Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Abdullah Sabri Kocaman, Çalışan Gazeteciler Günü’nü buruk kutladıklarını ve gelişmeleri endişeyle izlediklerini söyledi.
Kocaman, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, 60’dan fazla gazetecinin cezaevinde olduğunu, mahkemelerde 4000’den fazla gazeteci davası bulunduğunu, hatırlatırken böyle bir süreçte basın özgürlüğünden söz etmenin oldukça zor olduğunu dile getirdi. Türk basınının 1961 yılında verilen özverili mücadele ile kazanılan haklarının gelinen noktada teker teker alındığına işaret eden Kocaman, “Ekonomik açıdan medyanın gelişimi ile gazetecilerin yaşam biçimleri arasında kocaman bir uçurum oluştu. 10 Ocak 1961’de kabul edilen 212 sayılı yasa ile gazetecilere verilen haklar yıllar içinde geri alındı. Baskı ve yıldırma politikaları hiç olmadığı kadar ağırlaştı, bugün 60’dan fazla gazeteci tutuklu. Bu durumun sorgulanması gereken bir süreçte ’Çalışan Gazeteciler Günü’nü buruk kutluyoruz ve gelişmeleri endişeyle izliyoruz” dedi.
Kocaman, gazetecilerin geçmişte 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü bir bayram olarak kutladığına dikkat çekerek, “Bugün ise Çalışan Gazeteciler Günü üzüntü ile hatırlanırken, nostaljik ve sembolik olarak yaşanıyor. Böyle bir ortamda Çalışan Gazeteciler Bayramı’ndan söz etmek ne derece doğru olacaktır? Her türlü olumsuzluğa rağmen, halkın haber alma ihtiyacını büyük bir sorumluluk içinde yerine getiren, güçlünün yanında değil haklının yanında olan, kameralarını, objektiflerini içtima-i hayatın doğrularına çeviren, halkı doğru bilgilendiren, basın emekçilerinin bayramını kutluyorum” diye konuştu.
Mesai kavramı olmadan çalışan ve birçok fedakarlıkta bulunan basının, bazı konularda ayrıcalıklı olması gerektiğine değinen Kocaman, şöyle devam etti:
“10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren ve çalışan gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını güvence altına alan 212 sayılı yasa, gazetecilerin patronlara bağlı kalmadan özgürce ve sadece toplumun yararlarını gözetecek şekilde mesleklerini yapmalarına imkan sağlıyordu. Ancak geçen 50 yıllık süre zarfında medya sektöründe yaşanan gelişmeler, tekelleşme süreci, yayın organlarının sahibinin sesi haline dönüşmesi, siyasete angaje olması, çalışan emekçilerin yıpranma paylarının ortadan kaldırılması, sendikalaşmanın önünün kesilmesi ve güven bunalımına yaratması bugünkü anlaşılmaz durumu doğurdu."