POLİTİKA - 03 Aralık 2011 Cumartesi 19:51

CHP`Lİ GÜLER: "OLAĞANÜSTÜ HAL REJİMİ ÜSTÜNDE YAŞIYORUZ"

A
A
A
CHP`Lİ GÜLER: "OLAĞANÜSTÜ HAL REJİMİ ÜSTÜNDE YAŞIYORUZ"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, "Biz olağan hal rejimi içinde yaşamıyoruz, biz olağanüstü hal rejimi üstünde yaşıyoruz" dedi.
Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilişinin 77. yıldönümü dolayısıyla CHP İl Başkanlığı Gazi Sahnesi’nde CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in konuk olduğu "Kadın ve Şiddet" konulu konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Güler, "Türkiye’de son derece önemli gelişmeler var. Olağanüstü zamanları yaşıyoruz yine. En önemli gelişme hemen yanı başımızda Suriye’de patlatılmaya çalışılan savaş. Suriye’de patlatılmak istenen savaşın yanı sıra İran’ın da savaş içine
çekilmesi. Yani bizim güney komşularımızın tümünde çok büyük ateşler yakılmak istenmesi. Biz bütün gücümüz ile bu oyunların kurulduğundan bu yana biz Mustafa Kemal Atatürk’ün ’yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesine bağlıyız. Komşularımız kendi kendini yönetme hakkına sahipler. Öyle görülüyor ki AK Parti hükümeti Batı’nın egemen güçlerinin taşeronu olmayı sevdi. Nasıl bir hesap yapıyorsa, komşu haklarının kanı üzerinden Türkiye’ye çıkar sağlayacağını düşünüyor. Biz hiçbir insanın kanı üzerinden, hiçbir komşu
ülkenin yıkımı üzerinden sağlanabilecek bir çıkarı istemiyoruz. Savaşa hiçbir şekilde onay vermeyeceğiz. Öyle görüyoruz ki Suriye, İran ve komşularımız ile güdülen başlangıçta sıfır sorunlu politika şimdi ise savaş odaklı politika oldu. Bu açıdan AKP’yi hep uyardık. Öyle görülüyor ki AKP’nin iç politikada çok yanlışı var. Ama asıl olarak dış politikada gömülmekte. Endişemiz dış politikada yalnızca AKP’nin gömülmeyecek olması. Alacağı yanlış kararlar ülkemizi yanlışa ve bataklığa gömer. Bu nedenle
uyarılarımızı hiç ara vermeden sürdürüyoruz" diye konuştu.
Türkiye’nin tüm kurumları AK Parti tarafından by-pass edildiğini ileri süren Güler, "Çalışamaz hale getirildi ve ele geçirildi. Bu üniversitede yoğun bir şekilde başlamıştı. Ordu üzerinde dağıtma operasyonu ile devam etti. Referandum ile beraber yargının siyasallaştırılması ile sürdü. Şimdi gelinen noktada açık ve etkili tartışmaların yapılabileceği Meclis’te devam ediyor. TBMM by-pass ediliyor. TBMM’nin yani parlamenter rejiminin kalbi olan kurumun çalıştırılmaması sistemin diktatörlüğe sürüklenmesi
anlamına gelir. Başka kanıt aramaya gerek yok" dedi.
Meclis TV’ye de sınırlama getirildiğini ifade eden Güler, şöyle devam etti:
"Tüm halkın Meclis Genel Kurul tartışmalarını dinleyerek Meclis’ini denetleme olanaklarını bulduğu Meclis Televizyonu’nun yayınına sınır getirdi. Meclis genel kurulu tartışmaları saat 19.00’a kadar Meclis TV tarafından veriliyor, sonrası yok. En önemli konular, özellikle gen sorular, iktidara yönelik eleştiriye neden olacak çalışmalar son derece kararlı bir şekilde saat 19.00’dan sonraya kaydırılıyor. Yapılmak istenen, halkın parlamentoyu denetleme yetkisine kilit çekmek. Gensoru verildiği zaman,
hakkında gensoru verilen kişi Meclis’e gelmiyor. Gensoru Başbakan hakkında, ana muhalefet partisi tarafından ’iftira ettin’ gerekçesiyle verilen, ’CHP’li belediyeler Alman vakıflarından aldıkları kredileri müteahhitler aracılıyla PKK’ya verdi’ iddiasında bulunan Başbakan’a karşı ’açıkla’ denmesine rağmen hiçbir açıklama yapmadığı için gensoru düzenlendi. Gensoru Meclis’e verildi. Gensoruyu bir başka gensoru ile birleştirip akşam saat 19.00’dan sonraya attılar. Biz gensorumuzu geri çektik, ikinci kez
gensorumuzu verdik. Bu sefer de cuma gününe koydular. Cuma günü TBMM Genel Kurulu çalışmıyor."
AK Parti’yi halka şikayet ettiklerini ifade eden Güler, "Biz Meclis TV’de getirilen yasakları, kürsüde konuşan milletvekiline yapılan saldırıları, kanun hükmünde kararname ile Meclis’in kanun çıkarma yetkisine el koymaları, gensorularda Meclis kaçkınlığını çok kez halkımıza şikayet ettik. Bu basit bir şikayet değildir. Bu Türkiye’nin olağanüstü hal rejimi ilkeleri ile yönetilmeye başlandığı demektir. AKP, devleti kendi olağanüstü hal rejimi içersinde diktatörlük rejimini inşa ediyor" ifadelerini
kullandı.
Mustafa Balbay’ın tutukluluğunun bin günü aştığını söyleyen Güler, şöyle devam etti:
"Tuncay Özkan’ın kızı diğer ailelerle beraber Millet Meclisi’nde bizim milletvekillerimiz ile birlikte basın açıklaması yaptı. Tuncay Özkan’ın kızı, ’babam ve diğerleri bir davanın mücadelesini vermiyorlar, bir fikrin mücadelesini de vermiyorlar. Onlar yaşam mücadelesi veriyor’ dedi. Orada Türkiye’nin aydınları, subayları, gazetecileri 3 senedir toplanamayan delillerle, haksız yere tutuklu bulunuyorlar. Bizim için Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal simgedir, temsilidir. Bunların serbest bırakılması ile bu
yargılanmanın hukuksuzluğunu tarihe kimsenin görmezden gelemeyeceği kadar derin kazıyacağımızı umut ediyoruz. Onlara özgürlük istiyoruz. Bu haksız tutuklamalara son verilsin istiyoruz. Çok kısa zamanda Türkiye’nin bu ayıptan kurtulacağını umut ediyoruz. Biz olağan hal rejimi içinde yaşamıyoruz. Biz olağanüstü hal rejimi üstünde yaşıyoruz."
Güler, kadınların siyasetteki yerine ilişkin, "Türkiye’de 3 bin 500 il genel meclisi üyesi var. Yalnızca yüzde 3.5’i kadındır. Kadın hakları ve kadınların siyasetteki yeri bakımından Türkiye’nin dünya sıralamasında gerilerdedir" açıklamasında bulundu.
Türk kadınını layık olduğu yerde tutmaya çalışacaklarını belirten CHP İl Başkanı Ersoy Üstay ise, "Devamlı kadınlara işkence, eziyet yapıldığını görüyoruz. Bunu Mustafa Kemal Atatürk çözmeye çalıştı. Her gün biraz daha ileriye götürdü. Ama son yıllarda tüm haklarda olduğu gibi kadın haklarında da gerilemeler başladı" dedi.
Kadın Örgütlenmesinden Sorumlu CHP İl Başkan Yardımcısı Filiz Öztopal ise, "1926 yılında yasalaşan Medeni Kanun, Türk kadınını, sosyal hayatta yüzyılların ezilmişliğinden kurtarmış, 5 Aralık 1934 tarihli anayasa değişikliği ise nüfusun yarısını oluşturan kadınların siyasi yaşama erkeklerle eşit şekilde katılma hakkı verilmiştir" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HDP’li eski milletvekili Güzel’in yargılanmasına devam edildi Ankara’da dokunulmazlığının kaldırılmasının ardından hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açılan eski HDP Milletvekili Semra Güzel’in yargılanmasına devam edildi. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, sanık Semra Güzel, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, avukatları ve bazı HDP’li milletvekilleri salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı Adli Tıp Kurumuna yazılan müzekkereye bu aşamada cevap gelmediğini bildirdi. Söz alan Cumhuriyet Savcısı sanığın sahte kimlikle yakalanmış olması nedeniyle kaçma şüphesi bulunduğundan dolayı tutukluluk halinin devam etmesini mahkeme heyetinden talep etti. Mahkeme başkanının söz vermesi üzerine konuşan Sanık Güzel, “Ben hastane randevuma denk gelse dahi iptal edip duruşmaya katılıyorum. Ancak gizli tanığı bir türlü göremedik, dinleyemedik. Soyut ifadeleri olan dinlenmesi gereksiz bir tanık” ifadelerini kullandı. Güzel’in avukatıysa savcının mütalaasına katılmazken, müvekkilinin beraatini talep etti. Avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme Güzel’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 1 Temmuz’a ertelendi. Olayın geçmişi Adıyaman’da 2017’de terör örgütü PKK’ya yönelik hava destekli operasyonda etkisiz hale getirilen terörist Volkan Bora’nın cep telefonunda, birlikte çekildikleri fotoğraf çıkması üzerine eski HDP Milletvekili Semra Güzel hakkında soruşturma başlatılmıştı. İfadesi alınmak üzere çıkarılan davetiyeye cevap vermeyen ve adresinde bulunamayan Güzel hakkında ’yakalama kararı’ çıkarılmış, Güzel 2 Eylül’de başkası adına düzenlenen sahte kimlikle İstanbul’dan Edirne’ye giderken yakalanmıştı. Soruşturma kapsamında, Başsavcılığın talebi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Güzel’in dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Güzel’in milletvekilliğinin düşürülmesine dair TBMM kararı ise 23 Aralık 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Güzel’in ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.
Antalya Elinde benzin bidonu ile üst geçide çıkıp annesine ve polislere zor anlar yaşattı Antalya’da bir şahıs, elinde benzin bidonuyla üst geçide çıkarak intihara kalkıştı. Polis ekiplerine ve annesine zor anlar yaşatan şahıs, yaklaşık 2 saat sonra gazeteciler tarafından ikna edildi. Olay, saat 16.00 sıralarında Muratpaşa İlçesi Meltem Mahallesi Dumlupınar Bulvarı üzerinde bulunan üst geçitte meydana geldi. Alınan bilgiye göre; üst geçidin reklam tabelası basamağına çıkarak ayaklarını sarkıtan Hasan T.’yi gören vatandaşlar durumu 122 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine çok sayıda ekip sevk edildi. Olay yerine ulaşan ekipler trafiği yola kapatarak branda açtı. Polis ekiplerinin ikna çalışmalarına cevap vermeyen şahıs 9 aydır cezaevinde tutuklu bulunan kardeşi Yaşar T.’nin serbest bırakılmasını istedi. Hasan T.‘nın zaman zaman elinde bulunan benzin bidonundan üzerine benzin dökmesi ise yürekleri ağza getirdi. İtfaiye ve polis ekipleri muhtemel bir duruma karşı tedbir aldı. Bu sırada olay yerinde toplanan meraklı vatandaşlar ise yaşananları cep telefonuyla kayıt altına almak için adeta birbirleriyle yarıştı. Gazeteciler ikna etti Olay yerine bir sure sonra şahsın annesi ve abisinin eşi de geldi. Anne ve yengesi şahsı ikna etmek için uzun sure dil dökse de ikna edemedi. Anne zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Elinde benzin bidonu ile polis ekiplerine ve annesine ecel teri döktüren şahıs, yaklaşık 2 saat sonra gazeteciler tarafından ikna edildi. Gazetecilere açıklama yapan Hasan T., abisinin 10 aydır evini kiraya verirken kontrat yapmadığı için tutuklu bulunduğunu iddia etti. Polis ekipleri tarafından ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü.