POLİTİKA - 10 Ocak 2012 Salı 14:40

AK PARTİ MECLİS GRUP TOPLANTISI

A
A
A
AK PARTİ MECLİS GRUP TOPLANTISI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Genelkurmay Başkanı’na yönelik sözlerine sert tepki gösterdi. Erdoğan, "Sen onbaşıları tanımıyor olabilirsin; ama git silahlı efendilerine sor, onlar sana onbaşıların kahramanlığını çok güzel anlatırlar. Çünkü o onbaşılar bizim canımız, ciğerimiz, onlar bizim yavrularımız, kardeşlerimiz. Değil TSK’de onbaşı olmak, sana uşaklığını yaptığın terör örgütünde 10 tane koyun bile emanet etmezler" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında Uludere olayı üzerinden BDP ve CHP’’ye yüklendi. Uludere’de yaşanan acı hadisenin herkes için acı bir imtihan ve bir turnusol kağıdı olduğunu ifade eden Erdoğan, kimlerin samimiyetle gözyaşı döktüğü, kimlerin de timsah gözyaşı döktüğünün bu acı hadisede ortaya çıktığını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Nasıl zevkten dört köşe olduklarını televizyonlarda izlediniz, gazetelerde resimlerini gördünüz. Fakat Uludere’ye gittiklerinde bir başka görüntü, orada farklı
bir görüntü. Kimlerin yüreğinde acı hissettiği, kimlerin de fırsatçılık içinde rant sağlamaya giriştiği bu acı hadiseyle bir kez daha ortaya çıkıştır. Bu ülkede kardeşliği yüceltmeye, pekiştirmeye, güçlendirmeye çaba harcamak yerine, nifak, fitne, husumet tohumları ekmek isteyenler bu hadiseyle daha belirgin hale gelmiştir. Daha da önemlisi, Uludere hadisesi sonrasında anamuhalefet partisi CHP ile muhalefet partisi BDP’nin nasıl birbirinin mütemmim cüzü oldukları da açığa çıkmıştır" dedi.
"BDP, CHP’NİN TEK PARTİSİ CEBERRUT, BASKICI TAVRINI TAKLİT EDİYOR"
BDP’nin Uludere olayını bu ülkenin halkları arasında bir husumete dönüştürmek için bilinçli bir şekilde çalışırken, CHP’nin de BDP’nin ve terör örgütünün değirmenine su taşıdığını belirten Erdoğan, "Şunu lütfen unutmayın; BDP, Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’sidir. BDP, CHP’nin izinde yürüyen, CHP’ye kendisine örnek alan, CHP’nin o tek partili dönemdeki baskıcı, ceberut tavrını birebir taklit eden bir partidir. CHP kendi ikbalİ için, şahsi ihtirasları için bu millete nasıl ağır bedeller ödettiyse, BDP de benim
Doğulu Güneydoğulu kardeşlerime işte aynı bedeli ödetmeye çalışıyor. Tıpkı CHP gibi BDP’nin de özgürlüklere, çok sesliliğe, demokrasiye tahammülü yok. Tıpkı CHP gibi BDP’nin de milletin değerlerine, kültürüne, inançlarına saygısı ve tahammülü yok" diye konuştu.
"MASUM KÜRT EVLATLARININ KANI"
Başbakan Erdoğan, son günlerde BDP eş başkanları ve milletvekilleri tarafından yapılan ’densiz ve dengesiz açıklamaların’ BDP’nin çözüme, demokrasiye ve demokratikleşmeye ne kadar uzak olduğunun apaçık ispatı olduğunu kaydetti. Erdoğan, "BDP’nin beslendiği tek kaynak var; o da masum Kürt kardeşlerimin yavrularının kanıdır. Masum Kürt evlatlarının kanı durursa, BDP de çok iyi biliyor ki üzerinde yükseldiği istismar zemini yok olur. BDP, kanın durmaması, gözyaşının durmaması, ölümlerin sona ermemesi için
her türlü tahrik ve provokasyonu evreye sokuyor" diye konuştu.
"TANISAN NE YAZAR, TANIMASAN NE YAZAR"
BDP’lilerin arkalarındaki terör örgütünden icazet almadan özgürce konuşamayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Terör örgütü bunlara izin vermediği için bunlar kendi görüşlerini kendi hür iradelerini ortaya koyamazlar. Görüşleri, fikirleri olmayanlar da işte bunların yaptığı gibi sadece hakaretten sadece küfürden medet umarlar. Kabili hitap olmayanlara söz söylemek israftır. Çıkmış BDP Genel Başkanı ’Bez seni tanımıyoruz’. Allah aşkına tanısan ne yazar tanımasan ne yazar. Bizi millet tanıyor millet. Bize milletimizin hayır duası, takdiri, teşekkürü ziyadesiyle yeter. Sen bırak bizi, aynaya bak; kendini
tanıyamazsın. Çünkü aynaya bakarsan kanını emdiğiniz gençleri görürsün. Onurlu bir siyasi mücadele değil, terörün stepnesi, terörün yedeği olmuş kan lekesi içindeki yüzünü görürsün. Ülkenin yüzde 50 oy alarak seçilen iktidarını söylemek, iktidarın meşruiyeti olmadığını söylemek, demokrasiyi kabullenmemektir, milli iradeye saygısızlıktır, daha da ötesi şuursuzluktur."
DEMİRTAŞ’A AĞIR ’ONBAŞI’ YANITI
Uludere hadisesini devlet terörü gibi, devletin vatandaşını katletmesi gibi lanse etmenin büyük bir hezeyan olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e yönelik ’onbaşı’ sözlerine yanıt verdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu ülkeye, bu millete, bu topraklara küfretmek amacıyla Genelkurmay Başkanımızı hedef almak, ona güya hakaret etmek de açık söylüyorum densizliktir. Değil general, onbaşı bile olmak bu toprakların tamamında bir gurur, bir şeref vesilesidir. Sen onbaşıları tanımıyor olabilirsin; ama git silahlı efendilerine sor, onlar sana onbaşıların kahramanlığını çok güzel anlatırlar. Çünkü o onbaşılar bizim canımız, ciğerimiz, onlar bizim yavrularımız, kardeşlerimiz. Değil TSK’de onbaşı olmak, sana uşaklığını
yaptığın terör örgütünde 10 tane koyun bile emanet etmezler. Önce haddinizi bileceksiniz."
"APO, BDP’LİLERE ’ŞARLATAN, SATILIK’ DİYOR"
BDP’nin İmralı’daki terörist başını önder olarak gördüğünü, hatta Apo’ya peygamber dediklerini belirten Erdoğan, "Apo’nun da bunlar hakkında uygun gördüğü sıfatlar, geçtiğimiz günlerde basına yansıdı; bir daha hatırlatayım. Ne diyor BDP’liler için, şarlatan, şovmen, satılık, saf, zırtapoz diyor Bunları biz delmiyoruz, liderleri diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş" dedi.
Kürt kökenli vatandaşların kendi ayakları üzerinde duramayan kanlı terör örgütünün gölgesinde vesayetinde siyaset yapan partiyle arasına mesafe koyacağına inandığını belirten Başbakan Erdoğan, BDP ne bölgesine, ne bölge insanına ne de kendi seçmenine yönelik çözüm ve çözüm önerisi getiremediğini söyledi. Erdoğan, "Bizim çözüm önerimizi sabote etmenin, önünde engel teşkil etmenin ötesine geçemediler. Tahrik siyasetinden, vesayet mantığındaki siyasetten kendilerini kurtarıp, kendi hür iradeleriyle ortaya
bir şey koyamadılar. Kandil’deki terörist başı bir şey söylüyor, bunlar Ankara’dan papağan gibi tekrar ediyor" dedi.
YARGIYA, ZANA ÇAĞRISI
Dün Leyla Zana’nın ’silah güvencemizdir’ açıklamasını da tepki gösteren Erdoğan, "Yargıya haber veriyorum, duyuruda bulunuyorum. Siz demek ki milletvekili elbisesini bunu için, bu ifadeleri kullanmak için giydiniz, öyle mi? ’Güvencemiz silahtır’ diyor. O zaman bu çatının altına niye geldin? Burası demokratik parlamenter bir sistem, silahlı bir parlamenter sistem yok. O zaman buraya niye geldin, o zaman sen de dağa çıksaydın. Kimi ’devleti tanımayız diyor’, kimi AK Parti’yi düşman ilan ediyor. Bunların
tarzı kıyamet siyaseti. Yani ölüm, kan, terör, isyan, başkaldırı, meydan okuma, gemileri yakmak, kendisini uçurumdan atmak. Kendisine faydası olmayan bir partinin millete ne faydası olabilir, soruyorum.
Demokrasiyle AK Parti’nin sağladığı özgürlük ortamından yararlanıp, bize devletin kurumlarına aslan kesilenler, kanlı suç örgütü karşısında kuzu kesiliyor, boyunlarını yere eğiyor.Eğer cesaretin varsa, o cesareti bize değil, dağdaki kanlı örgüte göster."
BDP’lilerin ’Ankara’da demokrat, ,Diyarbakır’da faşist’ olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Özerklikten bahsediyorlar ya sen önce bir kendin özerk ol. Sen önce terör örgütünden özerkliğini ilan et. Senin terör örgütü nezdinde özgürlüğün, iraden yok. Neyin özerkliğini savunuyorsun. Tek parti döneminin CHP’si neyse bugünün BDP’si tıpkısının aynısı odur. Üzüm üzüme baka baka kararır. Ama bugün Doğu ve Güneydoğu’da tek parti yok; tüm Türkiye’de olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu’da da birinci parti AK Parti.
Biz Kürt kökenli kardeşimizi bu baskıcı ceberut, faşizan zihniyete teslim etmeyeceğiz. Hizmet siyaseti ile, demokrasi ile yatırımlarla farkımızı net ortaya koyacağız. Onlar çözümsüzlüğe zorladıkça biz sabırla, sağduyuyla çözümü zorlayacağız" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.