesajları vermek istiyoruz. Bunlar; barış, kardeşlik, birliktelik ve sevgi. Bütün dünyaya bu mesajların ulaşabilmesi için çalışıyoruz. Koromuz dünyaya bir umut, bir ışık olsun" diye
konuştu.
Koronun Musevi üyelerinden İbrahim Cemal ise, doğma büyüme Antakyalı olduğunu anlatarak, "Ben Musevi’yim, burada doğdum, atalarımız da burada doğdu yaşadı. Medeniyetler Korosu’nda bulunmaktan gurur duyuyorum. Musevi, Hıristiyan, Müslüman, Ermeni fark etmez hepimiz biriz, hepimiz kardeşiz. Çok mutluyuz, inşallah Nobel Barış Ödülü’nü alacağız" dedi.
ERMENİ RENİTA SOYKIRIM İDDİALARINDAN RAHATSIZ
Koronun Ermeni üyelerinden Renita Horoz da, Ermeni kökenli Türk vatandaşı olduğunu söyledi. "Soykırım" iddialarını ise ’safsata’ olarak değerlendiren Horoz, "Türk vatandaşıyım ve Ermeni’yim. Soykırım meselesi beni çok üzüyor. Bu iş tarihçilere bırakılmalı. Antakya’da kimse kimseyi ’sen Arapsın, Ermenisin, Alevisin veya Hıristiyansın’ diye ayırmıyor, sorgulamıyor. Umarım dünya da böyle bir yer olacaktır. Nobel Barış Ödülü’nü almamız, bu açıdan son derece önemli olacaktır" şeklinde konuştu.