GENEL - 19 Aralık 2011 Pazartesi 16:07

RUHSAL BOZUKLUKLAR ÖNEMLİ HASTALIK YÜKÜ OLUŞTURUYOR

A
A
A
RUHSAL BOZUKLUKLAR ÖNEMLİ HASTALIK YÜKÜ OLUŞTURUYOR

Samsun Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, araştırma sonuçlarının Türkiye’de ruhsal bozuklukların hem kentsel hem de kırsal alanda önemli hastalık yükü oluşturduğunu gösterdiğini söyledi.
Türkiye ruh sağlığı profili çalışmasına göre nüfusun yüzde 18’inin yaşam boyu bir ruhsal hastalık geçirdiğini, çocuk ve ergenlerde klinik düzeyde sorunlu davranış oranının yüzde 11 olduğunu belirten Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, "Bu sonuçlar göstermiştir ki, batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de ruhsal hastalıklar yaygın olarak görülmektedir. Hıfzıssıhha Mektebi’nin Türkiye Hastalık Yükü Çalışması’nda da ulusal düzeyde hastalık yükü nedenlerinin temel hastalık gruplarına göre dağılımı
yapıldığında kardiyovasküler hastalıklardan sonra yüzde 19 ile ikinci sırada psikiyatrik hastalık grubunun yer aldığı görülmekte. Özürlülükle kaybedilen yaşam yıllarına bakıldığında temel hastalık gruplarında ilk sırayı psikiyatrik hastalıkların aldığı görülmüştür. Bu araştırma sonuçları Türkiye’de hem kentsel hem de kırsal alanda ruhsal bozuklukların önemli hastalık yükü oluşturduğu yorumunu getirmektedir" dedi.
Türkiye’de ruh sağlığı hizmetlerinin ağırlıklı olarak kamu sektörü tarafından bölge temelli model olarak verildiğini ifade eden Dr. Kasapoğlu, "Sağlık Bakanlığı’na bağlı toplam 8 bölge Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’nden bir tanesi ilimizde kurulmuş olan Samsun Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’dir. Geniş coğrafi bölge ve büyük nüfus esasına dayalı olarak hizmet veren hastanemiz, 13 il, 6 milyon 198 bin 187 kişilik bir nüfusa hizmet veriyor. Diğer illerde teşhis, tedavi ve rehabilitasyonları
sağlanamayıp sevki zorunlu görülen hastalar sorumlu bölge hastanelerine sevk edilmekte ve tedavileri bu hastanelerde yapılmakta. Sunulan hizmet, ağır ruhsal hastalıkların sadece atak dönemlerine odaklanmakta, hastalığın alevlenmesine zemin hazırlayan biyopsikososyal etmenlere müdahale olanağı taşımamakta, hastanın sosyal ve mesleki işlevselliğine katkıda bulunmayı hedeflememektedir. Çoğunlukla hastalığa iç görüsü olmayan ağır ruhsal bozukluğu olan hastaların hastaneden ayrıldıktan sonra ilaç kullanımı ve
kontrole gelmeleri bazen sadece kendi inisiyatiflerinde, bazen de bu konuda hiçbir bilinçlendirme yapılmayan ailelerin sorumluluğunda olmaktadır. Sonuçta hastalar hastane dışında hastalıklarıyla baş başa kalmakta ve alevlenmeyi hazırlayıcı, hızlandırıcı etmenlerle baş edememekte, hastalığın yeniden alevlenmesi ve hastaneye yatışı kaçınılmaz olmakta. Hastalar hem sık ve şiddetli atak geçirmekte hem de toplumda bu hastalar için var olan damgalama davranışı pekişmektedir. Aileler çoğunlukla hasta ve hastalıkla
ilgili bir eğitim veya kurum desteği alamamakta, bu da tükenmişlikle sonuçlanmakta" diye konuştu.
Ulusal ruh sağlığı politikasının hastaları toplumdan izole etmek olmadığını, toplumun içerisinde kendi özgüvenleriyle rahatlıkla yaşayabilmeleri için onları tekrar hayata kazandırmayı hedeflediğini açıklayan Kasapoğlu, "Toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde psikososyal destek hizmetlerinin verilmesi, takip ve tedavilerinin yapılması, özgüvenlerini geliştirmeye yönelik çeşitli psikoterapi ve uğraş terapilerinin yapılması gibi fonksiyonlar oldukça önem arz etmektedir. İlaç tedavisinin yanında
hastalarımızın bilgi ve becerilerini geliştirmek, özgüvenlerini kazandırmak ve kendilerini değerli hissetmelerini sağlamak önemli hedefler arasındadır. Bunun yanı sıra ailelere yönelik çalışmalarda yine bu merkezimizde yürütülmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde ilk olan ve 2011 yılı Ocak ayında faaliyete geçen Samsun Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’nin iki yeni merkezin daha açılarak güçlendirilmesi planlanmakta. Gelecekte açılacak olan diğer merkezlerin ve gündüz hastanelerinin de destekleriyle kronik ruhsal
rahatsızlığı olan bireylerin yaşam kalitesi artacak ve sosyal yaşama uyumları daha iyi hale getirilebilecektir" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.