Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şırnak 1. Olağan Genel Kurulu Şırnak Ticaret Sanayi Odası (TSO) Konferans Salonu’nda yapıldı.
Yönetim Kurulu seçimine tek liste ile gidildi. Yapılan seçim sonucu 102 delegenin 67’si oy kullandı. Geçerli 67 oyun tamamını alna Lezgin Gözlek, Abdülaziz Yural Rizan Söyler, Mustafa Gökalp, Orhan Şansal, Salahattin Barınç, Halime Kara geçerli oyların tamamını alarak yönetim kuruluna seçildi. Yedek üyelere ise Aykut Aykut, Nil Ertekin, Zahid Ürek, Ferit Batmaz, Çilem Korkmaz, Hüseyin Türkmak ve Ziya Dursun seçildi.
Şırnak TSO Konferans Salonu’nda yapılan SES 1. Olağan Genel Kurulunda açılış konuşmasını yapan Salahattin Barınç, sendikalarını büyük mücadelelerle, derin acılara sürgünlere, baskı ve tutuklamalara karşın, sevgiyle büyüterek bugünlere getirdiklerini ve 1. olağan genel kurulunu gerçekleştirmenin heyecanı ve coşkusu içinde olduklarını söyledi. Barınç, "SES, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin çıkarlarını, toplumun hak ve çıkarlarıyla buluşturarak, herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli sağlık ve
sosyal hizmet diyerek, grevli ve toplu sözleşme hakkı için alanları dolduranlardır. SES Türkiye emek, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin devamıdır. SES toplumsal muhalefetin vicdanı ve sözcüsüdür. Zor günlerden geçtiğimiz bir süreçte diyemeyeceğim. Çünkü hiç iyi gün görmedik. Hiç kolay günlerden geçmedik. Emek, barış ve özgürlük mücadelemiz; aynı zamanda baskıların saldırıların ve zorbalıkların tarihi oldu. Baskılara o kadar alıştık ki, baskı göremediğimiz bir an bile karaya vurduk demektir. Hak sağlığı
ve kamu yararı gözetilmeksizin sağlık alanının tasfiyesine yönelik atılan adımlarla; Sağlık hakkı, para babalarının ve tekellerin insafına terk edilip, emrine sunulurken. Eş zamanlı olarak emekçilerin kazanımlarını da yok edilmesini amaçladı. Halkın ve emekçilerin son kuruşuna da göz dikildi. Kendi ülkesinde, geleneksel devlet tekerlemesini tekrarlayarak, ’buna karşı çıkabilenin bu ülkede yeri yok, buyursun istediği yere gitsin, çocukta olsa kadın da olsa gereği yapılacaktır. Ya sev ya terk et gibi
buyurduğu fermanları karşısında İsrailli generalin sözleri Anadolu’da bu tür durumlarda çok sıkı kullanılan bir sözü ’Kazan dibin kara seninki benimkinden kara’yı akla getirmiştir. 14 Nisan operasyonu, halkın iradesini temsil eden seçimler sömürgecilik uygulamalarının aratırcasına elleri kelepçelenerek sıraya dizilmiş ve hiçbir hukuki dayanağı olmadan tutuklanmış siyasi linç gerçekleştirilmiştir. Herkes gibi bizde biliriz ki, kelepçelenen barışın elidir. KCK adı altında yürütülen davalarda anadilde savunma
hakkı tanınmazken ya da ithal hekim tartışmalarında dışarıdan gelecek hekime anadilin sağlık hizmetine erişimin zorunluluğu olarak Türkçe bilme koşulu getirirken, Türkçe dışındaki dillerde sağlık hizmetini bir ihtiyaç olarak tanımlamamak tam da takke düştü kel göründü pozisyonu değil midir? Bu anlayış, parlamenter çoğunluğu parlamenter diktatörlük olarak algılayan ve aslında halkı ve onun tercihlerini hiçe sayan, sözde demokrat özde ise faşizan bir siyasal anlayıştır" dedi.